Kuzgun kod adlı gizli tanık, mahkemede isimlerini verdiği generalleri teşhis edemedi.
Ahmet Dönmez’in yazısının ilgili bölümü:
15 Temmuz’la ilgili dikkat edilmesi gereken nokta; darbeci askerlerin anlatımlarının ortak noktasının, ‘emir-komuta zincirine’ vurgu yapıyor olması. Ya da o şekilde savunma yapmış olmaları. O gece darbe motivasyonu ile hareket edenlerin birçoğu, Silahlı Kuvvetler’in hiyerarşi içerisinde yönetime el koyduğu bilgisi ile hareket etmişti.
Bu yönde verilmiş onlarca ifade var. Ancak ben burada bir tanesini paylaşmayı yararlı görüyorum. O da darbe girişiminin arkasında cemaatin olduğunu öne süren gizli tanık Kuzgun’un sözleri. Malum; Kuzgun’un ‘itirafları’ iddianamelerde cemaat-darbe ilişkisinin en önemli delillerinden biri olarak gösteriliyor. Kendisi de tutuklu bulunan Kuzgun, 9 Mart’ta İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen duruşmada kimliğini açıklamıştı. Bu isim, Eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız’dı.
‘Kuzgun’ Yıldız, 27 Nisan 2017 tarihinde Muğla’da görülen ‘Cumhurbaşkanına suikast girişimi davası’nda da tanık olarak dinlenmişti. Oradaki ifadesinde, Çukurambar’daki bir villada yapıldığını öne sürdüğü darbe toplantısında, ‘Genelkurmay Başkanı Akar ve kuvvet komutanlarının da darbenin içinde olduğu, sadece Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal’ın destek vermeyeceğinin söylendiğini’ aktardı. “Bu nedenle yapılan faaliyetin emir komuta zinciri içinde yapılacağını düşündüm” dedi.
HER ŞEY AKAR’IN DERDEST EDİLMESİNDE DÜĞÜMLENİYOR
Fakat buradaki en önemli boşluk, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının derdest edilmiş olması. Yani en azından o ana kadar ‘emir-komuta zinciri içerisinde’ bir darbe girişimi olduğu zehabına kapılmış olsa bile birçok general ve subayın, Karargâh’taki gözaltılar sonrası kafasının karışmış olması gerekir. Örneğin Kara Havacılık Okul Komutanlığı’ndan Yarbay Pilot Murat Bolat’ın ifadeleri bu şaşkınlığı iyi özetliyor: “Halil Yarbay’a ‘Bu darbenin başında kim ve kimler var?’ dediğimde ‘Genelkurmay Başkanı bu işin başındadır’ dedi. Televizyondan Genelkurmay Başkanı’nın kurtarıldığı haberini duyunca benim kafamda şimşekler çaktı. Bu darbe olayının FETÖ’nün bir operasyonu olduğunu anladım ve tekrardan karargâhıma döndüm. Bir hışımla “Siz ne yapıyorsunuz? Hani Genelkurmay Başkanı işin başındaydı? Bakın kurtarıldı diyor’ dedim.”
Buna karşılık Halil Yarbay’ın ifadeleri, ortada çok daha karmaşık bir tablonun olduğunu göstermeye yetiyor. Darbeci askerlerin bazıları, komutanların enterne edilmesini, hiyerarşi içerisinde yönetime el koyan Silahlı Kuvvetler komuta kademesine karşı bir hamle olarak yorumladı. Akar’ın zorla götürülüyor gibi görünmemesi, bu algıyı pekiştirdi. Yarbay Halil Gül, o gece Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı Karargâh’tan alıp Akıncı Üssü’ne götüren helikopterin pilotuydu. İfadesinde, ‘Genelkurmay Başkanı’nın yanındakilerle helikoptere bindiğini; eli, kolu ve yüzünün bağlı olmadığını; zorla getirildiğini hiç düşünmediğini; helikopteri kaldırdıktan sonra ‘Genelkurmay Başkanını kurtardım’ diye telsizden anons geçtiğini’ anlattı.
Bu yönde birçok ifade mevcut. Akıncı Üssü Harekât Komutanı Ahmet Özçetin’in ifadesinde olduğu gibi; hadiselerin planlanandan farklı geliştiği, bu nedenle Hulusi Akar’ın Akıncı’ya geleceği ve harekâtı buradan idare edeceğinin söylendiği gibi bir durum da söz konusu.
ŞAPKA VE KUZGUN’UN İFADELERİ
Bu başlık altında ele alınması gereken bir diğer mevzu, 6-7-8-9 Temmuz tarihlerinde Ankara Konutkent’teki bir villada, Adil Öksüz başkanlığında darbe toplantıları yapıldığı iddiası. Bir de Ankara Çukurambar’daki bir dairede yapıldığı öne sürülen darbe toplantıları var. Gizli tanık Şapka ve Kuzgun’un ifadelerine dayandırılan bu iddialar, henüz somut delillerle ispatlanabilmiş değil.
Şapka kod adlı gizli tanık da bir duruşmada kimliğini açıklamıştı. Bu isim de Jandarma Kurmay Albay Hakan Bıyık’tı. Eski Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız (Kuzgun) da Bıyık da o tarihe kadar Cemaat içerisinde bulunduğunu ifade eden komutanlardı.
Fakat toplantıya katıldığı öne sürülen isimlerin hemen tamamı, iki gizli tanığın iddialarını reddetmiş durumda. Yalnız, villada dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık’ın parmak izine rastlandığı bilgisi mevcut. Bir de Çukurambar’daki toplantıya katıldığı iddia edilen isimlerden dönemin Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka’nın bu toplantıyı doğrulaması var. Manka, 24 Şubat 2017 tarihli duruşmada Çukurambar’daki darbe toplantısına katıldığını kabul etti.
Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk, 22 Mayıs’ta başlayan mahkemenin ilk duruşmasında bu toplantılara katıldığını reddetti. Hava Kuvvetleri’nin Özdere eğitim kampında kaldığını belirten Öztürk, “Benim 3 Temmuz’da kampa katılıp 15 Temmuz’da ayrılmam dikkate alındığında gizli tanığın beyanlarının gerçek olmadığı aşikârdır” dedi. Ayrıca kampın kamera kayıtlarının incelenmesini istedi.
Bu toplantılardan birine katıldığı ileri sürülen eski Jandarma İstihbarat Okul Komutanı Kurmay Albay Murat Koçyiğit de 2 Haziran 2017 tarihinde Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, “HTS kayıtları incelendiği zaman benim bu toplantılara katılmadığımın ortaya çıkacağından eminim” diye konuştu. Üstelik Koçyiğit, “Ben, Jandarma Okullar Komutanlığı ders kitaplarına FETÖ’yü terör örgütü olarak sokturan kişiyim. Bu nedenle FETÖ’nün hedefinde olan biriyim” ifadelerini kullandı.
GİZLİ TANIK, YÜZLEŞTİRİLİNCE ‘TANIYAMADI’
Gizli tanık Kuzgun’un (Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız) 27 Nisan 2017 tarihli duruşmadaki çelişkisi de gözlerden kaçırılmaması gereken önemde. Marmaris’teki davada yargılanan 6 sanık, bu toplantılara katıldığı iddia edilen isimlerdi. Kendisine, mahkeme salonunda hazır bulunan bu isimler soruldu. “Ankara’daki villada yapılan toplantıda şu anki sanıklardan kimseyi görmedim.” ifadesini kullandı. Mahkeme heyeti, eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş’in de aralarında bulunduğu bu 6 kişiyi ayağa kaldırdı ve kamera ile yüzleri yaklaştırılarak tanık Yıldız’a bu kişileri tanıyıp tanımadığı soruldu. Yıldız, tanımadığını söyledi.
Ayrıca ABD’li analist Gareth Jenkins’in dikkat çektiği gibi itiraflarda bazı detaylar eksik. Böyle bir itirafnamede olması gereken bazı somut detaylar varid değil. Mesela 3 gün boyunca o villada kalan birinin, Adil Öksüz’le ilgili daha fazla detay paylaşması, darbenin detaylarına ilişkin daha hayati planlardan söz etmesi, konuşulanlarla ilgili daha flaş ayrıntılara hâkim olması gerekirdi.