Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 14 Ağustos 2024 tarihi itibariyle M çiçeği (Mpox) salgınını “uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu” (public health emergency of international concern-PHEIC) ilan etti.
Afrika’da alarma yol açan yeni M çiçeği salgını dün itibariyle kıta dışına sıçradı. İsveç Stockholm’de bir kişide virüsün daha ağır seyirli olan Clade I tipi tespit edildi.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise Türkiye için “alarm durumunun” söz konusu olmadığını söyledi.
Türk Tabipleri Birliği ve hekimler de hastalığın Covid benzeri uygulamalara ve paniğe neden olacak bir potansiyeli olmadığı görüşünde. M çiçeği, enfekte bir kişiyle aynı ortamda bulunmak yoluyla bulaşmıyor.
Ancak Sağlık Bakanlığı’nın hastalığın izlenmesi, önlenmesi ve vatandaşlara düşen işlevler hakkında farkındalık oluşturması bakımından bir “Acil Eylem Planı” devreye alması gerekiyor.
Hastalığın ırkçılıkla ilişkisi
Sağlık Bakanlığı’nın M çiçeği hakkındaki farkındalık oluşturmasının bir katkısı da Afrikalılara yönelik ırkçı söylemlerin önüne geçmek olabilir.
Bulaşıcı bir hastalıkla ilgili korku ve yanlış anlaşılmalar ayrımcılığa ve yabancı düşmanlığına yol açabiliyor. DSÖ’nün acil halk sağlığı durumu ilanının ardından özellikle sosyal medyada Türkiye’de yaşayan veya tatil ya da iş için ülkeye gelen Afrikalılara yönelik ırkçı söylemler yayılmaya başladı. Bu söylemlerin pandemi korkusu salınarak yapılması dikkat çekti.
Bulaşıcı hastalıklar tarihte pek çok kez belirli grupları damgalamak veya onlara karşı ayrımcılık yapmak için kullanıldı. M çiçeği de bir istisna değil.
COVID-19 salgını sırasında, Asya kökenli insanlara karşı nefret suçlarında ve ayrımcılıkta kayda değer bir artış olmuştu.
İsmi 2022 yılında değişti
M çiçeği’ne ilişkin ise en başta ırkçı çağrışımlara yol açan bir adlandırma söz konusuydu.
Hastalığın ilk çıkışında kullanılan “Maymun çiçeği” teriminin kendisi, özellikle hastalığı Afrika ülkeleri ve nüfuslarıyla ilişkilendirerek zararlı stereotipler ve ırkçı çağrışımlar uyandırma potansiyeline sahipti.
Bu tür bir terminolojinin, ırksal önyargıları ve damgalamayı devam ettireceği kanısına varan DSÖ hastalığın isminde değişikliğe gitti.
DSÖ, 2022 yılında hastalığın küresel yayılımı sırasında, toplumdaki damgalanmayı ve ayrımcılığı azaltmak için yeni bir isim duyurdu. “M çiçeği” ismi ile hastalığın ciddiyetine ve küresel sağlık riskine vurgu yaparken, aynı zamanda hastalıkla ilgili yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi amaçlandı. Ancak bugün çoğu medya kuruluşunda ırkçı anlatılara katkıda bulunan “maymun çiçeği” adlandırması devam ediyor.
Hastalık nasıl ortaya çıktı?
M çiçeği, M çiçeği virüsünün neden olduğu nadir bir viral hastalık ve variola virüsü (çiçek hastalığına neden olan), cowpox virüsü ve vaccinia virüsü (çiçek aşısında kullanılan) ile aynı virüs ailesine ait.
M çiçeği ilk olarak 1958’de laboratuvar maymunlarında keşfedildi. İlk insan vakası 1970 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde kaydedildi. Virüsün bazı Afrika kemirgen popülasyonlarında dolaştığı düşünülüyor. Kemirgenlerden insanlara ısırıklar, çizikler veya enfekte bir hayvanın kanı, vücut sıvıları veya lezyonları ile doğrudan temas yoluyla bulaşabiliyor. Ancak günümüzdeki salgınlardaki bulaşma yolu insandan insana gerçekleşiyor.
M çiçeği salgınları öncelikle 2022’de “clade 2b” olarak tanımlanan alt tipiyle Orta ve Batı Afrika ülkelerinde meydana geldi, ancak ABD, Birleşik Krallık ve diğer ülkeler de dahil olmak üzere, seyahat veya ithal edilen hayvanlarla temasla bağlantılı olarak vakalar bildirildi.
2022 yılında başlayan salgın, virüsün “clade 2b” olarak tanımlanan alt tipi ile yayılmışken, 2023 yılı Eylül ayından itibaren daha ağır seyirli olan “clade 1” alt tipinin arttığı belirtiliyor.
Olguların çoğu ise Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde görüldü. Afrika genelinde ise şüpheli olgu sayısı 2022’deki 7 bin 146 seviyesinden, 2023’te 14 bin 957’ye, 2024 yılı ağustos ayı itibariyle 17 bine ulaştı. DSÖ tarafından yapılan açıklamada; sadece Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 2024 yılı içinde görülen olgu sayısının 15 bin 600, ölen hasta sayısının 537 olduğu bildirildi.
Covid benzeri bir süreç yaşanır mı?
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap M çiçeği hastalığının COVID-19’dan farklı olarak yakın fiziksel temas yoluyla bulaştığına dikkat çekiyor.
DW Türkçe’ye konuşan Azap’ın verdiği bilgiye göre enfekte kişinin deri lezyonları, cildindeki yaralara sağlıklı kişilerin cildinin temasıyla veya enfekte kişinin vücut sıvılarının yine sağlıklı kişilerin cildine temasıyla bulaşıyor. Virüs, hasta kişilerin vücut sıvılarının bulaştığı yüzeylere temas yoluyla da bulaşabiliyor. Ayrıca enfekte kişiye cinsel temas da bulaşma yollarından biri.
Diğer yandan enfekte bir kişinin solunum salgıları ile bulaşma riski olsa da bu çok uzun süreli ve yakın bir temas gerektiği için asıl risk taşıyan bir bulaşma yolu değil.
Alpay Azap, “Dolayısıyla enfekte bir kişiyle aynı ortamda bulunmak yoluyla bulaşmıyor diyebiliriz. Bu nedenle Covid 19’da yaşadığımıza benzer çok hızlı vaka artışları beklemiyoruz. Kapanma uygulamaları gerekmeyecektir” diyor.
CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya göre de M çiçeği bulaşı yolları nedeniyle pandemiye yol açabilecek bir potansiyel taşımıyor.
DW Türkçe’ye konuşan Pala, “Kapanma gibi önlemlerin alınmasını gerektirecek bir durum da söz konusu olmayacaktır. Yurttaşlarımızın bu konuda Türk Tabipleri Birliği’nin açıklamalarını izlemelerini öneriyorum. Paniğe gerek yok” diye ekliyor.
Hastalığın belirtileri neler?
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yayınladığı bilgi notuna göre M çiçeği hastalığı, ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrıları, lenf bezlerinde şişlik ve cilt lezyonlarına (döküntülere) neden oluyor.
Yakınmalar, virüs ile temas ettikten sonra ortalama 1- 2 hafta (5-21 gün) sonra ortaya çıkıyor. Hastalığın ilk 5 gününde ateş, şiddetli baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme, sırt ağrısı ve aşırı halsizlik görülüyor.
Bu belirti ve bulguların çoğunun birçok hastalıkta görülebileceğine ancak lenf bezi şişliğinin olmasının özellikle çiçek, su çiçeği ve kızamıktan ayırmada önemli olacağına işaret eden TTB, ciltteki döküntülerin, ateş başladıktan sonra 1-3 gün içinde ortaya çıktığına, gövdeden çok yüzde, kollarda ve bacaklarda görüldüğüne dikkat çekiyor.
TTB bilgi notuna göre ayrıca avuç içi ve ayak tabaklarında, ağız içinde, genital bölgede ve gözlerde lezyon saptanabiliyor.
Teşhis nasıl konuyor?
Hastalığın tanınabilmesi için öncelikle akla gelmesinin önemli olduğu vurgulanan TTB notunda, “Hastalık belirtileri gösteren kişilerin son bir ay içinde riskli bölgelere seyahat edip etmedikleri ya da benzer belirtileri olan birileri ile yakın temasları olup olmadığı sorgulanmalı” deniliyor.
M çiçeği hastalığından şüphe edildiği durumlarda ise lezyonlardan uygun şekilde elde edilmiş ve gerekli güvenlik önlemleri alınarak paketlenmiş örneklerin gerekli malzemenin, personelin olduğu biyogüvenlik düzeyi 2 laboratuvarlara gönderilmesi gerekiyor.
Kişisel olarak hangi önlemler alınabilir?
Alpay Azap, hastalıktan korunmak için hasta kişilerle korunmasız temastan kaçınmak gerektiğine işaret ediyor.
Sağlık çalışanlarının hastayla temas ederken eldiven ve maske kullandığı gibi, bu kişilere bakım veren, cildine temas eden kişilerin de temas sırasında eldiven ve maske kullanmasının yeterli olacağını belirten Azap, “Bu hastalığa karşı bir aşı mevcut. Ancak dünyada çok yaygın değil henüz o yüzden sadece yüksek riskli kişilere uygulanabiliyor. Ülkemizde de henüz uygulanan bir aşı değil” bilgisini veriyor.
Azap’ın verdiği bilgiye göre bu aşı çiçek aşısından farklı bir aşı ama çiçeğe karşı da koruma sağlıyor.
Acil eylem planı neden önemli?
Kayıhan Pala, dün Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun yanıtlaması istemiyle, Bakanlığın M çiçeği hastalığı ile ilgili Acil Eylem Planı ve alınan önlemlere ilişkin TBMM’ye bir soru önergesi verdi.
Pala’ya göre Acil Eylem Planı’nın kamuoyuna açıklanması, M çiçeği salgınının yayılmasını önlemek için hem Sağlık Bakanlığı’nın faaliyetlerinin izlenmesi hem de Bakanlık dışındaki kuruluşlara ve yurttaşlara düşen işlevler hakkında farkındalık oluşturulması bakımından önem taşıyor.
“Maymun çiçeği salgınını durdurmak ve hızlıca yanıt vermek için insandan insana bulaşmayı durdurmak, risk altındaki savunmasız grupları korumak ve zoonotik bulaşmayı en aza indirmek gerekiyor” diyen Pala, bu küresel salgınla baş etmenin, hızlı harekete geçmekle mümkün olduğu görüşünde. Pala, “Plan bilinmezse uygulamanın nasıl yürütüldüğünü değerlendirmek mümkün olamayacak” diyor.
Türkiye vaka sayısında net ve şeffaf mı?
Sağlık Bakanlığı Türkiye’de 2024 yılında bir vaka olmadığını açıklasa da ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından yayınlanan küresel verilere göre 2022 yılından bu yana Türkiye’de 12 vaka olduğu, ölüm olmadığı anlaşılıyor.
Eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise Türkiye’de 2022 yılında bir kişinin bu hastalığa yakalandığını duyurmuştu.
Kayıhan Pala, “Meslektaşlarımızdan aldığımız bilgiler 2024 yılında ülkemizde henüz vaka olmadığını gösteriyor. Umarız hastalık ortaya çıkmaz, ancak Türkiye’nin hastalığın sık görüldüğü Afrika ülkeleri ile etkileşiminin yüksek olduğu göz önüne alınırsa, M çiçeği açısından risk altında olduğumuz çok açık” ifadelerini kullanıyor.
Pala’ya göre Bakanlığın eylem planını paylaşmaması ve vakaları “geçmişte olduğu gibi” gizlemesi halinde salgının kontrol altına alınması zorlaşabilir.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – PELİN ÜNKER