İstanbul Büyüşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin daire başkanına terör soruşturması kapsamında dava açılmasına tepki gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “150 Günde 150 Proje” kampanyası kapsamında Taksim’de “Sevgi Soysal Kütüphanesi”nin açılışını gerçekleştirdi.
İmamoğlu, İBB’de 557 terörist çalıştığını iddia eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da “Yol arkadaşlarıma güvenle yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim” dedi.
Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre, İmamoğlu ayrıca açılış konuşmasında İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik yürüttüğü “terör soruşturması” kapsamında İBB Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Yavuz Saltık hakkında 10 yıl hapis istemiyle açılan dava hakkında sert konuştu.
Saltık, İBB’nin yardım kartlarını PKK’lilere dağıtmakla suçlanıyor. İmamoğlu konuşmasında İBB’nin 2004 yılından beri yaptığı sosyal yardımların kayıt altına alındığını belirtti. Pandemi sürecinde artan yardım taleplerine dikkat çeken İmamoğlu 1.5 milyon haneye yardımda bulunduklarını anlattı. Yardımlar hakkında bilgi veren İmamoğlu farklı kampanyalar düzenlediklerini, 962 muhtar aracılığı ile yardım dağıttıklarını, iştirakleri de işin içine kattıklarını söyledi.
İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Yoksulun ihtiyaç duyduğu her işe koşmaya, ihtiyacı olan her insanımıza el uzatmaya gayret ettik. Bu organizasyonlar sürerken biz farklı kurum, kuruluş, derneklere de katkılar sunduk. Bu bazen hemşeri dernekleri oldu. Bazen yardımlaşma dernekleri oldu. Bazen bir kısım sivil toplum kuruluşları oldu. Ama biz yoksulun derdindeyken anlıyoruz ki bazıları kumpasın derdinde. Biz bu kumpaslara boyun eğecek, göz yumacak karakterde insanlar değiliz.
UYDURMA GENELGELER, UYDURMA YÖNETMELİKLER
Biz bu yola çıkarken ideallerimizin ve geleceğe dönük umutlarımızın ne kadar yüksek olduğunu, cesaretimizi ve asla vazgeçmeyecek karakterde olduğumuzu her yerde dile getirdik. Halkımız yoksulluğun girdabındayken, bundan sorumlu olan insanlar esas işin göbeğinde olması gerekirken, o dönemde bir bakanlık kalkıp bizim toplanan yardımların hesabına bile göz koyacak, el koyacak kadar pervasız davranışlarda bulundular. Uydurma genelgelerin, uydurma yönetmeliklerin arkasına sığınarak bir kısım uygunsuz işler yaptılar.
Bu sadece orada mı kaldı? Kalmadı. Niçin? Çünkü ellerine bir şey geçmedi. Ve acaba daha fazla ne yapabiliriz? Daha fazla bu süreçleri, nasıl bir kumpasa çevirebiliriz gayretinde oldular. Mesnetsiz ithamlarla, yargıyı, siyasi bir silah olarak kullanacak kadar gözleri kararmış tavır ve davranışlara devam ettiler. Bir kez daha asılsız bir sürecin içerisindeler. Yaklaşık bir yıl önce 557 terörist diye masaya yumruk vura vura konuşan bir bakan, hırslarıyla belediyemizi o günden bugüne müfettişlerin saldırısına uğrattı.
Müfettişler bir saldırıyla beraber sürecin içerisinde ne yapacaklarını şaşırdılar. İyi niyetli müfettişlere kapımız açık, boynumuz kıldan ince. Çünkü biz milletin parasını, milletin bütçesini yönetiyoruz. Ama böyle güdümlü ya da zorlayıcı bir süreçle habire kışkırtarak müfettişleri illa bir şey bunun çabası içerisinde olan ne yazık ki işini yapmaktan aciz bir kısım bürokrat, bakan adı neyse bilemiyorum. Bu insanlara karşı da dimdik ayaktayız. Asla yıkılmayız, asla geri durmayız.
Bugün yine bir iddianame ortaya koyarak, bir itham ortaya koyarak benim yol arkadaşıma bir ceza verilmesi noktasında terör örgütüyle ilişkilendirme çabasıyla bir iddianame ortaya konuyor. Niçin? Ekrem İmamoğlu’na bir tokat atayım ya da bir darbe vurayım anlayışıyla. Ben yol arkadaşlarıma güvenle yol yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygun ya da uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim. Beni kendisiyle kimse karıştırmasın. Benim yol arkadaşlarım asil bir biçimde işini yapan yol arkadaşlarımdır.
Kimse de yargıyı bir silah olarak kullanmasın. Bu milletin tabi buna verecek cevabı var. Süreci dikkatle takip ediyorum. 557 terörist diyerek 86 bin çalışanımızı zan altında bırakan ve ortada hiçbir çıkmayınca da bir sivil toplum kuruluşu üzerinden bir terör safsatasıyla benim yol arkadaşlarıma erişmeye çalışan aklın karşısında dimdik ayaktayız. Yol arkadaşlarımın yanındayım.
Bu manada bugün ve bugünden sonra hiçbir biçimde bunlara fırsat tanımayacağımı ifade edeyim. Biz hizmet etmeye devam edeceğiz. Sizler bizi tehdit etmeye devam edin. Hiç sorun yok. Milletimiz günü geldiğinde sizlere gereken cevabı verecektir. Buradan yargımızın saygıdeğer mensuplarına seslenmek istiyorum. Yargıyı köşeye sıkıştıran, yargıyı zorlayan, bunun içerisinde şahsi davalarım da var. Bu tür duyumları alıyoruz. İnanmak istemiyoruz, takip ediyoruz.
Ama şahsıma, ama yol arkadaşlarıma dönük bu tür kasti durumlara ve davranışlara set kuran yargı mensuplarını da uyuyoruz. Onlara duvar gibi, yargının gücünü gösteren saygın, yargı mensuplarını da duyuyoruz. Teşekkür ediyorum. Gereği de budur. Bu manada özellikle bu ülkenin ve bu devletin değerleriyle oynayan, saçma sapan ilişkileriyle ne yazık ki her gün bir kişiyi tehdit edercesine makamını kullanan insanların yerine akılcı, kendisini bu ülkenin ve bu devletin kurallarına emanet etmiş, yargısına adalet sistemine emanet etmiş bireyleriz bizler.
Bizler yurtsever insanlarız. Vatanımız için, milletimiz için her şeyi yapabilecek insanlarız. İdeallerimiz için yol koşuyoruz. Kimse bizi yolumuzdan döndüremez. Bu anlamda vatan ve millet uğruna hizmet edenlerden olmaya devam edeceğiz. Ama bu doğru ve ahlaklı olmayan yolu tercih edenlere de söylüyorum. Onların yolu çok kısa. Çok yakın bir zaman diliminden sonra onları milletçe uğurlayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
İstanbul Büyüşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin daire başkanına terör soruşturması kapsamında dava açılmasına tepki gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “150 Günde 150 Proje” kampanyası kapsamında Taksim’de “Sevgi Soysal Kütüphanesi”nin açılışını gerçekleştirdi.
İmamoğlu, İBB’de 557 terörist çalıştığını iddia eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da “Yol arkadaşlarıma güvenle yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim” dedi.
Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre, İmamoğlu ayrıca açılış konuşmasında İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik yürüttüğü “terör soruşturması” kapsamında İBB Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Yavuz Saltık hakkında 10 yıl hapis istemiyle açılan dava hakkında sert konuştu.
Saltık, İBB’nin yardım kartlarını PKK’lilere dağıtmakla suçlanıyor. İmamoğlu konuşmasında İBB’nin 2004 yılından beri yaptığı sosyal yardımların kayıt altına alındığını belirtti. Pandemi sürecinde artan yardım taleplerine dikkat çeken İmamoğlu 1.5 milyon haneye yardımda bulunduklarını anlattı. Yardımlar hakkında bilgi veren İmamoğlu farklı kampanyalar düzenlediklerini, 962 muhtar aracılığı ile yardım dağıttıklarını, iştirakleri de işin içine kattıklarını söyledi.
İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Yoksulun ihtiyaç duyduğu her işe koşmaya, ihtiyacı olan her insanımıza el uzatmaya gayret ettik. Bu organizasyonlar sürerken biz farklı kurum, kuruluş, derneklere de katkılar sunduk. Bu bazen hemşeri dernekleri oldu. Bazen yardımlaşma dernekleri oldu. Bazen bir kısım sivil toplum kuruluşları oldu. Ama biz yoksulun derdindeyken anlıyoruz ki bazıları kumpasın derdinde. Biz bu kumpaslara boyun eğecek, göz yumacak karakterde insanlar değiliz.
UYDURMA GENELGELER, UYDURMA YÖNETMELİKLER
Biz bu yola çıkarken ideallerimizin ve geleceğe dönük umutlarımızın ne kadar yüksek olduğunu, cesaretimizi ve asla vazgeçmeyecek karakterde olduğumuzu her yerde dile getirdik. Halkımız yoksulluğun girdabındayken, bundan sorumlu olan insanlar esas işin göbeğinde olması gerekirken, o dönemde bir bakanlık kalkıp bizim toplanan yardımların hesabına bile göz koyacak, el koyacak kadar pervasız davranışlarda bulundular. Uydurma genelgelerin, uydurma yönetmeliklerin arkasına sığınarak bir kısım uygunsuz işler yaptılar.
Bu sadece orada mı kaldı? Kalmadı. Niçin? Çünkü ellerine bir şey geçmedi. Ve acaba daha fazla ne yapabiliriz? Daha fazla bu süreçleri, nasıl bir kumpasa çevirebiliriz gayretinde oldular. Mesnetsiz ithamlarla, yargıyı, siyasi bir silah olarak kullanacak kadar gözleri kararmış tavır ve davranışlara devam ettiler. Bir kez daha asılsız bir sürecin içerisindeler. Yaklaşık bir yıl önce 557 terörist diye masaya yumruk vura vura konuşan bir bakan, hırslarıyla belediyemizi o günden bugüne müfettişlerin saldırısına uğrattı.
Müfettişler bir saldırıyla beraber sürecin içerisinde ne yapacaklarını şaşırdılar. İyi niyetli müfettişlere kapımız açık, boynumuz kıldan ince. Çünkü biz milletin parasını, milletin bütçesini yönetiyoruz. Ama böyle güdümlü ya da zorlayıcı bir süreçle habire kışkırtarak müfettişleri illa bir şey bunun çabası içerisinde olan ne yazık ki işini yapmaktan aciz bir kısım bürokrat, bakan adı neyse bilemiyorum. Bu insanlara karşı da dimdik ayaktayız. Asla yıkılmayız, asla geri durmayız.
Bugün yine bir iddianame ortaya koyarak, bir itham ortaya koyarak benim yol arkadaşıma bir ceza verilmesi noktasında terör örgütüyle ilişkilendirme çabasıyla bir iddianame ortaya konuyor. Niçin? Ekrem İmamoğlu’na bir tokat atayım ya da bir darbe vurayım anlayışıyla. Ben yol arkadaşlarıma güvenle yol yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygun ya da uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim. Beni kendisiyle kimse karıştırmasın. Benim yol arkadaşlarım asil bir biçimde işini yapan yol arkadaşlarımdır.
Kimse de yargıyı bir silah olarak kullanmasın. Bu milletin tabi buna verecek cevabı var. Süreci dikkatle takip ediyorum. 557 terörist diyerek 86 bin çalışanımızı zan altında bırakan ve ortada hiçbir çıkmayınca da bir sivil toplum kuruluşu üzerinden bir terör safsatasıyla benim yol arkadaşlarıma erişmeye çalışan aklın karşısında dimdik ayaktayız. Yol arkadaşlarımın yanındayım.
Bu manada bugün ve bugünden sonra hiçbir biçimde bunlara fırsat tanımayacağımı ifade edeyim. Biz hizmet etmeye devam edeceğiz. Sizler bizi tehdit etmeye devam edin. Hiç sorun yok. Milletimiz günü geldiğinde sizlere gereken cevabı verecektir. Buradan yargımızın saygıdeğer mensuplarına seslenmek istiyorum. Yargıyı köşeye sıkıştıran, yargıyı zorlayan, bunun içerisinde şahsi davalarım da var. Bu tür duyumları alıyoruz. İnanmak istemiyoruz, takip ediyoruz.
Ama şahsıma, ama yol arkadaşlarıma dönük bu tür kasti durumlara ve davranışlara set kuran yargı mensuplarını da uyuyoruz. Onlara duvar gibi, yargının gücünü gösteren saygın, yargı mensuplarını da duyuyoruz. Teşekkür ediyorum. Gereği de budur. Bu manada özellikle bu ülkenin ve bu devletin değerleriyle oynayan, saçma sapan ilişkileriyle ne yazık ki her gün bir kişiyi tehdit edercesine makamını kullanan insanların yerine akılcı, kendisini bu ülkenin ve bu devletin kurallarına emanet etmiş, yargısına adalet sistemine emanet etmiş bireyleriz bizler.
Bizler yurtsever insanlarız. Vatanımız için, milletimiz için her şeyi yapabilecek insanlarız. İdeallerimiz için yol koşuyoruz. Kimse bizi yolumuzdan döndüremez. Bu anlamda vatan ve millet uğruna hizmet edenlerden olmaya devam edeceğiz. Ama bu doğru ve ahlaklı olmayan yolu tercih edenlere de söylüyorum. Onların yolu çok kısa. Çok yakın bir zaman diliminden sonra onları milletçe uğurlayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
İstanbul Büyüşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin daire başkanına terör soruşturması kapsamında dava açılmasına tepki gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “150 Günde 150 Proje” kampanyası kapsamında Taksim’de “Sevgi Soysal Kütüphanesi”nin açılışını gerçekleştirdi.
İmamoğlu, İBB’de 557 terörist çalıştığını iddia eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da “Yol arkadaşlarıma güvenle yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim” dedi.
Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre, İmamoğlu ayrıca açılış konuşmasında İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik yürüttüğü “terör soruşturması” kapsamında İBB Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Yavuz Saltık hakkında 10 yıl hapis istemiyle açılan dava hakkında sert konuştu.
Saltık, İBB’nin yardım kartlarını PKK’lilere dağıtmakla suçlanıyor. İmamoğlu konuşmasında İBB’nin 2004 yılından beri yaptığı sosyal yardımların kayıt altına alındığını belirtti. Pandemi sürecinde artan yardım taleplerine dikkat çeken İmamoğlu 1.5 milyon haneye yardımda bulunduklarını anlattı. Yardımlar hakkında bilgi veren İmamoğlu farklı kampanyalar düzenlediklerini, 962 muhtar aracılığı ile yardım dağıttıklarını, iştirakleri de işin içine kattıklarını söyledi.
İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Yoksulun ihtiyaç duyduğu her işe koşmaya, ihtiyacı olan her insanımıza el uzatmaya gayret ettik. Bu organizasyonlar sürerken biz farklı kurum, kuruluş, derneklere de katkılar sunduk. Bu bazen hemşeri dernekleri oldu. Bazen yardımlaşma dernekleri oldu. Bazen bir kısım sivil toplum kuruluşları oldu. Ama biz yoksulun derdindeyken anlıyoruz ki bazıları kumpasın derdinde. Biz bu kumpaslara boyun eğecek, göz yumacak karakterde insanlar değiliz.
UYDURMA GENELGELER, UYDURMA YÖNETMELİKLER
Biz bu yola çıkarken ideallerimizin ve geleceğe dönük umutlarımızın ne kadar yüksek olduğunu, cesaretimizi ve asla vazgeçmeyecek karakterde olduğumuzu her yerde dile getirdik. Halkımız yoksulluğun girdabındayken, bundan sorumlu olan insanlar esas işin göbeğinde olması gerekirken, o dönemde bir bakanlık kalkıp bizim toplanan yardımların hesabına bile göz koyacak, el koyacak kadar pervasız davranışlarda bulundular. Uydurma genelgelerin, uydurma yönetmeliklerin arkasına sığınarak bir kısım uygunsuz işler yaptılar.
Bu sadece orada mı kaldı? Kalmadı. Niçin? Çünkü ellerine bir şey geçmedi. Ve acaba daha fazla ne yapabiliriz? Daha fazla bu süreçleri, nasıl bir kumpasa çevirebiliriz gayretinde oldular. Mesnetsiz ithamlarla, yargıyı, siyasi bir silah olarak kullanacak kadar gözleri kararmış tavır ve davranışlara devam ettiler. Bir kez daha asılsız bir sürecin içerisindeler. Yaklaşık bir yıl önce 557 terörist diye masaya yumruk vura vura konuşan bir bakan, hırslarıyla belediyemizi o günden bugüne müfettişlerin saldırısına uğrattı.
Müfettişler bir saldırıyla beraber sürecin içerisinde ne yapacaklarını şaşırdılar. İyi niyetli müfettişlere kapımız açık, boynumuz kıldan ince. Çünkü biz milletin parasını, milletin bütçesini yönetiyoruz. Ama böyle güdümlü ya da zorlayıcı bir süreçle habire kışkırtarak müfettişleri illa bir şey bunun çabası içerisinde olan ne yazık ki işini yapmaktan aciz bir kısım bürokrat, bakan adı neyse bilemiyorum. Bu insanlara karşı da dimdik ayaktayız. Asla yıkılmayız, asla geri durmayız.
Bugün yine bir iddianame ortaya koyarak, bir itham ortaya koyarak benim yol arkadaşıma bir ceza verilmesi noktasında terör örgütüyle ilişkilendirme çabasıyla bir iddianame ortaya konuyor. Niçin? Ekrem İmamoğlu’na bir tokat atayım ya da bir darbe vurayım anlayışıyla. Ben yol arkadaşlarıma güvenle yol yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygun ya da uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim. Beni kendisiyle kimse karıştırmasın. Benim yol arkadaşlarım asil bir biçimde işini yapan yol arkadaşlarımdır.
Kimse de yargıyı bir silah olarak kullanmasın. Bu milletin tabi buna verecek cevabı var. Süreci dikkatle takip ediyorum. 557 terörist diyerek 86 bin çalışanımızı zan altında bırakan ve ortada hiçbir çıkmayınca da bir sivil toplum kuruluşu üzerinden bir terör safsatasıyla benim yol arkadaşlarıma erişmeye çalışan aklın karşısında dimdik ayaktayız. Yol arkadaşlarımın yanındayım.
Bu manada bugün ve bugünden sonra hiçbir biçimde bunlara fırsat tanımayacağımı ifade edeyim. Biz hizmet etmeye devam edeceğiz. Sizler bizi tehdit etmeye devam edin. Hiç sorun yok. Milletimiz günü geldiğinde sizlere gereken cevabı verecektir. Buradan yargımızın saygıdeğer mensuplarına seslenmek istiyorum. Yargıyı köşeye sıkıştıran, yargıyı zorlayan, bunun içerisinde şahsi davalarım da var. Bu tür duyumları alıyoruz. İnanmak istemiyoruz, takip ediyoruz.
Ama şahsıma, ama yol arkadaşlarıma dönük bu tür kasti durumlara ve davranışlara set kuran yargı mensuplarını da uyuyoruz. Onlara duvar gibi, yargının gücünü gösteren saygın, yargı mensuplarını da duyuyoruz. Teşekkür ediyorum. Gereği de budur. Bu manada özellikle bu ülkenin ve bu devletin değerleriyle oynayan, saçma sapan ilişkileriyle ne yazık ki her gün bir kişiyi tehdit edercesine makamını kullanan insanların yerine akılcı, kendisini bu ülkenin ve bu devletin kurallarına emanet etmiş, yargısına adalet sistemine emanet etmiş bireyleriz bizler.
Bizler yurtsever insanlarız. Vatanımız için, milletimiz için her şeyi yapabilecek insanlarız. İdeallerimiz için yol koşuyoruz. Kimse bizi yolumuzdan döndüremez. Bu anlamda vatan ve millet uğruna hizmet edenlerden olmaya devam edeceğiz. Ama bu doğru ve ahlaklı olmayan yolu tercih edenlere de söylüyorum. Onların yolu çok kısa. Çok yakın bir zaman diliminden sonra onları milletçe uğurlayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
İstanbul Büyüşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin daire başkanına terör soruşturması kapsamında dava açılmasına tepki gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “150 Günde 150 Proje” kampanyası kapsamında Taksim’de “Sevgi Soysal Kütüphanesi”nin açılışını gerçekleştirdi.
İmamoğlu, İBB’de 557 terörist çalıştığını iddia eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da “Yol arkadaşlarıma güvenle yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim” dedi.
Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre, İmamoğlu ayrıca açılış konuşmasında İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik yürüttüğü “terör soruşturması” kapsamında İBB Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanı Yavuz Saltık hakkında 10 yıl hapis istemiyle açılan dava hakkında sert konuştu.
Saltık, İBB’nin yardım kartlarını PKK’lilere dağıtmakla suçlanıyor. İmamoğlu konuşmasında İBB’nin 2004 yılından beri yaptığı sosyal yardımların kayıt altına alındığını belirtti. Pandemi sürecinde artan yardım taleplerine dikkat çeken İmamoğlu 1.5 milyon haneye yardımda bulunduklarını anlattı. Yardımlar hakkında bilgi veren İmamoğlu farklı kampanyalar düzenlediklerini, 962 muhtar aracılığı ile yardım dağıttıklarını, iştirakleri de işin içine kattıklarını söyledi.
İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Yoksulun ihtiyaç duyduğu her işe koşmaya, ihtiyacı olan her insanımıza el uzatmaya gayret ettik. Bu organizasyonlar sürerken biz farklı kurum, kuruluş, derneklere de katkılar sunduk. Bu bazen hemşeri dernekleri oldu. Bazen yardımlaşma dernekleri oldu. Bazen bir kısım sivil toplum kuruluşları oldu. Ama biz yoksulun derdindeyken anlıyoruz ki bazıları kumpasın derdinde. Biz bu kumpaslara boyun eğecek, göz yumacak karakterde insanlar değiliz.
UYDURMA GENELGELER, UYDURMA YÖNETMELİKLER
Biz bu yola çıkarken ideallerimizin ve geleceğe dönük umutlarımızın ne kadar yüksek olduğunu, cesaretimizi ve asla vazgeçmeyecek karakterde olduğumuzu her yerde dile getirdik. Halkımız yoksulluğun girdabındayken, bundan sorumlu olan insanlar esas işin göbeğinde olması gerekirken, o dönemde bir bakanlık kalkıp bizim toplanan yardımların hesabına bile göz koyacak, el koyacak kadar pervasız davranışlarda bulundular. Uydurma genelgelerin, uydurma yönetmeliklerin arkasına sığınarak bir kısım uygunsuz işler yaptılar.
Bu sadece orada mı kaldı? Kalmadı. Niçin? Çünkü ellerine bir şey geçmedi. Ve acaba daha fazla ne yapabiliriz? Daha fazla bu süreçleri, nasıl bir kumpasa çevirebiliriz gayretinde oldular. Mesnetsiz ithamlarla, yargıyı, siyasi bir silah olarak kullanacak kadar gözleri kararmış tavır ve davranışlara devam ettiler. Bir kez daha asılsız bir sürecin içerisindeler. Yaklaşık bir yıl önce 557 terörist diye masaya yumruk vura vura konuşan bir bakan, hırslarıyla belediyemizi o günden bugüne müfettişlerin saldırısına uğrattı.
Müfettişler bir saldırıyla beraber sürecin içerisinde ne yapacaklarını şaşırdılar. İyi niyetli müfettişlere kapımız açık, boynumuz kıldan ince. Çünkü biz milletin parasını, milletin bütçesini yönetiyoruz. Ama böyle güdümlü ya da zorlayıcı bir süreçle habire kışkırtarak müfettişleri illa bir şey bunun çabası içerisinde olan ne yazık ki işini yapmaktan aciz bir kısım bürokrat, bakan adı neyse bilemiyorum. Bu insanlara karşı da dimdik ayaktayız. Asla yıkılmayız, asla geri durmayız.
Bugün yine bir iddianame ortaya koyarak, bir itham ortaya koyarak benim yol arkadaşıma bir ceza verilmesi noktasında terör örgütüyle ilişkilendirme çabasıyla bir iddianame ortaya konuyor. Niçin? Ekrem İmamoğlu’na bir tokat atayım ya da bir darbe vurayım anlayışıyla. Ben yol arkadaşlarıma güvenle yol yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygun ya da uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim. Beni kendisiyle kimse karıştırmasın. Benim yol arkadaşlarım asil bir biçimde işini yapan yol arkadaşlarımdır.
Kimse de yargıyı bir silah olarak kullanmasın. Bu milletin tabi buna verecek cevabı var. Süreci dikkatle takip ediyorum. 557 terörist diyerek 86 bin çalışanımızı zan altında bırakan ve ortada hiçbir çıkmayınca da bir sivil toplum kuruluşu üzerinden bir terör safsatasıyla benim yol arkadaşlarıma erişmeye çalışan aklın karşısında dimdik ayaktayız. Yol arkadaşlarımın yanındayım.
Bu manada bugün ve bugünden sonra hiçbir biçimde bunlara fırsat tanımayacağımı ifade edeyim. Biz hizmet etmeye devam edeceğiz. Sizler bizi tehdit etmeye devam edin. Hiç sorun yok. Milletimiz günü geldiğinde sizlere gereken cevabı verecektir. Buradan yargımızın saygıdeğer mensuplarına seslenmek istiyorum. Yargıyı köşeye sıkıştıran, yargıyı zorlayan, bunun içerisinde şahsi davalarım da var. Bu tür duyumları alıyoruz. İnanmak istemiyoruz, takip ediyoruz.
Ama şahsıma, ama yol arkadaşlarıma dönük bu tür kasti durumlara ve davranışlara set kuran yargı mensuplarını da uyuyoruz. Onlara duvar gibi, yargının gücünü gösteren saygın, yargı mensuplarını da duyuyoruz. Teşekkür ediyorum. Gereği de budur. Bu manada özellikle bu ülkenin ve bu devletin değerleriyle oynayan, saçma sapan ilişkileriyle ne yazık ki her gün bir kişiyi tehdit edercesine makamını kullanan insanların yerine akılcı, kendisini bu ülkenin ve bu devletin kurallarına emanet etmiş, yargısına adalet sistemine emanet etmiş bireyleriz bizler.
Bizler yurtsever insanlarız. Vatanımız için, milletimiz için her şeyi yapabilecek insanlarız. İdeallerimiz için yol koşuyoruz. Kimse bizi yolumuzdan döndüremez. Bu anlamda vatan ve millet uğruna hizmet edenlerden olmaya devam edeceğiz. Ama bu doğru ve ahlaklı olmayan yolu tercih edenlere de söylüyorum. Onların yolu çok kısa. Çok yakın bir zaman diliminden sonra onları milletçe uğurlayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.