İş insanı Murat Ülker, bu yıl yedincisi düzenlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü Töreni ile ilgili izlenimlerini aktardığı “Sinekte beyin ne arar!” adında bir yazı kaleme aldı.
Geçtiğimiz Perşembe, Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün yedincisi düzenlendi. Ödülün sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı olurken Yıldız Holding’in eski yönetim kurulu başkanı Murat Ülker, törenle ilgili izlenimlerini paylaştı.
Murat Ülker’in yazısı şu şekilde:
SİNEKLER VE İNSANLARIN BEYNİ NE KADAR BENZER?
Perşembe Gecesi Taksim’deki Hilton Conference Hall’da Sabri Ülker Bilim Ödülü töreni yapıldı ve ödül bu kez ABD Cornell Üniversitesi’nden Türk bir araştırmacıya verildi: Doç.Dr. Nilay Yapıcı. Törenle ilgili bazı bilgileri ve Yapıcı’nın hangi araştırmalarıyla Bilim Ödülü’ne layık görüldüğünü sizinle paylaşayım istedim. Tabii Ülker Ailesi olarak bizi en mutlu eden konuyu da…
Perşembe Gecesi yapılan törenle Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün bu yıl yedincisi verildi ve sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı oldu. Törene fiziken katılamadım ama izledim ve ilgili araştırmaları okudum. Sizinle de bunları paylaşayım istedim.
Törende Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker Bey’in söylediği gibi: “Harvard Üniversitesi’nde 2014 yılında çalışmalarına başlayan Harvard Sabri Ülker Merkezi ile evrensel bilimi desteklemeye başladık. Bu merkezimiz ile başlayan bilimsel yolculuğumuz her geçen yıl büyüyerek, katlanarak devam etti ve edecek inşallah. Önceliğimiz sağlık, pusulamız her zaman bilim olacak. Hem Vakıf hem de holding olarak odak noktamız, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir geleceğin inşasına katkı sağlamak“. Sabri Ülker Bilim Ödülü Jüri Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in: “Hem Sabri Ülker Vakfı hem de Harvard Sabri Ülker Merkezi olarak ortak hayallerimiz tüm dünyada geleceğin yıldızları olacak genç Türk bilim insanlarını teşvik etmek. Bu uzun soluklu bir hayal. Ama adım adım ulaşacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Bilim Ödülü’nü kazanan genç bilim insanlarımız, şimdiden inanılmaz başarılara imza atıyorlar.” ifadeleri aslında bu ödülü ihdas etmedeki temel gayemizi ortaya koyuyor:
Törende verilen bilgilere göre daha önce ödül almış olan araştırmacıların birçoğu ya kendi kurumlarında yükselmişler ya da başka bir araştırma kurumunda yüksek pozisyonlara atanmışlar ve çok sayıda başka ödüller almışlar. Bu hem Ülker ailesi olarak bizim için hem de Türkiyemiz için büyük gurur kaynağı. Diğer yandan halen ABD’deki araştırma çalışmalarını yürüten bu yılki ödülün sahibi Doç. Dr. Nilay Yapıcı, 2017 ödül sahibi Yard. Doç. Dr. Ebru Erbay, 2020 ödül sahibi Doç. Dr. Elçin Ünal’ın törendeki panelde yapmış oldukları konuşmalardan anladığım, aldıkları Sabri Ülker Vakfı Bilim Ödülü, onlar için büyük bir motivasyon kaynağı olmuş, başarılarının kendi ülkelerinde takdir görmesi onları çok mutlu etmiş. Keza aynı şekilde yine daha önce ödül alan ve Türkiye’deki üniversitelerde çalışan Prof. Dr. Elif Nur Fırat Karalar ve Doç. Dr. Tamer Önder de çalışmalarının takdir görmesinden oldukça memnun olduklarını ifade ettiler.
Prof. Gökhan Hotamışlıgil de konuşmasında bu konuya şöyle parmak bastı: “Biyomedikal alanında Türk araştırmacılarının muazzam bir bilim diyasporası oluştu… Bir hedefimiz de bu araştırmacılar arasında güzel bir network oluşturmak, Türkiye ile ortak çalışmalar yürütülmesini sağlamak. Dünya düzeyinde bilim yapmanın bir yolu olarak bu diyasporadan yararlanmak gerek.”
Özellikle metabolik hastalıklar ve obeziteyi önleme alanında çalışan genç bilim insanlarını motive etmek, farklı ülkelerde çalışan bilim insanlarımızı bir platformda buluşturmak amacıyla yola çıktığımız bir işin meyvelerini daha yedinci yılında görmek gerçekten hem bizi motive ediyor hem de iftihar vesilesi oluyor.
Mesela bu sene ödül alan Doç. Yapıcı’nın beyindeki tat alma ve yeme sinirleri aracılığıyla yeme davranışını değiştirmeyi hedefleyen araştırması çok ilgimi çekti. Yapıcı’nın sunumu bizim gibi bu tür araştırma diline aşina olmayanlar için bile oldukça sade ve anlaşılır bilgiler içeriyordu.
Kısa bir süre önce Boston’daki Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar merkezini ziyaret edip burada yapılan çalışmaları özetlemiştim. (https://muratulker.com/y/harvard-sabri-ulker-merkezi-8-yilda-80-yillik-ilerleme-kaydetmis/) Şimdiye kadar araştırmalar daha çok iç organlardaki bazı mekanizmaları etkileyerek obeziteyi engelleme amacını taşıyordu. Yapıcı’nın araştırması ise beyindeki sinir ağlarından ilgili olanlarını tespit ediponları etkileyerek fazla yeme davranışını engellemek üzerine.
Doç. Yapıcı sorunu önce şöyle ortaya koydu: “Obezite dünyanın ve tabii Türkiye’nin önemli bir sağlık sorunu. Giderek de artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre obez bireylerin sağlık sorunları yükü %37 daha fazla. 2020-2050 yılları arasında sağlık harcamalarının %8.4’ünü obezitenin oluşturacağı öngörülüyor.”
Yapıcı, laboratuvarındaki deneylerinde, beyinde gıda alım kararlarını yöneten sinir hücrelerini bulmaya ve yeme isteği sırasında bu hücrelerin aktivitelerinin nasıl değiştiğini anlamaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar sonucunda özellikle bazı gıdaların aşırı tüketilmesine yol açan mekanizmanın çözümlenmesi hedefleniyor. Yapıcı’nın laboratuvarı, hayvanların, dış uyaranlarla birlikte fizyolojik durumlarını entegre ederek nasıl davranışsal kararlar aldığına ve bu kararların organizmalar tarafından nasıl düzenlendiğine odaklanıyor.
Hangi canlılar? Fareler, meyve sinekleri ve sivrisinekler. Niye hayvanlar ve böcekler? Çünkü bu deneyler insanlar üzerinde uygulanamıyor ve insana en yakın metabolizmaya da bu canlılar sahip. “Sinekte beyin ne arar?” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de öyle düşünüyordum. Oysa bu bir önyargı! Meyve sineklerinin beyinlerinde 250 bin sinir varmış, bu sayı farelerde 270 milyon, insanlarda ise 86 milyarmış.
Yapıcı’nın laboratuvarında son yapılan çalışmalarda sivrisineklerde yeme içme davranışıyla ilgili beyin sinirleri teşhis edilmiş ve bu sinirler etkilenerek sivrisineklerin yeme davranışı değiştirilmiş. Yapıcı, bu bulgular sonucunda, birçok hastalığı kan emme yoluyla insandan insana bulaştıran sivrisineklerin temel davranışlarının kontrol edilerek engellenebileceğini söylüyor. Ayrıca çalışmalarının yeme bozukluklarının tedavisine katkı sağlamasını umduğunu da belirtiyor.
Gerçekten heyecan verici deney bulguları bunlar. Sanırım insanoğlu obeziteye çare bulmanın hemen kıyısında ve farklı nedenlere yönelip, bu nedenleri oluşturan etmenleri ortadan kaldırarak hedefe ulaşacak gibi görünüyor. Bu büyük çabada katkımız olduğunu görmek beni cidden mutlu ediyor. Her işin sırrı sonunda geliyor, buraya dayanıyor: mutlu et, mutlu ol!
Bu vesileyle bu güzel törene katkıda bulunan başta Sabri Ülker Vakfı Başkanı Dr. Talat İçöz olmak üzere tüm vakıf yönetici ve çalışanlarına, organizasyonda emeği geçen diğer arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
İş insanı Murat Ülker, bu yıl yedincisi düzenlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü Töreni ile ilgili izlenimlerini aktardığı “Sinekte beyin ne arar!” adında bir yazı kaleme aldı.
Geçtiğimiz Perşembe, Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün yedincisi düzenlendi. Ödülün sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı olurken Yıldız Holding’in eski yönetim kurulu başkanı Murat Ülker, törenle ilgili izlenimlerini paylaştı.
Murat Ülker’in yazısı şu şekilde:
SİNEKLER VE İNSANLARIN BEYNİ NE KADAR BENZER?
Perşembe Gecesi Taksim’deki Hilton Conference Hall’da Sabri Ülker Bilim Ödülü töreni yapıldı ve ödül bu kez ABD Cornell Üniversitesi’nden Türk bir araştırmacıya verildi: Doç.Dr. Nilay Yapıcı. Törenle ilgili bazı bilgileri ve Yapıcı’nın hangi araştırmalarıyla Bilim Ödülü’ne layık görüldüğünü sizinle paylaşayım istedim. Tabii Ülker Ailesi olarak bizi en mutlu eden konuyu da…
Perşembe Gecesi yapılan törenle Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün bu yıl yedincisi verildi ve sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı oldu. Törene fiziken katılamadım ama izledim ve ilgili araştırmaları okudum. Sizinle de bunları paylaşayım istedim.
Törende Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker Bey’in söylediği gibi: “Harvard Üniversitesi’nde 2014 yılında çalışmalarına başlayan Harvard Sabri Ülker Merkezi ile evrensel bilimi desteklemeye başladık. Bu merkezimiz ile başlayan bilimsel yolculuğumuz her geçen yıl büyüyerek, katlanarak devam etti ve edecek inşallah. Önceliğimiz sağlık, pusulamız her zaman bilim olacak. Hem Vakıf hem de holding olarak odak noktamız, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir geleceğin inşasına katkı sağlamak“. Sabri Ülker Bilim Ödülü Jüri Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in: “Hem Sabri Ülker Vakfı hem de Harvard Sabri Ülker Merkezi olarak ortak hayallerimiz tüm dünyada geleceğin yıldızları olacak genç Türk bilim insanlarını teşvik etmek. Bu uzun soluklu bir hayal. Ama adım adım ulaşacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Bilim Ödülü’nü kazanan genç bilim insanlarımız, şimdiden inanılmaz başarılara imza atıyorlar.” ifadeleri aslında bu ödülü ihdas etmedeki temel gayemizi ortaya koyuyor:
Törende verilen bilgilere göre daha önce ödül almış olan araştırmacıların birçoğu ya kendi kurumlarında yükselmişler ya da başka bir araştırma kurumunda yüksek pozisyonlara atanmışlar ve çok sayıda başka ödüller almışlar. Bu hem Ülker ailesi olarak bizim için hem de Türkiyemiz için büyük gurur kaynağı. Diğer yandan halen ABD’deki araştırma çalışmalarını yürüten bu yılki ödülün sahibi Doç. Dr. Nilay Yapıcı, 2017 ödül sahibi Yard. Doç. Dr. Ebru Erbay, 2020 ödül sahibi Doç. Dr. Elçin Ünal’ın törendeki panelde yapmış oldukları konuşmalardan anladığım, aldıkları Sabri Ülker Vakfı Bilim Ödülü, onlar için büyük bir motivasyon kaynağı olmuş, başarılarının kendi ülkelerinde takdir görmesi onları çok mutlu etmiş. Keza aynı şekilde yine daha önce ödül alan ve Türkiye’deki üniversitelerde çalışan Prof. Dr. Elif Nur Fırat Karalar ve Doç. Dr. Tamer Önder de çalışmalarının takdir görmesinden oldukça memnun olduklarını ifade ettiler.
Prof. Gökhan Hotamışlıgil de konuşmasında bu konuya şöyle parmak bastı: “Biyomedikal alanında Türk araştırmacılarının muazzam bir bilim diyasporası oluştu… Bir hedefimiz de bu araştırmacılar arasında güzel bir network oluşturmak, Türkiye ile ortak çalışmalar yürütülmesini sağlamak. Dünya düzeyinde bilim yapmanın bir yolu olarak bu diyasporadan yararlanmak gerek.”
Özellikle metabolik hastalıklar ve obeziteyi önleme alanında çalışan genç bilim insanlarını motive etmek, farklı ülkelerde çalışan bilim insanlarımızı bir platformda buluşturmak amacıyla yola çıktığımız bir işin meyvelerini daha yedinci yılında görmek gerçekten hem bizi motive ediyor hem de iftihar vesilesi oluyor.
Mesela bu sene ödül alan Doç. Yapıcı’nın beyindeki tat alma ve yeme sinirleri aracılığıyla yeme davranışını değiştirmeyi hedefleyen araştırması çok ilgimi çekti. Yapıcı’nın sunumu bizim gibi bu tür araştırma diline aşina olmayanlar için bile oldukça sade ve anlaşılır bilgiler içeriyordu.
Kısa bir süre önce Boston’daki Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar merkezini ziyaret edip burada yapılan çalışmaları özetlemiştim. (https://muratulker.com/y/harvard-sabri-ulker-merkezi-8-yilda-80-yillik-ilerleme-kaydetmis/) Şimdiye kadar araştırmalar daha çok iç organlardaki bazı mekanizmaları etkileyerek obeziteyi engelleme amacını taşıyordu. Yapıcı’nın araştırması ise beyindeki sinir ağlarından ilgili olanlarını tespit ediponları etkileyerek fazla yeme davranışını engellemek üzerine.
Doç. Yapıcı sorunu önce şöyle ortaya koydu: “Obezite dünyanın ve tabii Türkiye’nin önemli bir sağlık sorunu. Giderek de artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre obez bireylerin sağlık sorunları yükü %37 daha fazla. 2020-2050 yılları arasında sağlık harcamalarının %8.4’ünü obezitenin oluşturacağı öngörülüyor.”
Yapıcı, laboratuvarındaki deneylerinde, beyinde gıda alım kararlarını yöneten sinir hücrelerini bulmaya ve yeme isteği sırasında bu hücrelerin aktivitelerinin nasıl değiştiğini anlamaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar sonucunda özellikle bazı gıdaların aşırı tüketilmesine yol açan mekanizmanın çözümlenmesi hedefleniyor. Yapıcı’nın laboratuvarı, hayvanların, dış uyaranlarla birlikte fizyolojik durumlarını entegre ederek nasıl davranışsal kararlar aldığına ve bu kararların organizmalar tarafından nasıl düzenlendiğine odaklanıyor.
Hangi canlılar? Fareler, meyve sinekleri ve sivrisinekler. Niye hayvanlar ve böcekler? Çünkü bu deneyler insanlar üzerinde uygulanamıyor ve insana en yakın metabolizmaya da bu canlılar sahip. “Sinekte beyin ne arar?” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de öyle düşünüyordum. Oysa bu bir önyargı! Meyve sineklerinin beyinlerinde 250 bin sinir varmış, bu sayı farelerde 270 milyon, insanlarda ise 86 milyarmış.
Yapıcı’nın laboratuvarında son yapılan çalışmalarda sivrisineklerde yeme içme davranışıyla ilgili beyin sinirleri teşhis edilmiş ve bu sinirler etkilenerek sivrisineklerin yeme davranışı değiştirilmiş. Yapıcı, bu bulgular sonucunda, birçok hastalığı kan emme yoluyla insandan insana bulaştıran sivrisineklerin temel davranışlarının kontrol edilerek engellenebileceğini söylüyor. Ayrıca çalışmalarının yeme bozukluklarının tedavisine katkı sağlamasını umduğunu da belirtiyor.
Gerçekten heyecan verici deney bulguları bunlar. Sanırım insanoğlu obeziteye çare bulmanın hemen kıyısında ve farklı nedenlere yönelip, bu nedenleri oluşturan etmenleri ortadan kaldırarak hedefe ulaşacak gibi görünüyor. Bu büyük çabada katkımız olduğunu görmek beni cidden mutlu ediyor. Her işin sırrı sonunda geliyor, buraya dayanıyor: mutlu et, mutlu ol!
Bu vesileyle bu güzel törene katkıda bulunan başta Sabri Ülker Vakfı Başkanı Dr. Talat İçöz olmak üzere tüm vakıf yönetici ve çalışanlarına, organizasyonda emeği geçen diğer arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
İş insanı Murat Ülker, bu yıl yedincisi düzenlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü Töreni ile ilgili izlenimlerini aktardığı “Sinekte beyin ne arar!” adında bir yazı kaleme aldı.
Geçtiğimiz Perşembe, Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün yedincisi düzenlendi. Ödülün sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı olurken Yıldız Holding’in eski yönetim kurulu başkanı Murat Ülker, törenle ilgili izlenimlerini paylaştı.
Murat Ülker’in yazısı şu şekilde:
SİNEKLER VE İNSANLARIN BEYNİ NE KADAR BENZER?
Perşembe Gecesi Taksim’deki Hilton Conference Hall’da Sabri Ülker Bilim Ödülü töreni yapıldı ve ödül bu kez ABD Cornell Üniversitesi’nden Türk bir araştırmacıya verildi: Doç.Dr. Nilay Yapıcı. Törenle ilgili bazı bilgileri ve Yapıcı’nın hangi araştırmalarıyla Bilim Ödülü’ne layık görüldüğünü sizinle paylaşayım istedim. Tabii Ülker Ailesi olarak bizi en mutlu eden konuyu da…
Perşembe Gecesi yapılan törenle Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün bu yıl yedincisi verildi ve sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı oldu. Törene fiziken katılamadım ama izledim ve ilgili araştırmaları okudum. Sizinle de bunları paylaşayım istedim.
Törende Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker Bey’in söylediği gibi: “Harvard Üniversitesi’nde 2014 yılında çalışmalarına başlayan Harvard Sabri Ülker Merkezi ile evrensel bilimi desteklemeye başladık. Bu merkezimiz ile başlayan bilimsel yolculuğumuz her geçen yıl büyüyerek, katlanarak devam etti ve edecek inşallah. Önceliğimiz sağlık, pusulamız her zaman bilim olacak. Hem Vakıf hem de holding olarak odak noktamız, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir geleceğin inşasına katkı sağlamak“. Sabri Ülker Bilim Ödülü Jüri Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in: “Hem Sabri Ülker Vakfı hem de Harvard Sabri Ülker Merkezi olarak ortak hayallerimiz tüm dünyada geleceğin yıldızları olacak genç Türk bilim insanlarını teşvik etmek. Bu uzun soluklu bir hayal. Ama adım adım ulaşacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Bilim Ödülü’nü kazanan genç bilim insanlarımız, şimdiden inanılmaz başarılara imza atıyorlar.” ifadeleri aslında bu ödülü ihdas etmedeki temel gayemizi ortaya koyuyor:
Törende verilen bilgilere göre daha önce ödül almış olan araştırmacıların birçoğu ya kendi kurumlarında yükselmişler ya da başka bir araştırma kurumunda yüksek pozisyonlara atanmışlar ve çok sayıda başka ödüller almışlar. Bu hem Ülker ailesi olarak bizim için hem de Türkiyemiz için büyük gurur kaynağı. Diğer yandan halen ABD’deki araştırma çalışmalarını yürüten bu yılki ödülün sahibi Doç. Dr. Nilay Yapıcı, 2017 ödül sahibi Yard. Doç. Dr. Ebru Erbay, 2020 ödül sahibi Doç. Dr. Elçin Ünal’ın törendeki panelde yapmış oldukları konuşmalardan anladığım, aldıkları Sabri Ülker Vakfı Bilim Ödülü, onlar için büyük bir motivasyon kaynağı olmuş, başarılarının kendi ülkelerinde takdir görmesi onları çok mutlu etmiş. Keza aynı şekilde yine daha önce ödül alan ve Türkiye’deki üniversitelerde çalışan Prof. Dr. Elif Nur Fırat Karalar ve Doç. Dr. Tamer Önder de çalışmalarının takdir görmesinden oldukça memnun olduklarını ifade ettiler.
Prof. Gökhan Hotamışlıgil de konuşmasında bu konuya şöyle parmak bastı: “Biyomedikal alanında Türk araştırmacılarının muazzam bir bilim diyasporası oluştu… Bir hedefimiz de bu araştırmacılar arasında güzel bir network oluşturmak, Türkiye ile ortak çalışmalar yürütülmesini sağlamak. Dünya düzeyinde bilim yapmanın bir yolu olarak bu diyasporadan yararlanmak gerek.”
Özellikle metabolik hastalıklar ve obeziteyi önleme alanında çalışan genç bilim insanlarını motive etmek, farklı ülkelerde çalışan bilim insanlarımızı bir platformda buluşturmak amacıyla yola çıktığımız bir işin meyvelerini daha yedinci yılında görmek gerçekten hem bizi motive ediyor hem de iftihar vesilesi oluyor.
Mesela bu sene ödül alan Doç. Yapıcı’nın beyindeki tat alma ve yeme sinirleri aracılığıyla yeme davranışını değiştirmeyi hedefleyen araştırması çok ilgimi çekti. Yapıcı’nın sunumu bizim gibi bu tür araştırma diline aşina olmayanlar için bile oldukça sade ve anlaşılır bilgiler içeriyordu.
Kısa bir süre önce Boston’daki Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar merkezini ziyaret edip burada yapılan çalışmaları özetlemiştim. (https://muratulker.com/y/harvard-sabri-ulker-merkezi-8-yilda-80-yillik-ilerleme-kaydetmis/) Şimdiye kadar araştırmalar daha çok iç organlardaki bazı mekanizmaları etkileyerek obeziteyi engelleme amacını taşıyordu. Yapıcı’nın araştırması ise beyindeki sinir ağlarından ilgili olanlarını tespit ediponları etkileyerek fazla yeme davranışını engellemek üzerine.
Doç. Yapıcı sorunu önce şöyle ortaya koydu: “Obezite dünyanın ve tabii Türkiye’nin önemli bir sağlık sorunu. Giderek de artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre obez bireylerin sağlık sorunları yükü %37 daha fazla. 2020-2050 yılları arasında sağlık harcamalarının %8.4’ünü obezitenin oluşturacağı öngörülüyor.”
Yapıcı, laboratuvarındaki deneylerinde, beyinde gıda alım kararlarını yöneten sinir hücrelerini bulmaya ve yeme isteği sırasında bu hücrelerin aktivitelerinin nasıl değiştiğini anlamaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar sonucunda özellikle bazı gıdaların aşırı tüketilmesine yol açan mekanizmanın çözümlenmesi hedefleniyor. Yapıcı’nın laboratuvarı, hayvanların, dış uyaranlarla birlikte fizyolojik durumlarını entegre ederek nasıl davranışsal kararlar aldığına ve bu kararların organizmalar tarafından nasıl düzenlendiğine odaklanıyor.
Hangi canlılar? Fareler, meyve sinekleri ve sivrisinekler. Niye hayvanlar ve böcekler? Çünkü bu deneyler insanlar üzerinde uygulanamıyor ve insana en yakın metabolizmaya da bu canlılar sahip. “Sinekte beyin ne arar?” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de öyle düşünüyordum. Oysa bu bir önyargı! Meyve sineklerinin beyinlerinde 250 bin sinir varmış, bu sayı farelerde 270 milyon, insanlarda ise 86 milyarmış.
Yapıcı’nın laboratuvarında son yapılan çalışmalarda sivrisineklerde yeme içme davranışıyla ilgili beyin sinirleri teşhis edilmiş ve bu sinirler etkilenerek sivrisineklerin yeme davranışı değiştirilmiş. Yapıcı, bu bulgular sonucunda, birçok hastalığı kan emme yoluyla insandan insana bulaştıran sivrisineklerin temel davranışlarının kontrol edilerek engellenebileceğini söylüyor. Ayrıca çalışmalarının yeme bozukluklarının tedavisine katkı sağlamasını umduğunu da belirtiyor.
Gerçekten heyecan verici deney bulguları bunlar. Sanırım insanoğlu obeziteye çare bulmanın hemen kıyısında ve farklı nedenlere yönelip, bu nedenleri oluşturan etmenleri ortadan kaldırarak hedefe ulaşacak gibi görünüyor. Bu büyük çabada katkımız olduğunu görmek beni cidden mutlu ediyor. Her işin sırrı sonunda geliyor, buraya dayanıyor: mutlu et, mutlu ol!
Bu vesileyle bu güzel törene katkıda bulunan başta Sabri Ülker Vakfı Başkanı Dr. Talat İçöz olmak üzere tüm vakıf yönetici ve çalışanlarına, organizasyonda emeği geçen diğer arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
İş insanı Murat Ülker, bu yıl yedincisi düzenlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü Töreni ile ilgili izlenimlerini aktardığı “Sinekte beyin ne arar!” adında bir yazı kaleme aldı.
Geçtiğimiz Perşembe, Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün yedincisi düzenlendi. Ödülün sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı olurken Yıldız Holding’in eski yönetim kurulu başkanı Murat Ülker, törenle ilgili izlenimlerini paylaştı.
Murat Ülker’in yazısı şu şekilde:
SİNEKLER VE İNSANLARIN BEYNİ NE KADAR BENZER?
Perşembe Gecesi Taksim’deki Hilton Conference Hall’da Sabri Ülker Bilim Ödülü töreni yapıldı ve ödül bu kez ABD Cornell Üniversitesi’nden Türk bir araştırmacıya verildi: Doç.Dr. Nilay Yapıcı. Törenle ilgili bazı bilgileri ve Yapıcı’nın hangi araştırmalarıyla Bilim Ödülü’ne layık görüldüğünü sizinle paylaşayım istedim. Tabii Ülker Ailesi olarak bizi en mutlu eden konuyu da…
Perşembe Gecesi yapılan törenle Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün bu yıl yedincisi verildi ve sahibi Cornell Üniversitesi Nörobiyoloji ve Davranış Bölümü’nden Doç. Dr. Nilay Yapıcı oldu. Törene fiziken katılamadım ama izledim ve ilgili araştırmaları okudum. Sizinle de bunları paylaşayım istedim.
Törende Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker Bey’in söylediği gibi: “Harvard Üniversitesi’nde 2014 yılında çalışmalarına başlayan Harvard Sabri Ülker Merkezi ile evrensel bilimi desteklemeye başladık. Bu merkezimiz ile başlayan bilimsel yolculuğumuz her geçen yıl büyüyerek, katlanarak devam etti ve edecek inşallah. Önceliğimiz sağlık, pusulamız her zaman bilim olacak. Hem Vakıf hem de holding olarak odak noktamız, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir geleceğin inşasına katkı sağlamak“. Sabri Ülker Bilim Ödülü Jüri Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in: “Hem Sabri Ülker Vakfı hem de Harvard Sabri Ülker Merkezi olarak ortak hayallerimiz tüm dünyada geleceğin yıldızları olacak genç Türk bilim insanlarını teşvik etmek. Bu uzun soluklu bir hayal. Ama adım adım ulaşacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Bilim Ödülü’nü kazanan genç bilim insanlarımız, şimdiden inanılmaz başarılara imza atıyorlar.” ifadeleri aslında bu ödülü ihdas etmedeki temel gayemizi ortaya koyuyor:
Törende verilen bilgilere göre daha önce ödül almış olan araştırmacıların birçoğu ya kendi kurumlarında yükselmişler ya da başka bir araştırma kurumunda yüksek pozisyonlara atanmışlar ve çok sayıda başka ödüller almışlar. Bu hem Ülker ailesi olarak bizim için hem de Türkiyemiz için büyük gurur kaynağı. Diğer yandan halen ABD’deki araştırma çalışmalarını yürüten bu yılki ödülün sahibi Doç. Dr. Nilay Yapıcı, 2017 ödül sahibi Yard. Doç. Dr. Ebru Erbay, 2020 ödül sahibi Doç. Dr. Elçin Ünal’ın törendeki panelde yapmış oldukları konuşmalardan anladığım, aldıkları Sabri Ülker Vakfı Bilim Ödülü, onlar için büyük bir motivasyon kaynağı olmuş, başarılarının kendi ülkelerinde takdir görmesi onları çok mutlu etmiş. Keza aynı şekilde yine daha önce ödül alan ve Türkiye’deki üniversitelerde çalışan Prof. Dr. Elif Nur Fırat Karalar ve Doç. Dr. Tamer Önder de çalışmalarının takdir görmesinden oldukça memnun olduklarını ifade ettiler.
Prof. Gökhan Hotamışlıgil de konuşmasında bu konuya şöyle parmak bastı: “Biyomedikal alanında Türk araştırmacılarının muazzam bir bilim diyasporası oluştu… Bir hedefimiz de bu araştırmacılar arasında güzel bir network oluşturmak, Türkiye ile ortak çalışmalar yürütülmesini sağlamak. Dünya düzeyinde bilim yapmanın bir yolu olarak bu diyasporadan yararlanmak gerek.”
Özellikle metabolik hastalıklar ve obeziteyi önleme alanında çalışan genç bilim insanlarını motive etmek, farklı ülkelerde çalışan bilim insanlarımızı bir platformda buluşturmak amacıyla yola çıktığımız bir işin meyvelerini daha yedinci yılında görmek gerçekten hem bizi motive ediyor hem de iftihar vesilesi oluyor.
Mesela bu sene ödül alan Doç. Yapıcı’nın beyindeki tat alma ve yeme sinirleri aracılığıyla yeme davranışını değiştirmeyi hedefleyen araştırması çok ilgimi çekti. Yapıcı’nın sunumu bizim gibi bu tür araştırma diline aşina olmayanlar için bile oldukça sade ve anlaşılır bilgiler içeriyordu.
Kısa bir süre önce Boston’daki Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar merkezini ziyaret edip burada yapılan çalışmaları özetlemiştim. (https://muratulker.com/y/harvard-sabri-ulker-merkezi-8-yilda-80-yillik-ilerleme-kaydetmis/) Şimdiye kadar araştırmalar daha çok iç organlardaki bazı mekanizmaları etkileyerek obeziteyi engelleme amacını taşıyordu. Yapıcı’nın araştırması ise beyindeki sinir ağlarından ilgili olanlarını tespit ediponları etkileyerek fazla yeme davranışını engellemek üzerine.
Doç. Yapıcı sorunu önce şöyle ortaya koydu: “Obezite dünyanın ve tabii Türkiye’nin önemli bir sağlık sorunu. Giderek de artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre obez bireylerin sağlık sorunları yükü %37 daha fazla. 2020-2050 yılları arasında sağlık harcamalarının %8.4’ünü obezitenin oluşturacağı öngörülüyor.”
Yapıcı, laboratuvarındaki deneylerinde, beyinde gıda alım kararlarını yöneten sinir hücrelerini bulmaya ve yeme isteği sırasında bu hücrelerin aktivitelerinin nasıl değiştiğini anlamaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar sonucunda özellikle bazı gıdaların aşırı tüketilmesine yol açan mekanizmanın çözümlenmesi hedefleniyor. Yapıcı’nın laboratuvarı, hayvanların, dış uyaranlarla birlikte fizyolojik durumlarını entegre ederek nasıl davranışsal kararlar aldığına ve bu kararların organizmalar tarafından nasıl düzenlendiğine odaklanıyor.
Hangi canlılar? Fareler, meyve sinekleri ve sivrisinekler. Niye hayvanlar ve böcekler? Çünkü bu deneyler insanlar üzerinde uygulanamıyor ve insana en yakın metabolizmaya da bu canlılar sahip. “Sinekte beyin ne arar?” dediğinizi duyar gibiyim. Ben de öyle düşünüyordum. Oysa bu bir önyargı! Meyve sineklerinin beyinlerinde 250 bin sinir varmış, bu sayı farelerde 270 milyon, insanlarda ise 86 milyarmış.
Yapıcı’nın laboratuvarında son yapılan çalışmalarda sivrisineklerde yeme içme davranışıyla ilgili beyin sinirleri teşhis edilmiş ve bu sinirler etkilenerek sivrisineklerin yeme davranışı değiştirilmiş. Yapıcı, bu bulgular sonucunda, birçok hastalığı kan emme yoluyla insandan insana bulaştıran sivrisineklerin temel davranışlarının kontrol edilerek engellenebileceğini söylüyor. Ayrıca çalışmalarının yeme bozukluklarının tedavisine katkı sağlamasını umduğunu da belirtiyor.
Gerçekten heyecan verici deney bulguları bunlar. Sanırım insanoğlu obeziteye çare bulmanın hemen kıyısında ve farklı nedenlere yönelip, bu nedenleri oluşturan etmenleri ortadan kaldırarak hedefe ulaşacak gibi görünüyor. Bu büyük çabada katkımız olduğunu görmek beni cidden mutlu ediyor. Her işin sırrı sonunda geliyor, buraya dayanıyor: mutlu et, mutlu ol!
Bu vesileyle bu güzel törene katkıda bulunan başta Sabri Ülker Vakfı Başkanı Dr. Talat İçöz olmak üzere tüm vakıf yönetici ve çalışanlarına, organizasyonda emeği geçen diğer arkadaşlarıma da teşekkür ederim.