Ahmet Taşgetiren En reisçilerle daha çok reisçiler arasındaki kavgaya ortadan daldı. Yeni Şafak’ı savunmaya çalışan Taşgetiren’in yapmaya çalıştığı teşbih Müslümanlık anlayışını da ortaya koydu.
KAVGA DERİNLEŞİYOR
Havuzun kirli suları bir türlü durulmuyor. “Reisi en çok biz seviyoruz, biz daha çok arkasındayız” diyen Yenişafakçılar ve Penguenciler arasında her gün yeni bir atışma, yeni bir kavga…
Türkiye yazarı Fuat Uğur, “Kendisini kelepçeyle meclis kürsüsüne bağlayan CHP’li kadın milletvekili üzerinden hiç anlamadığımız, hiçbir zaman da anlayamayacağımız şekilde ‘seks içerikli, derili merili’ espriler yapmayı ‘uygun’ bulan adamla (Fuat Uğur) aynı kafada, aynı safta, aynı mahallede sanılmaktan çok bunaldık be reis” diyen Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan’a ağzına geleni söylemişti. Uğur, Cemil Barlas ve ekibiyle beraber Yeni Şafak gazetesini de “Erdoğan karşıtlığına yakıt taşımak”la suçlamıştı.
Akabinde AKP Ankara Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal girdi devreye… “Üzülmeyin hamam böcekleri baharda gider” diyerek Uğur ve Barlas’a gönderme yaptı.
Son olarak, Eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, Cemil Barlas ve Fuat Uğur’u işaret ederek “Bütün birikimimizi heder ediyorlar. Bir sel gelip, sanki tırnaklarımızla biriktirdiğimiz tüm değerleri silip süpürdü. Bütün birikimimiz, bütün çabamız, bir ‘kuş’ kadar beyni olmayan, yeni yetme yayın yönetmenleri, köşe yazarları, tv yorumcuları tarafından heder ediliyor gözümüzün önünde” dedi.
ERDOĞAN’IN METİNLERİNİ YAZMA KUTSALLIĞI…
İşte Ahmet Taşgetiren de kavgaya bu hengamede dahil oldu. Cemil Barlas tayfasında çıkışırken bugün aynen şöyle yazdı Taşgetiren :
“İslamcılar” üzerine spekülasyonlara başlayanlar da bana sadece ““Dinime dahleyleyen bari müselman olsa” deyişini hatırlatıyor. Fuat Uğur Yeni Şafak’ı, yıllardır Cumhurbaşkanı’nın konuşma metinlerini yazan Aydın Ünal’ı yargılıyor. Pes artık.”
Basit ve başarısız bir teşbih girişimi olarak düşünülebilir bu satırlar. Ancak sadece “yanlış teşbih” olmakla kalmıyor, aynı zamanda “Siyasi taraftarı olduğu partiyi dinin kendisi yerine koyan” klasik bir İslamcının çarpık İslam anlayışını ortaya koyuyor. Zira bu teşbihi yerli yerine koymaya çalıştığınızda karşımıza şu çıkıyor: Erdoğan bir din (tabu)… Onun metinlerini yazan kişi de kutsal… Ve onu yargılayanlar bari o dinden olsalar, diye hayıflanıyor “ünlü İslamcı.”
Ne diyelim, Taşgetiren yürüdüğü yolun hakkını veriyor doğrusu….