2025’te iç siyasetin en önemli gündem maddesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Ekim ayında başlattığı ve en son DEM Parti’nin İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesine giden yeni sürecin nasıl devam edeceği olacak. DEM Parti heyeti de yeni yılın ilk haftasında PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelerinin ardından siyasi partilerle bir araya gelme sürecini başlattı. DEM Parti heyeti kayyumla görevinden uzaklaştırılan Ahmet Türk’le beraber ilk görüşmeyi TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile gerçekleştirdi, ikinci görüşülen isim ise sürecin ön plandaki yüzü Devlet Bahçeli oldu.
2013-2015 dönemindeki çözüm sürecinde İmralı’ya ziyaretler yapan TBMM Başkanvekili, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan 28 Aralık Cumartesi günü İmralı’ya giderek Öcalan ile görüşmüştü. PKK, Türkiye’nin yanı sıra ABD ve AB gibi pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor ve lideri Öcalan 1999 yılından bu yana İmralı cezaevinde.
DEM Parti’nin İmralı heyeti görüşmelerini gelecek hafta da sürdürecek. 6 Ocak’ta Gelecek Partisi, AKP ve Saadet Partisi ile 7 Ocak’ta ise Yeniden Refah Partisi ve DEVA Partisi ile görüşecek olan heyetin CHP ile görüşmesi henüz netleşmedi. AKP adına partinin genel başkanı olan Erdoğan ile değil de TBMM’de Grup Başkanı Abdullah Güler ile görüşecek olmaları dikkat çeken heyetin şu ana kadar İYİ Parti ile görüşmesine dair ise bir gelişme yok.
CHP’nin Cumartesi günü toplanacak olan MYK’sında DEM heyetine verilecek randevunun tartışılarak kararlaştırılması bekleniyor. Bu süreçte gelen heyetin eş başkan düzeyinde olmaması, Erdoğan’ın genel başkan olarak bu heyetle görüşmemesi gibi faktörlerin de değerlendirmeye alınacağı ve ona göre randevu verileceği belirtiliyor. Edinilen bilgiye göre CHP’den DEM Parti’ye verilen yanıt ise görüşme için takvim planlanmasının yapılmakta olduğu şeklinde.
Peki Bahçeli’nin açıklamasında “kademe kademe sahnelenmesi gecikmeksizin ifa ve ilan edilmelidir” ifadelerini kullandığı bu yeni süreç nasıl yürüyecek ve nihai hedefte neler var? İmralı açılımı ile iktidarın ulaşmak istediği hedeflerden biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesini sağlamak mı?
İmralı süreci nasıl işleyecek?
İmralı’da Öcalan ile yine görüşmelerin yapıldığı eski çözüm süreci ile adı tam konulmamış yeni sürecin aşamalarının neler olacağı, siyasi partilerle yapılan görüşmelerin ardından nasıl devam edeceği gibi hususlar henüz netliğe kavuşmuş değil.
Siyaset bilimci Doç. Dr. Deniz Yıldırım, sürecin zamanlaması için iç ve dış dinamiklerin iktidarın ihtiyaçları ve stratejisi doğrultusunda birleştirildiğini; Kürt sorununun hem Gazze ve Suriye’deki gelişmelerle güvenlik temelinde eklemlendiğini hem de iktidarın iç siyasal manevra ihtiyaçları doğrultusunda anayasa gündemiyle birbirine bağlandığını kaydediyor.
Yıldırım, 2013-2015’teki sürecin fazlasıyla kamuoyu önünde yürütüldüğünü ve henüz tamamlanmadan kitlesel gösteriler, kutlamalar, Nevruz’lar yaşandığını hatırlatarak bu kez belki sürecin baltalanması riski barındırdığı düşüncesi ile tarafların daha temkinli olduğuna dikkat çekiyor.
Yıldırım, aynı zamanda DEM heyetinin İmralı sonrası yaptığı “Eskisinden daha umutluyuz” açıklamasına işaret ederek “Böyle bir kanaate varabilmeleri için zaten (süreçte) belirli bir aşamaya gelinmiş veya olgunlaşmış bir şey olması lazım ki böyle barışa daha da önceki süreçlere göre daha da yakın olunduğu ifade ediliyor” yorumu yapıyor.
Sırrı Süreyya Önder ise 6 Ocak Pazartesi günü CHP, AKP ve diğer partilerle görüşmeyi umduklarını belirterek kapsamlı açıklamayı tüm ziyaretler bittikten sonra yapacaklarını kaydetti.
Sürece dair en net tarih veren ise eski çözüm sürecinin önemli aktörlerinden AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman oldu. Yayman, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında “Şubat ayında Türkiye’de silahların bırakılacağı bir iklimin ve silah tesliminin ve PKK’nın Türkiye’de artık eylem yapmayacağının gündeme geleceğini düşünüyorum” dedi.
Yeni sürecin eskisinden bir diğer farkı Yıldırım’a göre TBMM’nin de devreye sokulması. Yıldırım, Meclis vurgusunun bu sefer yapılıyor olmasının önemini vurgulayarak şunları söylüyor:
“Çünkü bir önceki süreç ağırlıklı olarak biliyoruz ki kapalı kapılar ardında İmralı’daki devlet güçleriyle Öcalan arasındaki müzakerelere dayanıyordu. Muhalefetin de aslında en büyük itiraz noktası buydu yani şeffaf yürümemesi, muhatabın Meclis olmaması gibi.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son görüşmelere dair yaptığı açıklamada “Ana aktör iki parti, AKP ve MHP. AKP’nin kenarda durduğu, sürecin MHP üzerinden yürütüldüğü bir sürecin de parçası olmayız” derken sadece CHP değil bütün muhalefet partilerinin dışlanmadan bilgilendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Nihai hedef Erdoğan’ı yeniden seçtirmek mi?
Son genel seçimlerde muhalefeti “DEM Parti ve terör örgütü ile iş birliği yapmakla” suçlayarak kampanya sürdüren Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP’ye göre yeni sürecin nihai hedefi terörsüz Türkiye.
Yeni yıl mesajında Türkiye içinde en önemli gündemlerinin “iç cephenin tahkimatı” olacağını söyleyen Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge vizyonumuzu gerçeğe dönüştürmek için kararlı adımlar atacağız. Ülkemizin önünde yeni bir yol açacak bu sürecin suhuletle karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde yürümesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Ama gerektiğinde devletimizin kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz” demişti.
Erdoğan’ın gelecek hafta Diyarbakır’da yapacağı temas ve açıklamalar da merakla bekleniyor.
Siyaset bilimciler ve süreci yakından izleyenler arasında bu süreçten iktidar kanadının en önemli hedefini Erdoğan’ın bir dönem daha seçilmesini sağlamak olarak görenler olduğu gibi; Kürt sorununun çözümünün sağlanması durumunda genel olarak demokratikleşmenin de beraberinde geleceğini savunanlar da bulunuyor.
Siyaset bilimci Yıldırım, bu görüşmelerin ardından zaten başlamış olan yeni anayasa tartışmasının geleceğini düşünüyor ve bunu şöyle açıklıyor:
“Çünkü genelde AKP ne zaman kendi oluşturduğu gündemi yönetememeye başlasa ya da ne zaman siyasal anlamda bir sendelemeye uğrasa; yeniden toparlanmak, kendi etrafında daha geniş bir alan yaratmak, belki taban desteğini yeniden seferber etmek ve bir ikili zıtlık yaratıp o zıtlığın yüzde elli diğer tarafını kendi etrafında toplamak için hep ortaya anayasa gündemi atmıştır.”
Referandumların “plebisit usulü” olduğunu ve bu nedenle güç kaybını önlediğine dikkat çeken Yıldırım, AKP’nin “kültürel kutuplaşma stratejisinin” artık tutmadığını ve bunun son yerel seçimde görüldüğünü belirterek bu nedenle iktidarın artık yeni bir zıtlık oluşturma çabası içinde olduğunu ifade ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresi mevcut anayasaya göre iki dönemle sınırlı ve bu da 2028 yılında doluyor. Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için teknik olarak iki seçenek bulunuyor. Birincisi anayasayı değiştirerek Erdoğan’ın görev süresi ile ilgili yeni düzenleme yapmak; ikincisi ise anayasanın 116. maddesine göre TBMM’de erken seçim kararı alınması.
Bu oylamalarda kritik sandalye sayısı ise 360. AKP (268) ile MHP’nin (47) şu andaki toplam sandalye sayısı 315. Bu çerçevede DEM Parti’nin Meclis’teki 57 sandalyesi hem erken seçim kararı alınmasında hem de anayasa değişikliği oylamasında kritik önem taşıyor. Anayasa değişikliğinin TBMM Genel Kurulu’ndan referanduma gidilerek geçmesi için 360, referanduma gerek kalmadan geçmesi için ise 400 oy gerekiyor.
Bahçeli, 5 Kasım’daki grup konuşmasında Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanı olması gerektiğini söyleyerek “Diyorlar ki Sayın Cumhurbaşkanımız seçtirmek için yol arıyormuşuz. Türkiye siyasi ve ekonomik olarak zirveye çıkarsa, Cumhurbaşkanımızın bir kez daha seçilmesi doğal olan değil midir? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılı’nın güvencesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan tek seçenektir” demişti.
Muhalefet partileri sürece dair ne diyor?
Cumhur İttifakı üyeleri AKP ile MHP eskiden terör suçlaması yönelttikleri DEM Parti ile yeni bir yola girerken, muhalefet partilerinde ise durum çok parçalı görünüyor.
Yerel seçimden birinci parti olarak çıkan ancak bu ivmeyi koruyamadığı gözlenen CHP’nin nasıl bir tutum izleyeceği hem parti içindeki dengeler hem de anketlere göre yaşadığı kan kaybı açısından önemli.
Yıldırım, Kürt seçmenlerin oylarının CHP’nin bugünkü haline gelmesinde son 6-7 yıldır neredeyse kritik birçok seçimde belirleyici olduğunu söyleyerek, iktidarın CHP etrafında oluşan bloğu parçalama ve yine yalnızlaştırarak, onu ittifaklarından azade kılma gibi bir stratejiyi de gözetmekte olabileceğini belirtiyor.
Özel de “Birileri muhalefeti bölmeye çalışıyorsa biz bölünen muhalefeti birleştiren, bütünleştiren, birlikte olmasını savunan taraf olacağız” açıklaması yapmıştı.
Yıldırım’a göre başta CHP olmak üzere muhalefeti bekleyen iki sorun var: Birincisi, sürece destek vermiyor görünmek; ikincisi de yeni bir anayasaya bağlanacak olan süreçte kendi zeminini, anayasa gündemini kuramayıp iktidarın gündemine, stratejisine kapılmak. Yıldırım şunları söylüyor:
“Elbette Türkiye’nin bu kronik sorunu barışçıl yollarla çözmesi, akan kanın durması önemli. Fakat bunun, otoriter merkezileşme ile basın özgürlüğünün, üniversitelerin, ifade özgürlüğünün büyük oranda budandığı bir dönemde demokratikleşme ile, demokratik bir anayasa ile taçlanacağını düşünmek saflık olur. Muhalefet güçlerinin en büyük hazırlıksızlığının/dezavantajının, alternatif bir anayasa, demokrasi, adalet, barış vizyonu/gündemi kuramayan parçalı, stratejiden yoksun hal olduğunu düşünüyorum.”
Öte yandan Saadet Partisi ile Gelecek Partisi’nin grubu Nedim Yamalı’nın istifası ile düşerken, gelecek hafta DEVA’nın katılımı ile yeni bir çatı grup oluşumu söz konusu. Bu arada çatı grup kurulana kadar DEVA Partisi’nden Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ve Gaziantep Milletvekili Ertuğrul Kaya Saadet Partisi’ne geçerek grubun yeniden kurulmasını sağladı.
Ancak yine de önümüzdeki dönemde Gelecek Partisi’nden yeni istifaların ve iktidar kanadına transferlerin gelebileceği belirtiliyor.
Yeni sürece dair en sert açıklamaları yapan İYİ Parti’de ise bugünlerde yeni bir hareketlenme söz konusu. Uzun zaman partinin sözcülüğünü yapan Kürşad Zorlu istifasını açıklarken, kulislerde gelecek hafta AKP’ye geçeceği konuşuluyor. Şu anda 29 sandalyesi bulunan İYİ Parti’de yeni kopuşlar olup olmayacağı da Meclis aritmetiği açısından yakından takip ediliyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – GÜLSEN SOLAKER