Yıllardır “Çocuklar Duymasın”ın Emine’si olarak ekranda ama sokakta görenler onun “Emine” olduğuna ihtimal vermiyor! Çoğu sanatçının egosuna balta vuracak bu durum, Melek Şahin’inse hoşuna gidiyor: “Tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor.”
– Bodrum’da doğdum ama aynı zamanda İzmirliyim. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdikten sonra okuldan arkadaşım olan sevgili Necmi Yapıcı’yla evlendim. 4 yıl sonra boşandık. 1996’dan beri de İstanbul’dayım. İstanbul’daki ilk oyunumu Hakan Altıner’in kurduğu Talimhane Sahnesi’nde oynadım. Nurseli İdiz, Erhan Yazıcıoğlu ve Nilgün Belgün ile birlikte rol aldığımız “Cahide” adlı oyundu. Ben yine bir hizmetçi karakterini canlandırıyordum. Televizyondaki maceram da “Reyting Hamdi” adlı diziyle başladı. Bu arada Necmi’yle Emre adında 2000 doğumlu, yönetmen olmak isteyen bir oğlumuz var. O da güzel sanatlar lisesi son sınıf öğrencisi.
◊ Gerçek hayatta insanlar sizi gördüğünde şaşırıyor mu?
– Evet, hem de çok şaşırıyorlar. İddiaya giriyorlar ben miyim değil miyim diye. Genelde tepkiler “Sima yabancı değil ama sizi nereden tanıyoruz?” ya da “Dizideki gibi değilsiniz” türünde oluyor. Benimle bile iddialaşıyorlar. “Hayır siz o değilsiniz. Nasıl olur, saçınızın rengi sarı! diyenler var. Gerçi bu yıl, Hayriye karakterini Emine’den iyice ayırmak için peruk takıyorum ve tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor. Hatta tam tersi bu benim için bir avantaj. Senelerdir çok sevilerek izlenen bir dizide önemli bir karakteri oynuyor, buna rağmen hayatımı rahatça sürdürüyor olmaktan mutluyum.
BİROL GÜVEN SÜRPRİZ YAPTI, APAYRI BİR KARAKTER YAZDI
◊ Emine’yi nasıl buluyorsunuz? Karakterin kendine has mizahı sizinle gelişen bir özellik miydi?
– Emine’yi çok seviyorum, benim çocuğum gibi. Tabii ki bu karakter benimle kaç yıldır bir dolu yol kat etti. Çok güçlü ve sevilesi bir karakter haline geldi. Emine, çok içten, sempatik, yapmacıksız, hazırcevap, dürüst, tüm sorunların altından başarıyla kalkan, içinde kötülük olmayan ve herkesin kendi ailesindenmiş gibi yakın bulduğu bir kişilik… Aslında izleyenler bilir, Emine “Ayrılsak da Beraberiz” dizisinde var olmuştu ve Birol Güven bu karakteri “Çocuklar Duymasın”a taşıdı. Önceleri iki dizide birden olması seyirciyi iter mi acaba diye düşünmüştük ama iyi ki olmuş.
◊ Emine’nin kardeşi Oksijen Hayriye nasıl ortaya çıktı? Karakteri canlandırırken neler hissediyorsunuz?
– Sevgili Birol Güven’den biraz değişiklik istedim. Emine karakterine farklı tipler yaratmama imkan verecek bir şeyler yazmasını rica ettim. O daha da harika bir fikirle geldi, Emine’den apayrı bir karakter olan Hayriye’yi yarattı.
◊ Nasıl karşıladınız bu sürprizi?
– Yıllardır severek oynadığım dizide ikinci bir karakter oynama fikri tabii ki beni çok heyecanlandırdı. Sanki yeni oyuncularla yeni bir projeye başlamışım gibi hissettim. Çok mutluyum. Hayriye’yi de en az Emine kadar seviyorum.
◊ Sizin için özel olan veya uğurlu olduğunu düşündüğünüz bir eşyanız var mı?
– Çok severek aldığım her şey, sevdiğim insanlardan gelen her hediye benim için çok çok özeldir. Onun dışında herhangi bir uğurlu eşyam yok. Çünkü uğur takıntım yok.
◊ “Çocuklar Duymasın” dışında bir proje var mı?
– Tiyatro görüşmelerim var. Zaten dizi temposu başka işlere çok fazla zaman ayırmamıza izin vermiyor. Ama tiyatro yapmak istiyorum.HAYATIMIN EN
GÜZEL DÖNEMİNDEYİM
◊ Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
– Hayatımın en güzel döneminde olduğumu düşünüyorum. Çünkü çocuğumun sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü gördüğüm için şükrediyorum. Emre, akıllı ve yüreği güzel bir evlat… Güzel sanatlar lisesinde son sınıfta sinema okuyor. Spor yapıyor, sağlıklı besleniyor, kısa filmler çekiyor. Hedefinde de iyi bir korku filmi yönetmeni olmak var. Bu da beni çok gururlandırıyor.
◊ Sizi tek mutlu eden şey çocuğunuz mu?
– Tabii ki hayır. Onun yanında ben de sevdiğim işi yapıyorum. Boş kalan zamanlarımda ise oğlumla zaman geçirmeye çalışıyorum. Yaz kış sahile inip yürüyüş yapmak benim için en büyük keyif… Ayrıca iki günlük tatil kaçamakları beni mutlu ediyor.
Hürriyet
Yıllardır “Çocuklar Duymasın”ın Emine’si olarak ekranda ama sokakta görenler onun “Emine” olduğuna ihtimal vermiyor! Çoğu sanatçının egosuna balta vuracak bu durum, Melek Şahin’inse hoşuna gidiyor: “Tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor.”
– Bodrum’da doğdum ama aynı zamanda İzmirliyim. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdikten sonra okuldan arkadaşım olan sevgili Necmi Yapıcı’yla evlendim. 4 yıl sonra boşandık. 1996’dan beri de İstanbul’dayım. İstanbul’daki ilk oyunumu Hakan Altıner’in kurduğu Talimhane Sahnesi’nde oynadım. Nurseli İdiz, Erhan Yazıcıoğlu ve Nilgün Belgün ile birlikte rol aldığımız “Cahide” adlı oyundu. Ben yine bir hizmetçi karakterini canlandırıyordum. Televizyondaki maceram da “Reyting Hamdi” adlı diziyle başladı. Bu arada Necmi’yle Emre adında 2000 doğumlu, yönetmen olmak isteyen bir oğlumuz var. O da güzel sanatlar lisesi son sınıf öğrencisi.
◊ Gerçek hayatta insanlar sizi gördüğünde şaşırıyor mu?
– Evet, hem de çok şaşırıyorlar. İddiaya giriyorlar ben miyim değil miyim diye. Genelde tepkiler “Sima yabancı değil ama sizi nereden tanıyoruz?” ya da “Dizideki gibi değilsiniz” türünde oluyor. Benimle bile iddialaşıyorlar. “Hayır siz o değilsiniz. Nasıl olur, saçınızın rengi sarı! diyenler var. Gerçi bu yıl, Hayriye karakterini Emine’den iyice ayırmak için peruk takıyorum ve tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor. Hatta tam tersi bu benim için bir avantaj. Senelerdir çok sevilerek izlenen bir dizide önemli bir karakteri oynuyor, buna rağmen hayatımı rahatça sürdürüyor olmaktan mutluyum.
BİROL GÜVEN SÜRPRİZ YAPTI, APAYRI BİR KARAKTER YAZDI
◊ Emine’yi nasıl buluyorsunuz? Karakterin kendine has mizahı sizinle gelişen bir özellik miydi?
– Emine’yi çok seviyorum, benim çocuğum gibi. Tabii ki bu karakter benimle kaç yıldır bir dolu yol kat etti. Çok güçlü ve sevilesi bir karakter haline geldi. Emine, çok içten, sempatik, yapmacıksız, hazırcevap, dürüst, tüm sorunların altından başarıyla kalkan, içinde kötülük olmayan ve herkesin kendi ailesindenmiş gibi yakın bulduğu bir kişilik… Aslında izleyenler bilir, Emine “Ayrılsak da Beraberiz” dizisinde var olmuştu ve Birol Güven bu karakteri “Çocuklar Duymasın”a taşıdı. Önceleri iki dizide birden olması seyirciyi iter mi acaba diye düşünmüştük ama iyi ki olmuş.
◊ Emine’nin kardeşi Oksijen Hayriye nasıl ortaya çıktı? Karakteri canlandırırken neler hissediyorsunuz?
– Sevgili Birol Güven’den biraz değişiklik istedim. Emine karakterine farklı tipler yaratmama imkan verecek bir şeyler yazmasını rica ettim. O daha da harika bir fikirle geldi, Emine’den apayrı bir karakter olan Hayriye’yi yarattı.
◊ Nasıl karşıladınız bu sürprizi?
– Yıllardır severek oynadığım dizide ikinci bir karakter oynama fikri tabii ki beni çok heyecanlandırdı. Sanki yeni oyuncularla yeni bir projeye başlamışım gibi hissettim. Çok mutluyum. Hayriye’yi de en az Emine kadar seviyorum.
◊ Sizin için özel olan veya uğurlu olduğunu düşündüğünüz bir eşyanız var mı?
– Çok severek aldığım her şey, sevdiğim insanlardan gelen her hediye benim için çok çok özeldir. Onun dışında herhangi bir uğurlu eşyam yok. Çünkü uğur takıntım yok.
◊ “Çocuklar Duymasın” dışında bir proje var mı?
– Tiyatro görüşmelerim var. Zaten dizi temposu başka işlere çok fazla zaman ayırmamıza izin vermiyor. Ama tiyatro yapmak istiyorum.HAYATIMIN EN
GÜZEL DÖNEMİNDEYİM
◊ Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
– Hayatımın en güzel döneminde olduğumu düşünüyorum. Çünkü çocuğumun sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü gördüğüm için şükrediyorum. Emre, akıllı ve yüreği güzel bir evlat… Güzel sanatlar lisesinde son sınıfta sinema okuyor. Spor yapıyor, sağlıklı besleniyor, kısa filmler çekiyor. Hedefinde de iyi bir korku filmi yönetmeni olmak var. Bu da beni çok gururlandırıyor.
◊ Sizi tek mutlu eden şey çocuğunuz mu?
– Tabii ki hayır. Onun yanında ben de sevdiğim işi yapıyorum. Boş kalan zamanlarımda ise oğlumla zaman geçirmeye çalışıyorum. Yaz kış sahile inip yürüyüş yapmak benim için en büyük keyif… Ayrıca iki günlük tatil kaçamakları beni mutlu ediyor.
Hürriyet
Yıllardır “Çocuklar Duymasın”ın Emine’si olarak ekranda ama sokakta görenler onun “Emine” olduğuna ihtimal vermiyor! Çoğu sanatçının egosuna balta vuracak bu durum, Melek Şahin’inse hoşuna gidiyor: “Tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor.”
– Bodrum’da doğdum ama aynı zamanda İzmirliyim. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdikten sonra okuldan arkadaşım olan sevgili Necmi Yapıcı’yla evlendim. 4 yıl sonra boşandık. 1996’dan beri de İstanbul’dayım. İstanbul’daki ilk oyunumu Hakan Altıner’in kurduğu Talimhane Sahnesi’nde oynadım. Nurseli İdiz, Erhan Yazıcıoğlu ve Nilgün Belgün ile birlikte rol aldığımız “Cahide” adlı oyundu. Ben yine bir hizmetçi karakterini canlandırıyordum. Televizyondaki maceram da “Reyting Hamdi” adlı diziyle başladı. Bu arada Necmi’yle Emre adında 2000 doğumlu, yönetmen olmak isteyen bir oğlumuz var. O da güzel sanatlar lisesi son sınıf öğrencisi.
◊ Gerçek hayatta insanlar sizi gördüğünde şaşırıyor mu?
– Evet, hem de çok şaşırıyorlar. İddiaya giriyorlar ben miyim değil miyim diye. Genelde tepkiler “Sima yabancı değil ama sizi nereden tanıyoruz?” ya da “Dizideki gibi değilsiniz” türünde oluyor. Benimle bile iddialaşıyorlar. “Hayır siz o değilsiniz. Nasıl olur, saçınızın rengi sarı! diyenler var. Gerçi bu yıl, Hayriye karakterini Emine’den iyice ayırmak için peruk takıyorum ve tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor. Hatta tam tersi bu benim için bir avantaj. Senelerdir çok sevilerek izlenen bir dizide önemli bir karakteri oynuyor, buna rağmen hayatımı rahatça sürdürüyor olmaktan mutluyum.
BİROL GÜVEN SÜRPRİZ YAPTI, APAYRI BİR KARAKTER YAZDI
◊ Emine’yi nasıl buluyorsunuz? Karakterin kendine has mizahı sizinle gelişen bir özellik miydi?
– Emine’yi çok seviyorum, benim çocuğum gibi. Tabii ki bu karakter benimle kaç yıldır bir dolu yol kat etti. Çok güçlü ve sevilesi bir karakter haline geldi. Emine, çok içten, sempatik, yapmacıksız, hazırcevap, dürüst, tüm sorunların altından başarıyla kalkan, içinde kötülük olmayan ve herkesin kendi ailesindenmiş gibi yakın bulduğu bir kişilik… Aslında izleyenler bilir, Emine “Ayrılsak da Beraberiz” dizisinde var olmuştu ve Birol Güven bu karakteri “Çocuklar Duymasın”a taşıdı. Önceleri iki dizide birden olması seyirciyi iter mi acaba diye düşünmüştük ama iyi ki olmuş.
◊ Emine’nin kardeşi Oksijen Hayriye nasıl ortaya çıktı? Karakteri canlandırırken neler hissediyorsunuz?
– Sevgili Birol Güven’den biraz değişiklik istedim. Emine karakterine farklı tipler yaratmama imkan verecek bir şeyler yazmasını rica ettim. O daha da harika bir fikirle geldi, Emine’den apayrı bir karakter olan Hayriye’yi yarattı.
◊ Nasıl karşıladınız bu sürprizi?
– Yıllardır severek oynadığım dizide ikinci bir karakter oynama fikri tabii ki beni çok heyecanlandırdı. Sanki yeni oyuncularla yeni bir projeye başlamışım gibi hissettim. Çok mutluyum. Hayriye’yi de en az Emine kadar seviyorum.
◊ Sizin için özel olan veya uğurlu olduğunu düşündüğünüz bir eşyanız var mı?
– Çok severek aldığım her şey, sevdiğim insanlardan gelen her hediye benim için çok çok özeldir. Onun dışında herhangi bir uğurlu eşyam yok. Çünkü uğur takıntım yok.
◊ “Çocuklar Duymasın” dışında bir proje var mı?
– Tiyatro görüşmelerim var. Zaten dizi temposu başka işlere çok fazla zaman ayırmamıza izin vermiyor. Ama tiyatro yapmak istiyorum.HAYATIMIN EN
GÜZEL DÖNEMİNDEYİM
◊ Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
– Hayatımın en güzel döneminde olduğumu düşünüyorum. Çünkü çocuğumun sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü gördüğüm için şükrediyorum. Emre, akıllı ve yüreği güzel bir evlat… Güzel sanatlar lisesinde son sınıfta sinema okuyor. Spor yapıyor, sağlıklı besleniyor, kısa filmler çekiyor. Hedefinde de iyi bir korku filmi yönetmeni olmak var. Bu da beni çok gururlandırıyor.
◊ Sizi tek mutlu eden şey çocuğunuz mu?
– Tabii ki hayır. Onun yanında ben de sevdiğim işi yapıyorum. Boş kalan zamanlarımda ise oğlumla zaman geçirmeye çalışıyorum. Yaz kış sahile inip yürüyüş yapmak benim için en büyük keyif… Ayrıca iki günlük tatil kaçamakları beni mutlu ediyor.
Hürriyet
Yıllardır “Çocuklar Duymasın”ın Emine’si olarak ekranda ama sokakta görenler onun “Emine” olduğuna ihtimal vermiyor! Çoğu sanatçının egosuna balta vuracak bu durum, Melek Şahin’inse hoşuna gidiyor: “Tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor.”
– Bodrum’da doğdum ama aynı zamanda İzmirliyim. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdikten sonra okuldan arkadaşım olan sevgili Necmi Yapıcı’yla evlendim. 4 yıl sonra boşandık. 1996’dan beri de İstanbul’dayım. İstanbul’daki ilk oyunumu Hakan Altıner’in kurduğu Talimhane Sahnesi’nde oynadım. Nurseli İdiz, Erhan Yazıcıoğlu ve Nilgün Belgün ile birlikte rol aldığımız “Cahide” adlı oyundu. Ben yine bir hizmetçi karakterini canlandırıyordum. Televizyondaki maceram da “Reyting Hamdi” adlı diziyle başladı. Bu arada Necmi’yle Emre adında 2000 doğumlu, yönetmen olmak isteyen bir oğlumuz var. O da güzel sanatlar lisesi son sınıf öğrencisi.
◊ Gerçek hayatta insanlar sizi gördüğünde şaşırıyor mu?
– Evet, hem de çok şaşırıyorlar. İddiaya giriyorlar ben miyim değil miyim diye. Genelde tepkiler “Sima yabancı değil ama sizi nereden tanıyoruz?” ya da “Dizideki gibi değilsiniz” türünde oluyor. Benimle bile iddialaşıyorlar. “Hayır siz o değilsiniz. Nasıl olur, saçınızın rengi sarı! diyenler var. Gerçi bu yıl, Hayriye karakterini Emine’den iyice ayırmak için peruk takıyorum ve tanınmıyor olmak beni hiç rahatsız etmiyor. Hatta tam tersi bu benim için bir avantaj. Senelerdir çok sevilerek izlenen bir dizide önemli bir karakteri oynuyor, buna rağmen hayatımı rahatça sürdürüyor olmaktan mutluyum.
BİROL GÜVEN SÜRPRİZ YAPTI, APAYRI BİR KARAKTER YAZDI
◊ Emine’yi nasıl buluyorsunuz? Karakterin kendine has mizahı sizinle gelişen bir özellik miydi?
– Emine’yi çok seviyorum, benim çocuğum gibi. Tabii ki bu karakter benimle kaç yıldır bir dolu yol kat etti. Çok güçlü ve sevilesi bir karakter haline geldi. Emine, çok içten, sempatik, yapmacıksız, hazırcevap, dürüst, tüm sorunların altından başarıyla kalkan, içinde kötülük olmayan ve herkesin kendi ailesindenmiş gibi yakın bulduğu bir kişilik… Aslında izleyenler bilir, Emine “Ayrılsak da Beraberiz” dizisinde var olmuştu ve Birol Güven bu karakteri “Çocuklar Duymasın”a taşıdı. Önceleri iki dizide birden olması seyirciyi iter mi acaba diye düşünmüştük ama iyi ki olmuş.
◊ Emine’nin kardeşi Oksijen Hayriye nasıl ortaya çıktı? Karakteri canlandırırken neler hissediyorsunuz?
– Sevgili Birol Güven’den biraz değişiklik istedim. Emine karakterine farklı tipler yaratmama imkan verecek bir şeyler yazmasını rica ettim. O daha da harika bir fikirle geldi, Emine’den apayrı bir karakter olan Hayriye’yi yarattı.
◊ Nasıl karşıladınız bu sürprizi?
– Yıllardır severek oynadığım dizide ikinci bir karakter oynama fikri tabii ki beni çok heyecanlandırdı. Sanki yeni oyuncularla yeni bir projeye başlamışım gibi hissettim. Çok mutluyum. Hayriye’yi de en az Emine kadar seviyorum.
◊ Sizin için özel olan veya uğurlu olduğunu düşündüğünüz bir eşyanız var mı?
– Çok severek aldığım her şey, sevdiğim insanlardan gelen her hediye benim için çok çok özeldir. Onun dışında herhangi bir uğurlu eşyam yok. Çünkü uğur takıntım yok.
◊ “Çocuklar Duymasın” dışında bir proje var mı?
– Tiyatro görüşmelerim var. Zaten dizi temposu başka işlere çok fazla zaman ayırmamıza izin vermiyor. Ama tiyatro yapmak istiyorum.HAYATIMIN EN
GÜZEL DÖNEMİNDEYİM
◊ Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
– Hayatımın en güzel döneminde olduğumu düşünüyorum. Çünkü çocuğumun sağlıklı bir şekilde büyüdüğünü gördüğüm için şükrediyorum. Emre, akıllı ve yüreği güzel bir evlat… Güzel sanatlar lisesinde son sınıfta sinema okuyor. Spor yapıyor, sağlıklı besleniyor, kısa filmler çekiyor. Hedefinde de iyi bir korku filmi yönetmeni olmak var. Bu da beni çok gururlandırıyor.
◊ Sizi tek mutlu eden şey çocuğunuz mu?
– Tabii ki hayır. Onun yanında ben de sevdiğim işi yapıyorum. Boş kalan zamanlarımda ise oğlumla zaman geçirmeye çalışıyorum. Yaz kış sahile inip yürüyüş yapmak benim için en büyük keyif… Ayrıca iki günlük tatil kaçamakları beni mutlu ediyor.
Hürriyet