Bu öyle bir olay ki, Firavun mezardan kalksa “bu kadarını yapmazdım” derdi..
Bombadan daha beter acı!..
Polis memuru Bilal Konakci, sene 2009. İzmir’de görev yapan 18 bomba imha uzmanından biriydi.
Takvim yapraklarının 5 Şubat 2009’u gösterdiği gün Aliağa Lisesi’nin önünde bir vatandaşın şüpheli paketi görüp polise ihbar etmesiyle, İzmir’in kuzey bölgesindeki tek bomba imha uzmanı olan Bilal Konakci, göreve çağrıldı.
Kahraman polis memuru yaptığı inceleme sonrasında paketin kapalı bir alanda imha edilmesine karar verdi. Polis memuru Konakci, Aliağa Emniyet Müdürlüğü’ne taşıdığı bombayı imha etmeye hazırlanırken, bazı sesler duydu. Bombanın aktif hale geçtiğini gördü, o an binada bulunan meslektaşlarını, işleri için gelen insanları düşündü. Fazla zamanı olmadığı için hemen kararını verdi, bombayı alıp hızla kapıya yöneldi, merdivenin altına attığı bomba şiddetle patladı.
Konakci, kanlar içinde ve bazı uzuvlarını kaybetmiş olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaşamasından ümit kesilirken direndi ve hayata tutundu.
(Patlamadan hemen sonrasına ait fotoğraf)
Sonrası?..
Gazi polisimizin eşi Özlem Konakci’nin bana gönderdiği e-postadan;
“İzmir Aliağa’da yaşamaktayım. Eşim Gazi emeklisi Bilal Konakci ile 2003 tarihinde evlendim. Biri 3 yaşında (Elif) diğeri 13 yaşında (Emine) iki kızımız var.. Göndermiş olduğum Ege Üniversitesi Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporunda da görüleceği üzere eşim yüzde 98 engellidir.
20 Aralık 2016 Salı günü sabah 07:30’da Fetö/Pdy soruşturması kapsamında evimize polisler geldiler. Ellerindeki fotoğrafa bakarak eşime Bilal Konakci olup olmadığını birkaç defa sorarak teyit etmeye çalıştılar. Çünkü ellerinde bulunan fotoğraf eşimin patlamadan önceki haline ait fotoğraftı. Polis memurları eşime ‘Bir yanlışlık olmalı’ deyip bir taraftan evde arama yaparken diğer taraftan savcıya ulaşmaya çalıştılar. Ancak ulaşamadılar. Ben eşimin durumunu anlatmama rağmen polis memurları götürmek zorunda olduklarını ifade ettiler. Ancak merak etmememi akşama ya da en geç Cuma gününe dönebileceğini söylediler. Ama eşimi 21 gün gözaltında tuttular. 10 Ocak 2017 Çarşamba günü akşam saat 20:00’de çıkarıldığı mahkemede ifade alınmaya başlandı. Eşimin ifade verdiği Baro’nun tahsis ettiği avukat mahkemeye gelmeyip son anda başka bir avukat geldi. Ancak gelen avukat ifadelerden habersiz olduğu için herhangi bir savunma yapamamıştır. Bu olumsuzluklar neticesinde yüzde 98 engelli olan eşim tutuklandı ve 12 gündür Menemen Hatundere T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda en zor şartlarda tutulmaktadır.
Eşimi götürdüklerinden beri büyük kızım hiç kimse ile konuşmuyor. Küçük kızım gecenin bir vakti kalkıp babasını sorup pencereden dışarıya bakıyor ve babasının gelmesini bekliyor. Düşünün ki bu çocuk daha henüz 3 yaşında. Babası engelli olmasına rağmen kızlarımızla çok ilgili bir babadır. Ben zaten artık ne uyuyabiliyor ne yemek yiyebiliyor ne de çocuklarımla ilgilenebiliyorum. Çünkü eşim benim en büyük destekçimdi. Engelli olsa bile onun varlığı yetiyordu. Biz zaten eşim Gazi olduktan sonra çok zor şartlardan geçtik. Çocuğumun psikolojisini eşimin psikolojisini düzeltmek için çok uğraştım. Tam düzelip eşimin bu durumuna alıştık derken bu olayla karşılaştık.
Şimdi sizin aracılığınızla bize bunları yaşatanlara soruyorum. Gözleri görmeyen, ellerini kullanamayan ve yürüme zorluğu yaşayan eşim orada nasıl yemek yesin? Tuvalet ihtiyacını nasıl gidersin? Kişisel bakımını nasıl yapsın? Eşyalarını nasıl yıkasın?
Bize isnat ettikleri suçlarla Fetö/Pdy ile uzaktan yakında ilgimiz bulunmamaktadır. 2009 yılından beri yüzde 98 engelli olan eşim isnat edilen suçları nasıl işlemiş olabilir. Bu konuda sesimiz olmanızı istiyorum.”
(Dönemin İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, patlamadan sonra iyileşme sürecinde Bilal Konakçı ve ailesini makamında ağırlamıştı. Konkaçı’nın sağ elinin olmadığı, gözlerinin ve yüzünün yaralandığı net biçimde görülüyor)
RAPORA BAKTIM EŞİNİ ARADIM
Ege Üniversitesi Hastanesi’nin, polis memuru Bilal Konakci için verdiği raporun sonuç bölümünde, “özür durumuna göre, tüm vücut fonksiyon kaybı oranı; yüzde 98” yazıyor.
Özlem Konakci’yle telefonla görüştüm. Milletvekillerine mektup yazmış, sesini duyuramamış. Eşi hâlâ tutuklu. Özlem Konakci, “Ne olduğunu bilmiyoruz, açık bir şey de söylemiyorlar. Sadece suçluyorlar. Ne yapacağımızı bilmiyoruz” dedi.
Çok sıkıntılı olduklarını dile getiren Özlem Konakci şunları söyledi;
“Eşim yanında biri olmadan ya da yardım etmeden tuvalete giden birisi değil. Bırakın onu evin dışına çıkamaz. Yemesi içmesi… Birisi önüne koyup da o kaşığını yemeğini göstermediği sürece, söylemediği sürece yemez. Eşimi oradan kurtarmam lazım. Bana yardım edin. Psikolojisini düzeltmek için çok uğraştım bir anda yıktılar.”
Ey, ilgili yetkililer!.. Elinizi vicdanınıza koyun. Bu cefakar anne ile ilgilenin. Allah rızası için yanına bir gidip de dinleyin onu!..