DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sordu: “Van’a kayyım atayarak diyalog sürecini darbelemeyi mi hedefliyorsunuz?”
İçişleri Bakanlığı sabah Van’ın seçilmiş belediye başkanı DEM Partili Abdullah Zeydan’ı görevden uzaklaştırarak yerine Van Valisi Ozan Balcı’yı atamıştı.
Zeydan’a 11 Şubat 2025’te ‘silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçlamasıyla üç yıl dokuz ay hapis cezası verilmişti.
DEM Parti Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan parti genel merkezinde açıklama yaparak Erdoğan ve iktidara tepki gösterdi.
Hatimoğulları özetle şöyle konuştu:
Saray’a ve doğrudan Erdoğan’a soruyoruz; Van’a kayyım atayarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Barış sürecinin konuşulduğu ve toplumun umutlandığı bir dönemde bu diyalog sürecini darbelemeyi mi hedefliyorsunuz? Bu soruları Erdoğan’ın cevaplaması gerekiyor.
Erdoğan ayağının tozuyla yurt dışından geliyor ve kayyım atanıyor. Kayyımın elbette evvelden planlandığını, geçtiğimiz kayyım atamalarından çok iyi biliyoruz. Siirt belediyesine kayyım atanan şahsın günler öncesinden ismini tabelaya yazdırarak cebinde taşıdığını biliyoruz. Erdoğan’ın da yurt dışından döner dönmez, ayağının tozuyla “Var olan planı uygulayın” diyerek talimat verdiğini çok iyi biliyoruz.
‘Devlet Bahçeli hakkında da dava açmaları gerekiyor’
Bugün sadece Van’a değil, aynı zamanda İstanbul’a; kent uzlaşısıyla seçilen İstanbul’daki belediyelere dönük yapılan saldırılar ortadadır. Kent uzlaşısına yönelik operasyonla gözaltına alınan belediye meclis üyeleri ve belediye başkan yardımcılarının hepsi tutuklandı. Uzlaşıya ceza veren, uzlaşıyı yargılayan bir iktidar barış hakkında ne düşünüyor?
Bugün dünyanın hiçbir yerinde uzlaşı, Türk-Kürt kardeşliği dava edilmemiştir. Türk-Kürt kardeşliğini 1 Ekim’den bu yana Sayın Devlet Bahçeli yaptığı her açıklamada ifade etti. Bu saiklerle de değerlendirdiğimizde Devlet Bahçeli hakkında da dava açmaları gerekiyor. Çünkü başsavcı gözaltına alma gerekçesinde kent uzlaşısını, Kürt-Türk kardeşliğini ifade etmeyi örgütsel bir suç olarak göstermiştir.
Kayyım atamalarını, gözaltı ve tutuklamaları, sabaha karşı Van belediyesini korsanca basıp orada insanlara şiddet uygulayarak gözaltına almalarını, bize bu kadar yoğun bir şiddet uygulamalarını “Nasılsa bir süreç devam ediyor, bu normaldir” diye algılayacağımızı zannediyorlarsa çok yanılıyorlar.
‘İktidar ve Erdoğan diyalog sürecini sabote ededursun…’
İktidar ve Erdoğan barışı, diyalog sürecini sabote ededursun; biz barış demekten, barış için bedel ödemekten ve mücadele etmekten bir adım bile geri adım atmayacağız. Bu sürecin barışla taçlanması için elimizden gelen her türlü çabayı sergilemekteyiz. Erdoğan, AKP ve iktidar tam tersini yapmaktadır. Oyunu bozan ve diyalogu dinamitleyen bu iktidarın kayyım atamalarıdır, tutuklamalarıdır, baskılarıdır.
Bu genişletilmiş baskı aygıtlarına karşı demokratik zeminde en güçlü şekilde mücadelemizi vereceğiz. Tuncer Başkan ve MYK üyelerimizle Van’a geçeceğiz. Van halkıyla, bütün Türkiye halklarıyla bu faşizan uygulamaları protesto etmeye devam edeceğiz. Kayyım gasptır, darbedir; kayyım 12 Eylül’den daha beter bir darbedir. Asla kabul etmiyoruz.
Bakırhan: Net olun, mertçe cevabını verin
Ardından konuşan Bakırhan’sa özetle şunu dedi:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan üç günlük yurtdışı gezisinde çözüm ve demokrasi nutukları atıyordu. Ancak Türkiye’ye indiği saatlerde ayağının tozuyla kayyım atandı. Kim inanır dışarıdaki nutuklara? İnsanlar, Van halkının iradesine atanan kayyımlara bakarak sizin notunuzu verir.
Sizi samimiyete davet ediyoruz. Amacınız nedir? Siz Kürt sorunu deyince ne anlıyorsunuz, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Gerçekten bir çözümden mi yanasınız, bu tartışmaların bir çözüme evrilmesinden mi yanasınız? Yoksa bunları da gerekçe yaparak halkların iradesini gasp etmeye mi çalışıyorsunuz?
Biraz net olun, mertçe cevabını verin. Biz bir kez daha mertçe çözümden, barıştan, demokrasiden ve müzakereden yana olduğumuzu söylüyoruz. Şimdi soruyoruz iktidara, yürütme erkine: Siz neden yanasınız, ne istiyorsunuz? Bu gaspçı anlayışınızı nereye kadar devam ettireceksiniz?”
‘Kandil’e mektup’ yanıtı
Açıklama sonrası bir gazeteci “Geçen günlerde Öcalan’ın bir mektubunun Kandil’e ulaştığı iddiaları gündeme geldi. Bir mektup gönderildi mi ve bu mektup nasıl gönderildi?” diye sordu.
Hatimoğulları şöyle cevap verdi:
“Biz de sayın Öcalan’ın örgütünün yapmış olduğu açıklamaları basından izledik. Kendilerine bir mesajın ulaştığını kamuoyuyla paylaştılar. Mektubun heyetimiz üzerinden gittiği de bilinen bir şey. Sanırım bu kadar bilgi yeter. Uçakla mı gitti, kuşlar mı götürdü o kadarını bilmiyorum tabii ki.”