Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu davada 460 gün sonra savunma yapmaya başladı. Demirtaş, “Anayasa değişikliğini yapmak için HDP’yi kriminalize etmeleri gerekiyordu, o nedenle usule uygun olmayan şekilde bizleri tutukladılar” dedi.
DURUŞMAYA 20 KİŞİLİK İZLEYİCİ SINIRLAMASI
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu davanın ikinci duruşması Sincan Cezaevi’nde kampüsünde bulunan duruşma salonunda başladı. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli’nin de izlediği davaya, 20 kişilik izleyici sınırlaması getirildi.
YABANCI GÖZLEMCİLER DURUŞMA SALONUNA ALINMADI
Davayı izlemek için yurt dışından gelen heyetler de duruşma salonuna alınmadı. Salona alınmayan yabancı heyetlerin içinde Almanya, Norveç, Danimarka, Kanada, İsveç, Birleşik Krallık, Hollanda, Fransa, İrlanda büyükelçiliklerinin temsilcileri de var. Yine Fransa Komünist Partisi temsilcileri Sylvie Jan ve Michel Laurent, Norveç’ten insan hakları Savucuları Bente Knagenhjelm ve Kari Torsteinson, Londra Barosu’ndan avukatlar Margaret Owen, Ali Has, Stephen Knight, Almanya Sol Parti Berlin Eyalet Parlamentosu Üyesi Hakan Taş, Danimarka Kırmızı-Yeşil Birlik Milletvekili Søren Søndergaard, İtalya’dan avukat Giacomo Gianolla da duruşma salonuna alınmayanlar arasında.
DURUŞMA SALONUNA ALINMAYAN LEYLA HALİD’DEN TEPKİ
HDP kongresine katılmak için Türkiye’ye gelen Filistin özgürlük mücadelesinin simge isimlerinden Leyla Halid de duruşma salonuna alınmadı. İçeriye alınmaması üzerine salon önünde kısa bir açıklama yapan Leyla Halid, “Selahattin Demirtaş’ın duruşmasını izlemek için geldik, ancak polis bizim içeriye girmemize izin vermiyor. Korkunç bir şey. Çünkü demokrasilerde böyle bir şey olmaz. Bu durum yargının bağımsız olmadığını gösteriyor” dedi.
460 GÜN SONRA SAVUNMA YAPIYOR
Davanın ilk duruşmasına kelepçe takılmasına karşı çıktığı için getirilmeyen Demirtaş’ın ilk kez getirildiği duruşma, kimlik tespiti ile başladı. Tam 460 gün sonra tutuklu bulunduğu ana davadan duruşma salonuna gelen Demirtaş, savunma yapmaya başladı.
‘DEMİRTAŞ UZAYLI DESELER İNANDIRIRLARDI’
Savunmasında hakkındaki iddianamenin kabulüne ilişkin itirazlarını sıralayan Demirtaş, dokunulmazlıkların kaldırılması öncesindeki gazete manşetlerini tek tek mahkeme heyetinin dikkatine sundu. Demirtaş, “Şu kadar yayını Demirtaş uzaylıdır diye yazsalardı, herkes benim uzaylı olduğuma inanırdı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından önce medyaya taşınan manşetlerle bir algı operasyonu oluşturulmuştur” dedi.
‘MECLİS KARARI OLMADAN 15 AYDIR TUTUKLUYUM’
Anayasa 83/2. maddesine atıfta bulunan Demirtaş, Meclis kararı olmadıkça tutuklanamayacağını, ancak buna rağmen 15 aydır tutuklu olduğunu belirtti. “Mahkeme bu denetimi de 15 ay boyunca yapmadı” diyen Demirtaş, “Milletin iradesini korumanız lazım, Selahattin Demirtaş’ın değil! Parlamento korkuyor, yargının cesur olması lazım. Denetim ancak böyle sağlanır. Her gün kanunlar çıkarılıyor, Anayasa değişikliği yapılmaya çalışılıyor, milletin iradesi olan bizler de bu olanları bir hücrede izlemek durumunda bırakılıyoruz. Biz de izliyoruz, yargı da izliyor” şeklinde konuştu.
‘AKP SÖZCÜSÜ YARGI YERİNE KARAR VERDİKLERİNİ BEYAN ETTİ’
“AKP Sözcüsü; Meclis’te tutuklamadık, uzun süre tutuklamadık diyerek yargı yerine karar verdiklerini alenen beyan etmiş oldular. Tarihin tekerrürden ibaret olduğu düşünülebilir ama öyle değildir. Demokrasi güçleri bugüne dek büyüyerek geldi. 1,5 yıl içerisinde 3000’ne aşkın HDP’li tutuklandı” diyen Demirtaş, “HDP bir anda suç işleme kararı mı aldı? Yargı bir anda HDP hakkında karar mı aldı” diye sordu.
‘ADİL YARGILANACAĞIMA DAİR EN UFAK BİR İZLENİM EDİNMEDİM’
Demirtaş sözlerine şöyle devam etti: “Anayasa değişikliğini yapmak için HDP’yi kriminalize etmeleri gerekiyordu, o nedenle usule uygun olmayan şekilde bizleri tutukladılar. 31 fezlekeden 1 fezleke tarafıma tebliğ edildi. Geri kalan 30 fezlekeden gizlilik kararı sebebiyle haberdar olamadık ama 31 fezleken savunmam isteniyor. Soruşturmadan bu yana dosya önünüze siyasi saiklerle geldi. Ancak siz usule aykırılıkları gidermek yerine, heyet olarak emniyet müdürlüklerine yazı yazarak başka deliller elde etmeye çalıştınız. Şu ana kadar adil yargılanacağıma dair en ufak bir izlenim edinmedim. Lehime olan delillere dair tek işlem yapılmadı. Heyet olarak bugüne kadar olan hukuk rezaletine ses çıkarmadınız. İçeride de olsak dışarıda da olsak bu ülkenin demokratikleşmesi için çalışmaya devam edeceğiz.”
ERDOĞAN’IN SÖZLERİ HATIRLATTI MAHKEME MÜDAHALE ETTİ
Demirtaş savunmasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dokunulmazlıklarla ilgili sözlerini hatırlattı. Bu sırada mahkeme başkanı “Usule ilişkin itirazlarınızı açıklayın, başka konulara giriyorsunuz” diye müdahale etti. Demirtaş ise, “Dokunulmazlık bu kadar önemli, böyle olacaksa savunma yapmam o zaman. Dokunulmazlığı kaldıran Erdoğan’sa buna dair söz söylemem gerek” karşılık verdi.
‘İÇTÜZÜK KANARYA SEVENLER DERNEĞİ TÜZÜĞÜ DEĞİL’
Dokunulmazlığın kaldırılmasında siyasi saiklerle hareket edildiğini, amacın HDP’yi siyasetten tasfiye olduğunu söyleyen Demirtaş, bu kaldırma sürecinin ayrıca içtüzük hükümlerine aykırı olduğunu kaydetti. Demirtaş, “İçtüzük Kanarya Sevenler Derneği tüzüğü değildir, içtüzük Anayasanın önemli bir parçasıdır” dedi.
‘KİŞİYE ÖZEL ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILAMAZ’
Usule uygun Meclis kararı bulunmadığını, Anayasa değişikliği ile geçici madde koymanın Meclis kararı olmadığını söyleyen Demirtaş, bu süreçte CHP’nin tavrına da dikkat çekti ve ekledi: “Anayasaya aykırı bir düzenlemeye evet derken ne oldu işte CHP milletvekili de içeride.”
CHP, Anayasa Mahkemesine götürmediği için yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi denetiminden geçemediğine dikkat çeken Demirtaş, “Anayasa değişikliği kişiye özel yapılamaz. 132 milletvekilinin milletvekilliğini kaldırmak kişiye özgü düzenlemedir” dedi.
‘BİZ BU ÜLKENİN PARYALARI DEĞİL EVLATLARIYIZ’
Tutuklu yargılandığı dosyayla ilgili eleştirilerde bulunan Demirtaş, “Benim itirazlarımı dinlemeniz lazımdı. Biz bu ülkenin yurttaşlarıyız. Bu vatanın evlatlarıyız. Biz bu ülkenin paryaları değiliz. Adalet mülkün temelidir. Sarsılırsa mülk sarsılır. Yargıçların hukukun egemenliği ilkesini sonuna kadar savunması gerekir. Yapmazsanız sıkıntı olur. Yaparsanız ne olur yurttaş sıkıntı yaşar. Türkiye batmaz. Demokratik bir ülke olacak. Bunun için var gücümüzle çalışacağız. Bu suçu işleyenler yargı önünde hesap verecekler” dedi.
Demirtaş konuşmasının sonunda itirazları doğrultusunda yargılamanın durdurulması, düşürülmesi gerektiğini söyledi. Mahkeme talepleri değerlendirmek için öğlen arası verdi.
DEMİRTAŞ’A ÇİN SEDDİ!
Mahkeme başkanı ara verdikten sonra Demirtaş’ın çevresindeki jandarmalar ayağa kalktı, Demirtaş’ın çevresinde ellerini birbirinin omzuna atarak bir çember oluşturdu. Bu manzara avukatlar ve siyasetçilerin “Bu nedir? Çin Seddi mi kuruldu? Halay mı çekiliyor” itirazlarına yol açtı. Mahkeme başkanı güvenlik için olduğunu söylerken, bazı milletvekillerinin Demirtaş’ın elini sıkmasına izin verildi.
Demirtaş, askerler eşliğinden çıkartılırken, izleyiciler “Seni seviyoruz başkanım” dedi, geldikleri şehirlerden getirdikleri selamlarını Demirtaş’a iletti. Demirtaş da onlara el salladı.
Ara sonrası saat 13.45’de duruşmaya devam edildi.
HEYET TALEP VE İTİRAZLARI REDDETTİ
Verilen aranın ardından duruşma tekrar başladı. Duruşmada bulunan avukatların Demokrasi İçin Hukukçular’ın Twetter hesabından aktardığına göre heyet Anayasaya aykırılık taleplerini reddetti ve iddianamenin okunmasına geçildi.
Özgürlükçü Hukukçular Platformu’nun Tweeter’dan yaptığı paylaşımda da “Usule ilişkin tüm itirazlar, iddia makamının mütalaasına uyularak heyet tarafından reddedildi” denildi.
‘ERDOĞAN’IN DEMESİYLE TAHLİYE OLACAKSAM HİÇ OLMAYAYIM DAHA İYİ’
Demirtaş mahkeme başkanı tarafından okunan iddianame özetini değerlendirmeye başladı. Demokrasi İçin Hukukçular’ın Twetter hesabından yaptığı paylaşımlara göre Demirtaş, Leviathan ve Platon’da devletin yalan söyleme kabiliyetine ve yetkisine dair alıntılar yapıyor, C. Orwell’in yasasızlığa dair sözlerine, Baccaria’nın değerlendirmelerine göndermelerde bulunuyor.
Demirtaş söz aldığında “Recep Tayyip Erdoğan bugün ‘milletvekillerinin tutuklu yargılanması, milli iradeye hakarettir” dese ertesi gün tutuklu milletvekili kalmaz. Vekilleri tutuklu yargılayan mahkemelerin bazı hakimleri sabah tahliye kararı vermek için gece uyumaz. Benim dosyam üzerimde yargılamaya kim boyun eğer bilmiyorum ama ben boyun eğmeyeceğim. Bu bir kumpas davasıdır. Zorba iktidarların rüyası halkın kabusudur. Her imparatorun rüyasının arkasından koşulmaz” dedi.
Özgürlükçü Hukukçular Platformu’nun Twetter hesabından aktardığına göre de Demirtaş şunları söyledi:
Benim suçlu olup olmadığıma bakıp karar vermeyeceksiniz, benimle ilgili söylenen, rivayetler ile ilgili yargılama yapacaksınız.
Belgenin başına iddianame yazmakla hukuken bir belgeden söz etmek mümkün değildir. Bu bir itirafnamedir. Benim bunu kabul etmemi beklemeyin. Kanıtın yokluğunda, ağır cezanın kendisi kanıt haline gelir.
Duruşmaya verilen aranın ardından savunmasına devam eden Demirtaş, kendilerine iktidar cephesinden yapılan ‘Bunlar İmralı’dan talimat alıyor’ şeklindeki suçlamalara dair çok önemli açıklamalarda bulundu.
‘BUNLAR İMRALI’DAN TALİMAT ALIYOR’ SUÇLAMASINA YANIT VERDİ
Mezopotamya Ajansı’nın aktardıkları şöyle:
Demirtaş, “Şahsımla ilgili de özel bir hassasiyeti var. Sadece partimle ilgili değil. 2010 referandumunda partim boykot kararı aldı. Bizim üzerimizde ‘evet’ oyu verilmesi için baskı oluşturuldu. O dönemde partimin içinde olmadığı bir çözüm süreci vardı. Oslo süreci olarak bilinen Hükümet ve PKK yetkililerinin yüz yüze görüştüğü süreç. Anayasa teklifi sunuldu. Biz 2 şeye itiraz ettik. Birincisi kimlikle ilgili düzenleme olmamasına, ikincisi de HSYK ve yüksek yargıyla ilgili düzenlemelerdeki tehlikelere dikkat çektik. Diğer maddeler mavi boncuk olarak yer aldı.
‘BAKANIN KENDİSİ İMRALI’DAN YAZI GETİRDİ’
Boykot kararı aldık. Ne yaptılar biliyor musunuz? ‘Bunlar İmralı’dan talimat alıyor’ diyorlardı ya. Abdullah Öcalan’ın el yazısıyla Bakanın kendisi İmralı’dan yazı getirdi. Bana getirdi. Niye, referandumda hem parlamentoda hem dışarıda ‘evet’ oyu vermemiz için. İnkar ederlerse tanıkları burada dinleteceğim. Kabul etmedik. Hem yazıda öyle bir şey yok. Abdullah Öcalan’ın el yazısı. Defalarca adada, 8 defa ben İmralı’ya gittim. Yazı şu: ‘Partimiz hangi kararı verirse saygı duyuyoruz. Ama Anayasa değişikliği acaba yeni bir diyaloğun, çözüm sürecinin önünü açar mı, parti olarak değerlendirmenizi rica ediyorum.’
‘BİZE İMRALI’DAN TALİMAT ALIYOR DİYENLER ÖCALAN’IN YAZISINI GETİRDİ’
Destekleyin ya da desteklemeyin demiyor. Bunu İmralı’nın talimatı diye hükümet getirdi. Bizim İmralı’dan talimat aldığımızı söyleyenler Öcalan’ın el yazısıyla getirdi. Kabul etmedik. Boykot tavrımızı sürdüreceğiz dedik, uzlaşı istiyorsanız diğer maddelerdi. HSYK ve dil, kimlik ile ilgili değişiklikleri geri çekin dedik. Kabul etmedik.
‘PARTİMİZE KARŞI SİYASİ BASKIYI BAŞLATAN BİZATİHİ KENDİSİDİR’
Majesteleri öfkelendi tabi, ‘Hani İmralı’dan talimat alıyorlardı’ demiş bakanlarına. Onlar da ‘bilmiyoruz vallahi’ demişler. Bizimle ilgili asıl kriz o zaman başladı. Sen misin biz Oslo’da çözüm süreci yürütürken, benim Anayasa değişikliğimi desteklemeyen. Partimize karşı siyasi baskıyı başlatan bizatihi kendisidir.”
ADAYLIĞIMDAN RAHATSIZ OLDU, ‘KENDİSİNİN KÖLESİ MİYİZ’ DEDİM
Bu sözlerinin devamında “Niye bu iddianameler siyasi saiklerle hazırlandı, niye benimle husumeti var anlatıyorum. Tanıklarını da dinleteceğim” diyen Demirtaş, şöyle devam etti:
“2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi. 2014’te de İmralı çözüm süreci vardı. Hiçbir şekilde Cumhurbaşkanı adayı olma talebim yoktu. Ama partim beni aday gösterme kararı aldı. Onur duydum. Ne yaptı, İmralı üzerinde adaylığımı geri çekme baskısı yaptı. Tanıkları var. Devlet adına görüşmeyi yürüten heyet, ‘Beyefendi (Erdoğan) çok rahatsız oldu adaylığınızdan, hem çözüm süreci yürütüyor hem niye aday oldunuz’ dedi. Biz kendisinin kölesi miyiz? Cevabım buydu. Biz demokratik siyaseti güçlendirmek için çözüm süreci yürütüyoruz. Biz PKK’ye silah bıraktırmak için uğraşıyoruz da HDP’ye siyaseti bıraktırmak hedefler arasında değil. Biz demokratik siyasette güçleneceğiz deyince niye rahatsız oluyor? Çözüm sürecinin ruhuna bu aykırıdır.
‘BİR BÜROKRAT GELİP BEYEFENDİ ÇOK RAHATSIZ DEDİ’
Kampanyasının ortasında, gene tanık dinletebilirim, şu anda yüksek bürokraside görevli birisi geldi ve ‘beyefendi çok rahatsız’ dedi. ‘İkinci tura kalmamım kendisi açısından ne yararı var, çözüm sürecini hiç mi düşünmüyor.’ Çünkü anketler yüzde 10’un üzerinde gösteriyor beni, diğer aday Ekmelettin İhsanoğlu beklenen oyu alsaydı, ikinci tura kalıyordum. Cevabım aynen şu oldu: Kendisine söyleyin demokratik siyasete inanıyoruz. Demokratik bir şekilde de çalışmamızı yürütüyoruz. Bunun çözüm sürecine nasıl aykırı olduğunu iddia edebilir. Ben aday oldum son güne kadar da kampanyayı en güçlü şekilde yürüteceğim.
’20-25 VEKİL NEYİNİZE YETMİYOR, BAĞIMSIZ GİRİN’
İnanamıyorum, niye uğraşsın ki koskoca cumhurbaşkanı bir siyasetçiyle, niye uğraşsın. Uğraşır, uğraşacak çok şey bulur. 7 Haziran seçiminde parti olarak seçime girmeyelim diye İmralı üzerinden bize baskı yapmaya kalkıştılar. Devlet İmralı Heyeti; ‘Çözüm sürecine aykırıdır’ dedi. ’20-25 milletvekili neyinize yetmiyor, bağımsız girersiniz’ dedi. Niye AKP’ye 400 milletvekili lazım. Tek başına Anayasa değiştirecek. Bir gün sonra HDP, PM kararı olmamasına rağmen parti olarak seçime gireceğini açıkladı. Partim 7 Haziran’da parti olarak seçime girmeliydi. Doğru yaptı. PM de hemen ardından oy birliği ile bu kararı aldı. Çünkü kendisi engellemeye çalışıyor. Kandil’in, İmralı’nın talimatlarıyla Demirtaş şunu yaptı diyenler, bana bunları yaptırmaya çalıştılar.”