Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

‘Akar, ‘başbakana ne diyeceğiz, hazırlık yaptın mı?’ diye sordu’

by aktifhabercom
August 11, 2017
‘Akar, ‘başbakana ne diyeceğiz, hazırlık yaptın mı?’ diye sordu’
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Mehmet Dişli: Akar yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Helikopterde bana ‘Sağol evlat’ dedi. ‘Hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?’ diye sordu.

15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, darbe girişiminin kritik isimlerinden Ak Parti Milletvekili Şaban Dişli’nin kardeşi eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet Dişli savunma yaptı.

Yargılandığı Genelkurmay Çatı davasının ardından ikinci kez savunma yapan Dişli, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm” dedi. Dişli olaylar boyunca  Genelkurmay Başkanına sekreterlik yaptığını, kimseye aracılık yapmadığını da belirterek, Akar’ın aleyhine verdiği ifadeleri, “Olayın sisi-pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş, yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir” şeklinde yorumladı.

Dişli savunmasında kurmaylık eğitiminin ardından Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Balyoz kumpası mağduru Şener Eruygur gibi isimlerle çalıştığını ve onların taktirini aldığını dile getirdi


İddianamede, darbeye iştirak edenlerin görev yerlerinden ayrılmadığı hatta izinli olanların çağrıldığının yer aldığını belirten Dişli, “15 Temmuz akşamı ben evimden tekrar karargaha Genelkurmay Başkanımıza yapacağım bir arz için gittim. Daha doğrusu çağrıldım. Bu husus Sayın Genelkurmay Başkanımızın da bilgisi dahilindedir. Bunda olağandışı bir durum yoktur. Gün içinde bu arzı yapmak istediğimi Genelkurmay Başkanımızın özel kalem müdürüne, emir subayına, baş danışmanına iletmiştim. Bu nedenle söz konusu saatte çağrılmam bende farklı bir düşünce oluşturmadı. Sayın Genelkurmay Başkanımızın müsait olduğunu, beni beklediğini, saat 20.35’de başdanışmanı tarafından bildirilmesi üzerine, evimden ayrılarak özel aracımla saat 20.45’de karargaha gittim. Ve 3 dakika sonra da sayın Hulusi Akar’ın makamına, bulunduğu kata çıktım. Bu kamera kayıtlarında da sabittir” dedi.

Ancak iddianamede saat 20.49’da karargaha geldiğini ve oradan Orhan Yakılgan’ın odasına geçtiğinin yer aldığını belirten Dişli, “O anda başka bir yerde olduğu kamera kayıtlarıyla sabit olan Mehmet Partigöç ve Ramazan Güzel’le birlikte bir dakikadan da az bir sürede o andan itibaren karargahta olacak tüm olayları organize ettiğim iddia edilmektedir. Bunu taktirlerinize sunuyorum” diye konuştu.

“ÖNÜME BOŞ KART VE KALEM ATTILAR”

Karargaha gittiğinde, geldiğini Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan’a bildirip beklemeye başladığını iddia eden sanık Dişli, “Komutanın odasına gitmek isterken silahla rehin alındım. Önüme boş kart ve kalem attılar. TSK’nın yönetime el koyduğu, Yurtta Sulh Konseyi’nin kurulduğu, bildirinin yakında okunacağı, karşı çıkanların etkisiz hale getirileceği, komutanın onlarla birlikte olmasını istediklerini ve bana, ‘sizi tanır, size güvenir yoksa ikinizi de paketleyeceğiz’ dediler. Bu talepleri kartlara not ettirdiler ve beni komutanın odasına soktular. Kartlara silah zoruyla yazdırdıkları notları komutana okudum. Komutan önce ciddiye almadı. Bu arada kışladı silah sesleri gelmeye başladı. Daha sonra ikinci başkan Yaşar Güler’in emir subayının vurulduğunu öğrendik. Gelişmeler vahim bir hal almıştı” diye konuştu.

“KOMUTANIN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ İÇİN EMİR VERMEDİM”

Kısa bir süre sonra içeri silahlı bir grubun girdiğini söyleyen Dişli, “Genel Kurmay Başkanını etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Ben komutanın etkisiz hale getirilmesi için bir emir vermedim. Benim ne öncesinde ne o esnada bu işleri yapanlarla bir iletişimim, bir irtibatım yoktur. Silah ve uçak sesleri yoğunlaşınca komutanın emin bir yere alınmasını önerdim. Bir süre sonra gelen helikopterle, komutan, ben, iki üç özel kuvvetler personeli ile karargahtan ayrıldık” dedi.

Komutanla birlikte odadan nasıl çıkarıldıklarının kamera kayıtlarında tartışmasız bir şekilde sabit olduğunu belirten Dişli şöyle devam etti: “Yani Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm. Biz karargahtan çıkartılırken nereye götürüldüğümüzü dahi bilmiyordum. Bu husus komutanın beyanlarında da vardır. İndikten sonra Akıncı’ya geldiğimizi anladık. Rehin alındığım saat 21.00’dan Akıncı’ya gititiğimiz saat 23.25 sıralarına karar hiç kimseyle iletişimim yoktur. Dolayısıyla Akıncı’da olan kişilerle irtibatlı oluğum iddiası asılsızdır. Ne karargahta ne Akıncı’da Sayın Genelkurmay Başkanımızın darbeye katılması için benim herhangi bir telkinim, iknaya yönelik tek bir cümlem yoktur. Komutana söylediklerim; bana söylenenleri rapor etmek, askeri terimle vukuat tekmili vermektir.”

Akıncı’da kaldıkları sürede Hulusi Akar’ın darbecileri kararlarından vazgeçirmek için uğraştığını belirten Dişli, “Bunun için Akın Öztürk Paşadan talepte bulundu. O da başaramadı. Ben komutana sekreterlik veya sekretaryalık yaptım. Zaman zaman karargah ile irtibat kurup onu bilgilendirdim. Komutanın taleplerini zaman zaman 143. Filo’da bulunanlara ilettim. Harekatı silahlı kuvvetlerin durdurması gerektiği, polis-asker çatışmasına mani olunmasını, komutanın Cumhurbaşkanı ve Başbakanla görüşerek, onları ikna etmesi imkanının tanınmasını, aksi halde inisiyatifini kullanmasına imkan kalmayacağını anlattım. Değerlendireceklerini söylediler. Bunun üzerine komutanla bir plan yaptık. Bu planlamaya göre karargaha gidecektik. TSK’ya duyuru yapılarak, emir komutanın devralındığı, birliklerin kışlalarına dönmelerini, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın da polise emir vererek, geri çekilmelerini sağlamalarını, idari, adli ve askeri işlemlerin devreye sokulmasının uygun olacağına karar verdik. Bu şartları oradakilere bildirdim. Bir ikisi itiraz etti ancak ben, ‘bu son şans bize bir helikopter verin gidelim’ dedim” iddialarında bulundu.

“KOMUTAN BAŞINI BANA DOĞRU ÇEVİRİP, ‘SAĞOL EVLAT’ DEDİ”

Darbecilerin bir süre sonra teklifi kabul ettiklerini anlatan Dişli, “Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MİT müsteşarını arayarak komutanla görüştürdüm. Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaşamadık. Karargaha gidişi koordine ettim. Başbakanın özel kalem müdürü Murat Beye bilgi verip hava güvenliğini temin etmesini istedim. O da güvenliğin sağlandığını, daha sonra da Karargaha değil, Çankaya Köşkü’ne gelmemizi söyledi” dedi. Akar’ın helikoptere bindikten sonra yorgun bir şekilde arkasına yaslanarak oturduğunu belirten Dişli, “Başını bana doğru çevirip, ‘Sağol evlat’ dedi. Bir süre sonra da ‘hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?” dedi. Ben de, ‘komutanım her şeyi olduğu gibi anlatacağız. Olanlar sizin gözünüzün önünde oldu. Bunları olduğu gibi anlatacağız’ dedim. Helikopter çalıştığı için daha fazla konuşamadık. Dolayısıyla benim Akıncı’dan komutanla birlikte ayrılmam, komutanın emirleri doğrultusundadır. Bu konuda iddianamede çok sayıda görgü tanığının ifadeleri de mevcuttur. Helikopterde yaptığım görüşmeler rota değişikliği ile ilgilidir” şeklinde konuştu.

“MADEM BEN ŞÜPHELİYDİM NEDEN TSK BİRİMLERİNE EMİR İLETMEME MÜSADE ETTİ”

16 Temmuz Çankaya Köşkü’ne indikleri saat 09.00’dan gözaltına alındığı saate kadar kriz masasında görev aldığını, bu sırada rehinelerin kurtarılması ve darbecilerin teslim olma süreçlerini yönettiğini söyleyen Dişli şunları şöyledi:  “Sayın Başkan madem ben şüpheliydim, neden Sayın Genelkurmay Başkanı, hükümet üyelerinin de önünde, yedi saatten fazla bir süre içinde, bu olayın en kritik aşaması olan sonlandırma safhasında, uçakların ateş ettirilmesi, ateşlerin kestirilmesi dahil, çok sayıda kritik konuda, silahlı kuvvetlerin birimlerine onca emri iletmeme müsaade etmiştir. Benim 15-16 Temmuz tarihlerinde bu olayların başlamasından bitimine kadar HTS raporlarına yansıyan 71 adet irtibatım var. Bunların irtibatın 58’i yani yüzde 82’si bizzat bu krizin sonlandırılması aşamasında, çoğu da Çankaya Köşkü’nde yapılmış. Bu husus benim bu hain girişimin neresinde olduğumun en somut delilidir.”

“DEVLETİN BİLMEDİĞİNİ BEN NEREDEN BİLEYİM”

Dişli, Genelkurmay tarafından hazırlanan tahkikat raporunda başkanlığını yaptığı dairedeki 20 kurmay subaydan 18’inin meslekten ihraç edilmesi nedeniyle örgüt yöneticisi olarak suçlandığını belirterek, “Bu nedenle terör örgütü yöneticisi sayılıyorsam, Türkiye’de devlette görevli herkesin silahlı terör örgütü yöneticisi olarak soruşturmaya ve kovuşturmaya tabi tutulması gerekir. Ayrıca bu husus benim değil, devletin, silahlı kuvvetlerin sorunudur. Silahlı kuvvetlerde kimsenin istediği kişiyle çalışma lüksü yoktur. Bu şahısları ben atamadım. Bu kişileri kim atadıysa onlardan hesap sorulmalıdır. Devletin bilmediğini ben nereden bileyim” dedi.

Hakkında ifade veren kişilerin birilerinin talimatıyla ifade verdiğini, bazı kişilerin de işkence altında serbest iradesiyle ifade vermediğini iddia eden Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın hakkında verdiği ifadeleri de şöyle değerlendirdi: “Sayın Genelkurmay Başkanımızla bu menfur olayın en başından sonuna kadar beraberdik. Akıncı’dan Çankaya Köşkü’ne giderken helikopterde geçen telefon görüşmeleri gibi, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Sayın Komutanımız yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir. Geçen süre içinde yaşadığımız olayları çok daha mantıklı, makul olarak değerlendireceğine inanıyorum. Kuranda ‘fitne öldürmekten kötüdür’ mealinde bir ayet vardır. Sanırım 16 Temmuz saat 16.00’dan sonra ve izleyen günlerde o kargaşa ortamında bir fitneye maruz kaldık. O gece karargahta ve Akıncı’da neler yaşandığını, kendisi ile neler konuştuğumuzu en iyi Sayın Hulusi Akar bilmektedir. Bununla birlikte çabalarım, ona nasıl destek olduğum Çatı Davası ile bu davada birçok sanığın beyanlarında yer almış ve kayıtlara geçmiştir.”

Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Mehmet Dişli, Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın sorularına yanıt verdi.

‘Akıncı Üssü’nde bulunduğu sürece ‘sivil imamları’ görüp görmediği’ yönündeki soruya Dişli, “Bahsedilen sivil imamları görmedim. Siviller vardı ancak bunlar askerdi” cevabını verdi. Darbenin yönetim merkezi olan 143. Filodaki görüntülerini kabul eden Dişli, aleyhine ifade veren Genelkurmay Basın İletişim ve Halka İlişkileri Daire Başkanı Ertuğrul Gazi Özkürkçü için, “Kamera kayıtlarını kabul ediyorum. Akıncı’da Karargahta yöneticilik yapacak durumda değildim. Genelkurmay Başkanı ile birlikte tutukluydum. ” değerlendirmesinde bulundu.

Mehmet Dişli: Akar yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Helikopterde bana ‘Sağol evlat’ dedi. ‘Hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?’ diye sordu.

15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, darbe girişiminin kritik isimlerinden Ak Parti Milletvekili Şaban Dişli’nin kardeşi eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet Dişli savunma yaptı.

Yargılandığı Genelkurmay Çatı davasının ardından ikinci kez savunma yapan Dişli, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm” dedi. Dişli olaylar boyunca  Genelkurmay Başkanına sekreterlik yaptığını, kimseye aracılık yapmadığını da belirterek, Akar’ın aleyhine verdiği ifadeleri, “Olayın sisi-pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş, yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir” şeklinde yorumladı.

Dişli savunmasında kurmaylık eğitiminin ardından Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Balyoz kumpası mağduru Şener Eruygur gibi isimlerle çalıştığını ve onların taktirini aldığını dile getirdi


İddianamede, darbeye iştirak edenlerin görev yerlerinden ayrılmadığı hatta izinli olanların çağrıldığının yer aldığını belirten Dişli, “15 Temmuz akşamı ben evimden tekrar karargaha Genelkurmay Başkanımıza yapacağım bir arz için gittim. Daha doğrusu çağrıldım. Bu husus Sayın Genelkurmay Başkanımızın da bilgisi dahilindedir. Bunda olağandışı bir durum yoktur. Gün içinde bu arzı yapmak istediğimi Genelkurmay Başkanımızın özel kalem müdürüne, emir subayına, baş danışmanına iletmiştim. Bu nedenle söz konusu saatte çağrılmam bende farklı bir düşünce oluşturmadı. Sayın Genelkurmay Başkanımızın müsait olduğunu, beni beklediğini, saat 20.35’de başdanışmanı tarafından bildirilmesi üzerine, evimden ayrılarak özel aracımla saat 20.45’de karargaha gittim. Ve 3 dakika sonra da sayın Hulusi Akar’ın makamına, bulunduğu kata çıktım. Bu kamera kayıtlarında da sabittir” dedi.

Ancak iddianamede saat 20.49’da karargaha geldiğini ve oradan Orhan Yakılgan’ın odasına geçtiğinin yer aldığını belirten Dişli, “O anda başka bir yerde olduğu kamera kayıtlarıyla sabit olan Mehmet Partigöç ve Ramazan Güzel’le birlikte bir dakikadan da az bir sürede o andan itibaren karargahta olacak tüm olayları organize ettiğim iddia edilmektedir. Bunu taktirlerinize sunuyorum” diye konuştu.

“ÖNÜME BOŞ KART VE KALEM ATTILAR”

Karargaha gittiğinde, geldiğini Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan’a bildirip beklemeye başladığını iddia eden sanık Dişli, “Komutanın odasına gitmek isterken silahla rehin alındım. Önüme boş kart ve kalem attılar. TSK’nın yönetime el koyduğu, Yurtta Sulh Konseyi’nin kurulduğu, bildirinin yakında okunacağı, karşı çıkanların etkisiz hale getirileceği, komutanın onlarla birlikte olmasını istediklerini ve bana, ‘sizi tanır, size güvenir yoksa ikinizi de paketleyeceğiz’ dediler. Bu talepleri kartlara not ettirdiler ve beni komutanın odasına soktular. Kartlara silah zoruyla yazdırdıkları notları komutana okudum. Komutan önce ciddiye almadı. Bu arada kışladı silah sesleri gelmeye başladı. Daha sonra ikinci başkan Yaşar Güler’in emir subayının vurulduğunu öğrendik. Gelişmeler vahim bir hal almıştı” diye konuştu.

“KOMUTANIN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ İÇİN EMİR VERMEDİM”

Kısa bir süre sonra içeri silahlı bir grubun girdiğini söyleyen Dişli, “Genel Kurmay Başkanını etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Ben komutanın etkisiz hale getirilmesi için bir emir vermedim. Benim ne öncesinde ne o esnada bu işleri yapanlarla bir iletişimim, bir irtibatım yoktur. Silah ve uçak sesleri yoğunlaşınca komutanın emin bir yere alınmasını önerdim. Bir süre sonra gelen helikopterle, komutan, ben, iki üç özel kuvvetler personeli ile karargahtan ayrıldık” dedi.

Komutanla birlikte odadan nasıl çıkarıldıklarının kamera kayıtlarında tartışmasız bir şekilde sabit olduğunu belirten Dişli şöyle devam etti: “Yani Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm. Biz karargahtan çıkartılırken nereye götürüldüğümüzü dahi bilmiyordum. Bu husus komutanın beyanlarında da vardır. İndikten sonra Akıncı’ya geldiğimizi anladık. Rehin alındığım saat 21.00’dan Akıncı’ya gititiğimiz saat 23.25 sıralarına karar hiç kimseyle iletişimim yoktur. Dolayısıyla Akıncı’da olan kişilerle irtibatlı oluğum iddiası asılsızdır. Ne karargahta ne Akıncı’da Sayın Genelkurmay Başkanımızın darbeye katılması için benim herhangi bir telkinim, iknaya yönelik tek bir cümlem yoktur. Komutana söylediklerim; bana söylenenleri rapor etmek, askeri terimle vukuat tekmili vermektir.”

Akıncı’da kaldıkları sürede Hulusi Akar’ın darbecileri kararlarından vazgeçirmek için uğraştığını belirten Dişli, “Bunun için Akın Öztürk Paşadan talepte bulundu. O da başaramadı. Ben komutana sekreterlik veya sekretaryalık yaptım. Zaman zaman karargah ile irtibat kurup onu bilgilendirdim. Komutanın taleplerini zaman zaman 143. Filo’da bulunanlara ilettim. Harekatı silahlı kuvvetlerin durdurması gerektiği, polis-asker çatışmasına mani olunmasını, komutanın Cumhurbaşkanı ve Başbakanla görüşerek, onları ikna etmesi imkanının tanınmasını, aksi halde inisiyatifini kullanmasına imkan kalmayacağını anlattım. Değerlendireceklerini söylediler. Bunun üzerine komutanla bir plan yaptık. Bu planlamaya göre karargaha gidecektik. TSK’ya duyuru yapılarak, emir komutanın devralındığı, birliklerin kışlalarına dönmelerini, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın da polise emir vererek, geri çekilmelerini sağlamalarını, idari, adli ve askeri işlemlerin devreye sokulmasının uygun olacağına karar verdik. Bu şartları oradakilere bildirdim. Bir ikisi itiraz etti ancak ben, ‘bu son şans bize bir helikopter verin gidelim’ dedim” iddialarında bulundu.

“KOMUTAN BAŞINI BANA DOĞRU ÇEVİRİP, ‘SAĞOL EVLAT’ DEDİ”

Darbecilerin bir süre sonra teklifi kabul ettiklerini anlatan Dişli, “Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MİT müsteşarını arayarak komutanla görüştürdüm. Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaşamadık. Karargaha gidişi koordine ettim. Başbakanın özel kalem müdürü Murat Beye bilgi verip hava güvenliğini temin etmesini istedim. O da güvenliğin sağlandığını, daha sonra da Karargaha değil, Çankaya Köşkü’ne gelmemizi söyledi” dedi. Akar’ın helikoptere bindikten sonra yorgun bir şekilde arkasına yaslanarak oturduğunu belirten Dişli, “Başını bana doğru çevirip, ‘Sağol evlat’ dedi. Bir süre sonra da ‘hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?” dedi. Ben de, ‘komutanım her şeyi olduğu gibi anlatacağız. Olanlar sizin gözünüzün önünde oldu. Bunları olduğu gibi anlatacağız’ dedim. Helikopter çalıştığı için daha fazla konuşamadık. Dolayısıyla benim Akıncı’dan komutanla birlikte ayrılmam, komutanın emirleri doğrultusundadır. Bu konuda iddianamede çok sayıda görgü tanığının ifadeleri de mevcuttur. Helikopterde yaptığım görüşmeler rota değişikliği ile ilgilidir” şeklinde konuştu.

“MADEM BEN ŞÜPHELİYDİM NEDEN TSK BİRİMLERİNE EMİR İLETMEME MÜSADE ETTİ”

16 Temmuz Çankaya Köşkü’ne indikleri saat 09.00’dan gözaltına alındığı saate kadar kriz masasında görev aldığını, bu sırada rehinelerin kurtarılması ve darbecilerin teslim olma süreçlerini yönettiğini söyleyen Dişli şunları şöyledi:  “Sayın Başkan madem ben şüpheliydim, neden Sayın Genelkurmay Başkanı, hükümet üyelerinin de önünde, yedi saatten fazla bir süre içinde, bu olayın en kritik aşaması olan sonlandırma safhasında, uçakların ateş ettirilmesi, ateşlerin kestirilmesi dahil, çok sayıda kritik konuda, silahlı kuvvetlerin birimlerine onca emri iletmeme müsaade etmiştir. Benim 15-16 Temmuz tarihlerinde bu olayların başlamasından bitimine kadar HTS raporlarına yansıyan 71 adet irtibatım var. Bunların irtibatın 58’i yani yüzde 82’si bizzat bu krizin sonlandırılması aşamasında, çoğu da Çankaya Köşkü’nde yapılmış. Bu husus benim bu hain girişimin neresinde olduğumun en somut delilidir.”

“DEVLETİN BİLMEDİĞİNİ BEN NEREDEN BİLEYİM”

Dişli, Genelkurmay tarafından hazırlanan tahkikat raporunda başkanlığını yaptığı dairedeki 20 kurmay subaydan 18’inin meslekten ihraç edilmesi nedeniyle örgüt yöneticisi olarak suçlandığını belirterek, “Bu nedenle terör örgütü yöneticisi sayılıyorsam, Türkiye’de devlette görevli herkesin silahlı terör örgütü yöneticisi olarak soruşturmaya ve kovuşturmaya tabi tutulması gerekir. Ayrıca bu husus benim değil, devletin, silahlı kuvvetlerin sorunudur. Silahlı kuvvetlerde kimsenin istediği kişiyle çalışma lüksü yoktur. Bu şahısları ben atamadım. Bu kişileri kim atadıysa onlardan hesap sorulmalıdır. Devletin bilmediğini ben nereden bileyim” dedi.

Hakkında ifade veren kişilerin birilerinin talimatıyla ifade verdiğini, bazı kişilerin de işkence altında serbest iradesiyle ifade vermediğini iddia eden Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın hakkında verdiği ifadeleri de şöyle değerlendirdi: “Sayın Genelkurmay Başkanımızla bu menfur olayın en başından sonuna kadar beraberdik. Akıncı’dan Çankaya Köşkü’ne giderken helikopterde geçen telefon görüşmeleri gibi, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Sayın Komutanımız yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir. Geçen süre içinde yaşadığımız olayları çok daha mantıklı, makul olarak değerlendireceğine inanıyorum. Kuranda ‘fitne öldürmekten kötüdür’ mealinde bir ayet vardır. Sanırım 16 Temmuz saat 16.00’dan sonra ve izleyen günlerde o kargaşa ortamında bir fitneye maruz kaldık. O gece karargahta ve Akıncı’da neler yaşandığını, kendisi ile neler konuştuğumuzu en iyi Sayın Hulusi Akar bilmektedir. Bununla birlikte çabalarım, ona nasıl destek olduğum Çatı Davası ile bu davada birçok sanığın beyanlarında yer almış ve kayıtlara geçmiştir.”

Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Mehmet Dişli, Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın sorularına yanıt verdi.

‘Akıncı Üssü’nde bulunduğu sürece ‘sivil imamları’ görüp görmediği’ yönündeki soruya Dişli, “Bahsedilen sivil imamları görmedim. Siviller vardı ancak bunlar askerdi” cevabını verdi. Darbenin yönetim merkezi olan 143. Filodaki görüntülerini kabul eden Dişli, aleyhine ifade veren Genelkurmay Basın İletişim ve Halka İlişkileri Daire Başkanı Ertuğrul Gazi Özkürkçü için, “Kamera kayıtlarını kabul ediyorum. Akıncı’da Karargahta yöneticilik yapacak durumda değildim. Genelkurmay Başkanı ile birlikte tutukluydum. ” değerlendirmesinde bulundu.

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

Depremde göçükten sağ çıkarılan KHK’lı öğretmeni cezaevine götürdüler

Depremde göçükten sağ çıkarılan KHK’lı öğretmeni cezaevine götürdüler

February 26, 2023
5.7k
KHK ile yüzlerce pilotu ihraç eden Türk Hava Kuvvetleri ilanla pilot arıyor

KHK ile yüzlerce pilotu ihraç eden Türk Hava Kuvvetleri ilanla pilot arıyor

February 26, 2023
5.3k

Mehmet Dişli: Akar yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Helikopterde bana ‘Sağol evlat’ dedi. ‘Hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?’ diye sordu.

15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, darbe girişiminin kritik isimlerinden Ak Parti Milletvekili Şaban Dişli’nin kardeşi eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet Dişli savunma yaptı.

Yargılandığı Genelkurmay Çatı davasının ardından ikinci kez savunma yapan Dişli, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm” dedi. Dişli olaylar boyunca  Genelkurmay Başkanına sekreterlik yaptığını, kimseye aracılık yapmadığını da belirterek, Akar’ın aleyhine verdiği ifadeleri, “Olayın sisi-pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş, yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir” şeklinde yorumladı.

Dişli savunmasında kurmaylık eğitiminin ardından Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Balyoz kumpası mağduru Şener Eruygur gibi isimlerle çalıştığını ve onların taktirini aldığını dile getirdi


İddianamede, darbeye iştirak edenlerin görev yerlerinden ayrılmadığı hatta izinli olanların çağrıldığının yer aldığını belirten Dişli, “15 Temmuz akşamı ben evimden tekrar karargaha Genelkurmay Başkanımıza yapacağım bir arz için gittim. Daha doğrusu çağrıldım. Bu husus Sayın Genelkurmay Başkanımızın da bilgisi dahilindedir. Bunda olağandışı bir durum yoktur. Gün içinde bu arzı yapmak istediğimi Genelkurmay Başkanımızın özel kalem müdürüne, emir subayına, baş danışmanına iletmiştim. Bu nedenle söz konusu saatte çağrılmam bende farklı bir düşünce oluşturmadı. Sayın Genelkurmay Başkanımızın müsait olduğunu, beni beklediğini, saat 20.35’de başdanışmanı tarafından bildirilmesi üzerine, evimden ayrılarak özel aracımla saat 20.45’de karargaha gittim. Ve 3 dakika sonra da sayın Hulusi Akar’ın makamına, bulunduğu kata çıktım. Bu kamera kayıtlarında da sabittir” dedi.

Ancak iddianamede saat 20.49’da karargaha geldiğini ve oradan Orhan Yakılgan’ın odasına geçtiğinin yer aldığını belirten Dişli, “O anda başka bir yerde olduğu kamera kayıtlarıyla sabit olan Mehmet Partigöç ve Ramazan Güzel’le birlikte bir dakikadan da az bir sürede o andan itibaren karargahta olacak tüm olayları organize ettiğim iddia edilmektedir. Bunu taktirlerinize sunuyorum” diye konuştu.

“ÖNÜME BOŞ KART VE KALEM ATTILAR”

Karargaha gittiğinde, geldiğini Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan’a bildirip beklemeye başladığını iddia eden sanık Dişli, “Komutanın odasına gitmek isterken silahla rehin alındım. Önüme boş kart ve kalem attılar. TSK’nın yönetime el koyduğu, Yurtta Sulh Konseyi’nin kurulduğu, bildirinin yakında okunacağı, karşı çıkanların etkisiz hale getirileceği, komutanın onlarla birlikte olmasını istediklerini ve bana, ‘sizi tanır, size güvenir yoksa ikinizi de paketleyeceğiz’ dediler. Bu talepleri kartlara not ettirdiler ve beni komutanın odasına soktular. Kartlara silah zoruyla yazdırdıkları notları komutana okudum. Komutan önce ciddiye almadı. Bu arada kışladı silah sesleri gelmeye başladı. Daha sonra ikinci başkan Yaşar Güler’in emir subayının vurulduğunu öğrendik. Gelişmeler vahim bir hal almıştı” diye konuştu.

“KOMUTANIN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ İÇİN EMİR VERMEDİM”

Kısa bir süre sonra içeri silahlı bir grubun girdiğini söyleyen Dişli, “Genel Kurmay Başkanını etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Ben komutanın etkisiz hale getirilmesi için bir emir vermedim. Benim ne öncesinde ne o esnada bu işleri yapanlarla bir iletişimim, bir irtibatım yoktur. Silah ve uçak sesleri yoğunlaşınca komutanın emin bir yere alınmasını önerdim. Bir süre sonra gelen helikopterle, komutan, ben, iki üç özel kuvvetler personeli ile karargahtan ayrıldık” dedi.

Komutanla birlikte odadan nasıl çıkarıldıklarının kamera kayıtlarında tartışmasız bir şekilde sabit olduğunu belirten Dişli şöyle devam etti: “Yani Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm. Biz karargahtan çıkartılırken nereye götürüldüğümüzü dahi bilmiyordum. Bu husus komutanın beyanlarında da vardır. İndikten sonra Akıncı’ya geldiğimizi anladık. Rehin alındığım saat 21.00’dan Akıncı’ya gititiğimiz saat 23.25 sıralarına karar hiç kimseyle iletişimim yoktur. Dolayısıyla Akıncı’da olan kişilerle irtibatlı oluğum iddiası asılsızdır. Ne karargahta ne Akıncı’da Sayın Genelkurmay Başkanımızın darbeye katılması için benim herhangi bir telkinim, iknaya yönelik tek bir cümlem yoktur. Komutana söylediklerim; bana söylenenleri rapor etmek, askeri terimle vukuat tekmili vermektir.”

Akıncı’da kaldıkları sürede Hulusi Akar’ın darbecileri kararlarından vazgeçirmek için uğraştığını belirten Dişli, “Bunun için Akın Öztürk Paşadan talepte bulundu. O da başaramadı. Ben komutana sekreterlik veya sekretaryalık yaptım. Zaman zaman karargah ile irtibat kurup onu bilgilendirdim. Komutanın taleplerini zaman zaman 143. Filo’da bulunanlara ilettim. Harekatı silahlı kuvvetlerin durdurması gerektiği, polis-asker çatışmasına mani olunmasını, komutanın Cumhurbaşkanı ve Başbakanla görüşerek, onları ikna etmesi imkanının tanınmasını, aksi halde inisiyatifini kullanmasına imkan kalmayacağını anlattım. Değerlendireceklerini söylediler. Bunun üzerine komutanla bir plan yaptık. Bu planlamaya göre karargaha gidecektik. TSK’ya duyuru yapılarak, emir komutanın devralındığı, birliklerin kışlalarına dönmelerini, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın da polise emir vererek, geri çekilmelerini sağlamalarını, idari, adli ve askeri işlemlerin devreye sokulmasının uygun olacağına karar verdik. Bu şartları oradakilere bildirdim. Bir ikisi itiraz etti ancak ben, ‘bu son şans bize bir helikopter verin gidelim’ dedim” iddialarında bulundu.

“KOMUTAN BAŞINI BANA DOĞRU ÇEVİRİP, ‘SAĞOL EVLAT’ DEDİ”

Darbecilerin bir süre sonra teklifi kabul ettiklerini anlatan Dişli, “Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MİT müsteşarını arayarak komutanla görüştürdüm. Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaşamadık. Karargaha gidişi koordine ettim. Başbakanın özel kalem müdürü Murat Beye bilgi verip hava güvenliğini temin etmesini istedim. O da güvenliğin sağlandığını, daha sonra da Karargaha değil, Çankaya Köşkü’ne gelmemizi söyledi” dedi. Akar’ın helikoptere bindikten sonra yorgun bir şekilde arkasına yaslanarak oturduğunu belirten Dişli, “Başını bana doğru çevirip, ‘Sağol evlat’ dedi. Bir süre sonra da ‘hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?” dedi. Ben de, ‘komutanım her şeyi olduğu gibi anlatacağız. Olanlar sizin gözünüzün önünde oldu. Bunları olduğu gibi anlatacağız’ dedim. Helikopter çalıştığı için daha fazla konuşamadık. Dolayısıyla benim Akıncı’dan komutanla birlikte ayrılmam, komutanın emirleri doğrultusundadır. Bu konuda iddianamede çok sayıda görgü tanığının ifadeleri de mevcuttur. Helikopterde yaptığım görüşmeler rota değişikliği ile ilgilidir” şeklinde konuştu.

“MADEM BEN ŞÜPHELİYDİM NEDEN TSK BİRİMLERİNE EMİR İLETMEME MÜSADE ETTİ”

16 Temmuz Çankaya Köşkü’ne indikleri saat 09.00’dan gözaltına alındığı saate kadar kriz masasında görev aldığını, bu sırada rehinelerin kurtarılması ve darbecilerin teslim olma süreçlerini yönettiğini söyleyen Dişli şunları şöyledi:  “Sayın Başkan madem ben şüpheliydim, neden Sayın Genelkurmay Başkanı, hükümet üyelerinin de önünde, yedi saatten fazla bir süre içinde, bu olayın en kritik aşaması olan sonlandırma safhasında, uçakların ateş ettirilmesi, ateşlerin kestirilmesi dahil, çok sayıda kritik konuda, silahlı kuvvetlerin birimlerine onca emri iletmeme müsaade etmiştir. Benim 15-16 Temmuz tarihlerinde bu olayların başlamasından bitimine kadar HTS raporlarına yansıyan 71 adet irtibatım var. Bunların irtibatın 58’i yani yüzde 82’si bizzat bu krizin sonlandırılması aşamasında, çoğu da Çankaya Köşkü’nde yapılmış. Bu husus benim bu hain girişimin neresinde olduğumun en somut delilidir.”

“DEVLETİN BİLMEDİĞİNİ BEN NEREDEN BİLEYİM”

Dişli, Genelkurmay tarafından hazırlanan tahkikat raporunda başkanlığını yaptığı dairedeki 20 kurmay subaydan 18’inin meslekten ihraç edilmesi nedeniyle örgüt yöneticisi olarak suçlandığını belirterek, “Bu nedenle terör örgütü yöneticisi sayılıyorsam, Türkiye’de devlette görevli herkesin silahlı terör örgütü yöneticisi olarak soruşturmaya ve kovuşturmaya tabi tutulması gerekir. Ayrıca bu husus benim değil, devletin, silahlı kuvvetlerin sorunudur. Silahlı kuvvetlerde kimsenin istediği kişiyle çalışma lüksü yoktur. Bu şahısları ben atamadım. Bu kişileri kim atadıysa onlardan hesap sorulmalıdır. Devletin bilmediğini ben nereden bileyim” dedi.

Hakkında ifade veren kişilerin birilerinin talimatıyla ifade verdiğini, bazı kişilerin de işkence altında serbest iradesiyle ifade vermediğini iddia eden Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın hakkında verdiği ifadeleri de şöyle değerlendirdi: “Sayın Genelkurmay Başkanımızla bu menfur olayın en başından sonuna kadar beraberdik. Akıncı’dan Çankaya Köşkü’ne giderken helikopterde geçen telefon görüşmeleri gibi, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Sayın Komutanımız yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir. Geçen süre içinde yaşadığımız olayları çok daha mantıklı, makul olarak değerlendireceğine inanıyorum. Kuranda ‘fitne öldürmekten kötüdür’ mealinde bir ayet vardır. Sanırım 16 Temmuz saat 16.00’dan sonra ve izleyen günlerde o kargaşa ortamında bir fitneye maruz kaldık. O gece karargahta ve Akıncı’da neler yaşandığını, kendisi ile neler konuştuğumuzu en iyi Sayın Hulusi Akar bilmektedir. Bununla birlikte çabalarım, ona nasıl destek olduğum Çatı Davası ile bu davada birçok sanığın beyanlarında yer almış ve kayıtlara geçmiştir.”

Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Mehmet Dişli, Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın sorularına yanıt verdi.

‘Akıncı Üssü’nde bulunduğu sürece ‘sivil imamları’ görüp görmediği’ yönündeki soruya Dişli, “Bahsedilen sivil imamları görmedim. Siviller vardı ancak bunlar askerdi” cevabını verdi. Darbenin yönetim merkezi olan 143. Filodaki görüntülerini kabul eden Dişli, aleyhine ifade veren Genelkurmay Basın İletişim ve Halka İlişkileri Daire Başkanı Ertuğrul Gazi Özkürkçü için, “Kamera kayıtlarını kabul ediyorum. Akıncı’da Karargahta yöneticilik yapacak durumda değildim. Genelkurmay Başkanı ile birlikte tutukluydum. ” değerlendirmesinde bulundu.

Mehmet Dişli: Akar yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Helikopterde bana ‘Sağol evlat’ dedi. ‘Hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?’ diye sordu.

15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, darbe girişiminin kritik isimlerinden Ak Parti Milletvekili Şaban Dişli’nin kardeşi eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet Dişli savunma yaptı.

Yargılandığı Genelkurmay Çatı davasının ardından ikinci kez savunma yapan Dişli, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm” dedi. Dişli olaylar boyunca  Genelkurmay Başkanına sekreterlik yaptığını, kimseye aracılık yapmadığını da belirterek, Akar’ın aleyhine verdiği ifadeleri, “Olayın sisi-pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş, yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir” şeklinde yorumladı.

Dişli savunmasında kurmaylık eğitiminin ardından Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Balyoz kumpası mağduru Şener Eruygur gibi isimlerle çalıştığını ve onların taktirini aldığını dile getirdi


İddianamede, darbeye iştirak edenlerin görev yerlerinden ayrılmadığı hatta izinli olanların çağrıldığının yer aldığını belirten Dişli, “15 Temmuz akşamı ben evimden tekrar karargaha Genelkurmay Başkanımıza yapacağım bir arz için gittim. Daha doğrusu çağrıldım. Bu husus Sayın Genelkurmay Başkanımızın da bilgisi dahilindedir. Bunda olağandışı bir durum yoktur. Gün içinde bu arzı yapmak istediğimi Genelkurmay Başkanımızın özel kalem müdürüne, emir subayına, baş danışmanına iletmiştim. Bu nedenle söz konusu saatte çağrılmam bende farklı bir düşünce oluşturmadı. Sayın Genelkurmay Başkanımızın müsait olduğunu, beni beklediğini, saat 20.35’de başdanışmanı tarafından bildirilmesi üzerine, evimden ayrılarak özel aracımla saat 20.45’de karargaha gittim. Ve 3 dakika sonra da sayın Hulusi Akar’ın makamına, bulunduğu kata çıktım. Bu kamera kayıtlarında da sabittir” dedi.

Ancak iddianamede saat 20.49’da karargaha geldiğini ve oradan Orhan Yakılgan’ın odasına geçtiğinin yer aldığını belirten Dişli, “O anda başka bir yerde olduğu kamera kayıtlarıyla sabit olan Mehmet Partigöç ve Ramazan Güzel’le birlikte bir dakikadan da az bir sürede o andan itibaren karargahta olacak tüm olayları organize ettiğim iddia edilmektedir. Bunu taktirlerinize sunuyorum” diye konuştu.

“ÖNÜME BOŞ KART VE KALEM ATTILAR”

Karargaha gittiğinde, geldiğini Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Yarbay Levent Türkkan’a bildirip beklemeye başladığını iddia eden sanık Dişli, “Komutanın odasına gitmek isterken silahla rehin alındım. Önüme boş kart ve kalem attılar. TSK’nın yönetime el koyduğu, Yurtta Sulh Konseyi’nin kurulduğu, bildirinin yakında okunacağı, karşı çıkanların etkisiz hale getirileceği, komutanın onlarla birlikte olmasını istediklerini ve bana, ‘sizi tanır, size güvenir yoksa ikinizi de paketleyeceğiz’ dediler. Bu talepleri kartlara not ettirdiler ve beni komutanın odasına soktular. Kartlara silah zoruyla yazdırdıkları notları komutana okudum. Komutan önce ciddiye almadı. Bu arada kışladı silah sesleri gelmeye başladı. Daha sonra ikinci başkan Yaşar Güler’in emir subayının vurulduğunu öğrendik. Gelişmeler vahim bir hal almıştı” diye konuştu.

“KOMUTANIN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ İÇİN EMİR VERMEDİM”

Kısa bir süre sonra içeri silahlı bir grubun girdiğini söyleyen Dişli, “Genel Kurmay Başkanını etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Ben komutanın etkisiz hale getirilmesi için bir emir vermedim. Benim ne öncesinde ne o esnada bu işleri yapanlarla bir iletişimim, bir irtibatım yoktur. Silah ve uçak sesleri yoğunlaşınca komutanın emin bir yere alınmasını önerdim. Bir süre sonra gelen helikopterle, komutan, ben, iki üç özel kuvvetler personeli ile karargahtan ayrıldık” dedi.

Komutanla birlikte odadan nasıl çıkarıldıklarının kamera kayıtlarında tartışmasız bir şekilde sabit olduğunu belirten Dişli şöyle devam etti: “Yani Sayın Genelkurmay Başkanı ile aynı akıbete uğrayarak, kendi iradem dışında silahlı tehditle Akıncı Üssü’ne götürüldüm. Biz karargahtan çıkartılırken nereye götürüldüğümüzü dahi bilmiyordum. Bu husus komutanın beyanlarında da vardır. İndikten sonra Akıncı’ya geldiğimizi anladık. Rehin alındığım saat 21.00’dan Akıncı’ya gititiğimiz saat 23.25 sıralarına karar hiç kimseyle iletişimim yoktur. Dolayısıyla Akıncı’da olan kişilerle irtibatlı oluğum iddiası asılsızdır. Ne karargahta ne Akıncı’da Sayın Genelkurmay Başkanımızın darbeye katılması için benim herhangi bir telkinim, iknaya yönelik tek bir cümlem yoktur. Komutana söylediklerim; bana söylenenleri rapor etmek, askeri terimle vukuat tekmili vermektir.”

Akıncı’da kaldıkları sürede Hulusi Akar’ın darbecileri kararlarından vazgeçirmek için uğraştığını belirten Dişli, “Bunun için Akın Öztürk Paşadan talepte bulundu. O da başaramadı. Ben komutana sekreterlik veya sekretaryalık yaptım. Zaman zaman karargah ile irtibat kurup onu bilgilendirdim. Komutanın taleplerini zaman zaman 143. Filo’da bulunanlara ilettim. Harekatı silahlı kuvvetlerin durdurması gerektiği, polis-asker çatışmasına mani olunmasını, komutanın Cumhurbaşkanı ve Başbakanla görüşerek, onları ikna etmesi imkanının tanınmasını, aksi halde inisiyatifini kullanmasına imkan kalmayacağını anlattım. Değerlendireceklerini söylediler. Bunun üzerine komutanla bir plan yaptık. Bu planlamaya göre karargaha gidecektik. TSK’ya duyuru yapılarak, emir komutanın devralındığı, birliklerin kışlalarına dönmelerini, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın da polise emir vererek, geri çekilmelerini sağlamalarını, idari, adli ve askeri işlemlerin devreye sokulmasının uygun olacağına karar verdik. Bu şartları oradakilere bildirdim. Bir ikisi itiraz etti ancak ben, ‘bu son şans bize bir helikopter verin gidelim’ dedim” iddialarında bulundu.

“KOMUTAN BAŞINI BANA DOĞRU ÇEVİRİP, ‘SAĞOL EVLAT’ DEDİ”

Darbecilerin bir süre sonra teklifi kabul ettiklerini anlatan Dişli, “Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MİT müsteşarını arayarak komutanla görüştürdüm. Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaşamadık. Karargaha gidişi koordine ettim. Başbakanın özel kalem müdürü Murat Beye bilgi verip hava güvenliğini temin etmesini istedim. O da güvenliğin sağlandığını, daha sonra da Karargaha değil, Çankaya Köşkü’ne gelmemizi söyledi” dedi. Akar’ın helikoptere bindikten sonra yorgun bir şekilde arkasına yaslanarak oturduğunu belirten Dişli, “Başını bana doğru çevirip, ‘Sağol evlat’ dedi. Bir süre sonra da ‘hazırlık yaptın mı? Ne diyeceğiz?” dedi. Ben de, ‘komutanım her şeyi olduğu gibi anlatacağız. Olanlar sizin gözünüzün önünde oldu. Bunları olduğu gibi anlatacağız’ dedim. Helikopter çalıştığı için daha fazla konuşamadık. Dolayısıyla benim Akıncı’dan komutanla birlikte ayrılmam, komutanın emirleri doğrultusundadır. Bu konuda iddianamede çok sayıda görgü tanığının ifadeleri de mevcuttur. Helikopterde yaptığım görüşmeler rota değişikliği ile ilgilidir” şeklinde konuştu.

“MADEM BEN ŞÜPHELİYDİM NEDEN TSK BİRİMLERİNE EMİR İLETMEME MÜSADE ETTİ”

16 Temmuz Çankaya Köşkü’ne indikleri saat 09.00’dan gözaltına alındığı saate kadar kriz masasında görev aldığını, bu sırada rehinelerin kurtarılması ve darbecilerin teslim olma süreçlerini yönettiğini söyleyen Dişli şunları şöyledi:  “Sayın Başkan madem ben şüpheliydim, neden Sayın Genelkurmay Başkanı, hükümet üyelerinin de önünde, yedi saatten fazla bir süre içinde, bu olayın en kritik aşaması olan sonlandırma safhasında, uçakların ateş ettirilmesi, ateşlerin kestirilmesi dahil, çok sayıda kritik konuda, silahlı kuvvetlerin birimlerine onca emri iletmeme müsaade etmiştir. Benim 15-16 Temmuz tarihlerinde bu olayların başlamasından bitimine kadar HTS raporlarına yansıyan 71 adet irtibatım var. Bunların irtibatın 58’i yani yüzde 82’si bizzat bu krizin sonlandırılması aşamasında, çoğu da Çankaya Köşkü’nde yapılmış. Bu husus benim bu hain girişimin neresinde olduğumun en somut delilidir.”

“DEVLETİN BİLMEDİĞİNİ BEN NEREDEN BİLEYİM”

Dişli, Genelkurmay tarafından hazırlanan tahkikat raporunda başkanlığını yaptığı dairedeki 20 kurmay subaydan 18’inin meslekten ihraç edilmesi nedeniyle örgüt yöneticisi olarak suçlandığını belirterek, “Bu nedenle terör örgütü yöneticisi sayılıyorsam, Türkiye’de devlette görevli herkesin silahlı terör örgütü yöneticisi olarak soruşturmaya ve kovuşturmaya tabi tutulması gerekir. Ayrıca bu husus benim değil, devletin, silahlı kuvvetlerin sorunudur. Silahlı kuvvetlerde kimsenin istediği kişiyle çalışma lüksü yoktur. Bu şahısları ben atamadım. Bu kişileri kim atadıysa onlardan hesap sorulmalıdır. Devletin bilmediğini ben nereden bileyim” dedi.

Hakkında ifade veren kişilerin birilerinin talimatıyla ifade verdiğini, bazı kişilerin de işkence altında serbest iradesiyle ifade vermediğini iddia eden Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın hakkında verdiği ifadeleri de şöyle değerlendirdi: “Sayın Genelkurmay Başkanımızla bu menfur olayın en başından sonuna kadar beraberdik. Akıncı’dan Çankaya Köşkü’ne giderken helikopterde geçen telefon görüşmeleri gibi, olayın sisi pusu altında bazı hususları yanlış değerlendirmiş olabilir. Sayın Komutanımız yaşadığı travmatik olayların etkisiyle beni yanlış anlamış, gayretlerimi yanlış değerlendirmiş olabilir. Geçen süre içinde yaşadığımız olayları çok daha mantıklı, makul olarak değerlendireceğine inanıyorum. Kuranda ‘fitne öldürmekten kötüdür’ mealinde bir ayet vardır. Sanırım 16 Temmuz saat 16.00’dan sonra ve izleyen günlerde o kargaşa ortamında bir fitneye maruz kaldık. O gece karargahta ve Akıncı’da neler yaşandığını, kendisi ile neler konuştuğumuzu en iyi Sayın Hulusi Akar bilmektedir. Bununla birlikte çabalarım, ona nasıl destek olduğum Çatı Davası ile bu davada birçok sanığın beyanlarında yer almış ve kayıtlara geçmiştir.”

Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Mehmet Dişli, Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın sorularına yanıt verdi.

‘Akıncı Üssü’nde bulunduğu sürece ‘sivil imamları’ görüp görmediği’ yönündeki soruya Dişli, “Bahsedilen sivil imamları görmedim. Siviller vardı ancak bunlar askerdi” cevabını verdi. Darbenin yönetim merkezi olan 143. Filodaki görüntülerini kabul eden Dişli, aleyhine ifade veren Genelkurmay Basın İletişim ve Halka İlişkileri Daire Başkanı Ertuğrul Gazi Özkürkçü için, “Kamera kayıtlarını kabul ediyorum. Akıncı’da Karargahta yöneticilik yapacak durumda değildim. Genelkurmay Başkanı ile birlikte tutukluydum. ” değerlendirmesinde bulundu.

ShareTweetShare
Previous Post

Darbe kumpasının taşları böyle döşendi-2

Next Post

Dindar nesil deyip ahlaksızlıkta zirve yaptılar!

İLGİLİ HABERLER

Depremde göçükten sağ çıkarılan KHK’lı öğretmeni cezaevine götürdüler
15 TEMMUZ

Depremde göçükten sağ çıkarılan KHK’lı öğretmeni cezaevine götürdüler

February 26, 2023
5.7k
KHK ile yüzlerce pilotu ihraç eden Türk Hava Kuvvetleri ilanla pilot arıyor
15 TEMMUZ

KHK ile yüzlerce pilotu ihraç eden Türk Hava Kuvvetleri ilanla pilot arıyor

February 26, 2023
5.3k
İntiharın ardında ağır sistematik işkence çıktı; Burak Açıkalın’a yapılan işkenceler doktor raporunda
15 TEMMUZ

İntiharın ardında ağır sistematik işkence çıktı; Burak Açıkalın’a yapılan işkenceler doktor raporunda

February 21, 2023
5.6k
Akın İpek, AKP rejminin gasp ettiği Maraş’taki evi için: ‘Keşke o da boş duracağına depremde yıkılsaydı’ diye geçti içimden
15 TEMMUZ

Akın İpek, AKP rejminin gasp ettiği Maraş’taki evi için: ‘Keşke o da boş duracağına depremde yıkılsaydı’ diye geçti içimden

February 12, 2023
5.8k
Harun Tokak’tan MİT’in yayın organı Sabah’a cevap: Onlardan korkacak olsaydık, akşam yemeğini Saray’da yerdik
15 TEMMUZ

Harun Tokak’tan MİT’in yayın organı Sabah’a cevap: Onlardan korkacak olsaydık, akşam yemeğini Saray’da yerdik

February 3, 2023
5.6k
AKP yargısından tarihe geçecek karar: ‘Hiç bir suçlama delili yoksa da yine suçlusun’
15 TEMMUZ

AKP yargısından tarihe geçecek karar: ‘Hiç bir suçlama delili yoksa da yine suçlusun’

January 30, 2023
5.3k
Daha Fazla Haber

Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş: Siyaset, bu alçak suikastten pek uzak değil

Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş: Siyaset, bu alçak suikastten pek uzak değil
by Özkan yazar
March 20, 2023
0
5k

Devamını oku

28 Şubat davasında yargılanan tüm sanıkların yurt dışı çıkış yasağı kaldırıldı

28 Şubat davasında yargılanan tüm sanıkların yurt dışı çıkış yasağı kaldırıldı
by Özkan yazar
March 20, 2023
0
5k

Devamını oku

Mustafa Destici sel bölgesinde yağmur çizmesiyle, yanındaki çocuk terlikle gezdi

Mustafa Destici sel bölgesinde yağmur çizmesiyle, yanındaki çocuk terlikle gezdi
by Özkan yazar
March 20, 2023
0
5k

Devamını oku

Cumhur İttifakı’na ‘hayır’ dedi: TRT, Fatih Erbakan’ın sesini kesip canlı yayından çıktı

Cumhur İttifakı’na ‘hayır’ dedi: TRT, Fatih Erbakan’ın sesini kesip canlı yayından çıktı
by Özkan yazar
March 20, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Kanser hastası KHK’lı öğretmen, mahpus eşi tahliye edilmeyince felç geçirdi

Kanser hastası KHK’lı öğretmen, mahpus eşi tahliye edilmeyince felç geçirdi
by Özkan yazar
March 20, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Erdoğan’ın Türkiye’deki mirası! Erdoğan’ın kişisel nefreti özellikle Gülenistlere en büyük bedeli ödetti

Erdoğan’ın Türkiye’deki mirası! Erdoğan’ın kişisel nefreti özellikle Gülenistlere en büyük bedeli ödetti
by aktifhabercom
March 20, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Kaldığı yerden devam! 128 milyar dolar nerede 2

Kaldığı yerden devam! 128 milyar dolar nerede 2
by aktifhabercom
March 20, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Propaganda aygıtının ‘gaz’ emisyonu arttı: Seçim atmosferini boğuyor

Propaganda aygıtının ‘gaz’ emisyonu arttı: Seçim atmosferini boğuyor
by aktifhabercom
March 20, 2023
0
5.1k

Devamını oku

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Maddi gücü hak ve adalete tercih edenlerin yok ettiği değerler

İsmail S. Gülümser’in yazısı: Maddi gücü hak ve adalete tercih edenlerin yok ettiği değerler
by aktifhabercom
March 20, 2023
0
5k

Devamını oku

Onurlu ol istifa et! Şahan Gökbakar’dan Kızılay başkanına ‘Recep İvedik’ yanıtı

Onurlu ol istifa et! Şahan Gökbakar’dan Kızılay başkanına ‘Recep İvedik’ yanıtı
by aktifhabercom
March 20, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Toker’e yanıtında söyledi: Amacım seçimi ikinci tura taşımak

Toker’e yanıtında söyledi: Amacım seçimi ikinci tura taşımak
by aktifhabercom
March 20, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Nasıl olacağını anlattı: İktidar sahipleri gelecek, TBMM’de hesabını verecek

Nasıl olacağını anlattı: İktidar sahipleri gelecek, TBMM’de hesabını verecek
by aktifhabercom
March 20, 2023
0
5k

Devamını oku

“Deprem bölgesinde 20 bin kişi engelli oldu”

“Deprem bölgesinde 20 bin kişi engelli oldu”
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Cumhur İttifakı’na davet edilen HÜDA-PAR’ın başkanı: Türk bayrağı ismi bana problemli geliyor

Cumhur İttifakı’na davet edilen HÜDA-PAR’ın başkanı: Türk bayrağı ismi bana problemli geliyor
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Muhalifler adına ‘bot’ hesaplar açılıyor: AKP dezenformasyon makinesini büyütüyor.

Muhalifler adına ‘bot’ hesaplar açılıyor: AKP dezenformasyon makinesini büyütüyor.
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Eski ABD Başkanı Trump, salı günü tutuklanacağını duyurdu: Protesto edin!

Eski ABD Başkanı Trump, salı günü tutuklanacağını duyurdu: Protesto edin!
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.2k

Devamını oku

AKP medyasından tepki: Özlem Zengin ‘Aday olursa oy vermem’

AKP medyasından tepki: Özlem Zengin ‘Aday olursa oy vermem’
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Prof. Dr. Sophia Pandya Hizmet hareketinin karşılaştığı zorlukları ve cevaplarını anlattı: Gördüklerim, duyduklarım korkunç ama değişim umut verici

Prof. Dr. Sophia Pandya Hizmet hareketinin karşılaştığı zorlukları ve cevaplarını anlattı: Gördüklerim, duyduklarım korkunç ama değişim umut verici
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Kanada’dan depremzedelere vize kolaylığı

Kanada’dan depremzedelere vize kolaylığı
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.2k

Devamını oku

AKP teşkilatlarına 9 maddelik Muharrem İnce tavsiyesi

AKP teşkilatlarına 9 maddelik Muharrem İnce tavsiyesi
by Özkan yazar
March 19, 2023
0
5.2k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.