Kamu hastanelerine mide ve bağırsak hastalığı için giden vatandaşlar randevu bulmakta zorlanıyor. Özel hastaneler ise gerek muayene gerek endoskopi ve kolonoskopi yaptırmak isteyen vatandaşlardan fahiş ücretler talep ediyor. Hastalar ne yapacağını bilmezken, kamuda gastroenteroloji uzman sayısının giderek azaldığı, tercih edilmediği, var olanların da özel hastaneler tarafından adeta kapıldığı belirtiliyor. Ülkede bin 60 gastroenteroloji uzmanı olduğu belirtilirken, sayının giderek azalmasındaki en önemli faktörün yan dal sonrası yapılan mecburi hizmet ile kamu hastanelerinin ekonomik şartları gibi faktörler sıralandı.
Uzmanlık alanları yemek borusu, mide, bağırsaklar, karaciğer, safra yolları ve pankreas hastalıklarını kapsayan gastroenteroloji uzmanları başta reflü, ülser, hepatit, safra yolları, pankreas ve gastritin yanı sıra sindirim sistemindeki kanserlerle ilgileniyor. Ancak son yıllarda bu alandaki uzman sayısı giderek düşüyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, ‘‘Ülkede bin 60 uzman sayısı var, 170 tane gastroenteroloji asistanı var. Sayı az ve her geçen gün azalıyor. İç hastalıklar sonrası yapılan gastroenteroloji yan dalı sonrasında da mecburi hizmet olması ve üniversitelerin kötü durumu, bu alanın tercih edilmesini de ne yazık ki düşürüyor’’ diye konuştu.
KALİTE DÜŞÜYOR
Prof. Dr. Bor, özellikle yan dal olan branşlarda çok ciddi anlamda bir düşüşün olduğunu vurgulayarak ‘‘Ülkede bin 60 tane gastroentoroloji uzmanı var. Yıllarca Türkiye yan dal kadroları hiç açılmadı. Dahiliye havuzunu büyütmek için otorite bilinçli bir şekilde yan dallara kayışı engellemek istedi. Şu anda Türkiye’de dahiliye kadroları da çok abartıldı. Benim bildiğim Ankara Şehir Hastanesi’nde 350 tane dahiliye asistanı var. Kim eğitecek bunları. Bu kadar asistan ne yapıyor’’ diye sordu. ‘‘Eğitim kalitesi düşüyor” diyen Bor, ‘‘Bu fark edince bu sefer yan dal kadroları açıyorlar. Bu durum düdüklü tencerenin üstünü açmaktır. Yan dal zor bir iş. 6 yıl tıp oku, üzerine iki yıl mecburi hizmet yap, üzerine dört yıl dahiliye oku, iki yıl yeniden mecburi hizmet yap. Ondan sonra bir daha yan dala gir, bir daha mecburi hizmet. 17 yıl eğitim alıyoruz’’ dedi.
Bor, özetle şöyle devam etti:
‘‘Bunu kaldırmıyorlar. Halbuki birini yaptıysa diğer mecburi hizmetlere gerek olmamalı. Bu kadar çok mecburi hizmeti kimse istemiyor. İkincisi üniversite hastanelerinin durumları çok kötü. Malzeme sorunu, ekonomik gibi her anlamda çok kötüyüz. Ama spesifik olarak da orada çalışan asistanların ve yandan asistanların maaşları Sağlık Bakanlığı’nın hastanelerinde çalışanlara göre ciddi oranda az. Bu durum üniversiteden kaçışı artırıyor. Bir sürü arkadaşımız üniversiteyi istediği halde ekonomik gerekçelerle buraları yazmıyor. Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer durum da özel sektör bu çocukları uzmanlıklarını alır almaz kapıyor. Öyle olunca da akademiye kalan insan sayısı daha azalıyor. Geleceğin tıp öğrencileri için, geleceğin akademisi için, geleceğin bilim üretimi için büyük tehlikeler yaşanıyor ve bunları bugünden görmek gerek. Üniversiteler bitiyor.’’