Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

Ahmet Altan: Günler ve mevsimler akıyor, ben duruyorum…

by aktifhabercom
August 23, 2018
Ahmet Altan: Günler ve mevsimler akıyor, ben duruyorum…
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Bu Haberlerdeİlginizi Çekebilir

Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

September 8, 2025
5.1k
Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

August 7, 2025
5.1k

15 Temmuz sonrası tutuklanan yazar Ahmet Altan, Cumhuriyet Kitap için bir yazı kaleme aldı.

Cumhuriyet kitabın “Çünkü edebiyat, çünkü özgür düşünce nefes aldırır” şeklinde duyurduğu yazar bayrama özel kaleme aldığı yazısında, “Günler ve mevsimler akıyor. Ben duruyorum. Hep aynı on metrekarenin içindeyim” diye yazdı.
Altan’ın Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanan yazısı şöyle: 

Göçmen kuşlar gittiler.
Avlu sessizleşti.


O koyu sessizlikle birlikte sanki biraz daha daraldı, duvarları biraz daha yükseldi.
Yaz boyunca onların çılgın ötüşleriyle uyanmaya alışmıştım. Güneş doğarken başlarlar, karanlık çökene kadar hiç durmadan tükenmeyen bir neşeyle öterlerdi. Oğlanlar kızlara hediyeler taşırdı: Otlar, çiçekler, böcekler, meyve parçaları. Birbirlerine kur yaparlardı. Sık sık oğlanlar kanat çırpıntılarıyla kavgaya tutuşurlardı.
Aniden yok oldular.
Tek bir cılız kuş kaldı. Avlunun üstündeki kafeste öyle duruyor. Hiç ötmüyor.
Onun neden gitmediğini bilmiyorum. Belki gücü yoktu, belki de başka bir kabileye aitti.
Birkaç güne kadar avlunun üstündeki “bir avuç gökyüzünden” leylek sürülerinin geçtiğini de göreceğim.
Geçen yıl bugünlerde hücrenin duvarına asılı takvimde “leyleklerin göçü” yazıyordu, gerçekten de o günlerde sivri gagalar, geniş kanatlar süzülüp geçti üstümüzden.
Günler ve mevsimler akıyor.
Ben duruyorum.
Hep aynı on metrekarenin içindeyim.
Bütün canlıların sürekli hareket ettiği, bir yerden bir yere gittiği bir dünyada hiç hareket etmeden hep aynı yerde durmak: Hapishane bu demek.
İnsanlar, bir yerden bir yere giderek, hep hareket ederek zamanın ve hayatın hareketiyle bir uyum sağlarlar. Durduğunda bu uyum bozulur.
Zamanla ve hayatla birlikte akmazsın.
Hayat ve zaman senin üstüne doğru kararıp köpürerek akar, seni taş bir duvara sıkıştırır.
Biz gençken, bir sorun karşısında yeterli direnci gösteremediğimizde, mücadele edemediğimizde, kırılganlaştığımızda babam öfkeyle sedeflenmiş bir enerjiyle “boğayı” derdi, “boynuzlarından tutup devireceksin.”
“Boğa” hayattı.
Seni bir hücreye kapattıklarında o daracık odanın içinde o geniş omuzlu, iri kaslı “boğanın” da karşısında durduğunu, keskin ve sivri boynuzlarını karnına dayadığını hissedersin.
Hareket edecek, kımıldayacak bir yer yoktur.
Boğayı nasıl boynuzlarından tutup devireceksin?
Yenilecek misin?
Tam da seni oraya kapatanların istediği gibi boğanın seni paramparça etmesine izin mi vereceksin?
Bu sorular karşına çıktığında bir gerçeği keşfedersin:
Hareket etmen gerekir.
Ama nasıl?
İşte böyle dar bir yerde bu sorunun cevabını aradığında, hareket ederken, bir yerden bir yere gidip gelirken belli belirsiz sezdiğin ama genellikle pek üstünde durmadığın kendinle ilgili bir çelişkiyi, doğuştan sahip olduğun mucizeyi kavrarsın.
İnsanların güçsüz, çaresiz, yetenekleri sınırlı, açgözlü ve arsız bir bedeni vardır.
O bedeni alıp bir hücreye kapattıklarında karşısındaki engelleri aşamaz, kilitli kapıları açamaz, parmaklıkların arasından geçemez, duvarların üstünden uçamaz.
O bedenin, zamanı “nerede” geçireceğine bir başka irade karar verebilir.
“Hapishane” dendiğinde, bedenlerinin bu zayıflığını bilen insanlar bu yüzden korkarlar.
Hareket edememe ihtimali onları delicesine korkutur.
Binlerce yıldır insanın içine kök salan bu korkunun yarattığı baş dönmesi, bizim zayıf bedenimizin yanında sahip olduğumuz muhteşem gücümüzü fark etmemizi engeller.
Benim zamanımı “nerede” geçireceğime karar verecek birileri hep vardır, peki benim zamanımı “nasıl” geçireceğime karar verebilecek herhangi bir insan, bir irade, bir güç var mıdır?
Bunun cevabı beni hapishanede bile gülümsetir.
Öyle bir güç yoktur.
İnsanın zamanını “nerede” geçirdiği o zavallı bedeniyle ilgilidir, “nasıl” geçirdiği ise o bedenin aksine tanrısal bir güce, sınırsızlığa, yaratıcılığa sahip zihniyle ve hayalgücüyle ilgilidir.
Hayalgücünüzün imparatorluğunda şöyle bir dolaşın, o bereketli topraklarda Tanrı Zeus’un ya da Tanrıça Hera’nın yapıp da sizin yapamayacağınız ne var?
Hiçbir şey.
Onların yapabildiği her şeyi siz de yapabilirsiniz.
Bunun için Homeros’un hayalgücüne sahip olmanız da gerekmez, insanlığın bütün parlak zihinlerinin yaratıcı hayalgücü sizin hizmetinizdedir. Elinizi uzatıp istediğiniz hayali ödünç alabilirsiniz.
Truva Savaşı’na katılmak mı istiyorsunuz, şehvet delisi Şafak Tanrıçası ile sevişmek mi istiyorsunuz, su perileriyle oynaşmak mı istiyorsunuz?
Yapabilirsiniz.
Borneo ormanlarında Lord Jim’le birlikte çatışmalara girebilir, İstanbul batakhanelerinde Arif Bey’le âlemlere katılabilir, Turgenyev’le Dostoyevski’nin kavgasına tanıklık edebilir, Lady Chatterley’le sevişebilirsiniz.
İstediğiniz kadınla ya da erkekle buluşabilir, istediğiniz yere gidebilir, istediğiniz maceranın kahramanı olabilirsiniz.
Bedenin bizzat katılıp yaşamadığı olayların “gerçek” olmadığını düşünenler çıkacaktır.
“Gerçeklik” onların sandığı gibi olmayabilir.
Adorno, Edebiyat Yazıları’nda Balzac’a ait olduğu söylenen bir anekdot anlatır.
1848 Devrimi sırasında şehir çalkalanırken Balzac odasına girip masasına oturup demiş ki: “Hadi bakalım, gerçekliğe geri dönelim.”
Kendi hayalgücünün yarattığı insanların ve olayların “gerçek insanların” yaşadıklarından daha “gerçek” olduğuna ve daha derin duygular uyandıracağına inanır Balzac bu anekdota göre.
O dönemlerde yaşayan herkes öldü, o insanların hissettiği ve hissettirdiği bütün duygular kaybolup gitti. Ama yazarların hayalgücünün yarattığı karakterler, yarattığı olaylar, okuyanlarda hâlâ “gerçek” duygular uyandırıyor.
Burada, Eski Yunan’dan beri insanlığın zihninde olan “gerçek nedir” sorusuna cevap aramaya çalışmıyorum elbette, ben sadece insanların bedenleriyle kıyaslayarak küçümsemeye yatkın durdukları hayalgücünün “gerçek” duygular yarattığını, hayalgücümüze sığınabileceğimizi ve ona güvenebileceğimizi söylemek istiyorum.
Gerçeklik için bedenimize o kadar muhtaç olsaydık sanat olmazdı; edebiyat olmazdı, roman olmazdı, hikâye olmazdı, sinema olmazdı.
Şimdi düşünün, bir film seyrediyorsunuz… O filmi seyrederken ağlıyorsunuz, gülüyorsunuz, korkuyorsunuz, öfkeleniyorsunuz.
Bütün o duygularınız gerçek, gözyaşlarınız gerçek, kahkahanız gerçek, tüylerinizin diken diken olması, yumruklarınızı sıkmanız gerçek.
Ama bu duyguları yaratan “olay” gerçek değil.
Sizin bedeniniz “seyrettiğiniz” olaya bizzat katılmıyor.
“Gerçeklik” sadece bedenimizle ilgili olsaydı bir roman okurken, bir film seyrederken hiçbir duygu hissetmememiz gerekirdi.
Ama hissediyoruz.
Hayalgücümüz başka bir hayalin içine sızıyor, o hayalin parçası haline geliyor, üstelik sadece hayalgücümüz hayalin parçası olmuyor, bedenini de peşinden sürüklüyor. Beden kendisiyle hiç ilgisi olmayan bir olaya “gerçek” tepkiler veriyor.
Hangisi hangisinin efendisi, duygular mı bedenin, beden mi duyguların?
Hangisi hangisini izliyor, duygular mı bedeni, beden mi duyguları?
Gerçekliği hangisi belirliyor, duygular mı, beden mi?
Duygularımızla bedenimizin birlikte hareket edebildiği zamanlarda bu sorulara ihtiyaç duymayabiliriz, hattâ o zavallı, çaresiz, kısıtlı bedenimizin “efendi” olduğuna inanıp bütün davranışlarımızı onun rahatına ve huzuruna göre düzenleyebiliriz.
Ama biri sizi hapsettiğinde, hiç kıpırdayamayan bedeninizle, sürekli hareket eden hayalgücünüz birbirine ayak uyduramaz hale gelince bu sorular da hayati önem taşır.
Zamanınızı “nerede” geçirdiğiniz bedeninizle ilgilidir, “nasıl” geçirdiğiniz zihninizle.
Hapse giren biri zamanını “nerede” geçirdiğini en önemli sorun olarak görürse, kilitli kapılar, yüksek duvarlar, kalın parmaklıklar arasında çaresizlikle inleyerek ezilip parçalanır.
Öyle insanlar gördüm.
Zamanını “nasıl” geçirdiğini önemserse, hayalgücünün peşinden Binbir Gece Masalları’na karışır, her ânını hücrenin dışında, heyecanla, zevkle geçirir ve hissettiği bütün duygular da “gerçek” olur.
Ben iki yıldır, bir hücrede sivri ve keskin boynuzları olan, gözleri kanlı iri bir boğayla yaşıyorum.
İki yıldır her gün o boğayı boynuzlarından tutup devirmek zorundayım.
Bunu hareket edemeyen, zavallı bir bedenle yapamazsınız.
Bunun için size o boğadan daha hızlı hareket edebilen bir şey lazım: Tek bir an içinde bütün dünyayı gezebilen bir hayalgücü.
Hayalgücü her kapıdan geçer.
Her yere gider.
Ve, zamanınızı “nasıl” geçireceğinizi belirleyecek yeryüzünde hiçbir gücün olmadığını, dokunulmaz bir iktidara sahip olduğunuzu bilmenin muazzam hazzını tadarsınız.
Hapishane, bedeninizi köleleştirirken zihninizi tanrısal bir güce ulaştırır.
Garip bir çelişki ama ben zihnin sınırsız özgürlüğünü, “özgürlüğümü yitirdiğim” hapishanede bu kadar berrak gördüm.
Bir hapishane hücresinde oturuyorum ve size zamanınızı nerede geçirdiğinizden çok nasıl geçirdiğiniz önemlidir diyorum.
Nasıl geçireceğinize de sadece siz karar verebilirsiniz.
Hayalgücünüzün şatosunu kurduğu kayalıklara sizden başkası ulaşamaz. Sizden başka hiç kimse o şatonun yolunu bulamaz.
Zavallı çaresiz vücudunuzu onlara rehin bırakıp şatonuza çekildiğinizde, orada “gerçekliğe geri döner,” zamanı ve hayatı yeniden biçimlendirir, “sahici” duyguları özgürce yaşarsınız.
Avlu sessiz.
Göçmen kuşlar gittiler.
Ama ben istersem geri dönerler.
İşte döndüler bile, neşeyle ötüşüyorlar.
Erkekler dişilere otlar, çiçekler, böcekler, meyve parçaları taşıyor.
Bir tanesi gagasındaki küçük çiçeği düşürdü.
Sessiz avlunun ortasında minik bir çiçek duruyor şimdi.

 



Ahmet Altan'la Nurcan Baysal'ın kitabı sakıncalı sınıfa girdi

AHMET ALTAN’LA NURCAN BAYSAL’IN KİTABI SAKINCALI SINIFA GİRDİ




Ahmet Altan müebbeti yazdı: Hayatım romanımı takip ediyor, asla affedilmeyeceğiz

AHMET ALTAN MÜEBBETİ YAZDI: HAYATIM ROMANIMI TAKİP EDİYOR, ASLA AFFEDİLMEYECEĞİZ




Ahmet Altan'a 5 yıl 11 aylık yeni hapis cezası

AHMET ALTAN’A 5 YIL 11 AYLIK YENİ HAPİS CEZASI




Ahmet Altan'a Cumhurbaşkanı'na hakaret davasında beraat

AHMET ALTAN’A CUMHURBAŞKANI’NA HAKARET DAVASINDA BERAAT




Ahmet Altan: AKP her şeyi tüketti sadece milliyetçilik kaldı onu kullanıyor

AHMET ALTAN: AKP HER ŞEYİ TÜKETTİ SADECE MİLLİYETÇİLİK KALDI ONU KULLANIYOR




Ahmet Altan: Hukuksuzluk Türkiye’ye rutubet gibi yayıldı

AHMET ALTAN: HUKUKSUZLUK TÜRKİYE’YE RUTUBET GİBİ YAYILDI




Ahmet Altan: Asla affedilmeyeceğiz ve bir hapishane hücresinde öleceğiz

AHMET ALTAN: ASLA AFFEDİLMEYECEĞİZ VE BİR HAPİSHANE HÜCRESİNDE ÖLECEĞİZ




Ahmet Altan: Yazı yazarak, iki zorbalığa karşı da direnebiliyorum

AHMET ALTAN: YAZI YAZARAK, İKİ ZORBALIĞA KARŞI DA DİRENEBİLİYORUM




  Ahmet Altan Cezaevini anlattı: Daha çok kitap istiyorum

AHMET ALTAN CEZAEVİNİ ANLATTI: DAHA ÇOK KİTAP İSTİYORUM




Sanem Altan, hapisteki babası Ahmet Altan’ı ziyaret etti

SANEM ALTAN, HAPİSTEKİ BABASI AHMET ALTAN’I ZİYARET ETTİ


ShareTweet
Previous Post

Borsa İstanbul dövizden vazgeçmedi!

Next Post

Kurban Bayramı tatilinin 5 günlük kaza bilançosu 82 ölü 361 yaralı

İLGİLİHABERLER

Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz
15 TEMMUZ

Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

September 8, 2025
5.1k
Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler
15 TEMMUZ

Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

August 7, 2025
5.1k
”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü
15 TEMMUZ

”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

July 29, 2025
5.2k
Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı
15 TEMMUZ

Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

July 28, 2025
5.2k
Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum
15 TEMMUZ

Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

July 26, 2025
5.2k
15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli
15 TEMMUZ

15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

July 21, 2025
5.1k
Daha Fazla Haber
Beşiktaş-Üsküdar yolcu motoru kargo gemisi ile çarpıştı

Beşiktaş-Üsküdar yolcu motoru kargo gemisi ile çarpıştı

September 19, 2025
5k
Devlet Bahçeli ‘Alevi Açılımı’nı ünlü şarkıcıyla başlatacak

Devlet Bahçeli ‘Alevi Açılımı’nı ünlü şarkıcıyla başlatacak

September 19, 2025
5.1k
Kızılcık Şerbeti’nde Doğa karakterini oynayan Sıla Türkoğlu’nun reklam kazancını duyan inanamadı

Kızılcık Şerbeti’nde Doğa karakterini oynayan Sıla Türkoğlu’nun reklam kazancını duyan inanamadı

September 19, 2025
5.2k
Mohsen Namjoo’nun biletleri tükenmiş Türkiye turnesi bir kez daha “dini hassasiyetler” nedeniyle iptal edildi

Mohsen Namjoo’nun biletleri tükenmiş Türkiye turnesi bir kez daha “dini hassasiyetler” nedeniyle iptal edildi

September 19, 2025
5.1k
AKP Adıyaman İl Başkanı görevinden istifa etti

AKP Adıyaman İl Başkanı görevinden istifa etti

September 19, 2025
5.1k
Türkiye’de kurulan şirket sayısı azaldı, kapanan şirket sayısı arttı

Türkiye’de kurulan şirket sayısı azaldı, kapanan şirket sayısı arttı

September 19, 2025
5k
Taliban kadınların yazdığı kitapları üniversitelerde yasakladı

Taliban kadınların yazdığı kitapları üniversitelerde yasakladı

September 19, 2025
5k
Firma resmen duyurdu: Otobüs sektöründe bir iflas daha

Firma resmen duyurdu: Otobüs sektöründe bir iflas daha

September 19, 2025
5.1k
İddia: Türk futbolunda bütün taşları yerinden oynatacak soruşturma

İddia: Türk futbolunda bütün taşları yerinden oynatacak soruşturma

September 19, 2025
5.1k
Down sendromlu çocuğu darbeden öğretmen bölüm başkanı yapıldı 

Down sendromlu çocuğu darbeden öğretmen bölüm başkanı yapıldı 

September 19, 2025
5.1k
Fatih Terim’in yeni adresi belli oldu

Fatih Terim’in yeni adresi belli oldu

September 19, 2025
5.1k
Aziz Yıldırım: Kongreye katılmayı düşünmüyorum; 2 başkan adayından herhangi birinin yanında değilim

Aziz Yıldırım: Kongreye katılmayı düşünmüyorum; 2 başkan adayından herhangi birinin yanında değilim

September 19, 2025
5k
64 yaşındaki kadın, yakın arkadaşını elektrikli süpürge kablosuyla boğarak öldürdü

64 yaşındaki kadın, yakın arkadaşını elektrikli süpürge kablosuyla boğarak öldürdü

September 19, 2025
5.1k
Berlin’de savaştan kalan bomba: Binlerce kişi tahliye edildi

Berlin’de savaştan kalan bomba: Binlerce kişi tahliye edildi

September 19, 2025
5k
KYK yurdunda kız öğrencilerin valizleri karıştırılmış eşyaları çalınmıştı; 2 yurt müdürü ve 1 müdür yardımcısı görevden alındı

KYK yurdunda kız öğrencilerin valizleri karıştırılmış eşyaları çalınmıştı; 2 yurt müdürü ve 1 müdür yardımcısı görevden alındı

September 19, 2025
5.1k
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.