Talimat Saray’dan ama Selvi’nin performansı Hakan Fidan’ı doğrudan etkiliyor..
El-aziz.com sitesinde Mesud Akgül imzasıyla “15 TEMMUZ DARBESİ VE MİT MÜSTEŞARI HAKAN FİDAN” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda Recep Tayyip Erdoğan ve Hakan Fidan’ın 15 Temmuz yalanları ile Abdülkadir Selvi’nin Fidan’ı temize çıkarmak için sergilediği olağanüstü çaba irdeleniyor.
Yazıda, Selvi’nin “Darbeye Geçit Yok-15 Temmuz Gecesinin Eksiksiz Hikâyeşi.” adli kitabından çok ilginç bir alıntı yapılıyor; “Saat 22.20’yi gösteriyordu. Hakan Fidan’ı ilk arayan Başbakan Yıldırım’di. ‘Hakan, köprüye asker çıkmış’ dedi Fidan bir çırpıda o gün yaşanılanları anlattı… Konukevinden hızla çıktı, makamına giderken Cumhurbaşkanı Erdoğan aradı. Saat 22.27’yi gösteriyordu.”
İKİ KİŞİDEN BİRİ YALAN SÖYLÜYOR
Selvi’nin kitabı Hakan Fidan’ı temize çıkarmak için yazdığı biliniyor. Ama bu durumda ya Hakan Fidan ya da Başbakan Binali Yıldırım yalan söylüyor.
Çünkü, Yıldırım geçen hafta Fikret Bila’ya röportaj vermiş ve Hakan Fidan’la 22.40’ta konuştuğunu açıklamış, Fidan’ın o saatte bile kendisine darbeden bahsetmediğini söylemişti. Sonra Erdoğan’la konuştuklarını ve darbeyi cemaatin yapmış olabileceğini kanaati oluştuğunu anlatmıştı. “Bu kanaat doğru da olabilirdi yanlış da” demişti.
Ertuğrul Özkök bu konuya dair şunları yazmıştı:
****
“Yazıyı yazan Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bilâ…
Bu sözleri söyleyen kişi ülkenin Başbakanı Binali Yıldırım.
Şimdi size aynen onun ağzından 15 Temmuz gecesini aktarıyorum.
Başbakan Yıldırım, ‘MİT Müsteşarı ile tahminen 22.30-23.00 arası konuştum’ diyor…
Şimdi bu saati bir kenara yazın.
Fikret Bilâ soruyor:
‘MİT Müsteşarı bu bilgiyi vermiş miydi size, aradığınız zaman?’
Buyurun ülkenin Başbakanı’nın 15 Temmuz gecesi için bu soruya verdiği cevap şu:
‘Hayır, MİT Müsteşarı’ndan o bilgiyi alamadık.’
Şimdi nefesinizi tütün, çünkü asıl cümleye geliyorum.
Başbakan’ın sözlerinin devamı aynen şöyle:
‘Bilgiler bize intikal etmedi. Ne bana ne de Cumhurbaşkanı’na… Müsteşar da o anda darbeyle ilgili bir şey söylemedi.’
Bu konuşmanın yapıldığı saati tekrar hatırlayalım.
Saat 22.30 ile 23.00 arası…”
****
Burada bizzat Binali Yıldırım’ın ağzından Fidan’dan saatler 23:00’a yaklaşırken bile hiçbir bilgi alamadığını duyuyoruz. Oysa Selvi kitabında “Saat 22.20’yi gösteriyordu. Hakan Fidan’ı ilk arayan Başbakan Yıldırım’dı. ‘Hakan, köprüye asker çıkmış’ dedi Fidan bir çırpıda o gün yaşanılanları anlattı..” diye yazdı. Bu durumda ya Binali Yıldırım ya da Hakan Fidan yalan söylüyor.
Murat Yetkin ise konuyla ilgili şunları ifade etmişti:
****
Fidan’ın daha önce kendisini arayıp aramadığını bilmiyoruz. Çünkü Bila “MİT Müsteşarı bu bilgiyi vermiş miydi size, siz aradığınız zaman?” diye sorduğunda, düzeltme yapmadan yanıtlamış: “Hayır, MİT Müsteşarından o bilgiyi alamadık.”
Başbakan, Bila’ya o sırada Emniyet Genel Müdürü, Ankara ve İstanbul Valileri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dâhil çok sayıda yetkiliyle görüştüğünü de söylemiş; “22.40 olabilir” dediği, 22.30-23.00 arası konuşma da o sürece denk geliyor.
….
Bu onaylanacak bir şey değil. Bana neden haber verilmedi? O sorunun cevabını ben de arıyorum. Bizim süreçten haberimiz olmadı.”
Başbakanın bu sözlerden iki, darbe girişiminden üç hafta kadar sonra, 2 Ağustos’ta CNN Türk canlı yayınındaki sözlerinden, aradan geçen sürede şikâyetinde bir değişme olmadığını anlıyoruz:
– “Ben bunu Milli İstihbarat Teşkilatı başkanına sordum. “Bu nasıl olur?’ dedim. Başbakanın haberi yok, Cumhurbaşkanının haberi yok. Tamam, Genelkurmay Başkanının bilgisi olması gayet doğal, ama aynı zamanda Başbakana da söylemesi lazım. Çünkü siz Başbakana bağlısınız. Ama bunun cevabını veremedi; herhangi bir şey de söylemedi. Doğrusu bu.”
Başbakan aradan bir yıl geçtikten sonra Bila’nın sorusu üzerine “Müsteşar o anda söylemedi” diye tekrar ediyor; “O anda darbeyle ilgili bir şey söylemedi”.
Darbeyi Başbakana kendisine bağli istihbarat örgütü söylemediyse kim söyledi de, Başbakan da bir süre sonra çıkıp halka bunun ordu içindeki Fethullahçıların kalkışması olduğunu söyledi?
Cevap: Hiç kimse. Hiç kimse söylememiş.
Başbakan Yıldırım Bila’ya şöyle izah etmiş:
– “Esas kanaati kendim oluşturdum. Cumhurbaşkanımızla istişare ederek, beraber konuştuk, bunun F..O’çülerin asker içerisinde bir kalkışması olduğu kanaatine vardık. (…) O anda doğru da olabilirdi, yanlış da.”
O an doğru da olabilirdi, yanlış da… Bu aslında müthiş bir cümle…
İşin daha ilginç yanı, bu anlatımda adı geçen herkesin hala görevinin başında olması.”
****
Yani o akşam Binali Yıldırım’a gündüz yaşananlardan ne Recep Tayyip Erdoğan bahsetmiş ne de Hakan Fidan. Ama Abdülkadir Selvi, Fidanı temize çıkarmak için “Saat 22.20’da Binali Yıldırım’a gündüz yaşananları anlattı” diyor.
Bu noktada Akif Beki’nin 18 Ağustos 2016’da yazdığı “Erdoğan 15 Temmuz’dan sonra Hakan Fidan ve Binali Yıldırım’ı barıştırdı” başlıklı yazısı son derece önem kazanıyor. Akif Beki o yazısında şöyle diyor
***
“Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’la temasta Erdoğan. İkiliye ayrı ayrı yurtdışındaki kontaklarıyla irtibata geçerek lobi faaliyeti yürütme görevi verdi.
Başbakan Binali Yıldırım’la MİT Müsteşarı Hakan Fidan arasındaki soğukluğu da bizzat araya girerek giderdi.
Başbakan Yıldırım, zaten ‘devlet idaresinde kuşluk olmaz’ anlayışına sahipti. Kucaklayıcı politikaları memnuniyet ve takdir topluyordu.”
***
ORTAYA ÇIKAN GERÇEK
15 Temmuz planlamasında Hakan Fidan’ın yaptıklarından Erdoğan haberdar ve memnun olmalı ki kendisini görevde tutuyor. Yukarıdaki tüm bilgiler eşliğinde bu durum ortaya şu fotoğrafı net biçimde çıkartıyor.
Hakan Fidan’ın 15 Temmuz günü Başbakan’a bilgi vermeyecek kadar gizlilik içinde bir faaliyet yürüttüğü, bu nedenle Erdoğan’ın kendisini görevde tuttuğu sonra, sorun çıkmasın diye Binali Yıldırım’la bizzat barıştırttığı artık net.
Kolayca ikna olan ve 15 Temmuz günü ne olduğunu anlamaya çalışan şaşkın vatandaş pozisyonunda olan Binali Yıldırım bize başka gerçekleri de açıklıyor. Erdoğan’ın Davutoğlu’nu devirip Binali Yıldırım’ı seçmesinin nedeni biraz da burada.
15 Temmuz’da uygulanan tezgahı Davutoğlu yutmayacaktı muhtemelen.
Aynı şekilde Hakan Fidan’ın Mit müsteşarlığından ayrılıp Milletvekili olmasına da 15 Temmuz tezgahına giden süreci Hakan Fidan’la yürütmek istediği için izin vermedi.
Fidan’ın yerinde başka biri olsaydı 15 Temmuzda o tezgahı kesinlikle kuramaz ve uyguluyamazdı.
El Aziz Grubu’nun sıkı Erbakancılık dışında Perinçek Grubuyla da yakınlığı biliniyor. Grubun lideri Ahmet Akgul ile akrabalık ilişkisi olması muhtemel olan Mesud Akgül’ün yazısı da okumaya değer.
Hakan Fidan’a yönelik aklama çabası sadece Abdülkadir Selvi’nin kişisel sevgisinden ya da ilişkisinden kaynaklanmıyor belli ki. Fidan’ın 15 Temmuz sürecinde yaptıklarının üstünün kapatılıp yeni bir hikaye yazılması talimatı belli ki doğrudan Saray’dan gelmiş. Selvi sadece hayal gücünü kullanıyor ama çok sayıda açık verdiği belli.
Ya da El Aziz’de yayınlanan yazıdan alıntılarsak:
***
“Abdülkadir Selvi’nin Hakan Fidan’ı aklamaya, parlatmaya, kahramanlaştırmaya yönelik harcadığı yoğun mesai dikkate alındığında, yandaştan Candaş medyaya transferinde MİT’in önemli bir katkısının olabileceğine dair fikir insanın aklını kurcalıyor doğrusu.
Büyük efor harcıyor olsa bile Selvi’nin MİT’i daha doğrusu Hakan Fidan’ı aklamaya, temize çıkarmaya yönelik cilalama performansında başarılı olduğunu söylemek imkânsız.
Üstlendiği misyon doğrultusunda yazdığı yazılar Hakan Fidan ismi etrafında yoğunlaşmış soruları bertaraf etmek şöyle dursun yeni handikaplar ve komplikasyonlar meydana getirmek dışında hiçbir işe yaramıyor.”
***