Mersin’in Tarsus ilçesindeki 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi’yi uyuşturmadan ameliyat yaptılar.
Mersin-Tarsus 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi, yaşadığı sağlık sorunlarını ve tedavi sürecinde karşılaştığı yaklaşımları İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’ne gönderdiği mektupta anlattı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; 2002 yılında Siirt E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde iken “kalp yetmezliği” hastalığı tanısı konulduğunu paylaşan İvrendi, sevk edildiği Diyarbakır Dicle Tıp Fakültesi’ne yatırıldığında ise kendisine “Aort kalp kapakçığı iflas etmiş” denilip, yaşamasının mucize olduğu ifade edilmiş. O günden sonra yaşamının “Coumadin 5 mg” denilen tablet ilaçlarına bağlı olduğunu dile getiren İvrendi, “Bu ilacın özelliği kan sulandırıcıdır. Yani ayda bir kez hastaneye gidip, kan tahlilleri yaparım ve bunun sonucunda doktorlar yeniden dozajını belirler. Aynı zamanda kaç gün sonra kontrole gidilmesi gerektiğini de belirler. Ancak kaldığım cezaevleri yönetimlerinin kimisini mahkemeye vererek bu kontrollerime gidebildim” diye belirtti.
YENİ BİR HASTALIK BAŞGÖSTERDİ
İvrendi, bu hastalığı ile uğraşırken, yeni bir hastalık daha vücudunda baş gösterdi. ‘Sağ kalçamın üst iç bölümünde ‘anal fistül’ denilen bir yara oldu’ diyen İvendi, yarasının 2017 tarihinde yeniden şişip, patladığını aktardı. İvrendi, yapılan bir dizi tetkik ardından 11 Eylül 2017 tarihinde Eskişehir Devlet Hastanesi’nde ameliyat oldu, ancak iyileşemedi.
Son olarak sevk edildiği Tarsus Hapishanesi’nde, 18 Mayıs sabahı yarasının yeniden patlaması üzerine Tarsus Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İvrendi, hastanede karşılaştığı muameleyi ise “Doktor geldi, deriyi uyuşturmadan, anestezi yapmadan tutup kesti. Yani canlı canlı ameliyat oldum” sözleriyle paylaştı.
TAHLİYE BAŞVURULARINA OLUMSUZ YANIT
Kalp, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve anal fistül olmak üzere kronik 4 hastalığı bulunduğunu ekleyen İvrendi, bu rahatsızlıkları nedeniyle tahliye başvurularında bulunup, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda 3 kez sağlık kurulu muayenesinden geçirilmesine rağmen olumlu yanıt almadığını ifade etti.
İvrendi, yine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvurunun ret edildiğini de kaydetti.
KELEPÇELİ MUAYENE DAYATMASI
Hapishane koşullarında her geçen gün ağırlaşan sağlık sorunlarının tedaviye götürüldükleri hastanelerde görev yapan kimi sağlık personelinin kelepçeli muayene dayattığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘ÖTENAZİYİ TERCİH EDERİM, YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜYORLAR’
Ola ki kriz geçirdim öldüm. İdare; memurun, uzman çavuşun ve hemşirenin ihmalini düşünmez ve görmezden gelir. Hemen bir rapor ayarlanır, ‘Merhum şu tarihlerde hastaneye götürülmüş, tedavisi yapılmış, bir ihmal yoktur…’denilir. Doğrudur hastaneye götürülmüşüm ama tedavi olmamışım. İşte yaklaşık bir buçuk aydır suç duyurusu da yapmışım can güvenliğim yok. Ölüme terk edildiğimi iddia etmişim. Ama bunları ne Cumhuriyet Savcısı’nın ne de Bakanlıkların umurunda değildir. Buna pasif ötenazi de diyebiliriz. Yani aktif ve ya pratik ötenaziyi buna bin defa tercih ederim. Hiç değilse bir defa da ölürüm ama bunlar ya da bu durum seni yavaş yavaş öldürür.
Mersin’in Tarsus ilçesindeki 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi’yi uyuşturmadan ameliyat yaptılar.
Mersin-Tarsus 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi, yaşadığı sağlık sorunlarını ve tedavi sürecinde karşılaştığı yaklaşımları İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’ne gönderdiği mektupta anlattı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; 2002 yılında Siirt E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde iken “kalp yetmezliği” hastalığı tanısı konulduğunu paylaşan İvrendi, sevk edildiği Diyarbakır Dicle Tıp Fakültesi’ne yatırıldığında ise kendisine “Aort kalp kapakçığı iflas etmiş” denilip, yaşamasının mucize olduğu ifade edilmiş. O günden sonra yaşamının “Coumadin 5 mg” denilen tablet ilaçlarına bağlı olduğunu dile getiren İvrendi, “Bu ilacın özelliği kan sulandırıcıdır. Yani ayda bir kez hastaneye gidip, kan tahlilleri yaparım ve bunun sonucunda doktorlar yeniden dozajını belirler. Aynı zamanda kaç gün sonra kontrole gidilmesi gerektiğini de belirler. Ancak kaldığım cezaevleri yönetimlerinin kimisini mahkemeye vererek bu kontrollerime gidebildim” diye belirtti.
YENİ BİR HASTALIK BAŞGÖSTERDİ
İvrendi, bu hastalığı ile uğraşırken, yeni bir hastalık daha vücudunda baş gösterdi. ‘Sağ kalçamın üst iç bölümünde ‘anal fistül’ denilen bir yara oldu’ diyen İvendi, yarasının 2017 tarihinde yeniden şişip, patladığını aktardı. İvrendi, yapılan bir dizi tetkik ardından 11 Eylül 2017 tarihinde Eskişehir Devlet Hastanesi’nde ameliyat oldu, ancak iyileşemedi.
Son olarak sevk edildiği Tarsus Hapishanesi’nde, 18 Mayıs sabahı yarasının yeniden patlaması üzerine Tarsus Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İvrendi, hastanede karşılaştığı muameleyi ise “Doktor geldi, deriyi uyuşturmadan, anestezi yapmadan tutup kesti. Yani canlı canlı ameliyat oldum” sözleriyle paylaştı.
TAHLİYE BAŞVURULARINA OLUMSUZ YANIT
Kalp, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve anal fistül olmak üzere kronik 4 hastalığı bulunduğunu ekleyen İvrendi, bu rahatsızlıkları nedeniyle tahliye başvurularında bulunup, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda 3 kez sağlık kurulu muayenesinden geçirilmesine rağmen olumlu yanıt almadığını ifade etti.
İvrendi, yine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvurunun ret edildiğini de kaydetti.
KELEPÇELİ MUAYENE DAYATMASI
Hapishane koşullarında her geçen gün ağırlaşan sağlık sorunlarının tedaviye götürüldükleri hastanelerde görev yapan kimi sağlık personelinin kelepçeli muayene dayattığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘ÖTENAZİYİ TERCİH EDERİM, YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜYORLAR’
Ola ki kriz geçirdim öldüm. İdare; memurun, uzman çavuşun ve hemşirenin ihmalini düşünmez ve görmezden gelir. Hemen bir rapor ayarlanır, ‘Merhum şu tarihlerde hastaneye götürülmüş, tedavisi yapılmış, bir ihmal yoktur…’denilir. Doğrudur hastaneye götürülmüşüm ama tedavi olmamışım. İşte yaklaşık bir buçuk aydır suç duyurusu da yapmışım can güvenliğim yok. Ölüme terk edildiğimi iddia etmişim. Ama bunları ne Cumhuriyet Savcısı’nın ne de Bakanlıkların umurunda değildir. Buna pasif ötenazi de diyebiliriz. Yani aktif ve ya pratik ötenaziyi buna bin defa tercih ederim. Hiç değilse bir defa da ölürüm ama bunlar ya da bu durum seni yavaş yavaş öldürür.
Mersin’in Tarsus ilçesindeki 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi’yi uyuşturmadan ameliyat yaptılar.
Mersin-Tarsus 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi, yaşadığı sağlık sorunlarını ve tedavi sürecinde karşılaştığı yaklaşımları İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’ne gönderdiği mektupta anlattı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; 2002 yılında Siirt E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde iken “kalp yetmezliği” hastalığı tanısı konulduğunu paylaşan İvrendi, sevk edildiği Diyarbakır Dicle Tıp Fakültesi’ne yatırıldığında ise kendisine “Aort kalp kapakçığı iflas etmiş” denilip, yaşamasının mucize olduğu ifade edilmiş. O günden sonra yaşamının “Coumadin 5 mg” denilen tablet ilaçlarına bağlı olduğunu dile getiren İvrendi, “Bu ilacın özelliği kan sulandırıcıdır. Yani ayda bir kez hastaneye gidip, kan tahlilleri yaparım ve bunun sonucunda doktorlar yeniden dozajını belirler. Aynı zamanda kaç gün sonra kontrole gidilmesi gerektiğini de belirler. Ancak kaldığım cezaevleri yönetimlerinin kimisini mahkemeye vererek bu kontrollerime gidebildim” diye belirtti.
YENİ BİR HASTALIK BAŞGÖSTERDİ
İvrendi, bu hastalığı ile uğraşırken, yeni bir hastalık daha vücudunda baş gösterdi. ‘Sağ kalçamın üst iç bölümünde ‘anal fistül’ denilen bir yara oldu’ diyen İvendi, yarasının 2017 tarihinde yeniden şişip, patladığını aktardı. İvrendi, yapılan bir dizi tetkik ardından 11 Eylül 2017 tarihinde Eskişehir Devlet Hastanesi’nde ameliyat oldu, ancak iyileşemedi.
Son olarak sevk edildiği Tarsus Hapishanesi’nde, 18 Mayıs sabahı yarasının yeniden patlaması üzerine Tarsus Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İvrendi, hastanede karşılaştığı muameleyi ise “Doktor geldi, deriyi uyuşturmadan, anestezi yapmadan tutup kesti. Yani canlı canlı ameliyat oldum” sözleriyle paylaştı.
TAHLİYE BAŞVURULARINA OLUMSUZ YANIT
Kalp, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve anal fistül olmak üzere kronik 4 hastalığı bulunduğunu ekleyen İvrendi, bu rahatsızlıkları nedeniyle tahliye başvurularında bulunup, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda 3 kez sağlık kurulu muayenesinden geçirilmesine rağmen olumlu yanıt almadığını ifade etti.
İvrendi, yine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvurunun ret edildiğini de kaydetti.
KELEPÇELİ MUAYENE DAYATMASI
Hapishane koşullarında her geçen gün ağırlaşan sağlık sorunlarının tedaviye götürüldükleri hastanelerde görev yapan kimi sağlık personelinin kelepçeli muayene dayattığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘ÖTENAZİYİ TERCİH EDERİM, YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜYORLAR’
Ola ki kriz geçirdim öldüm. İdare; memurun, uzman çavuşun ve hemşirenin ihmalini düşünmez ve görmezden gelir. Hemen bir rapor ayarlanır, ‘Merhum şu tarihlerde hastaneye götürülmüş, tedavisi yapılmış, bir ihmal yoktur…’denilir. Doğrudur hastaneye götürülmüşüm ama tedavi olmamışım. İşte yaklaşık bir buçuk aydır suç duyurusu da yapmışım can güvenliğim yok. Ölüme terk edildiğimi iddia etmişim. Ama bunları ne Cumhuriyet Savcısı’nın ne de Bakanlıkların umurunda değildir. Buna pasif ötenazi de diyebiliriz. Yani aktif ve ya pratik ötenaziyi buna bin defa tercih ederim. Hiç değilse bir defa da ölürüm ama bunlar ya da bu durum seni yavaş yavaş öldürür.
Mersin’in Tarsus ilçesindeki 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi’yi uyuşturmadan ameliyat yaptılar.
Mersin-Tarsus 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 56 yaşındaki hasta tutuklu Cemil İvrendi, yaşadığı sağlık sorunlarını ve tedavi sürecinde karşılaştığı yaklaşımları İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’ne gönderdiği mektupta anlattı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; 2002 yılında Siirt E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde iken “kalp yetmezliği” hastalığı tanısı konulduğunu paylaşan İvrendi, sevk edildiği Diyarbakır Dicle Tıp Fakültesi’ne yatırıldığında ise kendisine “Aort kalp kapakçığı iflas etmiş” denilip, yaşamasının mucize olduğu ifade edilmiş. O günden sonra yaşamının “Coumadin 5 mg” denilen tablet ilaçlarına bağlı olduğunu dile getiren İvrendi, “Bu ilacın özelliği kan sulandırıcıdır. Yani ayda bir kez hastaneye gidip, kan tahlilleri yaparım ve bunun sonucunda doktorlar yeniden dozajını belirler. Aynı zamanda kaç gün sonra kontrole gidilmesi gerektiğini de belirler. Ancak kaldığım cezaevleri yönetimlerinin kimisini mahkemeye vererek bu kontrollerime gidebildim” diye belirtti.
YENİ BİR HASTALIK BAŞGÖSTERDİ
İvrendi, bu hastalığı ile uğraşırken, yeni bir hastalık daha vücudunda baş gösterdi. ‘Sağ kalçamın üst iç bölümünde ‘anal fistül’ denilen bir yara oldu’ diyen İvendi, yarasının 2017 tarihinde yeniden şişip, patladığını aktardı. İvrendi, yapılan bir dizi tetkik ardından 11 Eylül 2017 tarihinde Eskişehir Devlet Hastanesi’nde ameliyat oldu, ancak iyileşemedi.
Son olarak sevk edildiği Tarsus Hapishanesi’nde, 18 Mayıs sabahı yarasının yeniden patlaması üzerine Tarsus Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İvrendi, hastanede karşılaştığı muameleyi ise “Doktor geldi, deriyi uyuşturmadan, anestezi yapmadan tutup kesti. Yani canlı canlı ameliyat oldum” sözleriyle paylaştı.
TAHLİYE BAŞVURULARINA OLUMSUZ YANIT
Kalp, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve anal fistül olmak üzere kronik 4 hastalığı bulunduğunu ekleyen İvrendi, bu rahatsızlıkları nedeniyle tahliye başvurularında bulunup, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda 3 kez sağlık kurulu muayenesinden geçirilmesine rağmen olumlu yanıt almadığını ifade etti.
İvrendi, yine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvurunun ret edildiğini de kaydetti.
KELEPÇELİ MUAYENE DAYATMASI
Hapishane koşullarında her geçen gün ağırlaşan sağlık sorunlarının tedaviye götürüldükleri hastanelerde görev yapan kimi sağlık personelinin kelepçeli muayene dayattığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘ÖTENAZİYİ TERCİH EDERİM, YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜYORLAR’
Ola ki kriz geçirdim öldüm. İdare; memurun, uzman çavuşun ve hemşirenin ihmalini düşünmez ve görmezden gelir. Hemen bir rapor ayarlanır, ‘Merhum şu tarihlerde hastaneye götürülmüş, tedavisi yapılmış, bir ihmal yoktur…’denilir. Doğrudur hastaneye götürülmüşüm ama tedavi olmamışım. İşte yaklaşık bir buçuk aydır suç duyurusu da yapmışım can güvenliğim yok. Ölüme terk edildiğimi iddia etmişim. Ama bunları ne Cumhuriyet Savcısı’nın ne de Bakanlıkların umurunda değildir. Buna pasif ötenazi de diyebiliriz. Yani aktif ve ya pratik ötenaziyi buna bin defa tercih ederim. Hiç değilse bir defa da ölürüm ama bunlar ya da bu durum seni yavaş yavaş öldürür.