AKP ve MHP’nin kurduğu Cumhur İttifakı’nın İstanbul Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, İstanbul’daki yapılaşma ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Yıldırım’ı Kavacık’taki seçim ofisinde ziyaret eden Sözcü’den Deniz Zeyrek, Atatürk Kitaplığı ile Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’nin birleştirilerek bir kütüphane oluşturulma projesi olduğunu aktardı. Zeyrek, bu kütüphanenin 7/24 hizmet vereceğini adının da Atatürk Şehir Kütüphanesi (AŞK) olacağını belirtti.
– Her kitabı bulabilecek miyiz bu kütüphanede?
Yasaklanmamış, kısıtlaması olmayan kitapları koyacağız.
– Bu arada siz okumaya fırsat bulabiliyor musunuz?
Uzun zamandır okumaya fırsat bulamıyorum.
– İstanbul’da mutlu musunuz?
Gayet güzel. Sokakta, meydanda vatandaşla güzel günlerimiz geçiyor. İstanbul öyle bir yer ki sıkılıyorum dersin, köyüne dönersin, dördüncü gün gözünüzde tüter.
– İstanbul’da dikey yapılaşma, betonlaşma geri dönülmez bir noktaya gelmemiş mi? Siz çokça yeşil alan vaat ediyorsunuz. Nasıl olacak, bu kadar betonu yıkıp yeşil alan mı yapacaksınız? “Toplu taşıma artacak”
– En büyük önceliğiniz trafik sorunu gibi görünüyor.
Herkesin her gün yaşadığı sorun trafik. Dünyanın en güzel şehrini inşa edelim. Yolu yoksa, iletişimi kopuksa, ne anlam ifade eder ki? Toplu taşımanın payını yüzde 48’e çıkaracağız. Şu anda 18. Bu, karayolundan yüzde 30 azalma demek. Dikey koridorlar var. Bu koridorlara daha çok kafa yoracağız.
– İstanbul’u uzun zamandır sizin siyasi geleneğinizden insanlar yönetti. Sorun olarak konuştuklarımızın çoğu bu dönemde gündeme geldi.
Tam olarak öyle değil. Tüm belediyeler AK Parti’de değil. Neticede meclislerde bu işler konuşuluyor. Mahkemeye niye taşımıyorlar? Gökdelenlerin çoğu CHP belediyelerinin olduğu yerde. İmar yetkisi Büyükşehir’de diyorsunuz ama ilçe belediyelerinin mahkemeye gitme hakkı var. O ilçelerde, o gökdelenlerle ilgili hangi davalar var?
– Siyasetin genelindeki beka tartışmasına, genel yerel tartışmalarına pek fazla katılmadınız.
Genel başkanlar seviyesinde bu kampanya yürütülüyor. Benim bu konulara girmememin sebebi, beka meselesi ile ilgisizim anlamına gelmemeli. Kürdistan diye Türkiye’de bir yer kabul etmek asla kabul edilebilir bir şey değil. Bu aymazlığa hiçbir şekilde geçit vermemek lazım. Ancak ben İstanbul’u konuşurum. İstanbul’a adayım. Genel seçim değil. İstanbul odaklı gitmeyi tercih ediyorum ama biri kalkıp bu meseleyi gündeme getirirse evvel Allah orada da cevabını veririm.
“Ekonomide bir yavaşlamanın olduğu gerçek, bu sır değil”
– İstanbul gözünüzü korkutmuyor mu?
Asıl olan İstanbul’un ekonomisini büyütmek, cazibesini artırmak ve İstanbul’da yetişen gençlere iş bulmaktır. Genç işsizlik dünyanın problemi. Avrupa’da en az genç işsizlik oranı bizde. Dünya 2009’dan beri küçülüyor. İç savaşlar, ülkelerdeki gelir dağılımı dengesizliğinden dolayı sıkıntı var. Küresel sıkıntı bütün ülkeleri etkiliyor. Yüzde 3’ün altı, dünya nüfus artışına göre küçülmedir. 10 yıldır dünyanın milli geliri artmıyor. Dünya fakirleşiyor, bundan da herkes nasibini alıyor.
“Acil işler var”
– İstanbul’u marka şehir, moda şehir yapmak için daha stratejik projeleriniz var mı?
Burada acil, olmazsa olmaz işlerden bahsediyorum. İstanbul’da hayat eziyet haline gelmişse, diğer güzelliklerini gölgeler. İstanbul Türkiye’yi taşıyan şehir. Ekonomisiyle, kültürüyle, tarihiyle, doğasıyla, Türkiye’nin değil dünyanın hazinesi. Dünya şehirleri arasında en fazla merak edilen, görülmek istenen 5. şehir. Bunca sorununa rağmen insanlar geliyor. İstanbul’da bizim altyapı, trafik gibi temel konuların dışında birçok projemiz var. İstanbul 4.0 vizyonumuz. Üreten İstanbul diyoruz. Üreten İstanbul’da ne var: İstanbul’u turizmde 22 milyona taşımak istiyoruz. Deniz yolu ile gelen turist sayısını artırmak istiyoruz. İkincisi kongre ve fuar kapasitesi mükemmel. Bunu Avrupa başta olmak üzere, özellikle de gelişmekte olan ülkelere Afrika’ya yönelik bir merkeze dönüştürmek istiyoruz. Türkiye, İstanbul dünyanın ortasında. Dünyanın en büyük havalimanı var. Bunu ön plana çıkaracağız. Finans merkezi olma gayretlerimizi artıracağız. Ayrıca katma değeri fazla teknolojik ürünlerin üretildiği, akıl terinin daha fazla olduğu bir şehir haline getireceğiz. Bu da gençlere, kadınlara iş hayatında daha fazla imkan anlamına geliyor. Örneğin Pendik’te biyoteknoloji enstitüsü kuracağız.
“Sahada da gördük”
– İşsizlik, yoksulluk, sizi olumsuz etkiliyor mu?
Bir ekonomik sıkıntı yaşadığımız, ekonomide bir yavaşlamanın olduğu gerçek. Bu sır değil. Bunu zaman zaman sahada da görüyoruz.”