Demokrasi ve Atılım Partisi’nin (DEVA) kurucusu Ali Babacan, Fox TV’de ‘Çalar Saat’te İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.
Babacan’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
“Bu nedenle Merkez Bankaları piyasalara daha fazla para sürerek bu durgunluğu atlatmaya çalışıyor. Yine de durgunluk riski hala var. Bir de koronavirüs ile ilgili gelişmeler, ticaretin yavaşlama riski, tedarik zincirleri ile ilgili riskler, dünyadaki ürün talebini ve petrol talebini azaltıyor. Petrol fiyatı düşüyor.
Üretim ile ilgili anlaşmazlık var. O bol arz, düşen talep fiyatın düşmesini kaçınılmaz kılar. Bu Türkiye için iyi haber. Türkiye petrol ve gaz ithal ediyor. Böyle 30 dolarlarda kalması Türkiye için iyi haber. Virüs daha çok etkin olursa, daha fazla insan maruz kalırsa bu fiyat kolay kolay yükselmez. Yaz aylarının gelmesiyle salgının trendi tersine dönerse o zaman farklı gelişmeler olabilir.
Altın fiyatları istikrarsızlık olduğunda yükselir, her şey karmakarışık olduğunda insanlar sağlam bir limana park etmek ister yatırımlarını, o da çoğu zaman altın olu.
Partinin ismi çarşamba günkü lansman programında teyit edeceğiz. Bu çıkan isim olabilir de başka bir isim de olabilir. Kuruluşta İçişleri Bakanlığı’na bir dilekçe veriliyor. 90 kişilik bir kurucular kurulu ile bu sabah bakanlığa dilekçemiz veriliyor. Partinin tüzüğünün, programının son halini verdik. Heyetimiz gidecek İçişleri Bakanlığı’na dilekçeyi verecek.
Türkiye’nin yeniden özgürlükler sorunu yaşaması, kendi vatandaşını baskı altında tutan yönetim anlayışının hakim olması, Türkiye’de yeniden, sil baştan ihtiyacı oluştu. Temel ilkeleri ihya eden, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, özgürlüklerini, demokrasiyi ihya eden, kendi vatandaşı için çok daha yaşanabilir bir Türkiye’nin oluşturulması mevcut yönetimle mümkün değil. Mevcut siyaset tarzıyla ülkenin refaha kavuşması, huzura ermesi mümkün değil.
Biz Türkiye için refah seviyesi artmış, insanların özgürce yaşadığı, insanların korkmadan geleceğini planladığı bir Türkiye istiyoruz. Bunu yaparken de temel değerleri ihya etmemiz gerekiyor. Yeniden özgürlük, demokrasi dememiz gerekiyor. Bunları yapmazsak Türkiye daha kötü günler görür.
Hapiste gazeteciler var, tecrit edilmiş gazeteciler var. Çok sayıda gazeteci işlerinden alınmış, ayrılmış, yeniden işe girmeleri de mümkün değil.
Basın özgürlüğü partimizin en önem vereceği konulardan. Partimizin programı ve tüzüğünün birinci sayfasını açın birinci madde basın özgürlüğü.
Yönetim ‘her şey güzel’ diyor ve ‘sorun var’ diyeni tutukluyorsanız, o ülke sorunlarını konuşamıyor demektir. O ülkenin sorunlara çözüm üretmesi mümkün değil.
Türkiye’nin hastalıklarını açıkça konuşabilmeliyiz ki tedavi, çözüm aşamasına geçebilelim.
Her devletin kendi güvenliği ile ilgili tedbir ve refleksleri olabilir. Bunun gelişmiş demokrasilerde nasıl uygulandığına bakmak lazım. Bugün, Almanya, İngiltere, Fransa’nın bir güvenlik riski yok mu? Tüm ülkelerde güvenlik riskleri olduğu halde, basın özgürlüğü nasıl beraberce ele alınıyor. Bunlara bakmak lazım.
Türkiye’deki sorunun temelinde kötü yönetim yatıyor. Yüzde 50+1, ‘ben dedim’ oldu, atı alan Üsküdar’ı geçti değil. Böyle olmaz. Yönetenler kendilerini hukukla bağlı kılıyor mu? Meclis’in denetimi altında hissediyor mu? Meclis denetim gücü en yüksek organdır. Meclis’in bu fonksiyonunun çalıştırılması gerekiyor. Meclis çok zayıflamış durumda.
Türkiye’nin şu anki durumuna üzülüyorum. Ülke bunu hak etmiyor. Çok daha iyisini hak ediyor.”
‘Erdoğan’la mücadele edebilir misiniz’ sorusuna, Babacan, “Bizim hedefimiz Türkiye’nin sorunlarını çözmek. Kişilerle uğraşmayacağız. Bizimle uğraşabilirler ama biz uğraşmayacağız” yanıtını verdi.