Efkan Ala’nın Diyarbakır Valisi olduğu döneme ait yolsuzluk iddiası ‘soyut ve genel nitelikte’ diye işleme konulmadı.
Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukat Muzaffer Ava, Ala hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsvcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 28 Kasım 2016 tarihli dilekçede, Ala, “resmi evrakta sahtecilik”, “Dolandırıcılık”, “Suç delillerini gizleme, değiştirme”, “Görevde yetkiyi kötüye kullanma”, “Kamu görevlisinin suç bildirmemesi” ile suçlandı.
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; Dilekçenin ekine konulan İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun 16 Mayıs 2008 tarihli müfettişlik raporu delil olarak gösterildi. Dilekçeye göre Ava’nın “5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurulara ilişkin bir çıkar zincirinin olduğu ve çeşitli yöntemlerle devletin trilyonlarca zarara uğratıldığı” iddiası üzerine İçişleri Bakanlığı müfettiş görevlendirerek rapor hazırladı. Ava, İçişleri raporunda Ala’nın 2004-2007 tarihleri başında bulunduğu Diyarbakır Valiliği ile ilgili “usulsüzlükleri” görünce, Ala hakkında da duç duyurusunda bulundu. Dilekçeye göre raporda, “bilirkişi ve komisyon incelemesi yapılmadan, müracaat sahiplerinin vekillerinin arazi miktarı konusunda kendi yaptıkları anlaşmalar esas alınarak toplam 87 bin 300 YTL ödendiği” ifade edildi.
Zarar tespit komisyonlarının ödenek ihtiyaçları karşılığında İçişleri Bakanlığı bütçesinden gönderilen paraların defterdarlık aracılığıyla komisyonlar adına açılmış 6 adet ayrı hesaba aktarıldığı anlatılan raporda, bu hesaplardan yapılan harcamalara ilişkin ödeme emirlerinde il özel idaresi bütçesinden yapılmadığı ve muhasebeleştirilmediği; bu durumda harcamaların Sayıştay denetimi dışında kaldığı, başka bir denetime de tabi olmadığı ifade edildi. Suç duyurusu dilekçesinde, söz konusu usulsüzlüklerden dönemin Diyarbakır Valisi Ala’nın sorumlu olduğu öne sürüldü.
Bir ayda karar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’nın, yapılan bu şikâyeti 28 Aralık 2016 tarihli kararıyla işleme koymadığı ortaya çıktı. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Yasanın 4. maddesine dikkat çekilen kararda “Şikâyetçi iddiasının soyut ve genel nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, ihbar ve şikâyetin işleme konulmamasına kamu adına karar verildi” denildi.
Efkan Ala’nın Diyarbakır Valisi olduğu döneme ait yolsuzluk iddiası ‘soyut ve genel nitelikte’ diye işleme konulmadı.
Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukat Muzaffer Ava, Ala hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsvcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 28 Kasım 2016 tarihli dilekçede, Ala, “resmi evrakta sahtecilik”, “Dolandırıcılık”, “Suç delillerini gizleme, değiştirme”, “Görevde yetkiyi kötüye kullanma”, “Kamu görevlisinin suç bildirmemesi” ile suçlandı.
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; Dilekçenin ekine konulan İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun 16 Mayıs 2008 tarihli müfettişlik raporu delil olarak gösterildi. Dilekçeye göre Ava’nın “5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurulara ilişkin bir çıkar zincirinin olduğu ve çeşitli yöntemlerle devletin trilyonlarca zarara uğratıldığı” iddiası üzerine İçişleri Bakanlığı müfettiş görevlendirerek rapor hazırladı. Ava, İçişleri raporunda Ala’nın 2004-2007 tarihleri başında bulunduğu Diyarbakır Valiliği ile ilgili “usulsüzlükleri” görünce, Ala hakkında da duç duyurusunda bulundu. Dilekçeye göre raporda, “bilirkişi ve komisyon incelemesi yapılmadan, müracaat sahiplerinin vekillerinin arazi miktarı konusunda kendi yaptıkları anlaşmalar esas alınarak toplam 87 bin 300 YTL ödendiği” ifade edildi.
Zarar tespit komisyonlarının ödenek ihtiyaçları karşılığında İçişleri Bakanlığı bütçesinden gönderilen paraların defterdarlık aracılığıyla komisyonlar adına açılmış 6 adet ayrı hesaba aktarıldığı anlatılan raporda, bu hesaplardan yapılan harcamalara ilişkin ödeme emirlerinde il özel idaresi bütçesinden yapılmadığı ve muhasebeleştirilmediği; bu durumda harcamaların Sayıştay denetimi dışında kaldığı, başka bir denetime de tabi olmadığı ifade edildi. Suç duyurusu dilekçesinde, söz konusu usulsüzlüklerden dönemin Diyarbakır Valisi Ala’nın sorumlu olduğu öne sürüldü.
Bir ayda karar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’nın, yapılan bu şikâyeti 28 Aralık 2016 tarihli kararıyla işleme koymadığı ortaya çıktı. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Yasanın 4. maddesine dikkat çekilen kararda “Şikâyetçi iddiasının soyut ve genel nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, ihbar ve şikâyetin işleme konulmamasına kamu adına karar verildi” denildi.
Efkan Ala’nın Diyarbakır Valisi olduğu döneme ait yolsuzluk iddiası ‘soyut ve genel nitelikte’ diye işleme konulmadı.
Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukat Muzaffer Ava, Ala hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsvcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 28 Kasım 2016 tarihli dilekçede, Ala, “resmi evrakta sahtecilik”, “Dolandırıcılık”, “Suç delillerini gizleme, değiştirme”, “Görevde yetkiyi kötüye kullanma”, “Kamu görevlisinin suç bildirmemesi” ile suçlandı.
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; Dilekçenin ekine konulan İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun 16 Mayıs 2008 tarihli müfettişlik raporu delil olarak gösterildi. Dilekçeye göre Ava’nın “5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurulara ilişkin bir çıkar zincirinin olduğu ve çeşitli yöntemlerle devletin trilyonlarca zarara uğratıldığı” iddiası üzerine İçişleri Bakanlığı müfettiş görevlendirerek rapor hazırladı. Ava, İçişleri raporunda Ala’nın 2004-2007 tarihleri başında bulunduğu Diyarbakır Valiliği ile ilgili “usulsüzlükleri” görünce, Ala hakkında da duç duyurusunda bulundu. Dilekçeye göre raporda, “bilirkişi ve komisyon incelemesi yapılmadan, müracaat sahiplerinin vekillerinin arazi miktarı konusunda kendi yaptıkları anlaşmalar esas alınarak toplam 87 bin 300 YTL ödendiği” ifade edildi.
Zarar tespit komisyonlarının ödenek ihtiyaçları karşılığında İçişleri Bakanlığı bütçesinden gönderilen paraların defterdarlık aracılığıyla komisyonlar adına açılmış 6 adet ayrı hesaba aktarıldığı anlatılan raporda, bu hesaplardan yapılan harcamalara ilişkin ödeme emirlerinde il özel idaresi bütçesinden yapılmadığı ve muhasebeleştirilmediği; bu durumda harcamaların Sayıştay denetimi dışında kaldığı, başka bir denetime de tabi olmadığı ifade edildi. Suç duyurusu dilekçesinde, söz konusu usulsüzlüklerden dönemin Diyarbakır Valisi Ala’nın sorumlu olduğu öne sürüldü.
Bir ayda karar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’nın, yapılan bu şikâyeti 28 Aralık 2016 tarihli kararıyla işleme koymadığı ortaya çıktı. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Yasanın 4. maddesine dikkat çekilen kararda “Şikâyetçi iddiasının soyut ve genel nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, ihbar ve şikâyetin işleme konulmamasına kamu adına karar verildi” denildi.
Efkan Ala’nın Diyarbakır Valisi olduğu döneme ait yolsuzluk iddiası ‘soyut ve genel nitelikte’ diye işleme konulmadı.
Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukat Muzaffer Ava, Ala hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsvcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 28 Kasım 2016 tarihli dilekçede, Ala, “resmi evrakta sahtecilik”, “Dolandırıcılık”, “Suç delillerini gizleme, değiştirme”, “Görevde yetkiyi kötüye kullanma”, “Kamu görevlisinin suç bildirmemesi” ile suçlandı.
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; Dilekçenin ekine konulan İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun 16 Mayıs 2008 tarihli müfettişlik raporu delil olarak gösterildi. Dilekçeye göre Ava’nın “5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yapılan başvurulara ilişkin bir çıkar zincirinin olduğu ve çeşitli yöntemlerle devletin trilyonlarca zarara uğratıldığı” iddiası üzerine İçişleri Bakanlığı müfettiş görevlendirerek rapor hazırladı. Ava, İçişleri raporunda Ala’nın 2004-2007 tarihleri başında bulunduğu Diyarbakır Valiliği ile ilgili “usulsüzlükleri” görünce, Ala hakkında da duç duyurusunda bulundu. Dilekçeye göre raporda, “bilirkişi ve komisyon incelemesi yapılmadan, müracaat sahiplerinin vekillerinin arazi miktarı konusunda kendi yaptıkları anlaşmalar esas alınarak toplam 87 bin 300 YTL ödendiği” ifade edildi.
Zarar tespit komisyonlarının ödenek ihtiyaçları karşılığında İçişleri Bakanlığı bütçesinden gönderilen paraların defterdarlık aracılığıyla komisyonlar adına açılmış 6 adet ayrı hesaba aktarıldığı anlatılan raporda, bu hesaplardan yapılan harcamalara ilişkin ödeme emirlerinde il özel idaresi bütçesinden yapılmadığı ve muhasebeleştirilmediği; bu durumda harcamaların Sayıştay denetimi dışında kaldığı, başka bir denetime de tabi olmadığı ifade edildi. Suç duyurusu dilekçesinde, söz konusu usulsüzlüklerden dönemin Diyarbakır Valisi Ala’nın sorumlu olduğu öne sürüldü.
Bir ayda karar
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca’nın, yapılan bu şikâyeti 28 Aralık 2016 tarihli kararıyla işleme koymadığı ortaya çıktı. 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Yasanın 4. maddesine dikkat çekilen kararda “Şikâyetçi iddiasının soyut ve genel nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, ihbar ve şikâyetin işleme konulmamasına kamu adına karar verildi” denildi.