Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye politikası ve gittikçe derinleşen ekonomik kriz Arap medyasında yakından takip ediliyor.
Londra’da yayınlanan El Arap gazetesinin yazarlarından Ali Kasım, ‘Erdoğan, Türkiye’nin hasta adamı’ başlığıyla yayınladığı makalesinde şu görüşleri dile getiriyor:
“Her şeyin bir sonu vardır, aldatmacanın da… Erdoğan, Suriye’yi macerasını uygulayacağı bir macera alanı olarak seçti. Ancak bu macera hem onun, hem de partisi AKP’nin sonunu getirebilir.
Özellikle büyük baskılara maruz kalan ve zorla sınırdışı edilen Suriyeli mülteciler konusu, Erdoğan’ın Suriye konusunda yaptığı hatalar ve krizi yönetememesinin bir sonucudur. Konu daha da şiddetlenecek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştiriler daha da artacak ve popülaritesini daha fazla erozyona uğratacaktır.
İki yıl önce Erdoğan, tarih kitaplarında öğretilen Arapların Osmanlıları arkadan vurduğu yönündeki iddiaların yalan olduğunu söyledi. Aslında Erdoğan bununla Atatürk’ü hedef alıyordu.
Asıl hedefi imkansızı başararak siyasal İslam ile laikliği birleştirerek melez bir yapı oluşturmayı, aynı zamanda halifeliği ikame ederek Avrupa Birliği’ne de girmeyi hedefliyor.
AKP, 2002’de Avrupa Birliği yanlısı, liberal bir ekonomi modeli izleyeceği sözü vererek iktidara geldi.
Gelinen noktada Erdoğan Türkiye’yi modern tarihin en vahşi savaşlarından birinin ortasında Türkiye’yi Batı, komşuları ve akrabalarıyla karşı karşıya getirdi.”
Suudi Arabistan’da yayınlanan Okaz gazetesi yazarlarından Cemil el Ziyabi ise ‘İllüzyon satıcısı Erdoğan’ başlıklı yazısında Erdoğan’ın nasıl birbirine zıt söylem ve politikalar geliştirdiğini aktarıyor:
“Erdoğan arka arkaya maruz kaldığı başarısızlıkları farketmiyor. Yeni bir Osmanlı hayali inşa etmek için İslam ve laikliği birleştiren melez bir fantastik proje oluşturdu. Erdoğan’ın politikalarını anlamak zor. Bir yandan ABD’ye karşı, diğer yandan onunla birlikte, bir yandan Suudi kralına saygı duyduğunu söylüyor, diğer yandan düşmanca politikalar geliştiriyor, bir yandan milyonlarca Suriyeli ile ilgilendiğini gösteriyor, diğer yandan Suriye’nin kuzeyini işgal etmeye çalışıyor, Esad’la görüşüyor. Medya önünde IŞİD ile mücadele ettiğini söylüyor ancak perde arkasından bu örgüte karşı hiçbir şey yapmıyor.
Müslüman Kardeşler hareketini hedefine ulaşmak için bir araç olarak kullanıyor, bununla da sadece Suudi Arabistan’ı değil, Mısır’ı da hedef alıyor.”
Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayınlanan El Haliç gazetesinin yazarlarından Yunus el Seyyid de ‘Erdoğan’ın gemisinden kaçmak’ başlığıyla yazdığı makalesinde AKP’nin hızla bir çöküşe gittiğini öne sürüyor:
“AKP, içinde yaşadığı bölünmelerle şu ana kadar yaşamadığı bir umutsuzluk ve hayal kırıklığı içinde. Liderleri Erdoğan içte ve dışta pek çok zorlukla karşı karşıya. Geleneksel müttefikleri ile ayrılma söz konusu.
Tüm yetkileri elinde toplayan Erdoğan, siyasi, ekonomik ve sosyal meselelerde otoriter bir yöntem izledi. Bu da derinlerdeki farklılıkların yüzeye çıkmasına sebep oldu. Gazeteciler, siyasiler ve fikir insanlarına baskılar günlük rutinler haline geldi. Kendisini ekonomist olarak adlandırdıktan ve ekonomik kararları sadece kendisinin vermesinden dolayı, tüm dengeler altüst oldu.
Yaşanan tüm iç ve dış gelişmeler AKP’yi patlama noktasına getirdi ve partiden kopmalar başladı.”