OHAL’de sosyal medya gözaltılarının her gün katlanarak artması, toplumda sosyal medya korkusuna neden oldu. Birçok vatandaş sosyal medya hesabını kapattı.
Ev hanımı B.A. gözaltılardan sonra gece oğlunu kaldırıp Twitter hesabını sildirdiğini söylüyor. Öğretmen F.Ş. “Susmamak, yazmak istiyorum ama yazarsam hayatım mahvolacak” endişesiyle sosyal medyadan çıktı. Akademisyen Y.C. ise “Dekanlık, sosyal medya kullanmıyorsanız gizlediğiniz bir şey var diye algılıyor. İşler sarpa sardı” diyor.
İçişleri Bakanlığı sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle binlerce kişi hakkında soruşturma açtı. Bakanlığın verilerine göre 2016 yılının son 6 ayında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilen 10 bin kişi hakkında soruşturma açılarak adli süreç başlatıldı. Türkiye’nin Afrin Harekâtı’na başlamasıyla sosyal medya operasyonları daha da arttı. Harekâtı eleştiren çok sayıda kişi gözaltına alındı. Bakanlığın 5 Şubat tarihinde yaptığı resmi açıklamaya göre ise bu rakam bugüne kadar 449 olarak kayıtlara geçti.
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından ilan edilen OHAL ile çok sayıda kamu emekçisi sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek çalıştıkları kurumlardan ihraç edildi. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle ihraç edilen, gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaş sayısının her geçen gün katlanarak artması toplumda sosyal medya korkusuna neden oldu. Çok sayıda yurttaş sosyal medya hesabını kapattı. Kapatmayanlar ise siyasi paylaşımlar yapmamaya dikkat ederken, ihraç korkusu yaşadıkları için inanmadıkları siyasetçilerin paylaşımlarına hesaplarında yer verdi. Sosyal medya mağdurları ve paylaşımları nedeniyle tedirginlik yaşayan isimler gazetemize konuştu.
‘TUTUKLANMAK İSTEMİYORUM’
Ev hanımı olan B.A.’nın eşi bir kamu dairesinde memur. En büyük oğlu ise her gün adliye koridorlarında koşturan bir avukat. Sosyal medya ile çocukları vesilesiyle tanışan B.A., kısa sürede aktif bir Twitter kullanıcısı haline geldi. B. A. “OHAL’in ilan edilmesiyle takip ettiğim, gerçekleri aktardıklarına inandığım televizyon kanalı kapatıldı. Akşam haberlerini izliyordum ama taraflı habercilik yaptıklarına inandığım için onlara da kızıyordum. Gündüzleri ise işimi bitirdikten sonra kadın programları izlemek yerine görülmeyenleri Twitter’dan öğreniyordum” dedi. Başlangıçta sadece paylaşılanlara baktığını, zaman ilerledikçe ise kendisinin de paylaşım yapmaya başladığını aktaran B.A., “Haksızlık yapıldığına inandığım olaylarla ilgili paylaşım yapmaya başladım. Öyle bir süreç yaşanıyor ki komşunla konuşmaya korkuyorsun çünkü komşun dahi ihbarcı olabilir. İçimden geçenleri, söyleyemediklerimi, konuşamadıklarımı orda haykırıyordum” diye konuştu. Bir gün oğlu eve gelip, “Çok sayıda sosyal medya kullanıcısı gözaltında, paylaşımlarınıza dikkat edin” diyene kadar. O gece tehlikenin farkına vardığını söyleyen B.A., “Gece saat iki gibi oğlumun odasına gidip uyandırdım. ‘Oğlum kurban olayım kalk. Şu Twitter’ı sil. Ben tutuklanmak istemiyorum’ dedim. Böylelikle düşüncelerimi söyleyebildiğim tek yerle de vedalaşmış oldum” diye konuştu. B.A., gözaltına alınmayacağı, çocuklarının, eşinin işine zarar gelmeyeceği günler gelene kadar sosyal medya kullanmamaya ise kararlı.
‘HESAPLARIMI KAPATTIM’
F. Ş. atanamayan bir sınıf öğretmeni. Uzun yıllardır atanmayı bekleyen F. Ş. mülakat sisteminin gelmesiyle de atanma ümidini tamamen kaybetti. “Onlar gibi düşünmüyorum. Atanabilmem bir mucize” diyen F. Ş. şu an bir rehabilitasyon merkezinde çalışmakta. Uzun bir dönem sosyal medya kullanan F. Ş. kısa süre önce tüm sosyal medya hesaplarını kapattı. Sosyal medyayı özgürce kullanamadığını söyleyen F. Ş. “Üzerimizde ağır bir baskı var. Sosyal medya paylaşımlarımız geleceğimizi etkiliyor. Özellikle kamu kurumuna yerleşmek isteyen kişilerin aleyhinde delil olarak kullanılıyor. Düşüncelerimiz ve paylaşımlarımız nedeniyle dışlanıyoruz. Hain ilan edilip, saldırıya maruz kalıyor ve tutuklanıyoruz” dedi. İfade özgürlüğünün ülkemizde yok olduğuna değinen F. Ş. şöyle konuştu: “Korku iklimi yaratıldı. Düşüncelerimi sosyal medya üzerinden bile dile getiremez hale geldim. Son zamanlarda kendime otosansür uygulamaya başlamıştım. Baktım ki olacak gibi değil. Bir yandan korkularım var, biz yandan da susmamak, yazmak istiyorum ama yazarsam tüm hayatım mahvolacak. En iyisi başıma bir şey gelmeden sosyal medyadan uzaklaşmam lazım diye düşündüm. Tüm hesaplarımı kapattım.”
‘DAHA KÖTÜ OLURSUN’
Mahir Aslan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB), 8 yıllık memurdu. Aslan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, ağustos ayında, hiçbir gerekçe bildirilmeden, önce görevinden uzaklaştırıldı. Daha sonra ise ihraç edildi. İşe iade davası açan Aslan’nın sosyal medya üzerinden paylaştığı, iç güvenlik yasa tasarısına ilişkin, “Allah yardımcımız olsun” şeklindeki yorumu ve Selahattin Demirtaş’ın, “Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerini paylaşması, İBB tarafından mahkemeye delil olarak sunuldu. Aslan, sosyal medyada çok aktif biri olmamasına rağmen yaptığı iki paylaşımın dosyasına delil olarak konulduğunu hatırlatarak, “Korku toplumu yaratmaya çalışıyorlar. Herkesin ödü kopuyor. Belki insanlar politik olmayan duygularını, insani düşüncelerini paylaşacak ama onun bile yanlış bir yere çekilmesinden ürktüğü için onu dahi paylaşamıyor” dedi. Aslan, “Çevremizde, ‘sesini çıkarma. Adamların gücü var. Daha kötü olursun’ diyen insanlar var. Ama sessiz kalırsak her şeyin daha da kötüye gideceğinin farkında değiller. Bu nedenle ben insanların korkmamasını istiyorum. İnsanlar şunu bilmeli, medeniyetler ile teknoloji sürekli ileri doğru gitmez. Yönetim şekli diktaysa bu kavramlar birbiriyle çakışmak zorunda kalır” şeklinde konuştu.
‘SOSYAL MEDYA YÜKSELME KRİTERİ’
Y. C. İstanbul’da bulunan bir üniversitede akademisyen. Tez yazdığı için sosyal medya hesaplarını bir süreliğine kapattı. Bir hocası, “Sosyal medya kullanmıyorsanız gizlediğiniz bir şeyler var. Dekanlık bunu böyle algılıyor. Sosyal medyayı kullanın. Okulunuzun etkinliklerini hesaplarınızdan paylaşın” diyerek uyarıda bulundu. Y.C. sosyal medya üzerine yabancı kaynaklardan yazılar okuduğunu belirterek, “Kişilerin arkadaşlarından, siyasi görüşlerine, cinsel tercihlerine kadar her şey sosyal medyadan analiz edilebiliyor. O yüzden insanlar uzak durmaya başlasalar bile bu sefer de ne saklıyorlar acaba diye sorulmaya başlanıyor” diye konuştu. Kamuda çalışan birinin ise çok daha dikkatli davranmak zorunda olduğuna dikkat çeken Y.C. şu ifadeleri kullandı: “Kamu görevlisi olunca ne tarz paylaşımlar yapman gerektiğini düşünmen gerekiyor. Anadolu Ajansı haberlerini paylaşacaksın. Akademik camiada sosyal medya paylaşımları yükselme kriteri.”
‘400 BİN KİŞİYİ ENGELLEDİM’
Modacı Barbaros Şansal, Reina Katliamı’nın ardından attığı iddia edilen bir tweet nedeniyle Kıbrıs’tan sınır dışı edildi. Geldiği İstanbul’da havaalanında gözaltına alınırken lince uğradı. Çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Şansal, cezaevine gönderildi. Daha sonra tahliye edildi. Ama mahkeme Şansal’a, “Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni alenen aşağılama” suçunu işlediği gerekçesiyle 8 ay hapis cezası verdi. Şansal’ın duruşmadaki olumlu halini dikkate alan mahkeme, cezayı 6 ay 20 güne indirdi. Üretilmiş sahte bir ekran çıktısıyla saldırıya uğradığını söyleyen Şansal, “Sosyal medyayı atari oynar gibi kullanıyorum. Ak troller tarafından hakarete, küfüre maruz kalıyorum. Hedef gösteriliyorum. Onları engelliyorum. 400 bin kişiyi engelledim” dedi. Kendisini ölümle tehdit edenleri, nefret suçu işleyenleri BİMER üzerinden şikâyet etmesine rağmen haklarında işlem yapılmadığını aktaran Şansal, iktidar yanlısı kişilere bir şey olmadığını söyledi. Şansal, “Bu ülkede savaşa, çocuk istismarlarına ‘hayır’ diyorsanız, radikal İslama ve iktidara karşıysanız sosyal medya paylaşımları gerekçe gösteriliyor, sabaha karşı darp edilerek, gözaltına alınıp tutuklanıyorsunuz” dedi.ada ‘yazma’ korkusu… ‘İstiyorum ama yazarsam hayatım mahvolacak’