Bahçeli’nin “CHP ile ittifak kurabilirsiniz” açıklamasıyla AKP ile MHP arasında kriz patlak verdi. Bahçeli’nin stratejisi ne? Bahçeli ne yapmaya çalışıyor? Sinan Ateş davası için 1 Temmuz’da adliyede olacaklarını söyleyen Bahçeli’nin Ankara Adliyesi üzerine karabasan gibi çökme planının detayları ve Erdoğan’ın AKP’ye mafya gibi çöken MHP’nin gücünü kırma planları? Gazeteci Cevheri Güven tek tek anlattı…
MHP-AKP arasındaki krizinin perde arkasını YouTube kanalında ele alan Gazeteci Cevheri Güven şunları söyledi;
MHP, Ankara Adliyesine Karabasan gibi çökecek
Sinan Ateş’in eşiyle görüşmesi üzerine Adalet Bakanı bir de bu açıklamayı yapınca, işte Devlet Bahçeli diyor ki, “1 Temmuz’da Ankara Adliyesi’nde görülecek Sinan Ateş davasında biz de MHP olarak orada olacağız,” Yani ne diyor Devlet Bahçeli biliyor musunuz, ben Ankara Adliyesi MHP olarak oraya gelip Karabasan gibi çökeceğim oraya‘ diyor Devlet Bahçeli özetle zaten Ankara adliyesini kılcal damarlarına kadar ele geçirmiş durumda.
Ayhan Bora Kaplan dosyasının içini boşalttılar, ama Sinan Ateş cinayetinde deliller MHP’ye uzanıyor.
Ayhan Bora Kaplan dosyasını ne hale getirdiler, mahvettiler, içini boşalttılar. Sonra Sinan Ateş dosyasında da iddianameyi böyle boş çıkarmayı başardılar. Ancak ikinci iddianame ve bu delillerin tartışılması meselesinde, Ülkü Ocakları Genel Başkanı’nın, MHP Genel Başkan Yardımcılarının ve diğer ilgili kişilerin tüm delillerinin ortaya dökülmesi söz konusu. İşte burası esas Bahçeli’nin kırmızı çizgisi. Bu sebeple Bahçeli, ‚‘‘Sinan Ateş dosyasının arkasındayım. 1 Temmuz’daki duruşmada ben MHP olarak Ankara Adliyesi’nde olacağım ve adliyenin arkasında olduğumuzu göstereceğim,” diyor.
MHP davayı görülemez hale getirebilir, AKP bu gerilim altında kalabilir.
Ayrıca, düşünün MHP bir davaya gittiği zaman nasıl olur biliyor musunuz? Oraya yüzlerce, belki de binlerce ülkücüyü toplarlar ve o davayı görülemez hale getirirler. Böyle bir gerilim çıktığında, hükümetin ve adalet mekanizmasının bu gerilim altında kalma ihtimali var. Devlet Bahçeli’nin bugünkü açıklamasındaki tehdit boyutu buydu. Bu tehdidi anlayabilmek için, Bahçeli’nin son iki grup toplantısında yaptığı bazı açıklamalara bakmak gerekiyor. Hep 12 Eylül öncesine dair açıklamalar yapıyor. Bugün de Semih Yalçın benzer şekilde, 12 Eylül öncesinin jargonu ile marksistler, leninistler, komünistler gibi ifadeler kullanarak hitap etti. Yani, tıpkı 12 Eylül öncesinde ülkücülerin jargonu gibi hitap ediyor.
Delilleri tartışılamaz hale getirebilirler
Eğer MHP, bu şekilde Ülkü Ocakları’ndan geniş katılımla Ankara Adliyesi’ne gelirse ve o davayı görülmez hale getirirse gerçekten orada bir kriz çıkar. Bir diğer ihtimal de, MHP Genel Merkezi olarak bu davanın bu şekilde yürümesini istiyoruz deyip bu delilleri tartışılamaz hale getirilmek isteyebilir. Ankara Adliyesi’nde Veysel Kaçmaz başta olmak üzere, doğrudan MHP Genel Merkezi’ne bağlı, hukuka ve yargı kurallarına bağlı olmayan, adalet hiyerarşisine bağlı olmayan, doğrudan Milliyetçi Hareket Partisi’ne bağlı hakimler ve savcılar bulunuyor. Dolayısıyla, Bahçeli’nin bugünkü açıklamasındaki esas mevzu bu. Sinan Ateş davası ile ilgili olarak,
Erdoğan’ın 1 Yıl Sonra Ayşe Ateş’i Kabul Etmesi Manidar
Erdoğan, cinayetin üzerinden bir yıl geçtikten sonra aniden Ayşe Ateş’i kabul etti ve sanki cinayeti yeni duymuş gibi, Ayşe Ateş, eşi Sinan Ateş ve çocuklarıyla sıcak pozlar verdi. Bu görüşmeye ne kadar önem verdiğini göstermek için de Adalet Bakanı ve özel kalem müdürünü de orada bulundurdu. Şimdi, Erdoğan’ın da Devlet Bahçeli’nin de Sinan Ateş suikastı umurlarında değil. Erdoğan, geçmişte can kayıplarını hiç umursamamıştı. Geçtiğimiz kış, yanlış konuşlandırma nedeniyle askerler PKK’ya yem oldu; soğuktan donmamak için çırpınırken PKK üzerlerine kurşun yağdırdı, cevap dahi veremediler. Adamlar soğuktan donuyor, neredeyse tente çadırların içerisinde -30 derecede dağın başında. Erdoğan bunları umursamamıştı. Ankara’nın göbeğinde kaç kere bomba patladı; birinde 100 kişi, birinde 40 kişi öldü, bunları umursamadı. Atatürk Havalimanı’nda bomba patladı, 38 kişi hayatını kaybetti, bunu umursamadı. Erdoğan bunları umursamaz ki insanların ölmesini. Sinan Ateş’in ölmesi Erdoğan’ın hiç umurunda değil.
Erdoğan Sinan Ateş’in Cesedini Kullanmak İstiyor
Erdoğan’ın bu konuda bir hassasiyeti olduğu için Ayşe Ateş’i kabul ettiği filan yok. Bu, Erdoğan için bir siyasi hamle. Sinan Ateş’in cesedini kullanmak istiyor. Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu, Erdoğan’ın Hablemitoğlu suikastini de aynı şekilde MHP ve ulusalcı kesim üzerine baskı kurmak için kullandığını ifade etmişti. MİT’in elinde bulunan ve bugüne kadar yargıya verilmeyen bazı bilgileri yargıya gönderdi ve Özel Kuvvetler mensuplarını – ki bunların hepsi ulusalcı ve ülkücü isimlerden oluşuyordu – gözaltına aldırdı. Bu şekilde iki kesim de sesini kesti bir süreliğine. Şengül Hablemitoğlu, Erdoğan’ın bu hamlesini bir pazarlık olarak yorumlamıştı. Şimdi de Erdoğan, Sinan Ateş suikastini aynı şekilde kullanmaya çalışıyor.
Erdoğan MHP’yi Köşeye Sıkıştırmak İstiyor
Tayyip Erdoğan’ın Sinan Ateş suikasti üzerinden yapmaya çalıştığı şey, Sinan Ateş’e duyarlılık göstermek değil. Ayşe Ateş’i çağırmasının amacı, Devlet Bahçeli’yi nasıl sinirlendireceğini, MHP’yi nasıl baskı altına alacağını ve köşeye sıkıştıracağını bilmesinden kaynaklanıyor. Cumhurbaşkanı Ayşe Ateş’i çağırdıktan sonra, bu 1 Temmuz’da görülecek duruşmanın hakimi ve savcısı için de nasıl bir mesaj olduğunu günümüz Türkiye’sinde anlamak son derece net. Tayyip Erdoğan bunu hesaplayarak çağırmış durumda. Dolayısıyla, ne Tayyip Erdoğan’ın ne de Devlet Bahçeli’nin Sinan Ateş umurunda. Onlar için önemli olan buradan çıkacak siyasi sonuçlar.
Erdoğan Bahçeli’ye Karşı Hamle Yaptı
MHP’nin tabanı başta olmak üzere herkes Sinan Ateş suikastının aydınlanmasını istiyor. Devlet Bahçeli’nin bir süredir devam ettirdiği bir strateji var. Semboller üzerinden, örneğin Ferdi Tayfur şarkısı paylaşarak veya “Bana Allah Yeter” yazılı bir yüzüğü paylaşarak altında bir dosya koyarak mesaj vermesi gibi. Bu şekilde bende de dosyalar var mesajını veriyor. Tabii Tayyip Erdoğan’ın da buna karşı bir stratejisi var. Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi üzerinde bir basınç oluşturuyor. Fakat Erdoğan ince hareket etmek zorunda. MHP’nin tabanını, yani oy verenleri Cumhur İttifakı içerisinde tutarken, MHP’nin üst kadrosunu zayıflatmak durumunda. Tayyip Erdoğan bunu neden yapmak zorunda? Çünkü Erdoğan, 2028 seçimlerinde yaşı bir noktaya geldiğinde, kendisi sağken ve güçlü iken iktidarı oğluna devretmek istiyor. Ancak, bu durumda MHP’nin yargıda ve devlette güçlü olması Bilal’i çok kolay bir şekilde zor duruma sokabilir.
Erdoğan MHP’yi yeme ve Bilal’i tahta geçirme işini birlikte yapmak istiyor
Dolayısıyla, MHP’yi yeme işini ve oğlunu tahta geçirme işini Tayyip Erdoğan birlikte yapmak istiyor. Sağlığında bu sorunu çözmek istiyor ve baktığımızda şu an Türkiye’de kamuda, bürokraside, yargıda, emniyetteki tek güç var: Tayyip Erdoğan’ın dışında tek güç var, o da Milliyetçi Hareket Partisi.
MHP’nin düşüncesi: Erdoğan’ın öldü mü geriye biz kalıyoruz
MHP’liler şöyle söylüyorlar: “Milliyetçi Hareket Partisi’nin içerisinde Tayyip Erdoğan öldü mü geriye bir biz kalıyoruz.” Aynen bu kullanılan söz: “Tayyip Erdoğan öldü mü geriye bir biz kalıyoruz.” Dolayısıyla, MHP, Tayyip Erdoğan’la bu ittifakları devam ederken, Tayyip Erdoğan’ın görevdeyken ölmesini ve ondan sonra kendilerini yegane güç olarak Türkiye’nin kontrolünü ele geçirecekleri bir düzenin gününü bekliyor.
Erdoğan, MHP’nin gücünü kırmak istiyor
Tayyip Erdoğan da buna karşı, “Ben sağken ve güçlüyken, ölmeden, Milliyetçi Hareket Partisi’nin gücünü, ülkücülerin bu gücünü kırmam lazım. Bilal’e dikensiz gül bahçesi teslim etmek için kalan son diken, benim su vererek büyüttüğüm, imkan vererek büyüttüğüm MHP’dir. Bu dikeni bu gülden ayıklamak benim hayattayken yapmam gereken şey,” diye düşünüyor. Dolayısıyla, şu an olan bu mücadeleyi bu çerçevede okumak lazım arkadaşlar.
Bahçeli Cumhur ittifakını dağıtmak istemiyor
Ama buradan, dediğim gibi, Devlet Bahçeli’nin bu açıklamasından geçmişte DSP-ANAP koalisyonunu yıktığı gibi ya da geçmişte erken seçim çağrıları yaptığı gibi filan Cumhur İttifakı’nı dağıtmak istemiyor. Videonun başında söylediğim gibi, Devlet Bahçeli diyor ki: “Ben geçen seçimlerde sen Hüda Par’la ittifak kurdun. Cumhur İttifakı’nın içerisine Hüda Par’ı aldın. Ondan sonra ben Hüda Par’ı hazmetmiş adamım, CHP’yi mi hazmedemeyeceğim? CHP’yi de al, CHP ile de ittifak kur, filan. Ben onu da hazmederim ama benimle olan ittifakını bozamazsın. Ben bu ittifaktan çekilmeyeceğim,” diyor ve bu Sinan Ateş mevzusunu da çok büyütme noktasına getiriyor bugünkü açıklamasında.
MHP mafya gibi AKP’ye çöktü
Geçen bir videoda da söyledim, ülkücü mafya güzel bir mekana girdiği zaman etrafa bakıp “A, burası iş yapıyor,” falan filan gördüğü zaman ülkücü mafyanın aklına ilk gelen şey, “Ben buraya nasıl çökerim?” mevzusu. Oraya çökmek ilk stratejileri, ilk hedefleri. Şu an Devlet Bahçeli de AK Parti’ye çöktü ve AK Parti’ye bu çökme sayesinde bütün devletin, iktidarın imkanlarından faydalanıyor. Bürokrasi, adamlarını yedi; jetlerini doldurdular; kamu ihaleleri vs. Bunlar ülkücü müteahhitler vs. bunların önünde peşkeş çekilmiş vaziyette. MHP’nin bütün il başkanları, ilçe başkanları, milletvekillerinin şirketleri kamu ihaleleri, belediye ihaleleri ile abat edilmiş vaziyetteler. Dolayısıyla, Devlet Bahçeli bu imkanları niye bıraksın? Çökmüş AKP’ye, ondan sonra bu çökmenin üzerinden niye kalksın? Mafya bir yere çöktü mü, mafyayı oradan çıkarmak dünyanın en zor işidir. Şu an Devlet Bahçeli’nin yaptığı bu arkadaşlar.