Almanya’da yaşayan Suriyeli Fahad A., 2011-2012 yılları arasında Şam’daki Al-Khatib Cezaevi’nde en az 100 işkenceli sorguda görev aldığı gerekçesiyle tutuklandı. Federal Savcılık, zanlının insanlığa karşı suçlar işlediğini, mahkûmları elektrikle cezalandırdığını, kablolarla dövdüğünü ve uyku deprivasyonu gibi yöntemler kullandığını açıkladı.
Ayrıca Al-Khatib Cezaevi’nde oluşan insanlık dışı koşullarda en az 70 kişinin ölümünden de sorumlu tutuluyor. Fahad A., 2023’te Almanya’ya geldikten sonra hakkında delil toplanmış ve bu hafta Pirmasens’te gözaltına alınarak Federal Yüksek Mahkeme’ye sevk edilmişti.
TÜRKİYE’DEKİ İŞKENCELERE AYNA TUTUYOR
Almanya’da dördüncü kez açılan bu tür davalar, evrensel hukukun bir gereği olarak, nerede ve kim tarafından işlenirse işlensin insanlığa karşı suçların cezasız kalmayacağını ortaya koyuyor. Bu gelişme, özellikle 15 Temmuz 2016 sonrasında Türkiye’de Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik yapılan sistematik işkenceleri, cinsel saldırıları ve kötü muameleleri hatırlattı.
EVRENSEL HUKUK İŞLİYOR: SIRADA TÜRKİYE Mİ?
Birleşmiş Milletler raporları ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının belgelerine göre, Türkiye’de kadınlar çıplak aramaya maruz bırakılmış, bazıları cinsel işkenceye uğramış, hamile tutuklulara kötü muamele yapılmıştı. Ankara Emniyeti, TEM Şube ve cezaevlerinde yaşanan bu suçların failleri, hâlâ kapsamlı şekilde yargılanmadı.
İŞKENCE SUÇLARINDA SINIR TANINMIYOR
Uluslararası hukukta kabul gören evrensellik ilkesi, işkence, soykırım ve insanlığa karşı suçlar gibi ağır suçların nerede işlendiğine bakılmaksızın failin bulunduğu ülkede yargılanabileceğini öngörüyor. Almanya, bu ilkeyi uygulayan ülkeler arasında başı çekiyor.
Suriyeli bir işkencecinin yıllar sonra Almanya’da tutuklanması, benzer suçları Türkiye’de işleyen kamu görevlileri için de bir uyarı niteliği taşıyor. Zira uluslararası hukuk, failleri zaman ve mekân fark etmeksizin takip etmeyi mümkün kılıyor.