“Gezmeyi seven bir aileydik. Hamileliğimin 23’üncü haftasında doktor onayıyla beş günlük bir Amerika gezisine çıktık. Vardıktan bir gün sonra kendimizi acilde bulduk. Doğum başlamış… Doktorlar böyle bir bebeğin yaşasa bile engelli olma ihtimalinin yüzde 95 olduğunu söylediler… 48 saat sonra Can doğdu. Yaşama ihtimali yüzde 40’tı. Büyük bir travmaydı, daha önce böyle bir çaresizlik yaşamamıştık…”
İnci Candemir, 16 yıl önce ilk kez anne olma deneyimini BBC Türkçe’ye bu şekilde anlattı.
Sağlık Bakanlığı’na göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 120 bin aile prematüre bebek sahibi oluyor.
Bu erken doğumlar, yenidoğan ölüm sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Prematüre bebekler için sağlık hizmetleri teknik açıdan çoğunlukla yeterli ancak bebek ve ailenin bütünsel sağlığı açısından iyileştirilebilecek yanları var.
Normal koşullarda anne-baba yanına verilen bebekler erken doğdukları takdirde yenidoğan acil servisine alınıyor ve haftalar, hatta aylarca burada kalıyorlar.
Buna karşın birçok ebeveynin doğum izni süresi 16 haftayla sınırlı.
Bu da aileleri bebekleri ve işleri arasında seçim yapmaya zorluyor.
Ebeveynlerin bebek yoğun bakımına erişmesine getirilen kısıtlamalar ve yenidoğan hemşirelerinin üzerindeki yük de prematüre bakımında sıkça dile getirilen sorunlar arasında.
Prematüre nedir, neden özel bakıma ihtiyaç duyar?
Normal koşullarda anne karnındaki bir bebeğin gelişimi 40 haftada tamamlanıyor.
Doğum 37’inci haftadan önce olduğunda bebekler prematüre olarak tanımlanıyor.
Resmi verilere göre Türkiye’de yaklaşık her 100 bebekten 13’ü bu süreden önce doğuyor.
Sağlık Bakanlığı’na göre yüksek riskli gebelikler, küçük ya da ileri yaşta gebelik, çoğul gebelik, tütün ya da bağımlılık yapıcı madde kullanımı ve yetersiz beslenme gibi faktörler erken doğum riskini artırıyor.
Prematüre bebeklerin birçoğu ilk andan itibaren nefes almak gibi temel yaşam fonksiyonlarını gerçekleştirmek için tıbbi desteğe ihtiyaç duyuyor.
Türk Neonatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Esin Koç, “Bir bebek ne kadar erken ve düşük ağırlıkla doğmuşsa doğumdan sonra sorun yaşama riski o kadar artar” diyor.
“Uygun canlandırma yapılmadığında beyin ve diğer organlarda kalıcı hasar riski yüksektir; bu yüzden ilk anlar büyük bir özen ve uzmanlık gerektirir” diye ekliyor.
Koç, bu bebeklerin ilk nefeslerini alabilmeleri, kalp ritimlerinin dengelenmesi ve vücut ısısının korunması için deneyimli bir yenidoğan ekibinin gerekli olduğunu vurguluyor.
Erken doğan bebekler vücut ısılarını düzenleyemedikleri için ve olası enfeksiyonlardan korunmaları adına kuvözlerde izole ediliyorlar.
Genellikle emme ve yutma refleksleri yeterince gelişmediği için damardan veya tüp yoluyla beslenmeleri gerekiyor.
‘Kadınlar prematüre bebeğini bırakıp işe dönemiyor’
İnci Candemir bugün prematüre bebek ebeveynleri için danışmanlık yapıyor ve sosyal medyada kendisini takip eden binlerce kişiyle deneyimlerini paylaşıyor.
Candemir’e göre prematüre bebeklerinin ailelerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri doğum izinlerinin yeterli olmaması.
Oğlunun erken doğmasının ardından beş gün planladığı Amerika seyahatinin 135 gün sürdüğünü anlatıyor ve ekliyor:
“Öncesinde uluslararası bir şirkette beyaz yakalı bir çalışandım. Ama Can hastaneden taburcu olduğunda 16 haftalık doğum iznim çoktan bitmişti. Ben de işimi bırakmak zorunda kaldım.”
Türkiye’de kadınların doğum izni 16 hafta.
Babalık izniyse memurlar için 10, özel sektör için beş gün.
Candemir, devlet memuru olan kadınların erken doğum yapmaları durumunda refakat izniyle bu süreyi uzatabildiğini söylüyor.
Refakat izni en fazla üç ay süreyle veriliyor.
Bu durum birçok anne-babayı işi ve bebeği arasında seçim yapmak zorunda bırakıyor.
Candemir, “Kimse preamütüre bebeğini bırakıp işe gidemiyor, zaten müthiş bir suçluluk duygusu hissediyorlar, neredeyse tümü işini bırakıyor” diyor.
Kamu hastaneleri yeterli mi?
BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlar, Türkiye’deki kamu hastanelerinin çoğunun prematüre bebeklerin ihtiyaç duyduğu ileri bakım teknolojilerine sahip olduğu konusunda hemfikir.
Ancak yatak sayısının yetersiz olduğunu vurguluyorlar.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu, kamudaki yatakların “yeterli olmadığını” söylüyor.
Türkiye’deki yenidoğan bebek bakım kapasitesinin “yarısından fazlasının” özel hastanelerde olduğunu ekliyor.
Türk Neonatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Esin Koç da “Özel hastanelerde çok daha fazla olan yoğun bakım yatak sayısının kamu hastanelerine kaydırılması, bölgesel dengesizliklerin giderilmesi ve sağlık personelinin bu alanda uzmanlaşması, prematüre bebek bakımında daha sürdürülebilir, erişilebilir ve denetlenebilir bir yapı oluşturulmasını sağlayacaktır” yorumunu yapıyor.
‘Uzman hekim ve hemşire eksikliği bakım kalitesini olumsuz etkiliyor’
Prematüre bebeklerin bakımında kritik faktörlerden biri uzmanlaşmış yenidoğan hekimleri ve hemşireleri.
Prof. Dr. Esin Koç, Türkiye’de yenidoğan uzmanı hekimlerin ve hemşirelerin sayısının yetersiz olduğunu söylüyor.
Koç, bu bebeklerin bakımında kritik bir role sahip olan yenidoğan uzmanı hekimlerin ve hemşirelerin sayıca eksikliğinin bakım sürecinin kalitesini doğrudan etkilediğini belirtiyor.
Bunun sonucunda yenidoğan servislerinde ciddi bir iş yükü oluştuğunu ekliyor.
Kamu hastanelerinde ebeveynlere gönüllü danışmanlık veren İnci Candemir, yenidoğan servislerinde hemşirelerin iş yükünün “çok ağır” olduğunu vurguluyor:
“Bu hemşirelerde ‘burn-out’ [tükenmişlik] sıklıkla görülür, zaten sürekli birileri başka bölümlere gider yerine yenileri gelir… Küçücük bebeklerden kan almak, kaybettiklerinde bunu anne-babalarına söyleyen kişi olmak ve bunu gece-gündüz demeden yapmak inanılmaz bir yük.”
‘Bazı aileler için hastaneye gidiş gelişler bile sorun olabiliyor’
Erken doğan bebekler, hastaneden taburcu olduktan sonra da özel bakıma ihtiyaç duyuyor.
Bu bebeklerin özel mamalarla beslenmeleri, fizyoterapi, ergoterapi ya da akciğer gelişimleri için kritik olan surfaktan maddesini içeren ilaçlarla desteklenmeleri gerekiyor.
Küçükosmanoğlu, ailelerin sosyo-ekonomik durumuna göre bu ihtiyaçları karşılamakta zorlanabildiğini söylüyor.
“Devlet bu masrafların bir bölümünü karşılıyor ama bazı aileler için hastaneye gidiş gelişler bile sorun olabiliyor” diye ekliyor.
El Bebek Gül Bebek Derneği Başkanı İlknur Okay, Türkiye’de prematüre bebeklerin sağlık takiplerinin ayrı ayrı randevularla sürmesinin sorun olduğunu belirtiyor.
Bu süreçte pediatrik kardiyologlardan göz hastalıkları uzmanlarına ve solunum terapistlerine kadar gibi farklı uzmanlık alanlarından sağlık profesyonelleri rol alabiliyor.
“Ailelerin her bir kontrol için ayrı randevu alması ve hastanelere götürmeleri gerekiyor ancak prematüre takip merkezi olsa işler kolaylaşır, bebekler enfeksiyonlara açık hale gelmez” diyor.
‘Ebeveynler ünitelere girebilse çeteler bu kadar cesur davranamazdı’
Prematüre bebeklerle ilgili çalışan sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Türkiye’de yenidoğan acil servislerinde ailelerin bebeklerinden ayrılmasının önemli bir sorun olduğunu savunuyor.
Bu uygulamayla ailelerin bebekleriyle sınırlı sürelerde vakit geçirmesine izin veriliyor.
Süreler hastaneden hastaneye değişiyor.
İlknur Okay, gelişmiş ülkelerde “sıfır ayrılık politikası”yla yenidoğan acil servislerinin “aile merkezli” hale getirildiğini belirtiyor.
Son araştırmaların bu uygulamanın olumlu etkilerini ortaya koyduğunu aktarıyor:
“Bebekler anne-babasından ayrılmadığında solunum cihazından daha hızlı çıkıyor, ailenin psikolojik durumuna olumlu katkı sağlıyor, annenin süt verimini, bebeğin bağlanmasını da olumlu etkiliyor.”
İnci Candemir de ABD’de doğum yaptığı hastanede aile merkezli bakım uygulandığını ve oğulları Can’ın birçok riski atlatıp 16 haftada taburcu olabilmesinde bunun katkısını hissettiklerini belirtiyor:
“Tüm süreyi içeride geçirebiliyorsunuz, sadece annenin uyumasını istedikleri için yedi-sekiz saat eve gönderiyorlar… Anne babanın sesini kaydedip bebeğe dinletiyorlar; ten-tene temas, yoksa sabit dokunuşla şifa verme gibi uygulamalar vardı” diyor.
Okay, yoğun bakıma erişimin artırılmasının “yenidoğan çetesi” olarak bilinen oluşumların da önüne geçebileceğini savunuyor.
Okay, “Anneler-babalar ünitelere 7-24 girebiliyor olsaydı bu çeteler de bu kadar cesur davranamazlardı” diyor.
Ancak İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu, bu uygulamaların yapılabilmesi için, koşulların uygun olması gerektiğinin altını çiziyor.
Dr. Küçükosmanoğlu bunun ancak “personel eksik değilse, yoğun bakım alanı yeterliyse, anneye babaya hijyeni sağlayacak eğitim verilebiliyorsa” mümkün olabileceğini vurguluyor.
‘Aileler umutsuzluğa kapılmasın, bebekleri çok güçlü’
Prematüre annelerinin doğum sonrasındaki ilk birkaç ayda depresyon riskinin diğerlerinden daha fazla olması bekleniyor.
İnci Candemir, annelerin bu süreçle ilgili kendilerini suçlamaya meyilli olduğunu vurguluyor.
Toplumsal bilinçsizliğin de bu hissi kamçıladığını söylüyor.
Esin Koç, Türkiye’de bazı hastanelerde, prematüre aileleri için eğitimler ve psikolojik destek hizmetleri sunulduğunu ancak bunların yaygınlaştırılması gerektiğini tavsiye ediyor.
İlknur Okay ailelerin yalnızca fiziksel değil ruhen de desteklenmesi gerektiğini söylüyor.
Candemir, erken doğum yapan anne babalara “umutsuzluğa kapılmamalarını” tavsiye ediyor ve ekliyor: “Bebekleri çok güçlü, morallerini yüksek tutup doğru bilgiye ulaşmaya çalışsınlar.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – MERVE KARA-KAŞKA