CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yargının iktidar tarafından ipotek altına alındığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin tüzük kurultayında konuştu. Konuşmasında “Yargının iktidar tarafından ipotek altına alındığını” belirten Kılıçdaroğlu “Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok” dedi.
‘BUGÜN İSTANBUL’DA ÇOK ÖNEMLİ BİR DAVA VAR’
Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:
“Bugün İstanbul’da çok önemli bir dava var. Cumhuriyet gazetesi davası. Haksız olarak Ahmet Şık, 434 gündür, Akın Atalay 495 gündür, Murat Sabuncu 495 gündür tutuklu. Tamamen yapay bir davayla, suni bir iddianameyle bu arkadaşlar bir yıldan fazladır hapisteler. Umarız bugünkü duruşmada bu arkadaşlar serbest bırakılır ve görevlerinin başlarına dönerler. Değerli arkadaşlarım, zaman zaman belli olaylara ciddi tepkiler gösteriyoruz. Ama bir süre sonra bakıyoruz ki o tepki gösterdiğimiz olay sıradanlaşmış bir olay olarak karşımıza çıkıyor. Yani hükümet medya gücüyle öyle bir algı oluşturuyor ki sanki bir yıldan fazladır suçsuz yere hapiste yatan gazeteciler normal bir yargılama sonucu yatıyorlar. Enis Berberoğlu, haksız yere uzun süredir hapiste, milletvekilleri hapiste. Ve millet bir süre sonra bunu kanıksamamaya başlıyor. Bize düşen görev nasıl bu olaylar gündeme geldiğinde dik duruşumuzla karşı çıkıyorsak, karşı çıkmayı sürekli hale getirmemiz gerekiyor. Bizim dışımızda yasa dışı uygulamalara karşı çıkan hemen hemen hiç yok. Susturulan bir toplum var. İktidarın bütün gücüyle CHP’ye yüklenmesinde “Acaba CHP nasıl konuşamaz noktaya gelir ve biz toplumu arzu ettiğimiz gibi yönlendiririz” anlayışı var. Bu tuzağa hiçbir vatanseverin, hiçbir CHP’linin düşmemesi lazım.”
‘GAZETECİLERİN, YAZARLARIN HAPİSTE OLDUĞU BİR TÜRKİYE’DEYİZ’
“Gazetecilerin, yazarların, akademisyenlerin, milletvekillerinin, öğrencilerin, avukatların hapiste olduğu bir Türkiye’deyiz. Barış istedi diye 100’den fazla akademisyenin üniversiteden kovulduğu bir ülkedeyiz. Bunu unutmayacağız. Hapishanelerde nefes alacak yer yok. Üniversiteleri susturulan bir Türkiye’de yaşıyoruz. Anayasa değişecek, en çok konuşması gereken üniversiteler suskun. Parlamentonun yetkilerinin gasp edildiği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Suçluyu hakimin değil, siyasi otoritenin belirlediği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Yargı da işgal altında, tıpkı demokrasinin işgal altında olduğu gibi. 21. yüzyıldayız. Demokrasimiz işgal altında. İnsanlar nefes alamıyor. İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edemiyorlar. Bütün illerinde, ilçelerinde, köylerinde yani her karış toprağında OHAL’in uygulandığı bir ülkeyiz. 21 Temmuz 2016’da resmen BM’ye başvurarak biz adil yargılama yapmayacağız diye dünyaya duyurdu.”
SENİN YERİN CHP’NİN KAPISININ DIŞARISI”
Yargı bağımısızlığını savunmak bizim ortak davamızdır. Medya özgürlüğünü savunmak ortak davamızdır. ‘Milletvekilliğim garanti mi?’ diyenlerin dava insanı olmaya hakkı yoktur. Dava insanlarının makamı yoktur. ‘Ben ne olacağım?’ diyorlar. Sen hiç bir şey olamazsın senin bu partide yerin de yoktur kardeşim. Bireysel çıkar peşinde koşanların bu partide yeri yoktur. Senin yerin CHP’nin kapısının dışarısıdır.
“DELEGE AVCILIĞIYLA SİYASET YAPANLARIN BU ÜLKEYE FAYDASI YOKTUR”
8 yıldan bu yana dar grupçu anlayışlarla mücadele ederek buraya geldim. Tüzüğe en az yüzde 85 ön seçim şartını ben koydurdum. Yepyeni bir siyaset anlayışını bu partiye yerleştirmeye çalıştım. Ön seçim şartını unutmuş partiye ön seçim şartını ben koydurdum. Şimdi diyorlar ki ‘Kılıçdaroğlu ön seçim şartını kaldıracak.’ Niye kaldıralım? Delege avcılığıyla siyaset yapanların bu ülkeye faydası yoktur.