“Erkeğe karşı hürmetkârlar.”
“Bir sene bir elbise almasam, demez bana elbise al.”
“Beni Suriye’ye iten nedir, bu başlık parası. Az veriyoruz. Bu 10 binse buradan (Türkiye’de) 50-60 bin, bunun çeyizi var falan sana 100 bine patlar.”
Bunlar, Suriyeli kadınlarla ikinci eş, üçüncü eş olarak evlenen erkeklerin anlatımları. Araştırmacı Dr. Nurgül Certel, “Nikâh ve Pazarlıklar / Suriyeli Kadınlarla Çokeşli Evlilikler” adlı kitabında Suriyeli kadınlarla evlenen erkeklerin sözlerini böyle aktarıyor.
Suriyeliler artık daha çok geri dönüşle anılsa da Türkiye’de geçici koruma altında 2 milyon 556 bin milyon Suriyeli yaşamaya devam ediyor. Suriyeli kadınlarla yapılan on binlerce olduğu tahmin edilen çok eşli evlilik ve getirdiği problemler de sürüyor.
Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan 2018 Nüfus ve Sağlık Araştırması Suriyeli Göçmen Örneklemi’ne göre 15 yaş üzerindeki her 10 Suriyeli kadından birisinin kocası çok eşli. Buna Türkiye’de yapılan evlilikler de dahil. Kadınların yaşı yükseldikçe çok eşli evlilikler artıyor: 30 yaş üzerindeki her 8 Suriyeli kadından birisinin kocası çokeşli.
“Suriyeli kadınlar için bir sığınma aracı”
Harran Üniversitesi’nden sosyolog Prof. Dr. Mahmut Kaya, Türkiye’de hem çok eşli evlilikler hem de Suriyeliler üzerine çalışan bir akademisyen. Suriyeli kadınların içinde bulunduğu zor koşullaradikkat çeken Kaya, “Çok eşli evlilikte temel sebeplerden birisi, evliliğin Suriyeli kadınlar açısından bir sığınma aracı, himaye aracı olarak kullanılması” diyor.
Kaya, duyduğu çarpıcı bir örneği de aktarıyor: Suriyeli bir kadın Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesindeki bir hastaneye yanında iki kızıyla geliyor, “Kızlarımı nikahlamak isteyen var mı?” diye bağırıyor. Kaya’ya göre ikinci, üçüncü eş de olsalar Suriyeliler için evlilik, fuhuş mafyasının, insan kaçakçılarının eline düşmemek için de bir koruma sağlayabiliyor.
İstanbul merkezli Suriye Diyalog Merkezi’nden Kinda Hawasli de Suriyeli kadınlarla çok eşli evliliklerin büyük şehirlerde de olduğunu belirtiyor:
“Kadın çalışsa bile işyerinde patronu bu tür taleplerde bulunabiliyor çünkü biliyor ki kendisi güçlü, kadın yoksul.”
Osmanlı’da çok eşlilik: Yüzde 5-12
Türkiye’de çok eşli evlilikler Suriyelilerden önce de vardı. Kaya’nın aktarımına göre, Osmanlı döneminde çeşitli araştırmalarda çok eşlilik yüzde 5 ile yüzde 12 arasında kaydediliyor. Birden fazla kadınla evlenme, 1926’da yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’yla yasaklandı. Ancak belirli bölgelerde varlığını hâlâ sürdürüyor. Hacettepe Üniversitesi tarafından 2008’de yapılan Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre, 15-59 yaş aralığındaki kadınların yüzde 1,1’i “kuma”sının olduğunu söyledi.
Şanlıurfa’da çok eşlilik üzerine araştırma yapmış olan Kaya, “Bölgede geleneksel değerlerden, dinin farklı şekillerde yorumlanmasından kaynaklı, çocuksuzluk, erkek çocuk istemi gibi başta olmak üzere birçok sebeple meşru görülen bir evlilik türü” diyor.
Kocaeli Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nde öğretim üyesi olan Dr. Nurgül Certel ise çok eşli evlilikleri meşrulaştırma yollarından biri olarak dini söylemlere dikkat çekiyor. Certel, erkeğin ihtiyaçlarının, özellikle de cinsel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği konusunda toplumun hemfikir olduğunu belirterek durumu şöyle açıklıyor:
“Harama gideceğime helalinden bir ilişki kurdum, denilerek yapılıyor.”
Certel, araştırmasında aynı aileden hem Türk vatandaşı erkek hem Türk vatandaşı birinci eş hem de Suriyeli ikinci eşlerle görüşmüş. Görüşme yapılan erkeklerden birisinin üç sabit eşi var, dördüncüsünü ise kısa aralıklarla değiştiriyor. Certel, bu örneği verip “İslam’daki dört eş sınırını dayanak alarak gösteriyorlar. Aslında erkekler bu tür kaydırmacalarla sınırı esnetip süreci kendi istedikleri biçimde yürütüyorlar” diyor. İslam’a göre erkeğin eşlerine adil bir şekilde davranması da gerekiyor. Kitapta üç sabit eşi olan erkek adaletini şöyle açıklıyor:
“Ben hayatımı saatlere bölmüşüm… İki saatimi 7-8’e kadar bu hanımımla otururdum, 9-10 öbür hanımımla otururdum, 10-11 her birine iki saat ayırırım… Bir gün bu odada yatıyorum bu çocuklarımla, ikinci gün öbür çocuklarımın yanında yatıyorum, öbür gün öbüründe yatıyorum. Çünkü neden, ben evlendiğim günden beri bugüne kadar hep adil olmaya özen gösterdim.”
Resmi nikah olmadan dini nikah kıymanın cezası yok
Suriye’de erkeklerin dört kadınla evlenmesi yasal. Çok eşliliğin yasak olduğu Türkiye’de ise yasaya göre dini nikah sadece resmi nikahın yanı sıra yapılabiliyor. Yasada “Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz” deniyor. Ancak 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararla, resmi nikah olmaksızın dini nikah kıyılması suç olmaktan çıkarıldı.
Türk hukukuna göre evli olmayan Suriyeli kadınlar pek çok hak kaybına uğruyor. Hatta Suriyeli kadından doğan çocuğun resmi nikahlı ilk eşin üzerine kaydettirilmesi sık rastlanan bir durum. Certel’in kitabında bir Suriyeli kadın bunu fark ettiği anı şöyle anlatıyor: “Aşı vurmaya gittim, kimlik (çocuğun) istediler, dediler ki anne sen değilsin.”
Erkekler dini nikahlı eşlerini, isterlerse dini usule göre kolayca boşayabiliyor ve çocuğu da annesine vermeyebiliyor. Kitapta aktarılan bir vakaya göre, bir erkek Suriyeli karısını doğumdan bir ay sonra ülkesine gönderiyor, çocuğunu da alıp resmi nikahlı Türk vatandaşı eşinin üzerine kaydettiriyor.
Mahmut Kaya’nın aktardığı bir vaka şöyle: “Yerli biri Suriyeli kadından olan çocuğunu ona göstermiyor. ‘Şu kadar para verirsen çocuğu görebilirsin’ gibi çok ilkel, vicdanlara sığmayan yaklaşımlar söz konusu.”
Paralel hukuk: Şeri Meclis
Bazı kadınlar ise şiddet gibi nedenlerle boşanmak istiyor ancak dini hukuka göre erkeğin onları boşamaması durumunda boşanamıyorlar. Ayrıca çocuğun velayeti, miras gibi konularda da problemler çıkabiliyor. Kinda Hawasli sorun yaşayan kadınların Türk yetkililere ya da sivil toplum kuruluşlarına başvurmaya çekindiklerini söylüyor:
“Çünkü damgalanmaktan korkuyorlar. Türklerin onların ikinci, üçüncü eş olmasından memnun olmadığını biliyorlar. Yasadışı bir şey yaptıkları için Türk toplumunun onlardan nefret ettiğini düşünüyorlar.”
Mahmut Kaya, bu tür konulara da bakan, Suriyeli din insanları, fıkıhçılar, akademisyenlerden oluşan Şeri Meclis adlı bir komisyondan söz ediyor. İstanbul merkezli komisyonun Şanlıurfa’da şubesi var.
“Ben o meclisin yetkilileriyle görüştüm. 20-30 tane aile krizi dosyası olduğunu söylemişlerdi. Türkiye’deki Suriyeli toplumun yaşamış olduğu sosyal, ekonomik, dini meseleleri kendi kurullarında görüşüp çözümler üretiyorlar. Paralel hukuk gibi, diaspora hukuku gibi düşünebilirsiniz. Sorunları kendi gelenek ve yasalarına göre çözmeye çalışıyorlar. Suriye’den içtihat, yani yorum da alıyorlar; böyle bir durum var, bizim yasalarımıza ve şeriata göre nasıl karar vereceğiz, diye.”
Hem Suriyeli hem Türk kadınlar için şiddet
Çok eşli evlilikler kadınlara baskı ve şiddetin yöneltildiği bir evllik türü. Certel, “Her iki kadın grubu için için de şiddet olarak tanımlıyorum ben bu birliktelikleri. Rıza, özgür ve eşit koşullarda oluşan bir kavram. Her iki tarafın da aslında rızası yok” diyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 2016 yılında “Suriyeliler ile Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları Arasındaki Evlilik İlişkileri Araştırması” yapılmış, çok eşli evlilikler için “ciddi endişe kaynağı” ifadesi kullanılmıştı. Araştırmada, “Hem Türkiyeli hem de Suriyeli kadın ve erkekleri hedefleyecek şekilde kapsamlı ve çok katmanlı bir eylem planı oluşturmalıdır” deniyordu. Ancak bugüne kadar bu konuda basına yansıyan bir eylem planı oluşturulmadı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – TUĞBA TEKEREK