Mardin’de sürdürülen soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırılarak gözaltına alınan ve daha sonra 24 Kasım’da tutuklanarak 3 Şubat’ta tahliye edilen Mardin Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Türk, HDP grubunda konuşma yaptı.
Dün, bu ülkenin geçirdiği ağır dış koşullarına baharın koşullarına ilk cemre havaya düştü. Ve hiç geçmeyecek gibi sanılan o fırtına, o kara kış yerini birden bire tabiatın kendini yeniden var ettiği günlere kapı açacak. Gecenin en karanlık zamanı, sabaha en yakın zamanıdır. Şimdiden bu ülkenin savaşla eşit olan kışına güle güle, barışla eşit olan baharlarına hep birlikte “Merhaba” demek istiyoruz, geçecek bu günler. Sevgili akademisyen hocalarımız buradalar. İletişimden, Tıp Fakültesi’nden, Siyasal’dan ve başka alanlardan tüm akademisyenler burada. Bu ülkede bir şey yaptılar. Vicdanı ve adaleti dile getirdiler. Bu kadar. İçinde solcusu var, sağcısı var, erkek var, kadın var; ama hepsinin ortak paydası hakkı dile getirdiler. Hakkı dile getirmenin bedelini işiyle, aşıyla, beceremezler ama onurlarıyla ödemek olduğunu tecrübe ettiler. İktidar sözcüleri hamaseti seviyorlar, Osmanlı’ya referans vermeyi seviyorlar. Kemal Paşazade’nin atına başlayan çamur kaftanına bulaşınca “Alimin atından sıçrayan çamurdur, kaftanı tabutumun üstüne örtün” dediğini biliyoruz. Fatih, İstanbul’u fethettiğinde ona çiçek sununca Akşemseddin’e çiçek vermeye çalışıyorlar. Fatih reddediyor, ben padişahım ama o benim hocamdır diyor. Bu kadar bunları referans veriyorsunuz, onların yaptıklarına bakın, sizin bu akademisyenlerin cübbelerine layık gördüğünüze bakın. Özgür bilimi savunmaktan başka hiçbir iş yapmayan bu akademisyenlerin cübbelerini çamura buladınız. Bütün akademisyenlere sesleniyorum, sizin o cübbeleriniz bu ülkenin barış bayrağı olacaktır.
Mardin’de sürdürülen soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırılarak gözaltına alınan ve daha sonra 24 Kasım’da tutuklanarak 3 Şubat’ta tahliye edilen Mardin Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Türk, HDP grubunda konuşma yaptı.
Dün, bu ülkenin geçirdiği ağır dış koşullarına baharın koşullarına ilk cemre havaya düştü. Ve hiç geçmeyecek gibi sanılan o fırtına, o kara kış yerini birden bire tabiatın kendini yeniden var ettiği günlere kapı açacak. Gecenin en karanlık zamanı, sabaha en yakın zamanıdır. Şimdiden bu ülkenin savaşla eşit olan kışına güle güle, barışla eşit olan baharlarına hep birlikte “Merhaba” demek istiyoruz, geçecek bu günler. Sevgili akademisyen hocalarımız buradalar. İletişimden, Tıp Fakültesi’nden, Siyasal’dan ve başka alanlardan tüm akademisyenler burada. Bu ülkede bir şey yaptılar. Vicdanı ve adaleti dile getirdiler. Bu kadar. İçinde solcusu var, sağcısı var, erkek var, kadın var; ama hepsinin ortak paydası hakkı dile getirdiler. Hakkı dile getirmenin bedelini işiyle, aşıyla, beceremezler ama onurlarıyla ödemek olduğunu tecrübe ettiler. İktidar sözcüleri hamaseti seviyorlar, Osmanlı’ya referans vermeyi seviyorlar. Kemal Paşazade’nin atına başlayan çamur kaftanına bulaşınca “Alimin atından sıçrayan çamurdur, kaftanı tabutumun üstüne örtün” dediğini biliyoruz. Fatih, İstanbul’u fethettiğinde ona çiçek sununca Akşemseddin’e çiçek vermeye çalışıyorlar. Fatih reddediyor, ben padişahım ama o benim hocamdır diyor. Bu kadar bunları referans veriyorsunuz, onların yaptıklarına bakın, sizin bu akademisyenlerin cübbelerine layık gördüğünüze bakın. Özgür bilimi savunmaktan başka hiçbir iş yapmayan bu akademisyenlerin cübbelerini çamura buladınız. Bütün akademisyenlere sesleniyorum, sizin o cübbeleriniz bu ülkenin barış bayrağı olacaktır.
Mardin’de sürdürülen soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırılarak gözaltına alınan ve daha sonra 24 Kasım’da tutuklanarak 3 Şubat’ta tahliye edilen Mardin Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Türk, HDP grubunda konuşma yaptı.
Dün, bu ülkenin geçirdiği ağır dış koşullarına baharın koşullarına ilk cemre havaya düştü. Ve hiç geçmeyecek gibi sanılan o fırtına, o kara kış yerini birden bire tabiatın kendini yeniden var ettiği günlere kapı açacak. Gecenin en karanlık zamanı, sabaha en yakın zamanıdır. Şimdiden bu ülkenin savaşla eşit olan kışına güle güle, barışla eşit olan baharlarına hep birlikte “Merhaba” demek istiyoruz, geçecek bu günler. Sevgili akademisyen hocalarımız buradalar. İletişimden, Tıp Fakültesi’nden, Siyasal’dan ve başka alanlardan tüm akademisyenler burada. Bu ülkede bir şey yaptılar. Vicdanı ve adaleti dile getirdiler. Bu kadar. İçinde solcusu var, sağcısı var, erkek var, kadın var; ama hepsinin ortak paydası hakkı dile getirdiler. Hakkı dile getirmenin bedelini işiyle, aşıyla, beceremezler ama onurlarıyla ödemek olduğunu tecrübe ettiler. İktidar sözcüleri hamaseti seviyorlar, Osmanlı’ya referans vermeyi seviyorlar. Kemal Paşazade’nin atına başlayan çamur kaftanına bulaşınca “Alimin atından sıçrayan çamurdur, kaftanı tabutumun üstüne örtün” dediğini biliyoruz. Fatih, İstanbul’u fethettiğinde ona çiçek sununca Akşemseddin’e çiçek vermeye çalışıyorlar. Fatih reddediyor, ben padişahım ama o benim hocamdır diyor. Bu kadar bunları referans veriyorsunuz, onların yaptıklarına bakın, sizin bu akademisyenlerin cübbelerine layık gördüğünüze bakın. Özgür bilimi savunmaktan başka hiçbir iş yapmayan bu akademisyenlerin cübbelerini çamura buladınız. Bütün akademisyenlere sesleniyorum, sizin o cübbeleriniz bu ülkenin barış bayrağı olacaktır.
Mardin’de sürdürülen soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırılarak gözaltına alınan ve daha sonra 24 Kasım’da tutuklanarak 3 Şubat’ta tahliye edilen Mardin Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Türk, HDP grubunda konuşma yaptı.
Dün, bu ülkenin geçirdiği ağır dış koşullarına baharın koşullarına ilk cemre havaya düştü. Ve hiç geçmeyecek gibi sanılan o fırtına, o kara kış yerini birden bire tabiatın kendini yeniden var ettiği günlere kapı açacak. Gecenin en karanlık zamanı, sabaha en yakın zamanıdır. Şimdiden bu ülkenin savaşla eşit olan kışına güle güle, barışla eşit olan baharlarına hep birlikte “Merhaba” demek istiyoruz, geçecek bu günler. Sevgili akademisyen hocalarımız buradalar. İletişimden, Tıp Fakültesi’nden, Siyasal’dan ve başka alanlardan tüm akademisyenler burada. Bu ülkede bir şey yaptılar. Vicdanı ve adaleti dile getirdiler. Bu kadar. İçinde solcusu var, sağcısı var, erkek var, kadın var; ama hepsinin ortak paydası hakkı dile getirdiler. Hakkı dile getirmenin bedelini işiyle, aşıyla, beceremezler ama onurlarıyla ödemek olduğunu tecrübe ettiler. İktidar sözcüleri hamaseti seviyorlar, Osmanlı’ya referans vermeyi seviyorlar. Kemal Paşazade’nin atına başlayan çamur kaftanına bulaşınca “Alimin atından sıçrayan çamurdur, kaftanı tabutumun üstüne örtün” dediğini biliyoruz. Fatih, İstanbul’u fethettiğinde ona çiçek sununca Akşemseddin’e çiçek vermeye çalışıyorlar. Fatih reddediyor, ben padişahım ama o benim hocamdır diyor. Bu kadar bunları referans veriyorsunuz, onların yaptıklarına bakın, sizin bu akademisyenlerin cübbelerine layık gördüğünüze bakın. Özgür bilimi savunmaktan başka hiçbir iş yapmayan bu akademisyenlerin cübbelerini çamura buladınız. Bütün akademisyenlere sesleniyorum, sizin o cübbeleriniz bu ülkenin barış bayrağı olacaktır.