Fransız AFP haber ajansı, tutuklanan foto muhabirleri Yasin Akgül’ün derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.
AFP’nin direktörü Fabrice Fries, Cumhurbaşkanı İdari İşler Başkanı Hakkı Susmaz’a hitaben yazdığı mektubunda tutuklama kararını kınadı.
Fries, Akgül’ün gazetecilik görevini yaptığını söyledi.
Fries, Susmaz’ın “hızla devreye girerek Akgül’ün serbest bırakılmasını sağlamasını” istedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu protestolarını takip eden en az yedi gazeteci 25 Mart’ta tutuklandı.
Gazeteciler “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” ile suçlanıyor.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’ne (MLSA) göre tutuklanan gazetecilerin isimleri şöyle:
Ali Onur Tosun – NOW TV muhabiri
Bülent Kılıç – Foto muhabiri
Gökhan Kam – Bakırköy Belediyesi foto muhabiri
Hayri Tunç – Gazeteci
Kurtuluş Arı – İstanbul Büyükşehir Belediyesi foto muhabiri
Yasin Akgül – AFP muhabiri
Zeynep Kuray – Serbest gazeteci
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) verdiği bilgiye göre gözaltına alınan muhabir Zişan Gür hakimlik sorgusunun ardından imza adli kontrol tedbiri ve yurt dışı çıkış yasağı ile serbest bırakıldı.
Gözaltına alınan BirGün yazarı Barış İnce ve İzmir’de foto muhabirliği yapan Murat Kocabaş’ın ifadelerinin alındığı, adliyeye sevk için bekledikleri bildirildi.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Yağız Barut’un ise ifadesinin henüz alınmadığı, gözaltı süresinin perşembe günü dolacağı belirtiliyor.
Adalet Bakanı Tunç: ‘Şiddet eylemine katılmışsa’
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, tutuklanan gazeteciler için “şiddet eylemlerine katılmışsa o zaman konu yargının” dedi.
AKP grup toplantısı öncesi gazetecilere açıklama yapan Tunç, “Bizim dosyalarını bilmemiz mümkün değil. Bahsettiğiniz gazetecilerle ilgili durumlarını bir soralım. Gazetecilerin mağduriyeti söz konusu olmasın” dedi.
Tunç, “Eğer gazeteciyim diyerek şiddet eylemlerine karışmış ve orada provokasyona yönelik bir takım girişimleri olmuşsa, ki o doğru değil, o gazetecilik faaliyeti olmaz. Ama durumlarına bir baktıralım” ifadelerini kullandı.
Bir gazeteci, Adalet Bakanı’na, tutuklananlar arasında Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen sarı basın kartı sahibi, görevli olduğunu gösterir belgeleri bulunan gazeteciler olduğunu söyledi.
Bunun üzerine yanıt veren Tunç, 1500 kişi civarında gözaltı yapıldığını, 200 civarında tutuklanan olduğunu, tutuklanan sayısının görece az olduğunu çünkü “dosyadaki delillere bakıldığını” söyledi.
Tunç, “gazetecilerimizin görev yaparken, bir haber değeri olan bir durum söz konusu. Gazeteciler bunu yansıtır. Ama gazeteci sıfatıyla gelip orada bir provokasyona öncülük etmişse, o ayrı bir durum olur” dedi.
Özgür Özel: ‘Adalet Bakanlığı bir an önce harekete geçmeli’
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, tutuklanan gazeteciler hakkında Adalet Bakanı Tunç’un açıklamasının ardından “Adalet Bakanlığını bir an önce bu konuda harekete geçmeye” çağırdı.
Gazetecilerin görevini yaptığını belirten Özel, “gazeteci tutuklamak kadar saçma sapan bir şey olamaz” dedi.
Adalet Bakanı’nın “gazetecilerle ilgili durumlarını bir sorduralım” sözlerini yorumlayan Özel, “Adalet Bakanı’nın yaklaşımını olumlu buldum ama çok hızlı olması lazım” dedi.
Tutukluluğa itiraz dilekçeleri olduğunu, gazeteci oldukları ve görev yaptıklarının belli olduğunu belirten Özel, “hızlı şekilde itirazları kabul edilerek serbest kalabilirler” diye konuştu.
Özel, “Ben burada gazeteciler için Adalet Bakanlığı’nın içerideki gencecik yaşta, barışçıl gösterilere katılmış, hiçbir suçu, günahı olmayan arkadaşların da bu gece hızla serbest bırakılmaları için tutukluluklara itiraz dilekçelerinin hızla karara bağlanmasını bekliyorum” ifadelerini kullandı.
MLSA tutukluluğa itiraz etti
Çektiği fotoğraflar uluslararası pek çok kuruluşta yer bulan AFP muhabiri Yasin Akgül emniyet ifadesinde “Ben haber muhabirliği ve fotoğrafçılığı yapmaktayım. Yürüyüşte olmamda başka bir kasıt yoktur” dedi.
Protesto gösterilerine de AFP adına haber fotoğrafı çekmek için gittiğini belirten Akgül, “fotoğrafın çekim açısı sol taraftan olduğu için sağ tarafımda asılı olan fotoğraf makinem gözükmemektedir” dedi.
Gazeteci Zeynep Kuray ifadesinde gazetecilik faaliyeti için alanda olduğunu, çekim yapmak istediğini belirtti.
Kuray, “ben gazeteciyim. İşim gereği orada bulunmak en doğal hakkımdır. Ben bu işten para kazanıyorum” dedi.
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, Kuray’ın “boyunluklu maskesi, gazeteci olduğuna dair herhangi bir kartının açık bir şekilde görülmeyişini” dikkate alarak hakkında tutuklama kararı verdiğini açıkladı.
Gazeteci Bülent Kılıç ifadesinde 23 yıldır fotoğrafçılık ve gazetecilik yaptığını, alanda tamamen gazetecilik faaliyeti sebebiyle bulunduğunu belirtti. Kılıç, delil olarak gösterilen fotoğrafta fotoğraf makinesi olduğunu söyledi.
İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Kılıç’ın da aralarında bulunduğu şüphelilerin “suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların saptanması, kaçacaklarına yönelik somut olgunun varlığı, delillerin henüz toplanmaması” sebebiyle tutukluluk kararı verdiğini açıkladı.
Gazeteciler için hukuki destek sağlayan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi, Kuray, Akgül ve Kılıç’ın tutukluluk kararına itiraz için başvuru yaptığını açıkladı.
MLSA, gazetecilerin mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklandıklarını belirtti.
TGS: ‘Gözaltına dahi alınmamaları gerekirdi’
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), tutuklanmalarla ilgili olarak açıklamasında, “Gözaltındaki yedi meslektaşımız tutuklandı. Tutuklanmalarına delil olarak protestolar sırasında çekilmiş fotoğrafları gösteriliyor” dedi.
Sendika bu karara, “Masa başından ne fotoğraf çekilir ne haber yapılır. Bir gazetecinin arkada kalarak olan biteni belgelemesi beklenemez. Haber neredeyse gazeteci oradadır.” diyerek tepki gösterdi.
TGS gazetecilerden bir kısmının adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı haberleri geldiğini ancak savcının daha sonra kararını değiştirdiğini ifade etmişti.
TGS “Meslektaşlarımız gazetecidir. İşleri, halka haber vermektir. Bırakın tutuklamaya sevki, gözaltına dahi alınmamaları gerekirdi” dedi ve Çağlayan Adliyesi’nde dayanışma çağrısı yaptı.
Meslek örgütlerine göre, 24 Mart’ta gözaltına alınanlar arasında foto muhabirleri Bülent Kılıç, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, AFP foto muhabiri Yasin Akgül, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam, NOW muhabiri Ali Onur Tosun, BirGün yazarı Barış İnce, Sendika.org muhabiri Zişan Gür ve gazeteciler Hayri Tunç ile Zeynep Kuray bulunuyordu.
Ayrıca İzmir’de gazeteci Yağız Barut’un protesto alanından ve foto muhabiri Murat Kocabaş’ın da sabah saatlerinde evinden gözaltına alındığı bilgisi paylaşıldı.
Kocabaş’ın da 2911 sayılı kanuna muhalefet ve propagandadan yargılandığı iddia edildi.
DİSK Basın İş de 23 Mart’ta Saraçhane’de düzenlenen mitingde haber takibi yapan BirGün muhabiri Ebru Çelik ve BirGün çalışanı Deniz Güngör’ün polis tarafından tekmelendiğini ve copla şiddete maruz bırakıldığını söyledi.
Halkın haber alma hakkının Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yargı ve kolluk kuvvetlerinin eliyle engellendiğini belirten sendika, “Şiddet uygulayan tüm polisler hakkında derhal adli sürecin başlatılması için savcıları göreve davet ediyoruz” açıklamasında bulundu.
RTÜK Başkanı Şahin: ‘Son defa uyarıyoruz’
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, 23 Mart akşamı sosyal medya hesabından yayıncı kuruluşları uyardı.
Şahin, yayıncı kuruluşların, taraflı ve gerçek dışı haberlere değil yetkililerden gelen resmi bilgi ve açıklamalara yer vermeleri gerektiğini belirtti.
Kanunlara uymayan yayıncı kuruluşlarla ilgili en üst sınırdan program durdurmalara varan yaptırımlar uygulandığını hatırlattı.
“Hukuk dışı yayınlara devam eden ve sayısı birkaç taneyi geçmeyen yayıncı kuruluşlar” olarak bahsettiği kurumları “son kez” uyardıklarını söyledi.
Şahin, “Halkı sokağa davet eden; illegal örgütlerin sözcüsü gibi beyanlarda bulunan yorumcuları ekrana taşıyan; devlet büyüklerine, soruşturmayı yürüten yargı mensuplarına, emniyet personeli ile kolluk kuvvetlerine hakaret hatta tehditlere varan ifade ve yayınlara yer veren yayıncı kuruluşlarla ilgili” lisans iptaline varabilecek yaptırım uygulanacağı duyurdu.
Taşcı: ‘RTÜK kanunsuz talimat veriyor’
TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ 22 Mart gecesi, RTÜK’ten canlı yayınları durdurmalarıyla ilgili arandıklarını ve yazılı tebligat istediklerini söylemişti.
RTÜK üyesi İlhan Taşçı ise sosyal medya paylaşımında, RTÜK’ün kanal yöneticilerini arayarak, kanunsuz talimat verdiğini söylemişti.
Taşçı RTÜK Başkanının süren yayınlarla ilgili herhangi bir yetkisi olmadığını eklemişti:
“Mevzuata aykırı bir şekilde RTÜK bürokratları eliyle televizyon kanallarının yöneticileri aratılarak canlı yayınlarını durdurmaları, aksi halde lisanslarının iptal edileceği tehdidinde bulunulmaktadır.”
Şahin ise sosyal medya hesabından verdiği cevapta, Taşçı’yı dezenformasyon yapmakla suçladı. “Üyesi olduğunuz kurumla bu kadar mı kavgalısınız?” dedi.