Gaziantep merkezli 47 ilde dün yapılan ev baskınlarında çoğunluğu kız öğrenci olan 208 kişi gözaltına alındı. Suçlamalar arasında kadınların ev ziyaretleri; öğrencilerin Erasmus eğitimi ve anne-babalarını ziyaret için yurt dışına gitmeleri de yer aldı. Savcının dosyaya gizlilik kararı ve avukatlarla 24 saat görüş yasağı getirdiği belirtildi.
Öte yandan, sosyal medya hesabından, kadınların yaptığı ev ziyaretlerini “terör faaliyeti” gibi gösteren ve editli bir video yayınlayan İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya tepkiler sürüyor. Yazar Yılmaz Özdil, “Dünya tarihinde bu kadar çok başörtülüyü hapse atan bir başka iktidar yok. Dünya tarihinde bu kadar çok başörtülüyü mağdur eden başka bir iktidar da yok.” dedi.
Sözcü TV’de ekrana gelen, moderatörlüğünü İpek Özbey’in yaptığı Kırmızı Beyaz programında konuşan Özdil, şunları söyledi:
“23 sene geçmiş hâlâ başörtüsü bilmem ne falan… Bu nedir ya? Ve artık bunu kimse de yemiyor zaten. Yani yemiyor. Tam tersine ben iddia ediyorum. Şu 15 Temmuz meselesinden, şu ataması yapılmayan öğretmenlerden, emeklilerimizden… Mülâkata elenenlerden… Aklına gelebilen her toplumsal hadisede, ben iddia ediyorum. Sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde değil, dünya tarihinde bu kadar çok başörtülüyü hapse atan bir başka iktidar yok. Dünya tarihinde bu kadar çok başörtülüyü mağdur eden bir başka iktidar yok. Çünkü bu mesele başörtüsü ya da başörtüsü meselesi değil. Beyni örtülü erkek meselesi. Bunu siyasete alet etme meselesi. (Böyle itiraflar da vardı hatırlıyorsunuz.) Öyle değil mi yani? Hala bu aynı muhabbet. Yazık, ayıp yani. Toplumu böyle kutuplaştırarak yani günah yani. (Başörtülü kadınlar da her şeyin farkında zaten.) Elbette ya. Sen bu bir tür… Herkes görüyor kardeşim. Türkiye’nin sorunu ne? Ekonomi. Türkiye’nin sorunu ne? Adaletsizlik. Türkiye’nin sorunu ne? İşsizlik. Türkiye’nin sorunu ne? Kara para. Türkiye’nin sorunu ne? Uyuşturucu. Ya bunun türbanlısı, türbansızı, Türkü, Kürdü, etnik kökeni mezhebi var mı ya? Hepimiz bu ülkede aynı bedeli ödüyoruz. Yani sen hâlâ orada, hâlâ orada bakın dikkat edin. Bırakın bu başörtülü bacım muhabbeti. Kabataş’tan beri aynı muhabbet. Yani yazık yani. Ve artık yani sömürünün de bir ölçüsü olur ya.”