Başbakan Binali Yıldırım açıklamasında 15 Temmuz gecesi F-16’lardan atılan bombaların ‘NÜFUZ EDİCİ BOMBA’lar olduğunu söyledi…
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor, bu yazıyı yazarken aklımın ucundan başbakan Binali Yıldırım’ı yalanlamak yada rencide edip yalancılıkla suçlamak gibi bir niyetim yok. Bunca yıllık gazeteciliğimde öğrendiğim en önemli şey, bu gibi konularda hem biz gazeteciler, hem de siyasetçiler kendilerine uzmanlar tarafından verilen bilgileri halka aktarırlar. Ne gazeteci, ne başbakan ne de halk atılan bombanın adını yada adını öğrense bile nasıl hasar vereceğini bilemez. Sonuçta hepimiz Recep Tayyip Erdoğan değiliz, her şeyi bilemeyiz.
Bu yazıyı okuduğunuz gün aynı zamanda Artı TV’de 15 Temmuz gecesi dolayısıyla askeriyeden ihraç edilen bir komutanla söyleşi yapacağım. Kendisiyle söyleşi öncesi konuştum, benim darbe yazılarımı okumuş. Ona ilk sorum F-16’ların bombalama olayı ve hasar tespiti oldu. Bana yaptığı ilk yorum “Ben uçaklardan havai fişeği atılıyor sandım” oldu. Ama onun dediğiyle yetinmedim ve “Gerçeğin Peşinde” adlı kitapçıkta neler yazdığına göz gezdirdim.
Kitapçıktaki bilgiler aşağıda:
“Nüfuz Edici Bombalar iki kademeli patlayıcıya sahiptir. Birinci kademe patlayıcı, bombanın korumalı binalara nüfuz etmesi için önden yolu temizler (bina, hangar, sığınak vb. yapıların önce dış çeperini, duvarını deler), ikinci kademe patlayıcı ise binanın dış çeperi delindikten sonra içerideki asıl patlama ile yıkıcı etkinin gerçekleşmesini sağlar.
1. Havadan yere bombalama yapıldığında, Şarapnel parçaları çok yüksek hızlarla etrafa dağılırlar. TBMM‟deki bu ilk hasarın fotoğraflarına bakıldığında iki sütunun dışa doğru eğildiği, etraftaki duvar ve sütun yüzeylerinde parça tesiri (fragmentation) sonucu oluşması gereken hiçbir iz ve hasarın bulunmadığı, patlamanın etrafındaki yüzeylerin hasar almadığı net olarak görülüyor.
2. Kullanılan mühimmat Nüfuz Edici Bomba olsaydı, yukarıda anlatıldığı şekilde biri çatıda, diğeri yerde olmak üzere iki tane delik açılmış olmalıydı. Binanın çatısında nüfuz edici başlığın oluşturması gereken delik ve hasar yok. Olması gereken delikler bu hasarda görülmüyor.
3. Patlamadan sonra tavan üzerinde parçalanma olmamış. Kolonların eğilmesine neden olan çatının ağırlığı olsaydı, çatının aşağıya eğilmesi gerekirdi. Tavandan bombanın girmesi veya tavana bomba çarpması sonucu bir etkinin oluşmadığı görülüyor.
4. Ayrıca havadan atılan bir bombanın sonucunda ortaya çıkması gereken yanma etkisi de görülmüyor. Havadan atılan bir bombanın, havada son anda manevra yaparak, arkası aşağıya kadar boşluk olduğu görülen bu iki sütun arasında patlaması da akla yatkın değil.
5. Sütunlarda patlama sonucu oluşan şiddetli hava basıncı (blast) hasarı görülüyor. Ancak hiçbir parçacık tesiri (fragmentation) hasarı yok.”
Şimdi gelelim bu yazılarda kullanacağım son 4 fotoğrafa. Bu patlama mecliste ilk patlamaya yakın başka bir binada oluyor.
Bu fotoğrafta benim ilgimi çeken konu yukarıdan atılan bir bomba nasıl oluyor da çatının etrafına taşlar, tuğlalar bırakıyor ve diğerlerinde olduğu gibi hiç ama hiç yanma izi yok. Bu bombalamanın bir de içeriden görüntüsü var doğal olarak.
Gördüğünüz gibi açılan delik uçaktan atılan bombanın açacağı bir delik değil. Hem delik küçük, hem de başbakan Binali Yıldırım’ın dediği bombalardan olsa tabanı da delmesi gerekirdi, hem de ciddi yanıklar olması gerekirdi. Oysa bu fotoda da gördüğünüz gibi nasıl bir bombaysa, koltuğu düzeltip oturabilirsiniz.
Burada çok önemli bişey var, savcılık bombaların incelenmesine dair bir talepte bulunmuyor, iddianame inceleme yapılmadan F-16’ların bombalaması üzerine kurulmuş. Biliyorsunuz, ben bu yazının başlığını geçen yazımda atmış ve duyurmuştum. Ben F-16’lardan atılan bombaları ses bombası diye tahmin ederken, önceki gün tanıştığım ihraç edilen komutan da havai fişeği diye yorum yaptı. Komutan havai fişeği diye espri yaparken şu yorumu da yaptı: “Uçağın pilotuna bir yer bombalanması emredilmişse, o arkada ne tip bir bomba olduğunu bilemeyebilir”
Evet, yazı dizisine dönüşen darbe yazıları devam edecek, sonraki yazının başlığı “ERDOĞAN HANGİ CESARETLE ATATÜRK HAVAALANINA İNDİ…”
Ahmet Nesin-artıgerçek