CHP’nin ‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ başlıklı etkinliğinde ekonomist Refet Gürkaynak da konuştu. Konuşmadan öne çıkanlar şöyle:
”Neden buradayız, gittiğimiz yönde söz sahibi miyiz, bunu nasıl değiştirebiliriz, Türkiye’nin neden bütünsel bir değişikliğe ihtiyacı var, neden Türkiye’nin sorunlarının sadece bazılarını çözemeyiz, bu bütünsel değişikliği nasıl yapabiliriz, neden bunu yapmak zorundayız bundan bahsetmek istiyorum.
Türkiye’nin durumundan bahsederken, içimizi karartmadan konuşmak mümkün değil. İktisadi durumumuz kötü, benden duymaya ihtiyacınız yoktu bunu. Sadece uzmanlık ve optimizimle daha iyisinin mümkün olduğunu söylemek isterim.
Bizim için mümkün olan iyi şeyler bizim yakın veya uzak geçmişimizde görmüş olduğumuz şeylerle sınırlı değil. Bizim görmediğimi kadar iyisi olmamız mümkün. Bazen Türkiye’de olup biteni dünyanın tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Bu sorumluluğu bizden atıyor ama değiştirme yetkisini de elimizden alıyor. Halbuki böyle değil.
Türkiye’de açık bir ırkçılıkla ‘Burası Uganda mı’ cümlesinde geçen Uganda’nın enflasyonu ve Türkiye’nin enflasyonu… 90’larda enflasyonu düşürmüşler ve yükselmemiş. Bu grafiğin 2020 sonrasına baktığınız zaman bizim Uganda’yla alay edecek bir şey olmadığını açıkça görüyoruz. Umarız ki Ugandalı dostlarımız da ‘Burası Türkiye mi’ diye bizimle alay etmiyordur.
Bazen Türkiye’de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Bunlar bize enflasyon veyahut fakirlik Türkiye’ye olan şeyler deme yolları. Bu sorumluluğu bizden atıyor, belki biraz içimizi rahatlatıyor ama diğer yandan da bunu değiştirme yetkisini de elimizden alıyor. Halbuki böyle değil. Türkiye her ülke gibi bir ülke.
Enflasyonun bu kadar yüksek olmasının sebebi adının ‘Türkiye’ olması, şu enlemde-boylamda olmasından dolayı değil. Bu ülkede ne olup bittiğine dair söz sahibiyiz. Bunun sorumluluğunu almak zorundayız. Bu enflasyon bizim yaptığımız bir şey. Dünyanın her yerinde olduğu gibi iyi politikalar iyi sonuçlar, kötü politikalar kötü sonuçlar doğruyor. Dünyanın her yerinde işe yaramayan politikalar Türkiye’de de yaramıyor. Buna şaşırmamak lazım.
Türkiye’de sadece şu ankinden daha iyi merkez bankacılar var demek zorunda değiliz. Dünyanın en iyi merkez bankacılardan biri Türkiye’de. Biraz önce konuşmasını dinledik.
Devlet kapasitesi demek biber gazı sıkmak değil.
Daha iyi eğitim istiyorsak aynı okulları yıkıp yerine inşaat yaparak mı yapacağız, yoksa öğretmen maaşlarını artırarak mı yapacağız?
Bu kadar uzmanlığın, bilginin, uygulama kültürünün olduğu ülkede bir kere daha bunları yapmamalıydık.
Türkiye’yi enflasyonu düşüren politika sadece enflasyonu düşürmeyecek. Birçok şeyi ıslah edecek. Bu bedava değil bunun maliyetini ödeyeceğiz. O maliyet bir defa ödenecek. Ondan sonra faydası nesiller boyu. O nesiller boyu faydayı içselleştirmek zorundayız çünkü bunu yapmadığımız zaman başımıza ne geldiğini biliyoruz.
Uzmanlıkla “Türkiye’de enflasyon düşecek” diyebiliyorum. Bunun nasıl yapılacağını biliyoruz. Zor değil. İhtiyacımız olan şey bunu yapacak niyet ve irade.
En nihayetinde “Türkiye’de enflasyon düştü, gelir dağılımı düzeldi, büyüme arttı, giden insanlar tekrar mutlulukla geri geldi” dediğimiz zaman, bu dünya değiştiği için olmayacak. Biz böyle yaptığımız için olacak.”