Türkiye’de kitlesel kırımın azgınlaştığı 15 Temmuz’dan sonra, eski Kazan Başsavcısı Mehmet Karadibek ile eşi Hakim Yasemin Karadibek, hiçbir delil gösterilmeden tutuklandı.
İşte Mehmet Karadibek ve Yasemin Karadibek’in yaşadıklarını anlatan o mektup:
Ben ülkenin degişik yerlerinde görev yapmış işini büyük bir şevkle yapmaya çalışan 15 Temmuz’a kadar herkesin “hakime hanım” ve “savcı bey” diye hitap ettigi Eski Kazan Başsavcısı Mehmet Karadibek’in kardeşi ve Yasemin Karadibek’in görümcesiyim. Hala anlam veremediğim bir kabusun içindeyiz. Benim kardeşlerim ki ince nazik düşünen vatan millet sevdalısı insanlardır. Çocuklardan dolayı uzun süredir birlikte yaşadık ve bir kere olsun birbirimizi kırmadık. Görevleri neyi gerektiriyorsa onu yapan, gece yarılarına kadar dosya okuyan cocuklarını bile ihmal eden bu insanlar ne yaptı?
Yasemin hep “Adalet okuduğuma göre adaletten ayrılmamalıyım sözünü verdim kendime” derdi ve ona göre hareket ederdi. Kardeşlerimin işlerine olan şevkleri başkaydı. İşleri herşeyin üstündeydi. Onlar için “işim sevdam”dı, herşeyden önce idi en değerlileri evlatlarından bile. Üçüncü bebeği dünyaya geldiğinde çok izin kullanmadı insanlar davalarını bekliyor, zarar gelmesin diye. Mehmet bey ise “4 günlük gözaltı süresi dolacak, insanlara zarar gelmesin” diye işine koşan adaletten ayrilmayan bir hukukçu idi.
Şimdi bu iki hukukçu 8 aydır 3 çocuğundan ayrı. Bir çocukları lisede, digeri ergenlik döneminde TEOG sınavı stresi yaşıyor. Anne babası ayrı ayrı yerlerde. Ziyarete gitmek istediklerinde hiç birbirlerini beraber görmüyorlar. Hele daha 3 yaşına girmemiş güzel kızı. 3 yaşındaki çocuğu anne babasından ayıran vicdan! Türkiye’nin bir çok farklı illerinde görev yapmış bu insanlar bir gecede çok tehlikeli oluyor.
Kimin yaptığı, ne olduğu belli olmayan 15 Temmuz gecesi yaşandı. Ondan sonrası çorap söküğü gibi geldi. Maalesef haberlerde okuyup dinlediğimiz her şey benim kardeşlerimin de başına geldi. Zaten öncesinde de kardeşim Mehmet tenzili rütbe denilen bir durumla karşı karşıya kalmıştı. Hiç yılmadılar, ne iş olursa olsun vatan millet işidir deyip yaptılar. Bildiğim kadarıyla Ankara Adliyesi’nde siyasi olmayan ender savcılardan birisi idi. İşini her daim düzgün yapan kula kul olmayan bu insanlar diger hukukçu arkadaşlarının yaşadıklarını yaşadılar. Görevden alındılar, lojmandan atıldılar. 3 Eylül’de ise iki kardeşimi de tutukladılar. Evimize gelen polisler, diğer görevden alınıp tutuklananlar gibi Yasemin ve Mehmet’in de darbeyle alakalı olduğunu, adı sanı uydurulan kendilerinin dahi nasıl bir örgüt olduğunu tarif edemediği örgütün üyesi olduklarını söylediler. 3 masumun gözü önünde, biri 3 yaşında bile degil, evimiz arandı ve anne baba elleri kelepçeli evden çıkarıldılar.
Kimdi suçlu? Benim canım kardeşim Mehmet mi? İncelerden ince Yasemin mi? Ne yaptı yavrularım, ne hissettiler, yüreklerinden neler koptu? Minik yavrum çok ağladı, abileri susturamadı. Minik yavrumu, yavrucakları hala olarak belki teselli edebildim ama o yaşananlar… Çok sevdikleri anne babaları, doğruluğu dürüstlüğü iyi insan olmayı, helali, vatana millete faydalı olmayı devamlı ögütleyen anne babalar elleri kelepceyle suclu gibi götürüldü Neden?
Bunu hak edecek ne yaptık? İşini yavrusuna tercih eden insanlar nasıl terörist olur? Adaletli olacağına söz veren insan ihanet eder mi? Evimizi aradılar ne buldular terörist olduğumuza dair? Bir insan kolay mı yetişiyor ki bu kadar kolay harcanıyor? Delilsiz, araştırmasız ve uydurma belgelerle…
Onlar ki işlerini olabildiğine titizlikle kılı kırk yararcasına yapmaya çalıştılar. Ama şu an incelenip incelenmedigi şüpheli, delil diye uydurulan saçma bilgilerle oluşturulan dosyanın magdurları. Şunu söylüyorlar: Şu an adalet rafta. Elbet biz suçsuzuz. Elbet bir gün cıkacağız. Ve çıkınca sözümüzde durup adalatten ayrılmayacağız…
Mehmet Karadibek
Türkiye’de kitlesel kırımın azgınlaştığı 15 Temmuz’dan sonra, eski Kazan Başsavcısı Mehmet Karadibek ile eşi Hakim Yasemin Karadibek, hiçbir delil gösterilmeden tutuklandı.
İşte Mehmet Karadibek ve Yasemin Karadibek’in yaşadıklarını anlatan o mektup:
Ben ülkenin degişik yerlerinde görev yapmış işini büyük bir şevkle yapmaya çalışan 15 Temmuz’a kadar herkesin “hakime hanım” ve “savcı bey” diye hitap ettigi Eski Kazan Başsavcısı Mehmet Karadibek’in kardeşi ve Yasemin Karadibek’in görümcesiyim. Hala anlam veremediğim bir kabusun içindeyiz. Benim kardeşlerim ki ince nazik düşünen vatan millet sevdalısı insanlardır. Çocuklardan dolayı uzun süredir birlikte yaşadık ve bir kere olsun birbirimizi kırmadık. Görevleri neyi gerektiriyorsa onu yapan, gece yarılarına kadar dosya okuyan cocuklarını bile ihmal eden bu insanlar ne yaptı?
Yasemin hep “Adalet okuduğuma göre adaletten ayrılmamalıyım sözünü verdim kendime” derdi ve ona göre hareket ederdi. Kardeşlerimin işlerine olan şevkleri başkaydı. İşleri herşeyin üstündeydi. Onlar için “işim sevdam”dı, herşeyden önce idi en değerlileri evlatlarından bile. Üçüncü bebeği dünyaya geldiğinde çok izin kullanmadı insanlar davalarını bekliyor, zarar gelmesin diye. Mehmet bey ise “4 günlük gözaltı süresi dolacak, insanlara zarar gelmesin” diye işine koşan adaletten ayrilmayan bir hukukçu idi.
Şimdi bu iki hukukçu 8 aydır 3 çocuğundan ayrı. Bir çocukları lisede, digeri ergenlik döneminde TEOG sınavı stresi yaşıyor. Anne babası ayrı ayrı yerlerde. Ziyarete gitmek istediklerinde hiç birbirlerini beraber görmüyorlar. Hele daha 3 yaşına girmemiş güzel kızı. 3 yaşındaki çocuğu anne babasından ayıran vicdan! Türkiye’nin bir çok farklı illerinde görev yapmış bu insanlar bir gecede çok tehlikeli oluyor.
Kimin yaptığı, ne olduğu belli olmayan 15 Temmuz gecesi yaşandı. Ondan sonrası çorap söküğü gibi geldi. Maalesef haberlerde okuyup dinlediğimiz her şey benim kardeşlerimin de başına geldi. Zaten öncesinde de kardeşim Mehmet tenzili rütbe denilen bir durumla karşı karşıya kalmıştı. Hiç yılmadılar, ne iş olursa olsun vatan millet işidir deyip yaptılar. Bildiğim kadarıyla Ankara Adliyesi’nde siyasi olmayan ender savcılardan birisi idi. İşini her daim düzgün yapan kula kul olmayan bu insanlar diger hukukçu arkadaşlarının yaşadıklarını yaşadılar. Görevden alındılar, lojmandan atıldılar. 3 Eylül’de ise iki kardeşimi de tutukladılar. Evimize gelen polisler, diğer görevden alınıp tutuklananlar gibi Yasemin ve Mehmet’in de darbeyle alakalı olduğunu, adı sanı uydurulan kendilerinin dahi nasıl bir örgüt olduğunu tarif edemediği örgütün üyesi olduklarını söylediler. 3 masumun gözü önünde, biri 3 yaşında bile degil, evimiz arandı ve anne baba elleri kelepçeli evden çıkarıldılar.
Kimdi suçlu? Benim canım kardeşim Mehmet mi? İncelerden ince Yasemin mi? Ne yaptı yavrularım, ne hissettiler, yüreklerinden neler koptu? Minik yavrum çok ağladı, abileri susturamadı. Minik yavrumu, yavrucakları hala olarak belki teselli edebildim ama o yaşananlar… Çok sevdikleri anne babaları, doğruluğu dürüstlüğü iyi insan olmayı, helali, vatana millete faydalı olmayı devamlı ögütleyen anne babalar elleri kelepceyle suclu gibi götürüldü Neden?
Bunu hak edecek ne yaptık? İşini yavrusuna tercih eden insanlar nasıl terörist olur? Adaletli olacağına söz veren insan ihanet eder mi? Evimizi aradılar ne buldular terörist olduğumuza dair? Bir insan kolay mı yetişiyor ki bu kadar kolay harcanıyor? Delilsiz, araştırmasız ve uydurma belgelerle…
Onlar ki işlerini olabildiğine titizlikle kılı kırk yararcasına yapmaya çalıştılar. Ama şu an incelenip incelenmedigi şüpheli, delil diye uydurulan saçma bilgilerle oluşturulan dosyanın magdurları. Şunu söylüyorlar: Şu an adalet rafta. Elbet biz suçsuzuz. Elbet bir gün cıkacağız. Ve çıkınca sözümüzde durup adalatten ayrılmayacağız…
Mehmet Karadibek