Zulmün adresi bu kez; Balıkesir. %41 engelli kadın, içler acısı durumunu anlattı. ‘Kitlesel Kıyım’ operasyonları kapsamında tutuklanan R. Ö.’nün eşi, “Merhamet değil, adalet bekliyorum” diyor.
Eşi R. Ö. 21 Ekim 2016 tarihinde delilsiz ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan Ö. Hanım iki farklı hastalık ve 28 aylık bebeğiyle hayata tutunmaya çalışıyor. % 41 yürüme engeli olan Ö. Hanım psödoartroz ve %35 skolyoz hastası. Ayak bilek kemiğinden ve sırtından acilen ameliyat olması gerekiyor. Ancak maddi imkânları olmayan Ö. Hanım eşi de tutuklu olduğu için tedavisine başlayamıyor ve ameliyatları yapılamıyor.
“Merhamet değil adalet bekliyorum” diyen Ölmez şunları söylüyor:
“Eşim Rıdvan Ölmez, 21.10.2016 tarihinden itibaren tutuklu ve ben yüzde %41 yürüme engelli olan birisiyim. Psödoartroz ve %35 Skolyoz hastasıyım. Ayrıca hasta ayağımın bilek kemiğinden ve sırtımdan acil ameliyat olmam gerekiyor. Ancak maddi imkanlarım ve eşim yanımda olmadığı için tedavime başlayamıyorum. Ameliyatlarımı olamıyorum.
Doğduğumdan beri defalarca ameliyat olduğum için ayak bileğimde kayma mevcut. Acil ameliyat olmazsam hem bileğimin dağılma riski hem de Tibia’ya yaptığı baskı sebebiyle ayağımın tekrar kırılma riski var. Psödoartroz tekrar nüksederse bir daha yürüme ihtimalim yok. Ben bugüne kadar 48 ameliyat olmuş biriyim. Ameliyatların fazlalığından kaynaklı, artık damarlar ve cilt dokusu yeni bir bıçak darbesini kaldıramayacak durumda. Ayağımın tedavisini ertelediğim her gün aleyhime işliyor. Hastalığım, nadir görülen bir vaka olduğu için Türkiye’de doktor seçme lüksüm dahi yok. İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde Profesör Doktor Aydın Yücetürk, Psödoartroz tedavimi yapabilecek tek doktor. Takdir edersiniz ki hastane zaten özel olduğu için benim ameliyatlarım için maddi anlamda çalışıp sabit bir gelire sahip olmam gerekiyor. Ben çalışamıyorum.
Etrafımda kimse kalmadı. Herkes bize suçlu, hain gözüyle baktığı için kimseden yardım isteyemiyorum. Hayattaki mücadelem zaten başlı başına zor. Skolyoz’dan kaynaklı, kaburgam ciğere batmaya başladı. Skolyoz ameliyatı olmazsam her geçen gün organlarıma zarar verme riski var. Omuriliğime acilen platin takılmak zorunda imiş. Bu ameliyatın amacı ağrılardan kurtulmak ve bilhassa omuriliğin daha fazla eğrilmesini önlemek, kaburganın bir organa değip zarar vermesini engellemek. Çocuğumun bakımında ziyadesiyle zorlanıyorum ve birçok temel ihtiyacı aksıyor. Değnekle yürüdüğüm için çocuğumu taşıyamıyorum. 28 aylık bir kızım var. Tek başıma bakmak zorundayım. Hiçbir aile büyüğümüz, yakınımız bu şehirde değil.
Sizlerin terörle suçladığı insan, yani eşim R.Ö, engelli olmama rağmen benden vazgeçmemiş ve bana sahip çıkmıştır. İletişim Fakültesinden mezun olmasına ve elinde bir mesleği olmasına rağmen bana ve kızımıza bakabilmek adına düzenli bir işe girememiş ve kariyer yapamamıştır. Böylesine fedakar bir insanın, ekmeğini yediği toprağın düzenini bozacak herhangi bir eylemde bulunduğunu düşünmek başta vicdanlara sığacak bir durum değildir. Eşimin bir suça bulaştığı iddiası var, o zaman tarafınızdan en acil bir şekilde ispatlarıyla tarafıma bilgi verilmesini talep ediyorum.
Maddi imkanlarımız olmadığı için hatta günlük ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlandığımız için avukat tutamıyoruz. Tüm bu haksızlıkları aklıma, kalbime, sığdıramadığım ve eşim olmadan yaşadığım hayatın mesuliyetlerinin altından kalkmakta ciddi anlamda zorlandığım için psikolojik tedavi görmeye başladım. İki aydır Balıkesir Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde tedavi olmaktayım.
Ciddi anlamda dünya adına kendimi güvensiz hissediyor ve bu haksızlığı ruhuma kabul ettiremiyorum. Devletin ve hükümetin amacı güvenli toplum oluşturmaktır. Ancak ben bu şartlar altında ülkem adına da özel hayatımda kendimi güvende hissetmiyorum. Çünkü bu güne kadar güvendiğimiz hukuk sistemi hiçbir delil sunmadan bir insanı dört ayı aşkın bir süredir tutuklu tutmuşsa kime nasıl güveneyim?
Engelli, yalnız, küçük bir kız çocuğuna bakan, çalışmayan, çalışamayan, sabit geliri olmayan bir kadın daha fazla ne kadar dayanabilir?”
Zulmün adresi bu kez; Balıkesir. %41 engelli kadın, içler acısı durumunu anlattı. ‘Kitlesel Kıyım’ operasyonları kapsamında tutuklanan R. Ö.’nün eşi, “Merhamet değil, adalet bekliyorum” diyor.
Eşi R. Ö. 21 Ekim 2016 tarihinde delilsiz ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan Ö. Hanım iki farklı hastalık ve 28 aylık bebeğiyle hayata tutunmaya çalışıyor. % 41 yürüme engeli olan Ö. Hanım psödoartroz ve %35 skolyoz hastası. Ayak bilek kemiğinden ve sırtından acilen ameliyat olması gerekiyor. Ancak maddi imkânları olmayan Ö. Hanım eşi de tutuklu olduğu için tedavisine başlayamıyor ve ameliyatları yapılamıyor.
“Merhamet değil adalet bekliyorum” diyen Ölmez şunları söylüyor:
“Eşim Rıdvan Ölmez, 21.10.2016 tarihinden itibaren tutuklu ve ben yüzde %41 yürüme engelli olan birisiyim. Psödoartroz ve %35 Skolyoz hastasıyım. Ayrıca hasta ayağımın bilek kemiğinden ve sırtımdan acil ameliyat olmam gerekiyor. Ancak maddi imkanlarım ve eşim yanımda olmadığı için tedavime başlayamıyorum. Ameliyatlarımı olamıyorum.
Doğduğumdan beri defalarca ameliyat olduğum için ayak bileğimde kayma mevcut. Acil ameliyat olmazsam hem bileğimin dağılma riski hem de Tibia’ya yaptığı baskı sebebiyle ayağımın tekrar kırılma riski var. Psödoartroz tekrar nüksederse bir daha yürüme ihtimalim yok. Ben bugüne kadar 48 ameliyat olmuş biriyim. Ameliyatların fazlalığından kaynaklı, artık damarlar ve cilt dokusu yeni bir bıçak darbesini kaldıramayacak durumda. Ayağımın tedavisini ertelediğim her gün aleyhime işliyor. Hastalığım, nadir görülen bir vaka olduğu için Türkiye’de doktor seçme lüksüm dahi yok. İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde Profesör Doktor Aydın Yücetürk, Psödoartroz tedavimi yapabilecek tek doktor. Takdir edersiniz ki hastane zaten özel olduğu için benim ameliyatlarım için maddi anlamda çalışıp sabit bir gelire sahip olmam gerekiyor. Ben çalışamıyorum.
Etrafımda kimse kalmadı. Herkes bize suçlu, hain gözüyle baktığı için kimseden yardım isteyemiyorum. Hayattaki mücadelem zaten başlı başına zor. Skolyoz’dan kaynaklı, kaburgam ciğere batmaya başladı. Skolyoz ameliyatı olmazsam her geçen gün organlarıma zarar verme riski var. Omuriliğime acilen platin takılmak zorunda imiş. Bu ameliyatın amacı ağrılardan kurtulmak ve bilhassa omuriliğin daha fazla eğrilmesini önlemek, kaburganın bir organa değip zarar vermesini engellemek. Çocuğumun bakımında ziyadesiyle zorlanıyorum ve birçok temel ihtiyacı aksıyor. Değnekle yürüdüğüm için çocuğumu taşıyamıyorum. 28 aylık bir kızım var. Tek başıma bakmak zorundayım. Hiçbir aile büyüğümüz, yakınımız bu şehirde değil.
Sizlerin terörle suçladığı insan, yani eşim R.Ö, engelli olmama rağmen benden vazgeçmemiş ve bana sahip çıkmıştır. İletişim Fakültesinden mezun olmasına ve elinde bir mesleği olmasına rağmen bana ve kızımıza bakabilmek adına düzenli bir işe girememiş ve kariyer yapamamıştır. Böylesine fedakar bir insanın, ekmeğini yediği toprağın düzenini bozacak herhangi bir eylemde bulunduğunu düşünmek başta vicdanlara sığacak bir durum değildir. Eşimin bir suça bulaştığı iddiası var, o zaman tarafınızdan en acil bir şekilde ispatlarıyla tarafıma bilgi verilmesini talep ediyorum.
Maddi imkanlarımız olmadığı için hatta günlük ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlandığımız için avukat tutamıyoruz. Tüm bu haksızlıkları aklıma, kalbime, sığdıramadığım ve eşim olmadan yaşadığım hayatın mesuliyetlerinin altından kalkmakta ciddi anlamda zorlandığım için psikolojik tedavi görmeye başladım. İki aydır Balıkesir Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde tedavi olmaktayım.
Ciddi anlamda dünya adına kendimi güvensiz hissediyor ve bu haksızlığı ruhuma kabul ettiremiyorum. Devletin ve hükümetin amacı güvenli toplum oluşturmaktır. Ancak ben bu şartlar altında ülkem adına da özel hayatımda kendimi güvende hissetmiyorum. Çünkü bu güne kadar güvendiğimiz hukuk sistemi hiçbir delil sunmadan bir insanı dört ayı aşkın bir süredir tutuklu tutmuşsa kime nasıl güveneyim?
Engelli, yalnız, küçük bir kız çocuğuna bakan, çalışmayan, çalışamayan, sabit geliri olmayan bir kadın daha fazla ne kadar dayanabilir?”
Zulmün adresi bu kez; Balıkesir. %41 engelli kadın, içler acısı durumunu anlattı. ‘Kitlesel Kıyım’ operasyonları kapsamında tutuklanan R. Ö.’nün eşi, “Merhamet değil, adalet bekliyorum” diyor.
Eşi R. Ö. 21 Ekim 2016 tarihinde delilsiz ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan Ö. Hanım iki farklı hastalık ve 28 aylık bebeğiyle hayata tutunmaya çalışıyor. % 41 yürüme engeli olan Ö. Hanım psödoartroz ve %35 skolyoz hastası. Ayak bilek kemiğinden ve sırtından acilen ameliyat olması gerekiyor. Ancak maddi imkânları olmayan Ö. Hanım eşi de tutuklu olduğu için tedavisine başlayamıyor ve ameliyatları yapılamıyor.
“Merhamet değil adalet bekliyorum” diyen Ölmez şunları söylüyor:
“Eşim Rıdvan Ölmez, 21.10.2016 tarihinden itibaren tutuklu ve ben yüzde %41 yürüme engelli olan birisiyim. Psödoartroz ve %35 Skolyoz hastasıyım. Ayrıca hasta ayağımın bilek kemiğinden ve sırtımdan acil ameliyat olmam gerekiyor. Ancak maddi imkanlarım ve eşim yanımda olmadığı için tedavime başlayamıyorum. Ameliyatlarımı olamıyorum.
Doğduğumdan beri defalarca ameliyat olduğum için ayak bileğimde kayma mevcut. Acil ameliyat olmazsam hem bileğimin dağılma riski hem de Tibia’ya yaptığı baskı sebebiyle ayağımın tekrar kırılma riski var. Psödoartroz tekrar nüksederse bir daha yürüme ihtimalim yok. Ben bugüne kadar 48 ameliyat olmuş biriyim. Ameliyatların fazlalığından kaynaklı, artık damarlar ve cilt dokusu yeni bir bıçak darbesini kaldıramayacak durumda. Ayağımın tedavisini ertelediğim her gün aleyhime işliyor. Hastalığım, nadir görülen bir vaka olduğu için Türkiye’de doktor seçme lüksüm dahi yok. İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde Profesör Doktor Aydın Yücetürk, Psödoartroz tedavimi yapabilecek tek doktor. Takdir edersiniz ki hastane zaten özel olduğu için benim ameliyatlarım için maddi anlamda çalışıp sabit bir gelire sahip olmam gerekiyor. Ben çalışamıyorum.
Etrafımda kimse kalmadı. Herkes bize suçlu, hain gözüyle baktığı için kimseden yardım isteyemiyorum. Hayattaki mücadelem zaten başlı başına zor. Skolyoz’dan kaynaklı, kaburgam ciğere batmaya başladı. Skolyoz ameliyatı olmazsam her geçen gün organlarıma zarar verme riski var. Omuriliğime acilen platin takılmak zorunda imiş. Bu ameliyatın amacı ağrılardan kurtulmak ve bilhassa omuriliğin daha fazla eğrilmesini önlemek, kaburganın bir organa değip zarar vermesini engellemek. Çocuğumun bakımında ziyadesiyle zorlanıyorum ve birçok temel ihtiyacı aksıyor. Değnekle yürüdüğüm için çocuğumu taşıyamıyorum. 28 aylık bir kızım var. Tek başıma bakmak zorundayım. Hiçbir aile büyüğümüz, yakınımız bu şehirde değil.
Sizlerin terörle suçladığı insan, yani eşim R.Ö, engelli olmama rağmen benden vazgeçmemiş ve bana sahip çıkmıştır. İletişim Fakültesinden mezun olmasına ve elinde bir mesleği olmasına rağmen bana ve kızımıza bakabilmek adına düzenli bir işe girememiş ve kariyer yapamamıştır. Böylesine fedakar bir insanın, ekmeğini yediği toprağın düzenini bozacak herhangi bir eylemde bulunduğunu düşünmek başta vicdanlara sığacak bir durum değildir. Eşimin bir suça bulaştığı iddiası var, o zaman tarafınızdan en acil bir şekilde ispatlarıyla tarafıma bilgi verilmesini talep ediyorum.
Maddi imkanlarımız olmadığı için hatta günlük ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlandığımız için avukat tutamıyoruz. Tüm bu haksızlıkları aklıma, kalbime, sığdıramadığım ve eşim olmadan yaşadığım hayatın mesuliyetlerinin altından kalkmakta ciddi anlamda zorlandığım için psikolojik tedavi görmeye başladım. İki aydır Balıkesir Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde tedavi olmaktayım.
Ciddi anlamda dünya adına kendimi güvensiz hissediyor ve bu haksızlığı ruhuma kabul ettiremiyorum. Devletin ve hükümetin amacı güvenli toplum oluşturmaktır. Ancak ben bu şartlar altında ülkem adına da özel hayatımda kendimi güvende hissetmiyorum. Çünkü bu güne kadar güvendiğimiz hukuk sistemi hiçbir delil sunmadan bir insanı dört ayı aşkın bir süredir tutuklu tutmuşsa kime nasıl güveneyim?
Engelli, yalnız, küçük bir kız çocuğuna bakan, çalışmayan, çalışamayan, sabit geliri olmayan bir kadın daha fazla ne kadar dayanabilir?”
Zulmün adresi bu kez; Balıkesir. %41 engelli kadın, içler acısı durumunu anlattı. ‘Kitlesel Kıyım’ operasyonları kapsamında tutuklanan R. Ö.’nün eşi, “Merhamet değil, adalet bekliyorum” diyor.
Eşi R. Ö. 21 Ekim 2016 tarihinde delilsiz ve hukuksuz bir şekilde tutuklanan Ö. Hanım iki farklı hastalık ve 28 aylık bebeğiyle hayata tutunmaya çalışıyor. % 41 yürüme engeli olan Ö. Hanım psödoartroz ve %35 skolyoz hastası. Ayak bilek kemiğinden ve sırtından acilen ameliyat olması gerekiyor. Ancak maddi imkânları olmayan Ö. Hanım eşi de tutuklu olduğu için tedavisine başlayamıyor ve ameliyatları yapılamıyor.
“Merhamet değil adalet bekliyorum” diyen Ölmez şunları söylüyor:
“Eşim Rıdvan Ölmez, 21.10.2016 tarihinden itibaren tutuklu ve ben yüzde %41 yürüme engelli olan birisiyim. Psödoartroz ve %35 Skolyoz hastasıyım. Ayrıca hasta ayağımın bilek kemiğinden ve sırtımdan acil ameliyat olmam gerekiyor. Ancak maddi imkanlarım ve eşim yanımda olmadığı için tedavime başlayamıyorum. Ameliyatlarımı olamıyorum.
Doğduğumdan beri defalarca ameliyat olduğum için ayak bileğimde kayma mevcut. Acil ameliyat olmazsam hem bileğimin dağılma riski hem de Tibia’ya yaptığı baskı sebebiyle ayağımın tekrar kırılma riski var. Psödoartroz tekrar nüksederse bir daha yürüme ihtimalim yok. Ben bugüne kadar 48 ameliyat olmuş biriyim. Ameliyatların fazlalığından kaynaklı, artık damarlar ve cilt dokusu yeni bir bıçak darbesini kaldıramayacak durumda. Ayağımın tedavisini ertelediğim her gün aleyhime işliyor. Hastalığım, nadir görülen bir vaka olduğu için Türkiye’de doktor seçme lüksüm dahi yok. İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde Profesör Doktor Aydın Yücetürk, Psödoartroz tedavimi yapabilecek tek doktor. Takdir edersiniz ki hastane zaten özel olduğu için benim ameliyatlarım için maddi anlamda çalışıp sabit bir gelire sahip olmam gerekiyor. Ben çalışamıyorum.
Etrafımda kimse kalmadı. Herkes bize suçlu, hain gözüyle baktığı için kimseden yardım isteyemiyorum. Hayattaki mücadelem zaten başlı başına zor. Skolyoz’dan kaynaklı, kaburgam ciğere batmaya başladı. Skolyoz ameliyatı olmazsam her geçen gün organlarıma zarar verme riski var. Omuriliğime acilen platin takılmak zorunda imiş. Bu ameliyatın amacı ağrılardan kurtulmak ve bilhassa omuriliğin daha fazla eğrilmesini önlemek, kaburganın bir organa değip zarar vermesini engellemek. Çocuğumun bakımında ziyadesiyle zorlanıyorum ve birçok temel ihtiyacı aksıyor. Değnekle yürüdüğüm için çocuğumu taşıyamıyorum. 28 aylık bir kızım var. Tek başıma bakmak zorundayım. Hiçbir aile büyüğümüz, yakınımız bu şehirde değil.
Sizlerin terörle suçladığı insan, yani eşim R.Ö, engelli olmama rağmen benden vazgeçmemiş ve bana sahip çıkmıştır. İletişim Fakültesinden mezun olmasına ve elinde bir mesleği olmasına rağmen bana ve kızımıza bakabilmek adına düzenli bir işe girememiş ve kariyer yapamamıştır. Böylesine fedakar bir insanın, ekmeğini yediği toprağın düzenini bozacak herhangi bir eylemde bulunduğunu düşünmek başta vicdanlara sığacak bir durum değildir. Eşimin bir suça bulaştığı iddiası var, o zaman tarafınızdan en acil bir şekilde ispatlarıyla tarafıma bilgi verilmesini talep ediyorum.
Maddi imkanlarımız olmadığı için hatta günlük ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlandığımız için avukat tutamıyoruz. Tüm bu haksızlıkları aklıma, kalbime, sığdıramadığım ve eşim olmadan yaşadığım hayatın mesuliyetlerinin altından kalkmakta ciddi anlamda zorlandığım için psikolojik tedavi görmeye başladım. İki aydır Balıkesir Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde tedavi olmaktayım.
Ciddi anlamda dünya adına kendimi güvensiz hissediyor ve bu haksızlığı ruhuma kabul ettiremiyorum. Devletin ve hükümetin amacı güvenli toplum oluşturmaktır. Ancak ben bu şartlar altında ülkem adına da özel hayatımda kendimi güvende hissetmiyorum. Çünkü bu güne kadar güvendiğimiz hukuk sistemi hiçbir delil sunmadan bir insanı dört ayı aşkın bir süredir tutuklu tutmuşsa kime nasıl güveneyim?
Engelli, yalnız, küçük bir kız çocuğuna bakan, çalışmayan, çalışamayan, sabit geliri olmayan bir kadın daha fazla ne kadar dayanabilir?”