Hastane yönetimi, binalarının deprem açısından riskli binalar arasında olduğu ve bu nedenle hızla deprem riski düşük binalara nakli geçici çözüm olarak çalışanlarına duyurmuştu. Hastanenin Maltepe Başıbüyük’teki arazisinde yarı çelik prefabrik hastanenin kısa sürede yapılacağı bilgisi de paylaşılmıştı. Ancak bu açıklama kaygıları gidermeye yetmedi.
Güçlendirilmesi nedeniyle taşınmasına karar verilen her hastanede, “Acaba geri dönecek miyiz?” kuşku ve kaygısı yaşanıyor. Bir zamanlar orman içinde sanatoryum olarak hizmet veren hastanenin de etrafı binalarla kuşatıldı. Sahibi olduğu yeşil alanın, birilerinin iştahını kabartmasından endişe ediliyor.
Türk Toraks Derneği, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Ek Hizmet Binası ile Sultanbeyli Devlet Hastanesi’ne taşınacak hastanenin, kendi yerinde ve en kısa sürede dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
Hastanede yılda 310 bin muayene ve her ay en az 250 bronkoskopi işlemi yapılıyor. İstanbul’un Anadolu yakasındaki hiçbir hastanenin solunum sistemi hastalarına yönelik böyle bir kapasitesi ve imkanı yok. Hastanenin taşınma döneminde bu yükü azaltabilecek her uygulama özellikle Anadolu yakasında ikamet eden göğüs hastalarının sağlık hizmetine ulaşamaması anlamına gelecek.
Hastane verem, çok ilaca dirençli veremin tanı ve tedavisinde ülkenin ve dünyanın öncü kuruluşları arasında yer alıyor. Yurtdışından gelen çok sayıda verem hastasını da iyileştiriyor.
Dört yılda neden adım atılmadı?
Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, sadece İstanbul’da solunum sistemi hastalıklarının önemli bir yükünü üstlenen kurumdan ibaret değil. Aksine gerek geçmiş mirası, gerekse bugünkü yetkinliği nedeniyle bir ekol ve okul. Hastane, 1950 yılında Adalet Süreyya İlmen’in ‘sağlık kurumu olarak kullanılmak şartıyla’ hibe ettiği bir alanda faaliyetine başladı.
1952’de 50 yataklı olan yapı, 1976’da bin 600 hasta yatak kapasitesine ulaştı. 1957’den itibaren bünyesinde göğüs cerrahi hizmeti de sunan hastane Aralık 2018’den itibaren deprem açısından riskli olduğunun belirtilmesi nedeniyle bu hizmeti kendi cerrahi binasında sunamıyor. Başka bir merkeze taşındı. Aradan geçen dört yılda göğüs cerrahisi binası için bir çözüm geliştirilmedi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Toraks Derneği, şunları ifade etti: “6 Şubat depremi sonrası taşınacak olan diğer hastanenin geleceğiyle ilgili endişemizi arttıyor. Hastanenin yetkinliği bakımından büyük bir kayıp anlamına gelen bu eksikliğin giderilmesi ve hastanenin yeniden hem göğüs hastalıkları hem göğüs cerrahisi yönünden yetkin bir merkez haline dönüşmesi sağlanmalı. Bununla birlikte hastanede 2001’de SSK (şimdiki SGK) bünyesinde ilk açık kalp ameliyatı, 2009’da ilk başarılı akciğer nakli yapıldığı unutulmamalı ve hastane kompleksi tarihinin getirdiği mirasa yakışır biçimde kardiyovasküler cerrahi yönünden de yetkinleştirilmeli.”
Yeri doldurulamaz
Geçici taşınma sürecinde ve gelecekte de bu ekol ve okul yapısının özenli biçimde korunması, tek çatı altında yaşamına devam etmesi ve çağın bakış açısıyla eksiklerinin tamamlanarak referans bir torasik merkez olarak geleceğe aktarılması gerektiğini hatırlatan dernek açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Prof. Dr. Asaf Ataseven Ek Hizmet Binası dışında yataklı kamu sağlık kurumu yok. Bu nedenle Süreyyapaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin taşınması, halen var olduğu bölgede kamu sağlık hizmetlerine erişimde, özellikle solunum sistemi hastalıkları açısından kapatılamayacak bir soruna yol açacak. Söz konusu sorunu yaşamamak için geçiş sürecinde hastanenin bir bütün olarak korunarak, kalıcı binaları tamamlanana kadar geçici bir süreyle, Prof. Dr. Asaf Ataseven Ek Hizmet Binası’nda ayaktan ve yataklı hizmetinin bugün mevcut olduğu biçimiyle devamının sağlanması düşünülmeli.
Öte yandan Süreyyapaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yakın çevresinin dışında yer alan kamu sağlık hastane sayısı da oldukça kısıtlı. Bu kurumlar arasında 535 hasta yatağıyla Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi, 400 hasta yatağıyla Sultanbeyli Devlet Hastanesi, bin 205 hasta yatağıyla Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi ve 50 hasta yatağıyla Maltepe Devlet Hastanesi dikkat çekici.
Bu hastaneler arasında en yüksek hasta yatağı sayısına sahip Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nin Kartal, Maltepe, Adalar, Pendik ve Tuzla olmak üzere beş ayrı ilçede hizmet verdiği dikkate alındığında solunum sistemi hastaları için Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin (sadece göğüs hastalarına yönelik 555 yatağı var) ikâme edilemeyecek değeri daha iyi anlaşılabilir. Bu nedenle geçici taşınma sürecinde azalacak her hasta yatağı, göğüs hastalıkları alanında açığı kapatılamayacak bir sorun ve hastalarda hizmete erişememe durumu yaratacak.
İstanbul’un verem hastaları ne olacak?
Süreyyapaşa Hastanesi’nin yüksek hasta yatak kapasitesi dezavantajlı hastalara pozitif ayrım yapabilme imkânı veriyor. 74 yataklı verem (tüberküloz) ve 72 yataklı palyatif servisler bu pozitif ayrımın yansıdığı alanlardan. Bilindiği gibi Sağlıkta Dönüşüm Programıyla birlikte, ülkemizde giderek tüberküloz ve palyatif servis yatakları azalıyor. Oysa Süreyyapaşa İstanbul’un en fazla hasta yatak sayısına sahip tüberküloz ve palyatif servislerini barındırıyor. Hastanenin taşınma sürecinde her iki servisin de yatak sayısında azalma yapılacağı biliniyor. Bu azalmanın anlamı, İstanbul’daki verem hastaları ile ölümcül sağlık sorunları olan ağırlıkla yaşlı ve ek hastalıkları bulunan hastaların kendi başlarına kalacakları gerçeği. İstanbul’da zaten oldukça sorunlu olan tüberküloz sorununu katmerleştirerek arttıracak. Özellikle dirençli verem hastaları yönünden il dışından da hasta kabul ettiği dikkate alınırsa azalacak verem yataklarının olumsuz etkisi ülke çapında olacak.
Uyku merkezi ne olacak?
Ayrıca bünyesinde kamu hastaneleri arasında en fazla sayıda hasta yatağının bulunduğu uyku merkezi var. Taşınma sürecinde bu merkezin yatak sayısındaki olası azalma, hastaların hizmete ulaşamamasına ve mecburen özel sağlık kurumlarına yönelmelerine yol açacak.
Benzer biçimde oldukça yüksek sayıda yatak kapasitesine sahip olan yoğun bakım ve solunum sistemi hastalıklarının sağaltımında kritik role sahip olan pulmoner rehabilitasyon bölümleri de taşınma sürecinde yaşanacak küçülmeden olumsuz etkilenecek ve bu kliniklerin hizmet sunduğu hastalar sağlık hizmetine erişemeyecek.
Solunumsal yoğun bakım hizmetleri önemli
Hastane yıllardan beri solunumsal yoğun bakım hizmeti ile İstanbul’un ve ülkemizin ilklerinden olması, çok sayıda bilim insanı yetiştirmesi ve verdiği hizmetlerle uzmanlık alanımızın önemli bir ekolü olma görevini sürdürüyor.
Özetle, Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul’da göğüs hastalıkları açısından hem çok önemli bir ekol, hem de sunduğu hizmet yönünden vazgeçilmez bir hastane. Bu hastanenin deprem açısından durumu, olası akıbeti, olacaksa taşınma sürecinin organizasyonu ve olası bir İstanbul depreminde üstleneceği rol, Sağlık Müdürlüğü ve hastane başhekimliğin yanı sıra yerel yönetimler, sağlık meslek örgütleri, sağlık sendikaları ve uzmanlık derneği olarak tarafımızın da bulunduğu bir yapıda kararlaştırılmalı.”