Almanya’dan İstanbul’a tatile gelen dört kişilik Böcek ailesinin Fatih’te zehirlenme şüphesiyle tedavi gördükleri hastanede hayatını kaybetmesinin ardından zehirlenme vakaları tekrar gündeme geldi. Soruşturmanın ilk aşamasında gıda zehirlenmesinden şüphelenilse de ailenin konakladığı otelde yapılan ilaçlamada kullanılan kimyasalların da zehirlenmeye yol açmış olabileceği değerlendiriliyor.
Soruşturma kapsamında Emniyet’te ifade veren ilaçlama şirketinin sahibi olan şüpheli Z.K., şirketinin altı yıldır faaliyet gösterdiğini, haşere ilaçlama üzerine çalıştıklarını belirterek herhangi bir eğitim sertifikasının olmadığını, Sağlık Bakanlığından onaylı ilaçları kullandıklarını öne sürdü.
Peki Türkiye’de ilaçlama ile ilgili hangi yasal düzenlemeler mevcut? Şirketler hangi ilaçları kullanabiliyor ve kimden onay alıyor? Denetim sorumluluğu kimde?
DW Türkçeden Okan Yücel’in haberine göre, halk arasında “böcek ilaçlaması” olarak bilinen uygulama ile ilgili prosedürleri düzenleyen en kapsamlı yasal düzenleme, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 27 Ocak 2005’te Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Halk Sağlığı Alanında Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik.”
Etken madde miktarı DSÖ’ye göre belirleniyor
İlaçlamalarda kullanılan maddeler “Biyosidal ürün” olarak adlandırılıyor. Biyosidal ürünlerde, ürünün uygulama dozu, haşere çeşidi ve metrekareye düşen etken madde miktarı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre düzenleniyor.
Söz konusu yönetmelikte biyosidal ürün şu şekilde tanımlanıyor: “Bir veya birden fazla aktif madde içeren, kullanıma hazır halde satışa sunulmuş, kimyasal veya biyolojik açıdan herhangi bir hedef organizma üzerinde kontrol edici etki gösteren veya hareketini kısıtlayan, zararsız kılan, yok eden aktif madde ve preparatları.”
Bu yönetmeliğin 5’inci maddesine göre biyosidal ürünlerin kullanılabilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış veya tescil edilmiş olması gerekiyor. “Halk Sağlığı Alanında Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”te kullanılabilecek madddeler belirleniyor.
Alüminyum fosfit tartışması
Biyosidal ürünlerde kullanımı serbest olan aktif maddeler listesi Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün web sitesinde yayımlanıyor. Böcek ailesinin ölümüne neden olabileceği değerlendirilen “alüminyum fosfit” maddesi de “Onaylı aktif madde” listesinde yer alıyor.
Almanya’dan gelen ailenin konakladığı oteldeki ilaçlama sırasında kullanılan”alüminyum fosfit” içeren maddenin banyo boşluğundaki havalandırmadan ailenin bulunduğu odaya ulaşarak, aileyi zehirlemiş olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
DW Türkçe’ye konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Başkanı Nasır Nesanır’a göre alüminyum fosfit, uzman olmayan kişilerce veya doğru koşullar sağlanmadan kullanıldığında solunum yoluyla ani ölümlere yol açabilecek kadar güçlü bir kimyasal.
Alüminyum fosfitin nemle temas ettiğinde fosfin gazı açığa çıkardığını ve ölümcül olabildiğini belirten Nesanır, “Fosfin solunduğu anda hücresel solunumu durdurur, kısa sürede şiddetli solunum sıkıntısı, kalp ritim bozuklukları, dolaşım çökmesi ve çoklu organ yetmezliği oluşturur” diyor.
“Tamamen boşaltılmış alanlarda kullanılmalı”
Nesanır, alüminyum fosfit gibi kimyasalların halk sağlığı ve iş güvenliği açısından nasıl kullanılması gerektiğini ise şu şekilde anlatıyor:
“Bu madde yalnızca lisanslı ve yetkilendirilmiş kişilerce, tamamen boşaltılmış alanlarda, sıkı güvenlik protokolleriyle, kayıt tutularak ve havalandırma süresi tamamlandıktan sonra kullanılabilir. Turizm işletmeleri açısından risk çok daha yüksektir; aynı yapı içinde yüzlerce kişi konaklamaktadır.”
Oteldeki ilaçlama ile ilgili denetim eksiklerine de dikkat çeken Nesanır “Oysa şu soruların yanıtlanması gerekir: Otel en son ne zaman denetlendi, denetimlerde uygunsuzluk tespit edildi mi, ilaçlama işlemleri kayıt altına alındı mı ve kullanılan kimyasalların denetimi kim tarafından yapıldı?” diye soruyor.
“Denetimler şeffaf hale getirilmeli”
Türkiye’de denetim yetkisinin Sağlık Müdürlükleri, Tarım ve Orman Müdürlükleri, Belediyeler ve Turizm Bakanlığı arasında dağıtıldığını vurgulayan Nesanır, denetim sayısının az olduğunu belirterek, “Denetim süreleri kısa, personel yetersiz, yaptırımlar hafif ve denetimlerin çoğu önceden haber verilerek yapılmaktadır. Mevcut sistem, halk sağlığını koruyacak düzeyde etkili, bağımsız ve sürekli değildir” diyor.
Nesanır, turizm işletmelerinde kimyasal kullanım protokollerinin sıkılaştırılması, denetim ekiplerinin güçlendirilmesi, denetimlerin şeffaf hale getirilmesi gerektiğini söylüyor.
İlaçlar için Sağlık Bakanlığı izni zorunlu
İlaçlama yapan şirketler, kullanabilecekleri ilaçlar için Sağlık Bakanlığından izin almak zorunda. Başvuru için gereken belgeler arasında uygulanacak ilaçlama yöntemlerini gösteren belgeler de yer alıyor.
Biyosidal ürünlerin kullanım şekli ve piyasaya sürülme şartları ise 2009’da Resmi Gazete’de yayımlanan “Biyosidal Ürünlerin Kullanım Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile düzenleniyor.
Yönetmeliğe göre bu ürünleri kullanarak ilaçlama hizmeti vermek isteyen tüzel kişiler ve kamu kuruluşları, faaliyet gösterecekleri ilin Sağlık Müdürlüğüne müracaat ediyor. Yönetmeliğe göre ilaçlama faaliyetini yürütecek ekipte sorumlu olarak en az bir tıbbi teknolog, sağlık memuru, hemşire, kimya teknisyeni veya ziraat teknisyeni bulunması zorunlu.
İzinsiz faaliyet yürüten şirketler kapatılmalı
“Halk Sağlığı Alanında Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in 25’inci maddesine göre gerekli izni almadan faaliyet gösteren işyerlerinin kapatılması ve faaliyetlerinin durdurulması gerekiyor. İzinsiz olarak faaliyetine devam eden şahıs veya firmalara idari para cezası uygulanıyor. Aynı zamanda sorumlular hakkında genel hükümlere göre yasal işlem yapılması öngörülüyor.
Denetim yetkisi kimde?
Yönetmeliğin 26’ncı maddesinde denetim yetkisi “İlaçlama izni alanların işyerleri, ilaçlama ekipleri sağlık teşkilatının daimi denetimi altındadır” şeklinde tanımlanıyor. Buna göre sağlık teşkilatınca görevlendirilen ekipler işyerini, ekipleri, kullandıkları alet, cihaz ve gereçleri, ilaçlama işlemlerini denetleyebiliyor, gerekli gördüklerinde kullanılan ilaçlardan numune alabiliyor.
Zehirlenmelerden şirket sorumlu
Yönetmeliğin 15’inci maddesine göre kaza ve zehirlenme vakalarının sorumluluğunun şirkette olduğu “Kaza ve zehirlenmelere karşı gerekli tedbirlerin aldırılmasından herhangi bir kaza ve zehirlenme halinde ilkyardımın yaptırılmasından ve bir tedavi kuruluşuna sevkinden ekip sorumlusu, mesûl müdür ve işyeri sahibi ayrı ayrı sorumludur” ifadeleriyle belirtiliyor.
Öngörülen cezalar
Yönetmelik, verilecek cezalarla ilgili ise Türk Ceza Kanunu’na (TCK) atıf yapıyor. TCK’da, ilaçlama kaynaklı zehirlenme vakalarıyla ilgili doğrudan bir madde bulunmuyor. Ancak TCK’nın “Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar” bölümünde 185’inci maddede 2 fıkra bulunuyor. Buna göre kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kişilere 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.
Örneğin geçen sene yaşanan bir ilaç zehirlenmesi vakasında, Konya’da kiracı olarak oturduğu daireye döktüğü böcek ilacı nedeniyle üst kattaki 8 yaşındaki çocuğun hayatını kaybetmesine, 6 kişinin de zehirlenmesine sebep olan iki kişi hakkında “taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” suçlamasıyla 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edilmiş, sanıklara 5’er yıl hapis cezası verilmişti.
Alınabilecek önlemler
Öte yandan TMMOB Kimya Mühendisleri Odası da biyosidal ilaçlama uygulamaları için eğitim veriyor. Kimya Mühendisleri Odası’nın bilgilendirme metnine göre ilaçlama kaynaklı zehirlenmelerin önüne geçmek için şu ilaçlama firmalarının eğitim ve sertifikasyonun daha sıkı denetlenmesi, kamuoyu ilaçlama sırasında ve sonrasında alınması gereken önlemler konusunda bilgilendirilmesi ve zehirlenme vakalarının ardından detaylı teknik incelemelerin sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor.























