Gazeteci Sedat Bozkurt, Kısa Dalga için kaleme aldığı yazısında Narin Güran cinayetine ilişkin olarak; “O coğrafya gerçekten üzerinde taşınamayacak acılara halen ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Orada köyler kategorize edilmiştir. Narin’in köyü, kurucusunun ortaya çıkıp “Ben kurdum” demesine, pek çok itirafa karşın halen varlığı reddedilen JİTEM köyüymüş. Komşu köy ise Hizbullah. Tabloya bakınca moraliniz hemen bozuluyor. Narin’in abisinin aileden uzaklaştırılma gerekçesi ise DEM Partili olması. Meseleyi uzatmaya gerek var mı artık bilemedim, anlaşılmıştır sanırım” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Tavşantepe’de katledilen Narin Güran’ın soruşturması devam ederken gazeteci Sedat Bozkurt, Kısa Dalga için bir yazı kaleme aldı. Bozkurt’un yazısı şöyle:
“O coğrafya gerçekten üzerinde taşınamayacak acılara halen ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Orada köyler kategorize edilmiştir. Narin’in köyü, kurucusunun ortaya çıkıp “Ben kurdum” demesine, pek çok itirafa karşın halen varlığı reddedilen JİTEM köyüymüş. Komşu köy ise Hizbullah. Tabloya bakınca moraliniz hemen bozuluyor. Narin’in abisinin aileden uzaklaştırılma gerekçesi ise DEM Partili olması. Meseleyi uzatmaya gerek var mı artık bilemedim, anlaşılmıştır sanırım.
“Doğruya ulaşılmaması için bir el…”
Soruşturma kayıp kız çocuğunu aramakla başlıyor. Öldürülüp gömülmüş olma olasılığına karşın yer altı araması yapılıyor. İşte Jandarma’nın yaptığı bu arama soruşturmanın da seyrini değiştirtiyor. (Bu görüntülerde ne olduğunu sanırım hiç öğrenemeyeceğiz.) Bundan sonra doğruya ulaşmak için değil, ulaşılmaması için devreye bir elin girdiği görülüyor. O elin devletle bağlantısını da ayrıca belirtmeye gerek yok. (İktidar medyasındaki bu olayla sınırla olmak koşuluyla artan gazetecilik refleksini de kafanız karışık olsa da unutmayın.)
“Anne baba zombileşmiş, evlatlarının ölümü dert etmekten hayli uzaklar”
Politik faili meçhullerde, kayıplarda pek çok kez tanıklık yaptığımız bu tablo, bir kız çocuğunun ölümünde tekrar neden önümüze kadar geldi? Verilen ve sık sık değiştirilen ifadeler, savcıları ziyaret eden komutanlar, ifade değiştiren itirafçılar, çok sonra ortaya çıkan kamera kayıtları, ses kayıtlarından yazılı metinlere eksik aktarılan bilgiler bir anda meseleyi kız çocuğu cinayetinden karmaşık bir casusluk öyküsüne kadar götürüyor. Dillendirilen kalaşnikof mermileri ile başlayıp porno sitelere, eskort kadınların silinen telefon numaralarına kadar gelen ifade değişikliklerine tanıklık yaptık. Geçici sim kartları ile yapılan yanlış ihbarları da atlamamak lazım. Anne baba zombileşmiş, evlatlarının ölümü dert etmekten hayli uzaklar. Her şüpheye potansiyel fail olarak yerleştirilmeye çalışılan bir amca var. Soruşturmanın amacına ulaşmasını engellemek için yapılan hamleler çok profesyonelce, bir köyün içinden çıkanların yapacağı türden değil. Ancak devletin eliyle yapılabilir. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun buradaki varlığı ve açıklamaları benim ortaya koyduğum tabloyu destekler gibi. Köydekilerin ortalama gelir düzeyinin Marmara Bölgesi’nin ilerisinde olması da mevcut kafa karıştırıcı bilgilerin bir başkası.
“Köyün içinde yer aldığı kategori…”
Ankara ya da İstanbul’dan gelecek deneyimli cinayet masası soruşturmacılarının bir günde çözecekleri cinayet muhtemelen faili bulunmadan, yardım yapmaktan hüküm giyenlerle sonuçlanacak. Çünkü devlet böyle istiyor. Nedeni de köyün içinde yer aldığı kategori.”