13 Kasım’da İstanbul’da altı kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin de yaralandığı bombalı saldırının ardından resmi makamlar ‘PKK/YPG/PYD’yi suçlamış, PKK’ysa ilgisinin bulunmadığını kaydetmişti.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları cumartesi gecesi Suriye ve Irak’ın kuzeyine hava harekatı başlatmıştı.
Katar dönüşü uçaktaki gazetecilere konuşan Erdoğan ”Hava harekatıyla sınırlı kalması söz konusu değil” demişti.
Partisinin grup toplantısında bugün konuşan Erdoğan, kara harekatının da ‘uygun’ bir zamanda başlayacağını söyledi.
Mecliste düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, seçim yaklaştıkça AKP’nin savaş politikalarına sığınarak ‘bölgede savaş, yurtta baskı’ mantığıyla hareket ettiğini söyledi.
Baş’ın konuyla ilgili açıklamaları söyle:
”Yine bir seçim dönemine giriyoruz ve yine savaş çığırtkanlığı başladı. AKP, iktidarda kalabilmek için önümüzdeki günleri savaşçı politikalarla geçireceğini açık bir şekilde ilan etmiş durumda. O yüzden biz de çok açık ifade etmek istiyoruz: Çatışma, savaş yalnızca bütün seçenekler tüketildiği durumda ve savunma amacıyla yapıldığında anlaşılabilirdir. Bunun dışında masum insanların, çocukların öldüğü hiçbir savaş haklı ve meşru sayılamaz.
Bizim, ülkemizin ve halkımızın savaşa değil barışa ihtiyacı var. Ülkemizde, bölgede, dünyada akan her damla kan sadece ve sadece egemenlerin çıkarınadır. Biz artık daha fazla kan akmasın, daha fazla göz yaşı olmasın istiyoruz ve bunun için siyaset yapıyoruz. Ancak üzülerek görüyoruz ki iktidar, çatışmacı bir anlayışla bölgede gerginliği azaltan değil artıran bir yaklaşımla hareket etme konusunda kararlı.
İstiklal Caddesi’ndeki saldırının hemen ardından ortaya dökülen bir yığın kafa karıştırıcı bilgi ve belgeye rağmen iktidar cenahı hemen suçluyu ve adresi tespit etti, ilan etti. Ardından interneti kestiler, konunun konuşulmasını, tartışılmasını, sorgulanmasını engellemeye çalıştılar. Failin Özgür Suriye Ordusu ile ilgili bağlantılarını soran herkes teröristlikle itham edildi ve üzerine de ‘hesap zamanı’ diyerek alelacele bir sınır ötesi operasyona başladılar.
Bu yaklaşım bize bir şeyi gösteriyor: İktidar ‘bölgede savaş, yurtta baskı’ mantığıyla hareket ediyor, kendi bekasını çatışmada ve kaosta görüyor. Aynı günlerde de sıcak para için düne kadar ‘katil, diktatör, zalim’ dediklerinin kapısını aşındıran bu iktidar sıcak savaşı körüklüyor ve bu sayede yurttaşlarımızın ‘geçinemiyoruz’ çığlıklarını bomba sesleriyle milliyetçi, militarist sloganlarla bastırmak istiyor. Kamu çıkarlarını ve huzuru değil, kurdukları ağır sömürü düzeninin selametini düşünen bir iktidarla karşı karşıyayız.
TİP olarak uyarıyoruz: Seçim öncesi yaşanacak her olaydan şüphe duyulmalıdır. Yaşanacak her olaya şüpheyle yaklaşılmalıdır. Uyarıyoruz: Kendisi bizatihi bir suç makinesine dönüşen bu iktidarın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. İstiyorlar ki terörle mücadele düdüğü çalsınlar ve onlar terörle mücadele dediği anda herkes hemen hazır ola geçsin, kimse hiçbir şeyi sorgulamasın. Sorgulanmayan her savaş ahlaksız savaştır. Sorgulanmayan her savaş kirlidir. Sorgulanmasının önüne geçenler de kandan beslenenlerdir.
Sınırlarımızın içinden veya dışından düzenlenmiş her türlü askeri terör kaynaklı saldırıyı, ülke sınırları dışına düzenlenecek her türlü operasyonu, cihatçı örgütlere verilen açık örtülü desteği ülkemizde ve bölgemizde demokratik siyasete darbe girişimi olarak ilan edelim. Bu tür eylemlere mecliste de sokakta da hep birlikte karşı duralım. Halkın özgürlüğü, demokrasiyi savunması için kitlesel direnişini hep birlikte örgütleyelim.”