Cizre’de öldürülen gazeteci Aktaş hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Şırnak’ın Cizre ilçesinde haber takibi yaptığı sırada yaralanan ve sığındığı bodrumda öldürülen Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş hakkında öldükten 4 ay sonra açtığı davada, ifadeye gelmediği için yakalama kararı çıkardı. Yaşamını yitirdiğinde 19 yaşında olan Aktaş, haber takibi için gittiği Cizre’nin Cudi Mahallesi’nde kaldığı evin tanklarla bombalanması sonucunda yaralanmış, birçok yaralı ile birlikte bir binanın bodrumuna sığınmıştı. Bodrumda kaldığı sürede Aktaş ile en son telefonla 6 Şubat 2016’da iletişim sağlanmış, daha sonra bir daha haber alınamamıştı.
Aktaş ile birlikte bodruma sığınan yaralıların tahliye edilmesi ve hastanede tedavi edilmesi için yapılan girişimler, asker ve polislerce engellenmiş, basın ve meslek örgütlerinin yaptığı çağrılar ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan acil tedbir başvurusu da sonuçsuz kalmıştı. Yakıldığı için teşhis edilmeyen cenazelerin belirlenmesi için ailenin verdiği kan örneği üzerinden yapılan DNA eşleşmesi sonucunda Aktaş’ın cenazesinin Habur Sınır Kapısı’nda geçici olarak kurulan Adli Tıp Kurumu’nda olduğu ortaya çıkmıştı.
Cizre’de öldürülen gazeteci Aktaş hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Şırnak’ın Cizre ilçesinde haber takibi yaptığı sırada yaralanan ve sığındığı bodrumda öldürülen Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş hakkında öldükten 4 ay sonra açtığı davada, ifadeye gelmediği için yakalama kararı çıkardı. Yaşamını yitirdiğinde 19 yaşında olan Aktaş, haber takibi için gittiği Cizre’nin Cudi Mahallesi’nde kaldığı evin tanklarla bombalanması sonucunda yaralanmış, birçok yaralı ile birlikte bir binanın bodrumuna sığınmıştı. Bodrumda kaldığı sürede Aktaş ile en son telefonla 6 Şubat 2016’da iletişim sağlanmış, daha sonra bir daha haber alınamamıştı.
Aktaş ile birlikte bodruma sığınan yaralıların tahliye edilmesi ve hastanede tedavi edilmesi için yapılan girişimler, asker ve polislerce engellenmiş, basın ve meslek örgütlerinin yaptığı çağrılar ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan acil tedbir başvurusu da sonuçsuz kalmıştı. Yakıldığı için teşhis edilmeyen cenazelerin belirlenmesi için ailenin verdiği kan örneği üzerinden yapılan DNA eşleşmesi sonucunda Aktaş’ın cenazesinin Habur Sınır Kapısı’nda geçici olarak kurulan Adli Tıp Kurumu’nda olduğu ortaya çıkmıştı.