Adalet Yürüyüşü Vatan Partisi’nde büyük çatlak oluşturdu.
Perinçek’in yürüyüşle ilgili açıklamalarının ardından Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakkı Keskin istifa etti.
Keskin’in Perinçek’e gönderdiği uzun istifa mektubunun özeti şöyle:
“Sayın Doğu Perinçek
Sizin isteğiniz üzerine bana verilen Genel Başkan yardımcılığı görevinden ve parti üyeliğinden istifa ediyorum. Bu nedenle de Tahran’da yapılacak görüşmelere katılamayacağım.
23 Mayıs 2017 tarihinde Ankara’da yapılan Vatan Partisi Merkez Yönetim Kurulu toplantısında, partinin son derece yararlı bulduğum çalışmalarını belirterek, bunlardan ötürü aranızda bulunduğuma vurgu yaptım. Ancak bu konuşmamda, CHP’ye zaman zaman genellemelerle yapılan ve doğru olmayan eleştirilerinize katılmadığımı ve Atatürk ve Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini savunan Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Soner Yalçın gibi gazetecilerle didişmenin ve polemiğe girmenin yanlış bir yaklaşım olduğunu detaylı olarak açıklamıştım.
Öte yandan “Milli hükümetin Erdoğansız olamayacağı” görüşünüze de neden katılmadığımı örnekleriyle belirtmiştim. MYK Toplantısında ayrıca CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu ile yapılacak görüşmede, Vatan Partisi’nin dört önerisi üzerinde tartışarak aşağıdaki dört konuda ortak fikir birliği oluşmuştu.
Vatan bütünlüğü ve teröre karşı kararlı bir savaşın verilmesi,
Atatürk ilkelerinde birliktelik,
Üretim ekonomisi,
Demokrasi, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, düşünce ve basın özgürlüğü.
Ayrıca sizin deyiminizle, AKP’yi yenecek bir çözümün ortaya konması hedeflenerek ve Tayyip Erdoğan yönetiminin sonunun geldiğine de vurgu yapılacaktı.
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet” yürüyüşüne karşı tavır almanızı, Vatan Partililerin bu yürüyüşe katılmalarının yasaklamasını, Türkiye’de “adalet” sorununun olmadığını ve de “Türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor” görüşünüzü ısrarla açıklamanızı, anlamam ve kabul etmem olası değildir.
Tam aksine, yargının yapılan düzenlemelerle giderek siyasileştirildiği, referandum sonuçlarının bir yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu tarafından evet oylarından yana nasıl çarpıtıldığı, Deniz Feneri yolsuzluk davasının, MHP muhaliflerinin olağanüstü kurultayının nasıl geçersiz sayıldığı ve bir dizi mahkeme kararında, adalete uygun, bağımsız kararların verilemediğine yakından tanık oluyoruz. Bu nedenle de 170`in üstünde gazetecinin tutuklu bulunduğunu görüyoruz.
İşte bu nedenlerden Vatan Partisi Genel Başkanı olarak izlediğiniz bu siyasi çizgiyi ve politikayı benim kabul etmem olası değildir.
Bu nedenle sizin isteğiniz üzerine bana verilen Genel Başkan yardımcılığı görevinden ve parti üyeliğinden istifa ediyorum. Haftada bir Aydınlık Gazetesinde yazmakta olduğum yazımı da, bu derin görüş farklılığı nedeniyle sürdüremeyeceğimi belirtmek isterim.
Sayın Doğu Perinçek,
Sizinle Vatan Partisi çatışı altında dostane ilişkilerle daha uzunca bir süre birlikte çalışmak ve mücadele vermeyi çok isterdim. Ancak yaşamım boyunca, inandığım doğrularla çelişki içerisinde olan siyasi çalışmalarda asla bulunmadım, bulunamam. Büyük önem verdiğim bu karakterimi ve siyasi çizgimi bundan sonrada aynen korumakta kararlıyım.
Vatan Partisinin doğru olduğuna inandığım çalışmalarına, bundan sonra da destek olacağımı bu ilişkide belirtmek isterim. Bu siyasi kararıma anlayış göstereceğinizi umar, bundan ötürü kişisel dostluğumuzun etkilenmemesini dilerim.
İran yetkilileriyle yapılacak görüşmelere katılmayı ben de istiyordum. Ancak istifa kararımdan sonra, bu seyahate katılamayacağımı da belirtmek isterim.
Dostça selamlarımla.
Hakkı Keskin”
Adalet Yürüyüşü Vatan Partisi’nde büyük çatlak oluşturdu.
Perinçek’in yürüyüşle ilgili açıklamalarının ardından Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakkı Keskin istifa etti.
Keskin’in Perinçek’e gönderdiği uzun istifa mektubunun özeti şöyle:
“Sayın Doğu Perinçek
Sizin isteğiniz üzerine bana verilen Genel Başkan yardımcılığı görevinden ve parti üyeliğinden istifa ediyorum. Bu nedenle de Tahran’da yapılacak görüşmelere katılamayacağım.
23 Mayıs 2017 tarihinde Ankara’da yapılan Vatan Partisi Merkez Yönetim Kurulu toplantısında, partinin son derece yararlı bulduğum çalışmalarını belirterek, bunlardan ötürü aranızda bulunduğuma vurgu yaptım. Ancak bu konuşmamda, CHP’ye zaman zaman genellemelerle yapılan ve doğru olmayan eleştirilerinize katılmadığımı ve Atatürk ve Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini savunan Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Soner Yalçın gibi gazetecilerle didişmenin ve polemiğe girmenin yanlış bir yaklaşım olduğunu detaylı olarak açıklamıştım.
Öte yandan “Milli hükümetin Erdoğansız olamayacağı” görüşünüze de neden katılmadığımı örnekleriyle belirtmiştim. MYK Toplantısında ayrıca CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu ile yapılacak görüşmede, Vatan Partisi’nin dört önerisi üzerinde tartışarak aşağıdaki dört konuda ortak fikir birliği oluşmuştu.
Vatan bütünlüğü ve teröre karşı kararlı bir savaşın verilmesi,
Atatürk ilkelerinde birliktelik,
Üretim ekonomisi,
Demokrasi, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, düşünce ve basın özgürlüğü.
Ayrıca sizin deyiminizle, AKP’yi yenecek bir çözümün ortaya konması hedeflenerek ve Tayyip Erdoğan yönetiminin sonunun geldiğine de vurgu yapılacaktı.
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet” yürüyüşüne karşı tavır almanızı, Vatan Partililerin bu yürüyüşe katılmalarının yasaklamasını, Türkiye’de “adalet” sorununun olmadığını ve de “Türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor” görüşünüzü ısrarla açıklamanızı, anlamam ve kabul etmem olası değildir.
Tam aksine, yargının yapılan düzenlemelerle giderek siyasileştirildiği, referandum sonuçlarının bir yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu tarafından evet oylarından yana nasıl çarpıtıldığı, Deniz Feneri yolsuzluk davasının, MHP muhaliflerinin olağanüstü kurultayının nasıl geçersiz sayıldığı ve bir dizi mahkeme kararında, adalete uygun, bağımsız kararların verilemediğine yakından tanık oluyoruz. Bu nedenle de 170`in üstünde gazetecinin tutuklu bulunduğunu görüyoruz.
İşte bu nedenlerden Vatan Partisi Genel Başkanı olarak izlediğiniz bu siyasi çizgiyi ve politikayı benim kabul etmem olası değildir.
Bu nedenle sizin isteğiniz üzerine bana verilen Genel Başkan yardımcılığı görevinden ve parti üyeliğinden istifa ediyorum. Haftada bir Aydınlık Gazetesinde yazmakta olduğum yazımı da, bu derin görüş farklılığı nedeniyle sürdüremeyeceğimi belirtmek isterim.
Sayın Doğu Perinçek,
Sizinle Vatan Partisi çatışı altında dostane ilişkilerle daha uzunca bir süre birlikte çalışmak ve mücadele vermeyi çok isterdim. Ancak yaşamım boyunca, inandığım doğrularla çelişki içerisinde olan siyasi çalışmalarda asla bulunmadım, bulunamam. Büyük önem verdiğim bu karakterimi ve siyasi çizgimi bundan sonrada aynen korumakta kararlıyım.
Vatan Partisinin doğru olduğuna inandığım çalışmalarına, bundan sonra da destek olacağımı bu ilişkide belirtmek isterim. Bu siyasi kararıma anlayış göstereceğinizi umar, bundan ötürü kişisel dostluğumuzun etkilenmemesini dilerim.
İran yetkilileriyle yapılacak görüşmelere katılmayı ben de istiyordum. Ancak istifa kararımdan sonra, bu seyahate katılamayacağımı da belirtmek isterim.
Dostça selamlarımla.
Hakkı Keskin”