Habertürk’te Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programında konuşan Karamollaoğlu, özetle şunları dedi:
“Altı partinin her konuda ittifak etmesi mümkün olmaz. Asgari müştereklerde birleşerek bunu yapmak mümkün ve biz bunun yapılabileceğine inanıyoruz. Altı aylık sürede konuyu olgunlaştırdık. Belli noktaya geldik. Şimdi ikinci döneme giriyoruz.
Artık biz somut politikalarımızı açıklamaya başlayacağız. Cumhurbaşkanı adaylığında acele etmeme kararlılığındayız. Seçim kararı alınır, iki gün içinde adayımızı açıklarız. Her seçime gidilirken milletvekili adayları önceden belirlenmez. Seçim kararı alındıktan sonra belirlenir. Aday adayları vardır, üzerlerinde müzakere edilir. Belirlenme mutlaka seçim tarihi belirlendikten sonra yapılır.
Tayyip bey 20 sene içinde muazzam siyasi tecrübe kazandı ama maalesef politikaları iflas etti. İlk söyledikleri ile bugün söyledikleri arasında uçurum var. Bunun en açık göstergesi ilk başlangıçta yola çıktığı arkadaşlarının yüzde 90 kendisinden ayrıldı.
Sayın Babacan sağ koluydu. Abdullah Bey, Davutoğlu. Çok isim var. Bunların hepsi neden ayrıldı? Artık gidişata kendileri etki edemeyeceklerini gördüler. İtiraz ediyorlar, kaale alınmadılar. Sayın cumhurbaşkanı bunu dikkate alması gerekirdi. Sayın cumhurbaşkanının da politik tarafı var. Kendisinin iktidara gelmesi bence proje neticesindedir.
Sayın cumhurbaşkanı ABD’de birtakım fotolar verdikten sonra Türkiye’de farklı bir siyasete girdi. AK Parti ondan sonra kuruldu, bu tesadüfi değil. Bir toplantıda sayın Erdoğan ‘faiz bir dünya gerçeği’ demişti. Müslüman iş adamları toplantısıydı. Bugün nastan bahsediyor. Merkez Bankası faizleri söz konusu olunca. Türkiye’de faiz yüzde 35’e çıkmış. Fiilen vatandaşın kullandığı kredinin maliyeti yüzde 34-35. Buradaki nas sadece Merkez Bankası faizleri için mi geçerli?
Siz bu sistemi değiştirmek için bugüne kadar tek bir adım atıldığına şahit oldunuz mu? Faize ben de karşıyım ama karşı olmak Merkez Bankası faizlerini düşürmek yetmez. Alternatif sistem kuracaksınız. Bugünkü faizci sistemden daha etkili olacak. 1974’te Ecevit’le koalisyon kurmuştu sayın Erbakan. DESİYAP işletmelere kredi vermek üzere kurulmuştu ve faizsiz veriliyordu.
Burada ben sayın Erdoğan’ın şu anda kendisine sempati sağlayacak, oy getirebilecek her kesime şimdi selam veriyor. Büyüklüğüne, küçüklüğüne bakmıyor. KHK’lara henüz gelmedi. KYK’lılara geldi. Şimdi buralardan hep karşılık bekliyor. O ihtimalden dolayı teveccühün kısmen artma ihtimali var. Türkiye’nin bütün problemlerini Tayyip Bey’in çözülebileceği kanaatinde değilim.
Tayyip Bey bu işin zor olacağını gördüğü için belli zaman sonra uzlaşma yoluna gider diye düşünüyorum. Meclis’in çoğunluğu karşısında olduğu takdirde birtakım kararları alamaz. Önüne her seferinde bir engel çıkar. Yanlış attığı adımla ilgili. Meclis bazı kararları alır empoze eder. Cumhurbaşkanı veto eder. Ama kavgalı bir yönetim tarzını devam ettiremez. Mecburen uzlaşma yolunu arar. Tayyip Bey’in bu konuda böyle davranacağını düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı adayı belirledikten sonra müşterek çalışma planı yapılır muhtemelen. Her ile de gidilemeyebilir. Bazı iller birleştirilebilir. Belli merkezde toplanabilir, oradaki mitinge iştirak edebilirler. Kim Cumhurbaşkanı adayı olursa olsun bunun finansmanını da partiler karşılayacak. Bu bedavadan olacak bir iş değil. Karar verilince belli bir istikamete yürüme mecburiyeti var.
Bir defa şunu bilmemiz lazım; herşey kaderdir, kader Cenab-ı Hakk’ın takdir ettiğidir. Yalnız iyiyi de, kötüyü de. Kötü olan insanın kötü niyetiyle olandır. Bir insan kötü bir iş yaparsa mesul odur. Kader diye geçiştiremezsiniz. Bir yerde ihmal etmiş, 41 kişi canını kaybetmiş, kader ne yapalım diye geçiştiremezsiniz. Bu inancı yanlış bir şekilde kullanmaktır. Bu şekilde kaderi gündeme getermek insanların inancını zayıflatır. Bir insan kendi yaptığı ve yapmadığından sorumludur. Attığı adımdan sorumludur. Size görev verilmiş, madende kaza olmaması için tedbir almışsınız.
15 gün önceden itibaren oradan işçiler diyor, bir koku vardı diyor. Siz madende koku olacak, çalıştırmaya devam edeceksiniz, böyle mantık olmaz. Burada mesul olanlar yöneticilerdir. Sorumsuzluk burada. Buna sorumluluk duygusuyla yaklaşmak mecburiyetindesiniz. İnsanlar tedbirleri almazlarsa cezayı görürler. Kim ihmal edip önlem almadıysa, gözardı ettiyse 41 kişinin esas katili odur.
Siz kaderi bu istikamette değerlendirirseniz yanlış. Söylediğimiz her şey söz. Yaratan Cenab-ı Hak. Kader hep yanlış kullanılıyor. Siz cumhurbaşkanı olduysanız, kaderinizde var olduğu için oldunuz. Onun için kader konusunu çok yanlış işliyorlar. Sayın cumhurbaşkanın da bu noktada insanları tatmin, teskin için kaderi kullanması bana göre yanlış oldu.
Milletimiz şunu bilsin; problem olarak Türkiye gündemine gelip de üzerine çalışmadığımız hiçbir konu yok. Belki topluma anlatmakta şu anda aktif gözükmeyebiliriz. Tamamı hakkında raporlarımız var. Seçimin biraz erken olacağı kanaatindeyim. 14 Mayıs’ı bunlar sanki 1950’nin tekrarı mahiyetinde düşünürler diye zannediyorum.”