TÜİK tarafından açıklanan yıllık enflasyon oranlarının ardından memur maaşlarına yapılan yüzde 11,54’lük zam, kamu çalışanları ve öğretmenler tarafından yetersiz bulundu. Bu duruma tepki göstermek amacıyla bugün gerçekleştirilen iş bırakma eylemi gerçekleştirildi. Peki öğretmenler neden grev yapıyor? MEB hangi somut adımları atmalı?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan yıllık enflasyon oranlarının ardından memur maaşlarına yapılan yüzde 11,54’lük zam, kamu çalışanları ve öğretmenler tarafından yetersiz bulundu. Bu duruma tepki göstermek amacıyla bugün gerçekleştirilen iş bırakma eylemine, memur sendikaları ve eğitim alanındaki sendikalar da destek verdi. Destek verenler arasında Eğitim-İş, Hürriyetçi Eğitim Sen, Eğitim Gücü Sen, Anadolu Eğitim Sen ve TÖB Sen gibi sendikalar yer aldı. Peki, öğretmenler neden grev yapıyor? Milli Eğitim Bakanlığı hangi somut adımları atmalı? Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, konuyla ilgili olarak Sputnik’e açıklamalarda bulundu.
‘Çalışanlar için pastadan alınan dilim her geçen gün küçülüyor’
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, emeklilere ve kamu çalışanlarına öngörülen zam oranının kabul edilebilir olmadığını ve gün geçtikçe geçinmekte zorlandıklarını söyledi:
“Hükümetin uzun zamandan beri uyguladığı ekonomi politikaları Türkiye’de emekçilerle sermaye sınıfı arasında çok ciddi bir uçuruma sebep oldu. Türkiye’nin gelirinin yüzde 80’ini yüzde 20’lik dilim alırken yüzde 80 dilimi de diğer geri kalan yüzde 20’yi paylaşıyor. Bu uçurum çalışanları her geçen gün açlığa sefalete yoksul mecbur etti. Bugün emekliler ölüme mahkum olmuş durumda, asgari ücretle geçinenler açlığa ve sefalete mahkum olmuş durumda ama çalışanlar için pastadan alınan dilim her geçen gün küçülüyor. TÜİK’in emeklilere ve kamu çalışanlarına öngörülen zam oranı 11.54 elbette ki bu kabul edilebilir bir şey değildi o yüzden bir uyarı grevinde bulunmak gerekiyordu ve bulunduk.”
‘Bizden alınan bu paylar biliyoruz ki sermayenin kasalarını dolduruyor’
Irmak, yoksulluk sınırının çok altında maaşlara yapılan bu zammın eğitimcileri iyice yoksullaştırdığını, kültürel harcamalar bir yana dursun zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılayamadıklarını aktardı:
“Bütün emeğiyle geçinenler gibi eğitim emekçileri de bu zor ekonomik koşulların getirdiği zorlukları birebir yaşamaktalar. Öğretmenlerin entelektüel gelişimlerini tamamlamak için, kültür, sanat, edebiyat ve diğer faaliyetlere gidip bu konuda çocuklarına öğrencilerine model olabilmek için zorunlu harcamalarının dışında bu tür harcamaları da yapmaları gerekiyor. Ama malesef bugün eğitim emekçileri de ancak zorunlu ihtiyaçlarını karşılamanın ötesine geçemiyorlar. Onların aldığı, yoksulluk sınırının çok altında maaşlara yapılan bu 11.54’lük zam bizi biraz daha yoksullaştırdı. Bizden alınan bu paylar biliyoruz ki sermayenin kasalarını dolduruluyor. Biz hakkımız olanı istiyoruz ve hakkımız olanın verilmesi için bugün bu uyarı grevini Türkiye çapında gerçekleştirdik.”
‘Ekonomik sorunuyla uğraşan öğretmenin çocuklara gerekli aktarımlarda bulunabilmesi mümkün değil’
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, öğretmenlerin çocuklara gerekli aktarımlarda bulunabilmesi için en azından ekonomik olarak kafasının rahat olması gerektiğini söyledi:
“Milli Eğitim Bakanlığının yapması gereken somut adımlar var. Elbette hükümetin de var ama MEB eğitim emekçilerinin yaptığı işi gereği okullarına giderken her gün yeni bir kıyafetle gidebilmeler açısından, entellektüel gelişimlerini sağlayabilmeler açısından faaliyet göstermek durumundadır. Bakanlık bir öğretmeni yoksulluk sınırının altında çalıştırdığında gerekli nitelikli eğitimi de sağlamamış olacak. Birçok ekonomik sorunuyla uğraşan öğretmenin kendisini derse verebilmesi, çocuklara gerekli aktarımlarda bulunabilmesi mümkün değil. En azından ekonomik olarak kafasının rahat olması lazım.”
‘Aynı işi yapan eğitimciler arasında bu kadar ücret farkı olmasını kabul etmiyoruz’
Irmak, eğitimcilerin değersizleştirilmesi gibi sebeplerden dolayı yaptıkları grevin bir uyarı niteliğinde olduğunu kaydetti:
“Milli Eğitim Bakanlığı maalesef ücretli öğretmen çalıştırıyor. Çalıştırdığı bu ücretli öğretmenleri asgari ücretin altında çalıştırıyor. 30 saat derse giren ücretli öğretmen 20.000 civarında maaş alırken başöğretmen 55.000 TL bandında maaş alıyor. Arada 35.000 liralık fark var biz çalışanlar arasında aynı işi yapan eğitim emekçiler arasında bu kadar ücret farkı olmasını kabul etmiyoruz. Talebimiz sadece ekonomik değil, aynı zamanda öğretmenlerin angarya yüklerinin azaltılması, itibarlarının iade edilmesi, sürekli şikayet hatlarıyla eğitim emekçilerin değersizleştirilmesi gibi sebeplerden dolayı da elbette bu uyarı görevini yaptık. Umarız ülkeyi yönetenler bundan bir sonuç çıkarır bir ders alır ona uygun ekonomik sosyal adımlar atarlar.”
KAYNAK: SPUTNİK TÜRKİYE – BAŞAK KOÇAK