Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

“16 Nisan, Erdoğanizmin çöküşü…”

by aktifhabercom
April 22, 2017
“16 Nisan, Erdoğanizmin çöküşü…”
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

“Anayasa değişikliği, gayrimeşru kalmaya devam edecek. 16 Nisan, Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası.”

Cumhuriyet yazarı Prof. Ahmet İnsel, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin yüzde 48.6 “hayır” oyuna karşılık yüzde 51.4 “evet” oyu ile kabul edildiği halk oylamasıyla ilgili olarak “16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir” dedi. İnsel, “Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir” ifadesini kullandı.

Ahmet İnsel’in “16 Nisan çöküşün miladı mı?” başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2017) yazısı şöyle:

16 Nisan referandumu Türkiye’de fiilen yürürlükte olan seçimli otokrasi rejiminin çok az farkla resmileşmesine yol açmakla kalmadı, on yıllar boyunca verilen mücadelelerle kazanılmış olan seçim güvenliğini de ortadan kaldırdı. Bu ikinci sonuç, birincisi kadar, hatta belki ondan daha fazla Türkiye’de barış ve istikrar açısından tehdit oluşturuyor. Seçimli otokrasinin, seçimin formalite haline dönüştüğü bir diktatörlüğe dönüşmesi yolunu açıyor. 


İktidarın yayımladığı resmi sonuçlara göre bile seçmen topluluğunun yarısına çok yakın bir oranının reddettiği nevi şahsına münhasır rejim değişikliği, iktidarın kendi getirdiği açık yasa kuralına kendisinin uymamasının neden olduğu sayım hilesi şüphesiyle, telafisi mümkün olmayacak biçimde damgalandı. Yasanın açık ve yoruma yer bırakmayan hükmüne göre geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının takribi sayısı, referandum sonucunu değiştirmeyecek boyutta olsaydı, şaibeli bir referandum yaşamış olurduk. Önceki yerel ve genel seçimlerde bu tür oy verme ve sayım hilesi itirazları birçok yerde dile getirilmişti. Belediye başkanı veya milletvekili seçimi sonucunu değiştirecek nitelikte olan bazı itirazları YSK kabul etmiş ve o bölgede seçimleri iptal etmişti. Bunların arasında bugün için en anlamlı olanı, 2014’te Bitlis Güroymak’ta belediye başkanlığı seçimlerini, seçim kurulu mühürünü taşımayan seçim pusulası kullanıldığı gerekçesiyle ve AKP’nin şikâyeti üzerine YSK’nin iptal etmesiydi. 2017 referendumunda da yurtdışı oylarının sayımı sırasında mühürsüz pusula ve zarflar geçersiz sayıldı. Buna karşılık YSK’nin 16 Nisan günü öğleden sonra aldığı karar seçim yasasını açıkça çiğnedi ve seçim güvenliğini ortadan kaldırdı. Aynı seçimde iki farklı seçim usulünün aynı anda uygulandığı bir durum ortaya çıktı.YSK’nin kararı hukuken geçersiz olduğu gibi, 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında seçim koşulunu yasanın açık hükmüne karşı değiştiren Anayasa Mahkemesi kararı ayarındadır.

16 Nisan referandumu sonrası yapılan itirazların dayandığı somut belgelerin niteliği, geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının ve özellikle Güneydoğu bölgesinde birçok sandıkta işlenen şüpheli veya açıkça yasadışı oy verme işlemlerinin hacmi, genel sonucu değiştirebilecek boyutta. Bir değil, çifte ihlal söz konusu. “Tercih” yerine “evet” mühürü kullanılmış bütün pusulaların da yasa gereği geçersiz sayılması ve buna izin veren kişiler hakkında adli ve idari soruşturma açılması gereken ikinci ve bir o kadar vahim ihlal daha var. Birçok konuda olduğu gibi, bir seçimin yasal olarak geçerli olması için esas kadar usul de bir o kadar önemlidir. “Bu iş bitti” diyerek varlığı reddedilen vahim, yaygın ve bariz usulsüzlükler 16 Nisan referandumu sonucunu, sadece seçmen topluluğunun yarısını oluşturan “hayır” oyu sahiplerinde değil, “evet” oyu vermiş olanların bir kısmında da şaibeli kılıyor ve huzursuzluk yaratıyor. 

Bu olgular referandumun iptal edilmesi, aksi takdirde sonuçlarının yok hükmünde addedilmesi için yeterli nedenlerdir. YSK’nin yapılan bütün itirazları reddetmesi ve gösterdiği hukuki gerekçelerin içlerinin bütünüyle boş olması, ortaya çıkan meşruiyet krizini kalıcılaştıracaktır. Toplumun yarısının yok hükmünde addettiği bir anayasa değişikliği, ne kadar resmileşmiş gibi görünse de, gayrimeşru kalmaya devam edecektir. Bu ise dayatılan düzeni çok daha büyük hukuksuzluklarla ayakta kalmaya sevk edecek ve başarısız bir plebisit niteliğinde olan 16 Nisan oylaması giderek artan bir kaos ve istikrarsızlık kaynağı olacaktır. Bunun açık işaretleri, seçim sonucuna itirazın da suç olarak nitelenmeye başlamasıyla geldi. Seçim güvenliğinin yitirilmesi, bu çalkantılı süreçten çıkışı da belirsizleştirir. Bunun “evet” ya da “hayır” oyu vermiş herkes için iktisadi ve sosyal bedeli ağır olur. 

16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir. Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir.

“Anayasa değişikliği, gayrimeşru kalmaya devam edecek. 16 Nisan, Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası.”

Cumhuriyet yazarı Prof. Ahmet İnsel, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin yüzde 48.6 “hayır” oyuna karşılık yüzde 51.4 “evet” oyu ile kabul edildiği halk oylamasıyla ilgili olarak “16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir” dedi. İnsel, “Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir” ifadesini kullandı.

Ahmet İnsel’in “16 Nisan çöküşün miladı mı?” başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2017) yazısı şöyle:

16 Nisan referandumu Türkiye’de fiilen yürürlükte olan seçimli otokrasi rejiminin çok az farkla resmileşmesine yol açmakla kalmadı, on yıllar boyunca verilen mücadelelerle kazanılmış olan seçim güvenliğini de ortadan kaldırdı. Bu ikinci sonuç, birincisi kadar, hatta belki ondan daha fazla Türkiye’de barış ve istikrar açısından tehdit oluşturuyor. Seçimli otokrasinin, seçimin formalite haline dönüştüğü bir diktatörlüğe dönüşmesi yolunu açıyor. 


İktidarın yayımladığı resmi sonuçlara göre bile seçmen topluluğunun yarısına çok yakın bir oranının reddettiği nevi şahsına münhasır rejim değişikliği, iktidarın kendi getirdiği açık yasa kuralına kendisinin uymamasının neden olduğu sayım hilesi şüphesiyle, telafisi mümkün olmayacak biçimde damgalandı. Yasanın açık ve yoruma yer bırakmayan hükmüne göre geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının takribi sayısı, referandum sonucunu değiştirmeyecek boyutta olsaydı, şaibeli bir referandum yaşamış olurduk. Önceki yerel ve genel seçimlerde bu tür oy verme ve sayım hilesi itirazları birçok yerde dile getirilmişti. Belediye başkanı veya milletvekili seçimi sonucunu değiştirecek nitelikte olan bazı itirazları YSK kabul etmiş ve o bölgede seçimleri iptal etmişti. Bunların arasında bugün için en anlamlı olanı, 2014’te Bitlis Güroymak’ta belediye başkanlığı seçimlerini, seçim kurulu mühürünü taşımayan seçim pusulası kullanıldığı gerekçesiyle ve AKP’nin şikâyeti üzerine YSK’nin iptal etmesiydi. 2017 referendumunda da yurtdışı oylarının sayımı sırasında mühürsüz pusula ve zarflar geçersiz sayıldı. Buna karşılık YSK’nin 16 Nisan günü öğleden sonra aldığı karar seçim yasasını açıkça çiğnedi ve seçim güvenliğini ortadan kaldırdı. Aynı seçimde iki farklı seçim usulünün aynı anda uygulandığı bir durum ortaya çıktı.YSK’nin kararı hukuken geçersiz olduğu gibi, 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında seçim koşulunu yasanın açık hükmüne karşı değiştiren Anayasa Mahkemesi kararı ayarındadır.

16 Nisan referandumu sonrası yapılan itirazların dayandığı somut belgelerin niteliği, geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının ve özellikle Güneydoğu bölgesinde birçok sandıkta işlenen şüpheli veya açıkça yasadışı oy verme işlemlerinin hacmi, genel sonucu değiştirebilecek boyutta. Bir değil, çifte ihlal söz konusu. “Tercih” yerine “evet” mühürü kullanılmış bütün pusulaların da yasa gereği geçersiz sayılması ve buna izin veren kişiler hakkında adli ve idari soruşturma açılması gereken ikinci ve bir o kadar vahim ihlal daha var. Birçok konuda olduğu gibi, bir seçimin yasal olarak geçerli olması için esas kadar usul de bir o kadar önemlidir. “Bu iş bitti” diyerek varlığı reddedilen vahim, yaygın ve bariz usulsüzlükler 16 Nisan referandumu sonucunu, sadece seçmen topluluğunun yarısını oluşturan “hayır” oyu sahiplerinde değil, “evet” oyu vermiş olanların bir kısmında da şaibeli kılıyor ve huzursuzluk yaratıyor. 

Bu olgular referandumun iptal edilmesi, aksi takdirde sonuçlarının yok hükmünde addedilmesi için yeterli nedenlerdir. YSK’nin yapılan bütün itirazları reddetmesi ve gösterdiği hukuki gerekçelerin içlerinin bütünüyle boş olması, ortaya çıkan meşruiyet krizini kalıcılaştıracaktır. Toplumun yarısının yok hükmünde addettiği bir anayasa değişikliği, ne kadar resmileşmiş gibi görünse de, gayrimeşru kalmaya devam edecektir. Bu ise dayatılan düzeni çok daha büyük hukuksuzluklarla ayakta kalmaya sevk edecek ve başarısız bir plebisit niteliğinde olan 16 Nisan oylaması giderek artan bir kaos ve istikrarsızlık kaynağı olacaktır. Bunun açık işaretleri, seçim sonucuna itirazın da suç olarak nitelenmeye başlamasıyla geldi. Seçim güvenliğinin yitirilmesi, bu çalkantılı süreçten çıkışı da belirsizleştirir. Bunun “evet” ya da “hayır” oyu vermiş herkes için iktisadi ve sosyal bedeli ağır olur. 

16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir. Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir.

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

January 30, 2023
5k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k

“Anayasa değişikliği, gayrimeşru kalmaya devam edecek. 16 Nisan, Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası.”

Cumhuriyet yazarı Prof. Ahmet İnsel, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin yüzde 48.6 “hayır” oyuna karşılık yüzde 51.4 “evet” oyu ile kabul edildiği halk oylamasıyla ilgili olarak “16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir” dedi. İnsel, “Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir” ifadesini kullandı.

Ahmet İnsel’in “16 Nisan çöküşün miladı mı?” başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2017) yazısı şöyle:

16 Nisan referandumu Türkiye’de fiilen yürürlükte olan seçimli otokrasi rejiminin çok az farkla resmileşmesine yol açmakla kalmadı, on yıllar boyunca verilen mücadelelerle kazanılmış olan seçim güvenliğini de ortadan kaldırdı. Bu ikinci sonuç, birincisi kadar, hatta belki ondan daha fazla Türkiye’de barış ve istikrar açısından tehdit oluşturuyor. Seçimli otokrasinin, seçimin formalite haline dönüştüğü bir diktatörlüğe dönüşmesi yolunu açıyor. 


İktidarın yayımladığı resmi sonuçlara göre bile seçmen topluluğunun yarısına çok yakın bir oranının reddettiği nevi şahsına münhasır rejim değişikliği, iktidarın kendi getirdiği açık yasa kuralına kendisinin uymamasının neden olduğu sayım hilesi şüphesiyle, telafisi mümkün olmayacak biçimde damgalandı. Yasanın açık ve yoruma yer bırakmayan hükmüne göre geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının takribi sayısı, referandum sonucunu değiştirmeyecek boyutta olsaydı, şaibeli bir referandum yaşamış olurduk. Önceki yerel ve genel seçimlerde bu tür oy verme ve sayım hilesi itirazları birçok yerde dile getirilmişti. Belediye başkanı veya milletvekili seçimi sonucunu değiştirecek nitelikte olan bazı itirazları YSK kabul etmiş ve o bölgede seçimleri iptal etmişti. Bunların arasında bugün için en anlamlı olanı, 2014’te Bitlis Güroymak’ta belediye başkanlığı seçimlerini, seçim kurulu mühürünü taşımayan seçim pusulası kullanıldığı gerekçesiyle ve AKP’nin şikâyeti üzerine YSK’nin iptal etmesiydi. 2017 referendumunda da yurtdışı oylarının sayımı sırasında mühürsüz pusula ve zarflar geçersiz sayıldı. Buna karşılık YSK’nin 16 Nisan günü öğleden sonra aldığı karar seçim yasasını açıkça çiğnedi ve seçim güvenliğini ortadan kaldırdı. Aynı seçimde iki farklı seçim usulünün aynı anda uygulandığı bir durum ortaya çıktı.YSK’nin kararı hukuken geçersiz olduğu gibi, 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında seçim koşulunu yasanın açık hükmüne karşı değiştiren Anayasa Mahkemesi kararı ayarındadır.

16 Nisan referandumu sonrası yapılan itirazların dayandığı somut belgelerin niteliği, geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının ve özellikle Güneydoğu bölgesinde birçok sandıkta işlenen şüpheli veya açıkça yasadışı oy verme işlemlerinin hacmi, genel sonucu değiştirebilecek boyutta. Bir değil, çifte ihlal söz konusu. “Tercih” yerine “evet” mühürü kullanılmış bütün pusulaların da yasa gereği geçersiz sayılması ve buna izin veren kişiler hakkında adli ve idari soruşturma açılması gereken ikinci ve bir o kadar vahim ihlal daha var. Birçok konuda olduğu gibi, bir seçimin yasal olarak geçerli olması için esas kadar usul de bir o kadar önemlidir. “Bu iş bitti” diyerek varlığı reddedilen vahim, yaygın ve bariz usulsüzlükler 16 Nisan referandumu sonucunu, sadece seçmen topluluğunun yarısını oluşturan “hayır” oyu sahiplerinde değil, “evet” oyu vermiş olanların bir kısmında da şaibeli kılıyor ve huzursuzluk yaratıyor. 

Bu olgular referandumun iptal edilmesi, aksi takdirde sonuçlarının yok hükmünde addedilmesi için yeterli nedenlerdir. YSK’nin yapılan bütün itirazları reddetmesi ve gösterdiği hukuki gerekçelerin içlerinin bütünüyle boş olması, ortaya çıkan meşruiyet krizini kalıcılaştıracaktır. Toplumun yarısının yok hükmünde addettiği bir anayasa değişikliği, ne kadar resmileşmiş gibi görünse de, gayrimeşru kalmaya devam edecektir. Bu ise dayatılan düzeni çok daha büyük hukuksuzluklarla ayakta kalmaya sevk edecek ve başarısız bir plebisit niteliğinde olan 16 Nisan oylaması giderek artan bir kaos ve istikrarsızlık kaynağı olacaktır. Bunun açık işaretleri, seçim sonucuna itirazın da suç olarak nitelenmeye başlamasıyla geldi. Seçim güvenliğinin yitirilmesi, bu çalkantılı süreçten çıkışı da belirsizleştirir. Bunun “evet” ya da “hayır” oyu vermiş herkes için iktisadi ve sosyal bedeli ağır olur. 

16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir. Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir.

“Anayasa değişikliği, gayrimeşru kalmaya devam edecek. 16 Nisan, Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası.”

Cumhuriyet yazarı Prof. Ahmet İnsel, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin yüzde 48.6 “hayır” oyuna karşılık yüzde 51.4 “evet” oyu ile kabul edildiği halk oylamasıyla ilgili olarak “16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir” dedi. İnsel, “Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir” ifadesini kullandı.

Ahmet İnsel’in “16 Nisan çöküşün miladı mı?” başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2017) yazısı şöyle:

16 Nisan referandumu Türkiye’de fiilen yürürlükte olan seçimli otokrasi rejiminin çok az farkla resmileşmesine yol açmakla kalmadı, on yıllar boyunca verilen mücadelelerle kazanılmış olan seçim güvenliğini de ortadan kaldırdı. Bu ikinci sonuç, birincisi kadar, hatta belki ondan daha fazla Türkiye’de barış ve istikrar açısından tehdit oluşturuyor. Seçimli otokrasinin, seçimin formalite haline dönüştüğü bir diktatörlüğe dönüşmesi yolunu açıyor. 


İktidarın yayımladığı resmi sonuçlara göre bile seçmen topluluğunun yarısına çok yakın bir oranının reddettiği nevi şahsına münhasır rejim değişikliği, iktidarın kendi getirdiği açık yasa kuralına kendisinin uymamasının neden olduğu sayım hilesi şüphesiyle, telafisi mümkün olmayacak biçimde damgalandı. Yasanın açık ve yoruma yer bırakmayan hükmüne göre geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının takribi sayısı, referandum sonucunu değiştirmeyecek boyutta olsaydı, şaibeli bir referandum yaşamış olurduk. Önceki yerel ve genel seçimlerde bu tür oy verme ve sayım hilesi itirazları birçok yerde dile getirilmişti. Belediye başkanı veya milletvekili seçimi sonucunu değiştirecek nitelikte olan bazı itirazları YSK kabul etmiş ve o bölgede seçimleri iptal etmişti. Bunların arasında bugün için en anlamlı olanı, 2014’te Bitlis Güroymak’ta belediye başkanlığı seçimlerini, seçim kurulu mühürünü taşımayan seçim pusulası kullanıldığı gerekçesiyle ve AKP’nin şikâyeti üzerine YSK’nin iptal etmesiydi. 2017 referendumunda da yurtdışı oylarının sayımı sırasında mühürsüz pusula ve zarflar geçersiz sayıldı. Buna karşılık YSK’nin 16 Nisan günü öğleden sonra aldığı karar seçim yasasını açıkça çiğnedi ve seçim güvenliğini ortadan kaldırdı. Aynı seçimde iki farklı seçim usulünün aynı anda uygulandığı bir durum ortaya çıktı.YSK’nin kararı hukuken geçersiz olduğu gibi, 2007’de cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında seçim koşulunu yasanın açık hükmüne karşı değiştiren Anayasa Mahkemesi kararı ayarındadır.

16 Nisan referandumu sonrası yapılan itirazların dayandığı somut belgelerin niteliği, geçersiz sayılması gereken oy pusulalarının ve özellikle Güneydoğu bölgesinde birçok sandıkta işlenen şüpheli veya açıkça yasadışı oy verme işlemlerinin hacmi, genel sonucu değiştirebilecek boyutta. Bir değil, çifte ihlal söz konusu. “Tercih” yerine “evet” mühürü kullanılmış bütün pusulaların da yasa gereği geçersiz sayılması ve buna izin veren kişiler hakkında adli ve idari soruşturma açılması gereken ikinci ve bir o kadar vahim ihlal daha var. Birçok konuda olduğu gibi, bir seçimin yasal olarak geçerli olması için esas kadar usul de bir o kadar önemlidir. “Bu iş bitti” diyerek varlığı reddedilen vahim, yaygın ve bariz usulsüzlükler 16 Nisan referandumu sonucunu, sadece seçmen topluluğunun yarısını oluşturan “hayır” oyu sahiplerinde değil, “evet” oyu vermiş olanların bir kısmında da şaibeli kılıyor ve huzursuzluk yaratıyor. 

Bu olgular referandumun iptal edilmesi, aksi takdirde sonuçlarının yok hükmünde addedilmesi için yeterli nedenlerdir. YSK’nin yapılan bütün itirazları reddetmesi ve gösterdiği hukuki gerekçelerin içlerinin bütünüyle boş olması, ortaya çıkan meşruiyet krizini kalıcılaştıracaktır. Toplumun yarısının yok hükmünde addettiği bir anayasa değişikliği, ne kadar resmileşmiş gibi görünse de, gayrimeşru kalmaya devam edecektir. Bu ise dayatılan düzeni çok daha büyük hukuksuzluklarla ayakta kalmaya sevk edecek ve başarısız bir plebisit niteliğinde olan 16 Nisan oylaması giderek artan bir kaos ve istikrarsızlık kaynağı olacaktır. Bunun açık işaretleri, seçim sonucuna itirazın da suç olarak nitelenmeye başlamasıyla geldi. Seçim güvenliğinin yitirilmesi, bu çalkantılı süreçten çıkışı da belirsizleştirir. Bunun “evet” ya da “hayır” oyu vermiş herkes için iktisadi ve sosyal bedeli ağır olur. 

16 Nisan 2017, bütün yetki ve güçleri tekeline almak isteyen iradenin yasak, tehdit, tekme, tokat, küfürle ve en sonunda Seçim Yasası’nı çiğneyerek zar zor amacına resmen ulaştığı yeni bir dönemin, Erdoğanizmin miladı olarak tarihe geçebilir. Bunun aynı zamanda Erdoğanizmin çöküşünün hızlandığı bir dönüm noktası olması bir o kadar güçlü bir ihtimaldir.

ShareTweetShare
Previous Post

Bu cesur adamı cezaevinde unutmayın!

Next Post

“TRT için çektiğimiz program ‘Hayır’ kampanyası yaptığım için yasaklanmış!”

İLGİLİ HABERLER

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Önemli gün ve gecelerin toplumsal huzurdaki işlevi

January 30, 2023
5k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Eğitimde yüksek motivasyon ve Charter okullar

January 23, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Üzerine düşeni yapanlar ilahi destek umabilir

January 16, 2023
5.1k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Kendini sorgulamayan, sorgulanmaktan kaçınanların acınası hali

January 9, 2023
5.1k
Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?
ANALİZ

Türkiye’de Emniyet Teşkilatı’nı kimler yönetiyor?

January 8, 2023
5.2k
İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır
ANALİZ

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Engeller, mücadele azmini koruyanlarla aşılır

January 3, 2023
5.1k
Daha Fazla Haber

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı

Hatay Cezaevi’nde deprem isyanı: 3 ölü, 12 yaralı
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.3k

Devamını oku

‘Cennetten bir kare’ diye reklamı yapılmış! 250 daireli site yerle bir oldu

‘Cennetten bir kare’ diye reklamı yapılmış! 250 daireli site yerle bir oldu
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Şanlıurfa’daki Balıklıgöl’ün suyu, deprem sonrası çamur rengine döndü

Şanlıurfa’daki Balıklıgöl’ün suyu, deprem sonrası çamur rengine döndü
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

AKP’nin Twitter kısıtlamasına her kesimden tepki yağıyor: Bunun bir açıklaması var mı?

AKP’nin Twitter kısıtlamasına her kesimden tepki yağıyor: Bunun bir açıklaması var mı?
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Medya 7,7’lik depremin altında kaldı: Basının 17 Ağustos-6 Şubat farkı

Medya 7,7’lik depremin altında kaldı: Basının 17 Ağustos-6 Şubat farkı
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.3k

Devamını oku

OHAL icraatı: Türkiye’de Twitter’a kısıtlama getirildi

OHAL icraatı: Türkiye’de Twitter’a kısıtlama getirildi
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Eski AKP Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlu, İmamoğlu’na hakaret yağdırdı: İngiliz uşağı!

Eski AKP Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlu, İmamoğlu’na hakaret yağdırdı: İngiliz uşağı!
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

3,5 yıl önce yapılmıştı: Maraş Türkoğlu cezaevi boşaltıldı

3,5 yıl önce yapılmıştı: Maraş Türkoğlu cezaevi boşaltıldı
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.3k

Devamını oku

AFAD açıkladı: Kimlik tespiti yapılamayan cenazeler 24 saat içinde defnedilecek

AFAD açıkladı: Kimlik tespiti yapılamayan cenazeler 24 saat içinde defnedilecek
by Özkan yazar
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Polis memuru anlattı: Saatlerce uğraşıp enkazdan kurtardığımız kadın ambulans beklerken öldü

Polis memuru anlattı: Saatlerce uğraşıp enkazdan kurtardığımız kadın ambulans beklerken öldü
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Yardımlara konuyor! Bodrum Belediyesi ve TMMOB’un yardım TIR’larına kendi pankartını astı

Yardımlara konuyor! Bodrum Belediyesi ve TMMOB’un yardım TIR’larına kendi pankartını astı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Ben seni sevdiğimi de… Yunan devlet televizyonundan yanınızdayız mesajı

Ben seni sevdiğimi de… Yunan devlet televizyonundan yanınızdayız mesajı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

İstanbul için ne dediler? Alman merkezden İç Anadolu’da ‘yeni deprem’ uyarısı

İstanbul için ne dediler? Alman merkezden İç Anadolu’da ‘yeni deprem’ uyarısı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Miçotakis, Türkçe yazdı: Yunanlar ve Türkler hayat kurtarmak için savaşıyor

Miçotakis, Türkçe yazdı: Yunanlar ve Türkler hayat kurtarmak için savaşıyor
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Kılıçdaroğlu konum attı! Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum!

Kılıçdaroğlu konum attı! Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum!
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.1k

Devamını oku

‘Bunlar hepten kırmışlar’ Bakan Varank’ın ‘yerli battaniye’ gündemi tepki çekti

‘Bunlar hepten kırmışlar’ Bakan Varank’ın ‘yerli battaniye’ gündemi tepki çekti
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Show mikrofonu… Depremzede ‘Ekipler gelmiyor’ deyince, muhabir röportajı kesip uzaklaştı

Show mikrofonu… Depremzede ‘Ekipler gelmiyor’ deyince, muhabir röportajı kesip uzaklaştı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Deprem paylaşımlarına soruşturma: Rejim, çöküşünü haykıranları tehdit etmek gerekince beliriyor

Deprem paylaşımlarına soruşturma: Rejim, çöküşünü haykıranları tehdit etmek gerekince beliriyor
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

‘Burası yakında kırılır’ Profesör Görür, Erzincan-Bingöl fayı için uyardı

‘Burası yakında kırılır’ Profesör Görür, Erzincan-Bingöl fayı için uyardı
by aktifhabercom
February 8, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Göçük altında ölen kızının elini bırakmadı

Göçük altında ölen kızının elini bırakmadı
by Özkan yazar
February 7, 2023
0
5.7k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.