“Şikâyetçiler ya tutuklu, ya firar etmiş durumda; yani benim tespitim doğru çıktı”
“Şikâyetçiler ya tutuklu, ya firar etmiş durumda; yani benim tespitim doğru çıktı” diyen Şık, savunmasında şunları söyledi:
“Ben 13 ay cezaevinde yattıktan sonra çıkarken, cezaevinin kapısında, bu komployu yapanlar buraya girecek, dedim. Ben ateistim, dolayısıyla beddua etmem. Din tüccarı sahtekarlarla ilgili olarak kehanette bulunmadım, bir durum tespiti yaptım. Şikayetçiler ‘kumpas’tan ya tutuklu, ya firar etmiş durumda. Yani benim yaptığım tespit doğru çıktı. Ama ben buradayım, böyle bir mantık olamaz. Bu davada kaç hakim değişti bilmiyorum.
Duruşma 26 Nisan’a ertelendi
Şık’ın ardından Avukat Can Atalay da söz alarak, geçmiş yargı içtihatlarından örnekler verdi. CMK 223/9. madde uyarınca “derhal beraat” kararı verilmesini isteyen Atalay, dava karara bağlanmazsa ertelenecek duruşmaya Şık’ın cezaevinden getirilmesini istedi. Duruşma 26 Nisan’a ertelendi.
Şikâyetçilerin 30’u ‘Fe.. kumpası’ suçlamasıyla tutuklandı, 8’i firarda!
Dava, Ahmet Şık’ın söz konusu ifadesiyle kendilerini tehdit ve kendilerine hakaret ettiğini ileri süren 38 polis, savcı ve yargıcın şikâyetiyle açılmıştı. Şikâyetçi olan görevlilerin 30’u darbe girişiminin ardından “FE.. kumpası” suçlamasıyla tutuklandı; kalan 8 şikâyetçi arasında da firarda olanlar bulunuyor.
Ahmet Şık, 2012 yılında tahliye edildiği gün şunları söylemişti:
“Arkadaşlar çok fazla bir şey söylemeyeceğim. Eksik kalmış adalet bu ülkeye demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda 5 tutuklu var. 100’den fazla gazeteci içerde. 600 civarında üniversite öğrencisi var. 6 binin üzerinde KCK tutuklusu var. Bunların hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmeli. Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hakimler bu cezaevine girecek. Burada ant içiyorum. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bakın çok net söylüyorum. Burada cemaatçi olan herkesi suçlamıyorum. Cemaatçi olup da bir çete faliyeti gibi çalışan bürokratlardır, adamlardır bu işin sorumluları. Bunca baskı ve zulümden o iktidarın korktuğu bizim de özlemini duyduğumuz ve mücadelesini sürdürdüğümüz bir hayat çıkacak”
“Şikâyetçiler ya tutuklu, ya firar etmiş durumda; yani benim tespitim doğru çıktı”
“Şikâyetçiler ya tutuklu, ya firar etmiş durumda; yani benim tespitim doğru çıktı” diyen Şık, savunmasında şunları söyledi:
“Ben 13 ay cezaevinde yattıktan sonra çıkarken, cezaevinin kapısında, bu komployu yapanlar buraya girecek, dedim. Ben ateistim, dolayısıyla beddua etmem. Din tüccarı sahtekarlarla ilgili olarak kehanette bulunmadım, bir durum tespiti yaptım. Şikayetçiler ‘kumpas’tan ya tutuklu, ya firar etmiş durumda. Yani benim yaptığım tespit doğru çıktı. Ama ben buradayım, böyle bir mantık olamaz. Bu davada kaç hakim değişti bilmiyorum.
Duruşma 26 Nisan’a ertelendi
Şık’ın ardından Avukat Can Atalay da söz alarak, geçmiş yargı içtihatlarından örnekler verdi. CMK 223/9. madde uyarınca “derhal beraat” kararı verilmesini isteyen Atalay, dava karara bağlanmazsa ertelenecek duruşmaya Şık’ın cezaevinden getirilmesini istedi. Duruşma 26 Nisan’a ertelendi.
Şikâyetçilerin 30’u ‘Fe.. kumpası’ suçlamasıyla tutuklandı, 8’i firarda!
Dava, Ahmet Şık’ın söz konusu ifadesiyle kendilerini tehdit ve kendilerine hakaret ettiğini ileri süren 38 polis, savcı ve yargıcın şikâyetiyle açılmıştı. Şikâyetçi olan görevlilerin 30’u darbe girişiminin ardından “FE.. kumpası” suçlamasıyla tutuklandı; kalan 8 şikâyetçi arasında da firarda olanlar bulunuyor.
Ahmet Şık, 2012 yılında tahliye edildiği gün şunları söylemişti:
“Arkadaşlar çok fazla bir şey söylemeyeceğim. Eksik kalmış adalet bu ülkeye demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda 5 tutuklu var. 100’den fazla gazeteci içerde. 600 civarında üniversite öğrencisi var. 6 binin üzerinde KCK tutuklusu var. Bunların hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmeli. Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hakimler bu cezaevine girecek. Burada ant içiyorum. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bakın çok net söylüyorum. Burada cemaatçi olan herkesi suçlamıyorum. Cemaatçi olup da bir çete faliyeti gibi çalışan bürokratlardır, adamlardır bu işin sorumluları. Bunca baskı ve zulümden o iktidarın korktuğu bizim de özlemini duyduğumuz ve mücadelesini sürdürdüğümüz bir hayat çıkacak”