Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Etyen Mahçupyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geldiği noktayı değerlendirerek “Ben, dışarıdan biyografisini yazıyor olsaydım iki sebep söylerdim; Hırs ve Cehalet.” ifadesini kullandı.
T24 TV’de Şirin Payzın’ın ‘Ne Oluyor’ isimli programına konuk olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Etyen Mahçupyan, AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geldiği son noktaya ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Eski Başbakan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu için “kendi bildiklerini ve yaşadıklarını anlatırsa bir gün” diyen Etyen Mahçupyan,”Bütün bu yakın tarih yeniden başka türlü yazılacak. Biliyorum çünkü bazı bölümleri dinledim, ancak anlatmak bana düşmez. Biraz o ortamın da olması gerekiyor, kendisine açık olarak da sormak mümkün” sözleri dikkat çekti.
AKP KENDİ PİLOTU TARAFINDAN KAÇIRILMIŞ UÇAĞA BENZİYOR
“AK Parti artık AK Parti değil” diyen Mahçupyan, “AK Parti, 2016 başından itibaren kendi pilotu tarafından hijack (kaçırılmış) bir uçağa benziyor. Yani uçağa biniyorsunuz. Bir pilot var, pilot sizi düşündüğünüz yere doğru değil bambaşka bir yere doğru götürüyor. Bunu yaparken de bütün kadroyu elemine ediyor ve bambaşka insanlarla anlaşıyor. Şimdi dolayısıyla adı aynı ama karşımızda gördüğümüz şey başka bir oluşum” ifadelerini kullandı.
“DAVUTOĞLU BİLDİKLERİNİ ANLATIRSA YAKIN TARİH YENİDEN YAZILIR”
Şirin Payzın’ın “Ahmet Davutoğlu kendi başbakanlık dönemi de dahil olmak üzere şeffaf olarak ne olup bittiğini açıklayacak mı?” sorusuna cevap veren Mahçupyan, “Ahmet Davutoğlu kendi bildiklerini ve yaşadıklarını anlatırsa bir gün bütün bu yakın tarih yeniden başka türlü yazılacak. Biliyorum, çünkü bazı bölümleri dinledim, ancak anlatmak bana düşmez. Biraz o ortamın da olması gerekiyor, kendisine açık olarak da sormak mümkün. Bu olay, tek kişinin konuşması üzerinden olmayacaktır. Aynı anda yavaş yavaş tomurcuklanan bir başka ortamın içinde olduğumuzun hissedilmesi lazım. İnsanlar geçmişe bir çizgi çektiğimizi hissettikleri zaman daha fazla konuşacaklardır.”
MHP İLE YAPILAN İŞBİRLİĞİ FARKLI BİR ORGANİK YAPI OLUŞTURDU
“MHP ile yapılan iş birliği bence tamamen farklı bir organik yapı üretmiş durumda” değerlendirmesinde bulunan Mahçupyan, “Şu anda baktığımız zaman klasik AK Partili hassasiyetlerinin hemen hemen hiçbirini görmüyoruz. Epeyce merkezi otoriter olan, çevresi baya oportünist olan bir sosyolojik oluşum aslında. Buna bir siyasi parti demek de çok zor. Çünkü iktidarda olmasaydı siyasi parti diyemeyecektik büyük ihtimalle. Çünkü siyasi parti olmasını sağlayacak olan gerçek ilişkiler ağına sahip değil. O rantın, o gücün getirdiği bir paylaşma mekanizması bu. O yüzden de burada bir DeFacto durum var. Tabi şunu unutmayalım. Bu DeFacto durumu yaratan da MHP ve MHP’ye o aklı verenler. Burada bir Recep Tayyip Erdoğan rejimi yok, Tayyip Erdoğan olsa iyi olur diyenlerin rejimi var” dedi.
HIRS VE CEHALET
Payzın’ın, “Neden Recep Tayyip Erdoğan bu noktaya geldi, MHP’ye neden bu kadar angaje oldu” sorusunu da yanıtlayan Mahcupyan, “Erdoğan’ın fikirlerinde bir değişiklik yok. 20-30 sene önce de aynı Erdoğan’dı ama etrafındaki insanlar sayesinde biz o fikirlerin tezahürlerini görmüyorduk, başka eylemler görüyorduk ve o zaman daha olumlu bir Tayyip Erdoğan figürü ortaya çıkıyordu ama 2016’nın başından beri parti içinde yaptığı manivela bambaşka bir yere getirdi. Ben, dışarıdan biyografisini yazıyor olsaydım iki sebep söylerdim; Hırs ve Cehalet.” diye yanıt verdi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın giderek yalnız kaldığını ve etrafındaki çapsız kadroyla devam ettiğini vurgulayan Mahçupyan, “Bildiği şeyi yapmaya devam edecektir. Bu bir Erdoğan – MHP iş birliğidir. Ortağını da unutmadan konuşmamız lazım. Tek başına karar alıcı noktasında değil ve artık hiçbir zaman da olmayacak. Özellikle 50+1’e ihtiyacı olduğu için de böyle.” dedi.
DEMİRTAŞ VE KAVALA’YI ELİNDE BİR KART OLARAK TUTUYOR
İktidarın Demirtaş ve Kavala hakkındaki tutumunun rasyonel bir tarafı olduğunu ve elinde bir kart olarak tuttuğunu da söyleyen Etiyen Mahçupyan, “Bu gerilimleri ayakta tutarak bir çatışma ortamı üzerinden muhtemel seçime gitmek veya Türkiye’yi bölünmüş olarak ileriye taşımak.” dedi. Demirtaş’ın serbest kalmasından iktidardaki insanların bir kazanımı olmadığı için bırakılmadığını da sözlerine ekleyen Mahcupyan, “Mesele bu kadar basittir diye düşünüyorum” şeklinde ifadelerde bulundu.
“BAŞKA PARTİLERLE VE SİVİL TOPLUMLA BU İŞİ KOTARIRIZ”
Gelecek Partisi’nin programında yeni bir vatandaşlık tanımı olduğunu ifade eden Mahcupyan, yerel yönetimler ve ana dil konusunun işlendiğini ve bambaşka bir perspektife sahip olduklarının altını çizdi. Anadilin bir hak olduğunu ve sorgusuz sualsiz bu hakların verilmesi gerektiğini savunan Etyen Mahcupyan, “Başka partilerle ve sivil toplumla beraber bu işi kotarırız. Tek başımıza yapabilmemiz gerçekçi değil ama bunun için ittifaklara açığız ve davet ediyoruz diyebiliriz ve bunu diyoruz şu anda.” dedi.
“KÜRTLER İÇİN BİR ŞEYLER YAPMAK İSTİYORUZ”
İşe ülkede Kürtlerin varlığını kabul ederek başlamak gerektiğini söyleyen Mahcupyan, Bunun, HDP’nin ya da PKK’nın varlığıyla ilgisi olmadığını ama Kürt siyaseti içinde HDP diye bir seçenek varsa elinizi uzatmak durumundasınız dedi. Mahcupyan, “Siz elinizi uzatmak zorundasınız onlar o eli tutar veya tutmaz onların bileceği iştir. Biz kürtler için bir şey yapmak istiyoruz, HDP için değil.” dedi.
“ERDOĞAN VE ALBAYRAK’IN EKONOMİ POLİTİKASI OLDUĞUNA EMİN DEĞİLİM”
Şirin Payzın’ın “Tayyip Erdoğan’ın, Berat Albayrak’ın ekonomi politikalarından vazgeçeceğine emin misiniz?” şeklindeki sorusunu da yanıtlayan Etyen Mahcupyan, “Berat Albayrak’ın bir ekonomi politikası olduğundan emin değilim, Tayyip Erdoğan’ın da ekonomi politikası olduğundan emin değilim. Burada refleksler var. Şu olmuş, ona karşı şöyle bir şey yapalım, bir taraftan da bir takım iş adamlarının masraflarını kapatalım, bir takım ihaleleri kotaralım vs. Burada dört başı mamur, bir bütünlüğü olan, perspektifi olan bir ekonomi politikası yok. Tayyip Erdoğan başta olmak üzere ekonomiden çok anlayan insan da yok. Tayyip Erdoğan faiz düşerse enflasyon düşer diyen bir insan. Bilmeyen, bildiğini sanan ve bilmemesine rağmen bildiğini yapmaya çalışırken onun bilmediğini ona söyleyemeyen insanların yönettiği bir Türkiye. İş adamlar, akademisyenler dahil.” dedi.