Habertürk TV’de gazeteci Fatih Altaylı’nın gündeme dair sorularını yanıtlayan Sancar, partileri hakkındaki kapatma davasına ve cumhurbaşkanı adaylığı tartışmasına ilişkin konuştu.
Sancar’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
”(AYM’deki HDP’nin kapatılma davası) Davada kapatma, kapatmama ve Hazine yardımından kısmen men etme kararı çıkacaktır. Bu kararlar 15 üyeden 10’unun evet demesi gerekiyor. İktidarın bu kararların herhangi birinde etkisi olacağı açık. Bu kararlardan hangisinin ne zaman çıkacağı önemlidir. Seçim sürecinin öncesinde çıkması önemlidir. Seçim sonrasına bırakılması hukuka ve vicdanlara en uygun olandır. Biz AYM’den böyle bir talepte bulunacağız. Bunu da buradan sizin kanalınızdan duyurmak isterim.
Başsavcılık talep etmişse AYM uygun görmüşse siyasi yasak geliyor. Siyasi yasak bağımsız siyaset yapmaya engel değil. Seçim sürecine bu tehditle girilmesi sadece HDP’yi değil Türkiye’de seçim sürecinin adil, demokratik işleyişini de engelleyecektir. Karar ya seçim sürecini etkilemeyecek şekilde çıkmalı ya da seçim sonrasına resmen bırakıldığına dair karar alınmalıdır.
(Cumhurbaşkanı adayı çıkarma kararı) 27 Eylül 2021’de bir deklerasyon açıkladık, tutum belgesi. İster HDP’li ister başka aday olsun, ilkelerin, yöntemlerin tartışılmasının uygun olduğunu söylüyoruz. Seçilecek cumhurbaşkanının rolünü ve işlevini ancak bu zeminde yerine getirebilir demişiz. Muhalefetin ortak adayla, önceden müzakere edilmiş, mutabakata varılmış ilkeler ve programlar üzerinden seçime girmesi için tartışmaya ve diyaloğa varız demişiz. “Bunları kabul edin, şartlar bunlardır” dememişiz.
HDP seçmenine sesleniyorlar diyorsunuz ya. Partisine en bağlı seçmen HDP seçmenidir. Partinin dikkate alınmaması seçmen nezdinde kendisinin dikkate alınmamasıdır. Seçmenimizin yüzde 94’ü “Partim ne derse onu yaparım” diyor. Onun temsilcisini dikkate almayan anlayış, o çeşitli sloganlar üretmeye kalkarak sonucu belirleyemez.
Halk iradesiyle gelmiş parti var, olumlu siyaset yapıyor, yapıcı rol oynamak istiyor. Bizim aday belirlemek konusunda kararımız var diye çok açıklamamız mevcut. “Evet şimdi kendi adayımızı, Emek ve Özgürlük İttifakı dahil adayı belirlemek için çalışmalarımızı başlattık” dedik. Biz yakında artık açıklayacağız. Neden mi yapıyoruz bunu? AK Parti’ye yarasın veya başka parti zarar görsün diye yapmıyoruz. Siyasetin bu şekilde yürütülmesi bu girdaptan Türkiye’yi çıkarmaya yetmiyor.
Biz ikinci tura kalma iddiasıyla aday belirleyeceğiz. Bizim ‘altılı masa’nın adayını beklememizi neden istesin insanlar? HDP, seçmenine karşı sorumluluğu olan bir hamleyi yapıyor. Sahada araştırma yaptık, yüzde 74 “HDP’nin kendi adayını belirlemesi doğru olandır” diyor.
‘Altılı masa’da yer alma konusunda talebimiz ve politikamız olmadı. Onların bir araya gelebilmeleri demokrasi adına güzel bir şeydir. Kendi aralarında farklılıklara rağmen bazı temel konularda buluşmaları olumludur. Bizimle açık diyaloğa girilsin dedik. Hakikatleri açık konuşmadıkça, hakiki siyaset üretemezsiniz, Türkiye’ye de sahici çözümler öneremezsiniz. Bizden beklenen ne? Bizi bu hamlemizle “AK Parti’ye avantaj sağladınız” diye eleştirenler bizden ne bekliyorlar? Sesimizi çıkarmayalım mı? Bedeller ödüyoruz, eski genel başkanımız içeride, mağduriyet olarak anlaşılmasın. Bir taraf gelsin desin, “Biz şunları oluşturduk, program çizdik, idare edin, bize oy verin sonra Allah kerim.” Bu Türkiye için çıkış değil. ‘Altılı masa’ doğrudan diyaloğa geçerse buna hayır demeyiz. Biz ikinci tura kalmayı hedefliyoruz. İkinci turun dinamikleri farklıdır, o zaman konuşulur.
İktidarın yerleştirmek istediği rejimden kurtulmak istiyoruz. Şu anda yürütülen siyasetle bunun gerçekleşeceğine dair inancımız yok. Şu anda ‘altılı masa’ ve diğer aktörlerinin yaptıkları ve yapmadıklarıyla hakiki bir alternatif oluşturmak konusunda yetersiz kaldıklarını düşünüyoruz. Ürkek davranıyorlar, çözüm yolunu açacak cesareti ortaya koymuyorlar. Aralarında bazı partiler daha cesur. Biz de diyoruz ki, hakikati herkes görerek belki, şimdi, yeniden hem kendilerini hem Türkiye siyasetini gerçekçi kılalar.
Seçim tarihine kadar çeşitli başka seçenekler ortaya çıkma ihtimaline biz kapıları kapatmıyoruz. Adayımızı çıkaracağız ama eğer belirlediğimiz yöntemle doğrudan diyalog, kamunun önünde görüşme ve herkesin bilgisi dahilinde bir mutabakat arayışına girerse. Adayımızı çekeriz demiyoruz. Bu sözü hiçbir yerde telaffuz etmedik. Böyle bir arayışa girerlerse hayır demeyiz, bunun sonucunda çeşitli formüller bulunabilir. Şimdi görev ve sorumluluk hem 6’lı Masa’dadır hem de Türkiye’de bu dönemin bitmesini arzulayan demokrasi güçleridir. HDP açık siyaset yaptı, sözünü gizlemedi, arka kapı diplomasisiyle bir işi kotaralım demedi. Bu kadar basit yapmıyoruz siyaseti. Biz ikinci tura kalmak istiyoruz. Güçlü, mutabakata dayalı olabilecek en geniş demokrasi güçlerini kapsayan bir aday çıkarıp ikinci tura kalmayı hedefliyoruz.
Kritik bir sürece girdik. Önümüzde 4-5 ay var. Bu süreçler toplum farklı dinamikleriyle yeni yöntemler üretebilir. İnanıyorum ki, biz bu kadar açık siyaset yapmakla, sahici, hakiki ve dürüst davranmakla yeni dinamiklerin daha canlı şekilde gelmesinin yolunu açtık. Bu rejimden ve iktidardan kurtulmanın hakiki imkanlarının araştırılması ve bulunması görevini herkesin önüne koyduk. En büyük görev bize düşüyor.
(Mansur Yavaş ismine karşı çıkıldığı tartışması) 2021’de belirlediğimiz çerçevede isim konuşma yoktu. Biz isim konuşmuyoruz. Hiçbir isim konuşmuyoruz. Bunu sağlayacak bir program oluşsun diyoruz. İsimle ilgili hiçbir değerlendirme yapmıyoruz.”