CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ‘erken seçim’ açıklamasına yönelik ilk yorumunu bugün gerçekleştirdiği grup toplantısında yaptı.
Kılıçdaroğlu isim vermeden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “malum zat” diye seslenerek, “Nasırına basılmış gibi bağırıyor” ifadesini kullandı.
Erdoğan’ın Romanlarla ilgili olarak “Ben onların içinden çıktım” sözlerini değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Nereden çıktığını bilmiyorum ama Sulukule’ye ihanet ettin” diye konuştu.
Partisinin belediyelerinin çalışmalarını anlatarak grıp konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullanıyor:
Geçen hafta Konya, Hatay ve İzmir’i ziyaret ettim. Konya’da belediye başkanlarımızın toplantısı vardı ona katıldım. Size oy veren vermeyen herkesi kucaklayacaksın, ayrımcılık yapmayacaksın dedim. Vatandaştan vergi topluyorsunuz, siz de hizmet veriyorsunuz. Belde halkına neye ne kadar gitti anlatacaksınız. Halka hesap vermek, hakka hesap vermek gibidir.
Bizim belediye başkanlarımız, oldukça başarılı birçok projeye imza attılar. Erzurum’un en küçük ilçelerinden biriydi, Doğu Anadolu’nun yıldızı gibi parladı. 18 bin kişi nüfusu vardı. Borçları ödediler ve vatandaşlara her türlü hizmeti götürdüler. Ben, Tekirdağ’dan veya İzmir’den söz etmiyorum. Hatay’dan veya Eskişehir’den bahsetmiyorum. En küçük beldede olan başkanlarımızdan bahsediyorum, vatandaşın kalbine girmişler. Bir de Batı’dan örnek vereyim. Burdur Yeşilova’dan… Belediyeyi aldığımızda 4 milyon borcu vardı, bugün hiç borcu yok. O dönem yıllık geliri 900 bin lira, şimdi 8 milyon lira oldu. Geliri artırmak çin 47 dükkan yapıyor, kiraya veriyor. Otel yapıyor, 10 adet bungalov ev yapıyor. 2 köyü kendi sınırlarına katıyor. Birinin kanalizasyon sorununu, diğerinin su sorununu çözüyor.
İktidar yemin yüzde 50’sini dolarla getiriyor, millete de kızıyor niye pahalı satıyorsun diye. Ya sen bunu dışarıdan dolarla getirmişsin, ne yapsın vatandaş?
“Orada yetişmiş binlerce kişi vardı”
Konya Lisesi’nde okuyan öğrenciler, pırıl pırıl çocuklarımız. Her birinin bir beklentisi var. Doktor olmak isteyen var, mühendis olmak isteyen var, hepsinin kafasında bir gelecek rüyası var. 1889 yılında kurulan bir lise, yani yaklaşık yüz yıllık bir lise. Ama Milli Eğitim Bakanlığı, burayı nitelikli lise kapsamında çıkarıyor. Batı’da yüz yıllık bir liseyi gördüğünüz zaman, “Zaten nitelikli” derler. Yüz yıldır orada yetişmiş binlerce kişi vardır. Sordum, yüz yıllık bir lisesiniz, sizden önemli insanlar çıktı mı diye? Turgut Özal, Sadi Irmak, Sami Selçuk, Işın Çelebi, Agah Oktay Güner, Tarık Buğra, Cahit Külebi, Ahmet Hamdi Tanpınar.
“Bunların yatacak yeri yok”
Atanamayan bir öğretmenimiz atanamadığı için e yazık ki hayatına son verdi, bunun sorumluları onun atamasını yapmayanlardır. Bunların yatacak yerleri yok.
Oy verme kardeşim oy verme. Sen sana söz verip sözünü tutmayan partiye oy verme. Oy verme. Biliyorum şimdi seçim atmosferine girdik. Bunlar mahalle mahalle gezecekler. Yine sizi kandırmaya çalışacaklar. Bir sözü sakın unutmayın, cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Varsa hakkınız, hakkınızı arayacaksınız. Söz mü verdiler? Takip edeceksiniz. Sözlerinde mi durmadılar? Kapının önüne koyacaksınız. “Bundan sonra size oy yok” diyeceksiniz.
“Nasırına basılmış gibi bağırıyor“
Meşhur bir zat var ya, nasırına basılmış gibi bağırmış; bay Kemal, tapusuz yerlere tapu dağıtacakmış diye. Evet, dağıtacağım. 50 yıldır orada oturuyorsa anasının ak sütü gibi helaldir.
Vatandaşın eviyle uğraşıyor. 50 yıldır orada oturuyor. Kendisi lüks sarayda oturuyor ya, o da kaçak. Vatandaşın tapusunu vereceğim, senin tapunu vermeyeceğim. Üstelik oturduğun yer haramdır, haram. İsraf haramdır. İslamın temel kurallarından birisidir, israf haramdır denir.
“İsrafdır, haramdır”
Muaviye kendisine son derece lüks bir saray yapar, sahabe şunu söyler; ey Muaviye, bu sarayı kendi paranla yapıyorsan israftır, halkın parasıyla yapıyorsan haramdır. O yüzden senin kaçak sarayına israf ve haramdır diye.
“Ya sen nereden çıktın bilmiyorum ama Sulukule’ye ihanet ettin”
Romanlara demiştim, o zat sizi ayağına çağırıyor, ben sizin ayağınıza geliyorum. Vatandaşın derdini dinlemek bizim görevimiz, bundan niye dertlenelim? Bay Recep kızıyor, “Sizi ayağıma çağırdım ama unutmayın, “Ben sizin içinizden” çıktım. Ya sen nereden çıktın bilmiyorum ama Sulukule’ye ihanet ettin. “Sürün bunları” dedin. Evleri güzelleşsin isteyen tüm o insanları sürdüler, ondan sonra kalkmış “Ben sizin aranızdan çıktım” diyorum. Türk filmlerinde olur ya, gecekondudan çıkar biri, daha sonra zengin olur lüks aracıyla eski mahallesine gelir. Eski arkadaşlarını aşağılar ve gider. Her birinde şu vardır, her filmin bir Tarık Akan’ı, bir Yılmaz Güney’i, Kadir İnanır’ı vardır.
Vatandaşlar gitsin diye bir sürü yere “Riskli alan” diyorlar. Riskli alan dedikleri yere Taksim İlkyardım Hastanesi’ni getiriyorlar. Ya riskli alansa sen oraya hastaneyi nasıl kuruyorsun? Ben şimdi Gaziosmanpaşalı kardeşlerime sesleniyorum, orada güzel evlere sahip olmak sizin hakkınızdır. Biz bunu yaparız. Bakın bu vatandaşlara diyoruz ki, bir kentsel dönüşüm nasıl olur diye merak ediyorsanız İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Bey’in kapısını çalacaksınız. Fikirtepe’yi biliyoruz İstanbul’da ne hâle geldiğini.
İstanbul’u aldığımızda herkes hakkına hukukuna sahip olarak evinde oturacaktır. Nokta. Beraber kazanacağız. Orada yıllardır oturuyorsunuz, tamamen kentsel dönüşüm olsun itirazımız yok. Ama vatandaşın hakkını vatandaşa vereceksiniz. (Hak, hukuk, adalet sesleri) Hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağız hiç endişe etmeyin. Az kaldı.