Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun 87’nci oturumunda Hizmet Hareketi’ne mensup kişilerin tutukluluğuna ilişkin emsal teşkil edebilecek önemli kararlar alındı…
Grubun hazırladığı üç raporda, Gülen cemaatine üye olmakla suçlanan Akif Oruç, Faruk Serdar Köse ve Abdulmuttalip Kurt adlı kişilerin tutuklanmalarının ‘keyfi’ olduğu yazıldı.
Söz konusu kişilerin suç işlediğine dair yeterli delil olmadan gözaltına alındığı belirtilen raporların birinde, Oruç’un cezaevi koşullarının ‘kabul edilemez’ seviyede oluğu aktarıldı.
Çalışma grubu yapılan incelemeler doğrultusunda, kapasitesinin üzerinde mahkumun bulunduğu cezaevlerindeki hijyen ve sağlık sorunlarına ve yasal gözaltı sürelerinin aşıldığına da dikkat çekti.
Raporlarda, tutuklamaların ‘keyfi’ olmasının yanı sıra, İnsan Hakları Sözleşmesindeki “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz” maddesinin ihlali olarak değerlendirdi.
Oruç’a yöneltilen suçlamalardan biri olan ByLock adlı mesajlaşma uygulamasının kullanımı Köse ve Kurt’un da gözaltına alınması için delil gösterildiğini aktaran Çalışma Grubu, kamuoyunun ulaşımına açık, yasal olan bir uygulamanın kullanımının suç teşkil etmeyeceğini, aksinin uluslararası sözleşmelere göre ifade özgürlüğünü delmek olacağını kaydetti.
Öte yandan Türkiye’de son üç yıl içinde keyfi olarak gözaltına alınma sayısında önemli bir artış olduğunu kaydeden Çalışma Grubu, tüm bu davaların izlediği kalıpta ciddi endişelerini dile getirdi ve aldığı kararları Türk Hükümetinin bir an önce uygulaması çağrısı yaptı.
BM İnsan Hakları Komitesi de 28 Mayıs 2019 tarihli bir kararda, Malezya’da gözaltına alınan ve iddialar üzerine Türkiye’ye getirilen Time International School müdürü İsmet Özçelik ve Turgay Karaman’ın bireysel başvurularında ihlalleri tespit etmişti.
Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun 87’nci oturumunda Hizmet Hareketi’ne mensup kişilerin tutukluluğuna ilişkin emsal teşkil edebilecek önemli kararlar alındı…
Grubun hazırladığı üç raporda, Gülen cemaatine üye olmakla suçlanan Akif Oruç, Faruk Serdar Köse ve Abdulmuttalip Kurt adlı kişilerin tutuklanmalarının ‘keyfi’ olduğu yazıldı.
Söz konusu kişilerin suç işlediğine dair yeterli delil olmadan gözaltına alındığı belirtilen raporların birinde, Oruç’un cezaevi koşullarının ‘kabul edilemez’ seviyede oluğu aktarıldı.
Çalışma grubu yapılan incelemeler doğrultusunda, kapasitesinin üzerinde mahkumun bulunduğu cezaevlerindeki hijyen ve sağlık sorunlarına ve yasal gözaltı sürelerinin aşıldığına da dikkat çekti.
Raporlarda, tutuklamaların ‘keyfi’ olmasının yanı sıra, İnsan Hakları Sözleşmesindeki “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz” maddesinin ihlali olarak değerlendirdi.
Oruç’a yöneltilen suçlamalardan biri olan ByLock adlı mesajlaşma uygulamasının kullanımı Köse ve Kurt’un da gözaltına alınması için delil gösterildiğini aktaran Çalışma Grubu, kamuoyunun ulaşımına açık, yasal olan bir uygulamanın kullanımının suç teşkil etmeyeceğini, aksinin uluslararası sözleşmelere göre ifade özgürlüğünü delmek olacağını kaydetti.
Öte yandan Türkiye’de son üç yıl içinde keyfi olarak gözaltına alınma sayısında önemli bir artış olduğunu kaydeden Çalışma Grubu, tüm bu davaların izlediği kalıpta ciddi endişelerini dile getirdi ve aldığı kararları Türk Hükümetinin bir an önce uygulaması çağrısı yaptı.
BM İnsan Hakları Komitesi de 28 Mayıs 2019 tarihli bir kararda, Malezya’da gözaltına alınan ve iddialar üzerine Türkiye’ye getirilen Time International School müdürü İsmet Özçelik ve Turgay Karaman’ın bireysel başvurularında ihlalleri tespit etmişti.
Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun 87’nci oturumunda Hizmet Hareketi’ne mensup kişilerin tutukluluğuna ilişkin emsal teşkil edebilecek önemli kararlar alındı…
Grubun hazırladığı üç raporda, Gülen cemaatine üye olmakla suçlanan Akif Oruç, Faruk Serdar Köse ve Abdulmuttalip Kurt adlı kişilerin tutuklanmalarının ‘keyfi’ olduğu yazıldı.
Söz konusu kişilerin suç işlediğine dair yeterli delil olmadan gözaltına alındığı belirtilen raporların birinde, Oruç’un cezaevi koşullarının ‘kabul edilemez’ seviyede oluğu aktarıldı.
Çalışma grubu yapılan incelemeler doğrultusunda, kapasitesinin üzerinde mahkumun bulunduğu cezaevlerindeki hijyen ve sağlık sorunlarına ve yasal gözaltı sürelerinin aşıldığına da dikkat çekti.
Raporlarda, tutuklamaların ‘keyfi’ olmasının yanı sıra, İnsan Hakları Sözleşmesindeki “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz” maddesinin ihlali olarak değerlendirdi.
Oruç’a yöneltilen suçlamalardan biri olan ByLock adlı mesajlaşma uygulamasının kullanımı Köse ve Kurt’un da gözaltına alınması için delil gösterildiğini aktaran Çalışma Grubu, kamuoyunun ulaşımına açık, yasal olan bir uygulamanın kullanımının suç teşkil etmeyeceğini, aksinin uluslararası sözleşmelere göre ifade özgürlüğünü delmek olacağını kaydetti.
Öte yandan Türkiye’de son üç yıl içinde keyfi olarak gözaltına alınma sayısında önemli bir artış olduğunu kaydeden Çalışma Grubu, tüm bu davaların izlediği kalıpta ciddi endişelerini dile getirdi ve aldığı kararları Türk Hükümetinin bir an önce uygulaması çağrısı yaptı.
BM İnsan Hakları Komitesi de 28 Mayıs 2019 tarihli bir kararda, Malezya’da gözaltına alınan ve iddialar üzerine Türkiye’ye getirilen Time International School müdürü İsmet Özçelik ve Turgay Karaman’ın bireysel başvurularında ihlalleri tespit etmişti.
Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun 87’nci oturumunda Hizmet Hareketi’ne mensup kişilerin tutukluluğuna ilişkin emsal teşkil edebilecek önemli kararlar alındı…
Grubun hazırladığı üç raporda, Gülen cemaatine üye olmakla suçlanan Akif Oruç, Faruk Serdar Köse ve Abdulmuttalip Kurt adlı kişilerin tutuklanmalarının ‘keyfi’ olduğu yazıldı.
Söz konusu kişilerin suç işlediğine dair yeterli delil olmadan gözaltına alındığı belirtilen raporların birinde, Oruç’un cezaevi koşullarının ‘kabul edilemez’ seviyede oluğu aktarıldı.
Çalışma grubu yapılan incelemeler doğrultusunda, kapasitesinin üzerinde mahkumun bulunduğu cezaevlerindeki hijyen ve sağlık sorunlarına ve yasal gözaltı sürelerinin aşıldığına da dikkat çekti.
Raporlarda, tutuklamaların ‘keyfi’ olmasının yanı sıra, İnsan Hakları Sözleşmesindeki “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz” maddesinin ihlali olarak değerlendirdi.
Oruç’a yöneltilen suçlamalardan biri olan ByLock adlı mesajlaşma uygulamasının kullanımı Köse ve Kurt’un da gözaltına alınması için delil gösterildiğini aktaran Çalışma Grubu, kamuoyunun ulaşımına açık, yasal olan bir uygulamanın kullanımının suç teşkil etmeyeceğini, aksinin uluslararası sözleşmelere göre ifade özgürlüğünü delmek olacağını kaydetti.
Öte yandan Türkiye’de son üç yıl içinde keyfi olarak gözaltına alınma sayısında önemli bir artış olduğunu kaydeden Çalışma Grubu, tüm bu davaların izlediği kalıpta ciddi endişelerini dile getirdi ve aldığı kararları Türk Hükümetinin bir an önce uygulaması çağrısı yaptı.
BM İnsan Hakları Komitesi de 28 Mayıs 2019 tarihli bir kararda, Malezya’da gözaltına alınan ve iddialar üzerine Türkiye’ye getirilen Time International School müdürü İsmet Özçelik ve Turgay Karaman’ın bireysel başvurularında ihlalleri tespit etmişti.