Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısında 24 Haziran’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacak mı olmayacak mı tartışmaları sürüyor.
ANAR’ın sahibi İbrahim Uslu, Gazete Habertürk’te Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtta, Gül’ün muhalefet tarafından ortak aday olarak kabul görmesi durumunda buna sıcak yaklaşacağını düşündüğünü söyledi.
Seçimlerin öne çekilmesinin, AKP’nin en büyük silahlarından biri olan, ‘kapı kapı gezme, birebir meseleyi anlatma’ gibi iletişim tekniklerinden mahrum kalması anlamına geldiğini ifade eden Uslu, Ramazan ayının seçim kampanyasını olumsuz etkileyeceği görüşünü ifade etti.
Gül’ün kamuoyu yoklamalarına göre, mevcut oy oranının yüzde 48.5 olduğuna değinen Uslu, Gül’ün tek bir partinin adayı olmak istemediğini ancak ortak aday gösterilmesi halinde adaylığa sıcak baktığını aktardı.
Son ankete göre, siyasi partilerin oy oranını da açıklayan Uslu, AKP’nin yüzde 46-47, MHP’nin yüzde 6-8, CHP’nin yüzde 22-23, İYİ Parti’nin yüzde 9-11 ve HDP’nin yüzde 10 aralığında olduğunu kaydetti.
Saadet Partisi’nin oy oranında gözle görülür bir artış olmadığına dikkat çeken Uslu, erken seçimin öne alınacağı yönündeki tespitine rağmen, 24 Haziran tarihinin kendisi için de sürpriz olduğunu çünkü partilere seçime hazırlanmak için zaman bırakılmadığını dile getirdi.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ‘sürpriz’ erken seçim çağrısı ile ilgili ise, Uslu şu yorumu yaptı:
“Bence öyle bir şey olamaz. Mutlaka daha öncesinde görüşülüp konuşulmuş ve onun üzerine böyle bir öneride bulunulmuştur. Devlet Bahçeli niye böyle bir emrivaki yapsın? Hatta birçok yorumcu Sayın Başbakan Binalı Yıldırım’ın Bahçeli’ye sürpriz ziyaretinde bunun konuşulduğunu rivayet etti.
Benim duyduğum kulis bilgisi, ilk önce AK Parti’nin bu kanaate ulaştığı ve teklifin AK Parti’den Sayın Bahçeli’ye iletildiği, Sayın Bahçeli’nin bunu kendi parti meclisine götürdüğü ve parti meclisinden bu karar alındıktan sonra da deklare ettiği şeklinde. Bu daha rasyonel.
Muhalefetin tek başına mı yoksa ortak adayla mı başarılı olacağı yönündeki soruya, Uslu, “Yüzde 48.5 kaç parçaya bölünürse bu o kadar iktidarın lehine, muhalefetin aleyhine olur. Muhalefet birden fazla parçaya bölünürse seçimin ilk turda Sayın Erdoğan lehine biteceğini düşünenlerdenim. Rekabet olabilmesi için 48.5’in konsolide olması lazım. Muhalefetin ortak adaysız kazanma şansı yok. İkinci tura bırakma hesabı işlemez” yanıtını verdi.
Kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre, Gül’ün muhalefet içinde en yüksek oy alan isim olduğunu ifade eden Uslu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rakamları hatırlamıyorum ama yüzde 48.5’i en fazla ölçüde toparlayan aday Sayın Gül’dü. HDP tabanının oy vermeye en sıcak baktığı aday Sayın Gül olduğu için kendisi saymış olduğunuz diğer adaylara göre ön plana çıkıyor.”
Gül’ün adaylığının yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaratma ihtimaliyle ilgili soruya da Uslu şu yanıtı verdi:
“Orada CHP’nin Sayın İhsanoğlu’na haksızlık ettiğini düşünüyorum. Aslında Sayın İhsanoğlu aday olduğu için ne CHP ne MHP tabanında iddia edildiği gibi bir fire olmadı. O dönemde CHP ve MHP’yi üst üste koyduğunuzda 38 civarı bir oyları vardı. Sayın İhsanoğlu da 38 aldı. Seçmen disiplini en yüksek olan iki parti var: Biri CHP, diğeri HDP. Aday kim olursa olsun, partileri aday gösterdikten sonra oy verirler. CHP, tabanına çok ters isimleri milletvekili ya da belediye başkan adayı yaptı ve firesiz bütün oyları aldılar. Mansur Yavaş, CHP tabanının asla ve asla benimsemeyeceği bir adaydır. Çok tescilli bir ‘ülkücü’den bahsediyoruz. Ankara’daki aşırı sol gelenekten gelen CHP seçmenleri bile firesiz Mansur Yavaş’a oy verdiler. CHP seçmeni, eğer partisi rakibini alt etmek için kendi geleneğinden gelmeyen bir aday gösterirse ona oy veriyor.
Gördüğüm kadarıyla Sayın Gül bir partinin adayı olmak istemiyor. Muhalefetin ortak adayı olması durumunda adaylığa sıcak bakacağını düşünüyorum. Ama muhalefet ortak aday olarak Sayın Gül’ü göstermezse, tek başına bir partiden aday olmayı uygun bulmaz.”