Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, yarın Srebrenitsa Soykırımı’nın 29’uncu yılı olduğunu anımsatarak, hayatını kaybedenleri andı.
Bosna savaşının, İslam dünyasında dayanışma bilincinin güçlendiği bir cihat olarak tarihteki yerini aldığını belirten Davutoğlu, Avrupa’nın merkezinde bugün onurlu ve başı dik yaşayan Boşnakların, Srebrenitsa’da kaybettikleri 8 bin kardeşlerinin acısını her zaman yüreklerinde yaşadığını vurguladı.
“Bizim meselemiz, dinine, milliyetine bakmadan, kim insanlara zulüm ettiyse, toplu katliam yapmışsa onun karşısında tereddüt etmeden dimdik durmaktır.” ifadesini kullanan Davutoğlu, “Hem akademik hem de siyasette yürüttüğüm tüm görevlerde bunu ilke benimsedim. Hiçbir zalimin yanında durmadım, hiçbir masumun da gözyaşını görmezlikten gelmedim” diye konuştu.
Davutoğlu, dün TBMM Genel Kurulunda, HÜDA-PAR Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu tarafından sunulan ve İsrail’in Gazze’deki saldırılarına destek olan Türk vatandaşlarının vatandaşlıktan çıkarılmasına ilişkin düzenlemeler içeren Türk Vatandaşlığı Kanunu Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergenin kabul edilmesini de değerlendirdi. Yasa teklifinin çok önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Yasa teklifini sunan partilerin ve milletvekillerin kimliğinden bağımsız olarak hepsini tebrik ediyorum. İlk kez Denizli Milletvekilimiz Sema Silkin Ün tarafından Meclis kürsüsünde dile getirilen, İsrail ile Türkiye arasında çifte vatandaşlık hakkına sahip olan ve İsrail’e giderek soykırıma eşlik eden, oradaki kardeşlerimize silah sıkan zalimlerin, alçakların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılması ve yargılanması nihayet TBMM Genel Kurulu’nda gündeme geldi. Sadece vatandaşlıktan çıkarılması yetmez. Madem ki Uluslararası Adalet Divanı bu suçu soykırım olarak nitelemiştir, o zaman bu suçtan, soykırıma iştirak eden herkes yargılanmalıdır.”
Davutoğlu, Türkiye’de toplum kesimlerini rahatsız eden bir mülteci sorunu olduğunu belirterek, “Son günlerde şahsen bana ve partime yönelik çok kapsamlı bir operasyon var” dedi.
Ülkedeki sığınmacı ve göç sorununun sorumlusunun, doğru düzgün bir göç idaresi kurmayan iktidar olduğunu savunan Davutoğlu, “Kaç senedir olay oluyor, tüm dünyada barış diplomasisi yapmış birine dönüp ‘suçlu sensin’ deniyor. Bunların matematiği de tarihi de hafızası da yok ama en önemlisi vicdanı yok. Kimisi iktidar yanlısı, kimisi muhalif görünümlü, kimisi de ‘Erdoğan’a saldırırsam bedeli var, Davutoğlu’na saldırırsam bedel ödemem’ diyenler, bir de son dönemde Gazze konusunda uluslararası alanda gösterdiğim performanstan rahatsız olan çetelerle işbirliği halindeki içerdeki ajanlar topluca harekete geçtiler” ifadelerini kullandı.
“Hayatı boyunca hiçbir devlet içine sızmış çeteyle ilişkisi tespit edilemeyen, tek bir kuruş şahsi hesabı çıkarılamayan, ailesinin tek bir ferdinin dahi siyasete bulaşmadığı ve ağır bedeller ödemiş bir siyasetçi olarak çağrıda bulunuyorum, yeter artık.” diyen Davutoğlu, “Hemen bu konuda bir araştırma komisyonu kurulsun. Sığınmacılar, mülteciler sorununun bütün detayını inceleyecek, sorumlular varsa da yargılanacak bir araştırma, gerekiyorsa soruşturma komisyonu kurulsun. Bir an bile korkmam. Yeter…” şeklinde konuştu.
“Milyonlarca insanımızın belini büken krizlerle karşı karşıyayız”
Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir de kürsüye, içerisinde çeşitli gıda malzemelerinin bulunduğu alışveriş sepetiyle çıkarak, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi.
Ülke ekonomisinin uzun bir süredir büyük belirsizlik ortamında bulunduğunu, yıllardır kısır bir döngüye alınan ekonomi yönetiminin milletin hiçbir derdine deva olamadığını savunan Tekir, “Faiz lobilerinin, rant odaklarının, yandaş iş insanlarının kıskacına alınan Türkiye ekonomisi krizden krize sürükleniyor. İktidar ve yandaşları dışında milyonlarca insanımızın belini büken krizlerle karşı karşıyayız. İktidarın rakamlarla olan oyunu milletimizin omuzlarındaki yükü daha katmerli hale getirmektedir. İngiltere’den bin bir türlü rica ve minnet ile getirilen Sayın Bakan’ın ‘başardık’ sevincinin hemen ardından gelen zam haberleri, neyin başarılmak istendiğini muğlak bir hale getirmektedir” ifadelerini kullandı.
Tekir, Suriye iç savaşının başlamasının üzerinden 13 yıl geçtiğini, savaşın, Türkiye’de de ağır sosyal ve ekonomik hasarlar bırakmaya da devam ettiğini söyledi.
Savaşın sonunda milyonlarca mültecinin Türkiye’ye geldiğini belirten Tekir, şu anda karşı karşıya oldukları mülteci sorunu için insani yöntemlere başvurarak çözüm arandığını ifade etti. İktidarın, Suriye yönetimi ile görüşmesi gerektiğini aktaran Tekir, şöyle konuştu:
“Güney sınırımızda huzur ve güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Milyonlarca mülteci kardeşimizin can ve mal güvenliği temin edilerek anavatanlarına dönmesi sağlanmalıdır. Zordur ama imkansız değildir. İnsan onur ve haysiyetine yakışır şekilde bir dönüşün her zaman Anadolu halkı tarafından destekleneceği herkes tarafından bilinmelidir. Böylece ülkemizin kurumları ve ekonomisi üzerindeki yük hafifletilmiş olacaktır. Mülteci sorunu şu sıralarda dış servislerin provokasyon alanı haline dönüşmüştür. Bu da ülkemizin varoluşuna yönelik ciddi bir tehdit haline, beka sorunu haline gelmiştir. Bu sorunu görmezden gelmemiz mümkün değildir. İfrat ve tefrite düşmeden, faşizmin iğvasına kapılmadan sorun ivedilikle çözülmelidir.”