Berfo Ana davasında Adalet Bakanlığı 12 Eylül Rejimini “resmen” savundu.
12 Eylül darbesinde kaybettirilen Cemil Kırbayır’a ilişkin AİHM’de süren davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı dosyayı kapattırmak istedi. Bunu yaparken hem bir ömür boyu oğlunu arayan Berfo Ana adına hileli bilgi verildi hem de 12 Eylül darbecileri açıkça savunuldu.
HİLELİ AÇIKLAMA
Ardahan’ın Göle İlçesi’nde 13 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alındıktan sonra akıbetinden bir daha haber alınmayan Cemil Kırbayır’a ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı, hileyle davayı kapatmak istedi.
AKP RESMEN 12 EYLÜL’Ü SAVUNDU
17 bin 500 kaybı görmezden gelen Bakanlık, savunmasında Kırbayır cinayetini “tekil” olduğunu ileri sürdü. Savunmada, “Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” diye savunan Adalet Bakanlığı, anne Berfo Kırbayır’ın davayı açtıktan iki yıl sonra öldüğünü, varislerinin ise davayı sürdürme yönünde niyetlerini gösteren bir belge olmadığını ileri sürdü. Bakanlığın savunmasına tepki gösteren ağabey Mikail Kırbayır, “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız?” diye sordu.
‘NASIL TAKİPÇİSİ YOK’
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, her hafta Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda faillerin yargılanmasını ve adaletin sağlanmasını talebinde bulunduklarını hatırlatarak, “Kars Cumhuriyet Başsavcılığına, Büyük Millet Meclisinden çıkan 350 sayfalık insan hakları raporunda Cemil Kırbayır’ın katledildiği ve bunla ilgili neden iddianame hazırlanmıyor diye defalarca Kars savcılığına gitmişim. Geçen yıl gittiğimde de başsavcı bana dedi ki ‘ortada ceset olmadığı için bir şey yapamıyorum’. Bende o cesedi aradığımı söyledim. Yine geçen yıl kardeşim Fatma Kırbayır, Kars Savcılığı önünde eylem yaptı. Şikayetçiyiz. Bunun adı net. Bu örtbas etme, katilleri koruma, kollama değil de nedir?” diye belirtti.
‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Kenan Evren hakkında açtıkları davalara ilişkin de bilgi veren Kırbayır, “Bütün bunlara bakıldığında nasıl olurda işin takipçisi yok deniliyor” diye tepki gösterdi. Kırbayır, “Bu bize aile olarak psikolojik işkencedir. Resmen yaşarken ızdırap çektirmektir. Şikayetçiyiz, şikayetçiyiz. Biz davamızdan vazgeçmeyeceğiz” dike kaydetti. “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız” diye devam eden Kırbayır, “Her cumartesi bağırıyoruz o meydanda, neyi bağırıyoruz. Ben cesedi hapis edilen kardeşimin mezarını istiyorum. Katilerin cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
‘DEVLET BU SUÇ BENİM, FAİLLİNİ DE VERMEM DİYOR’
Anne Berfo Kırbayır’ın ölümüyle hükümetin AİHM’deki davayı kapatmak istediğini dikkat çeken İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri de, devletin işlediği suçlardan dolayı, suçluları korumada ısrarcı olduğunu söyledi.
Davanın kapatılmak istenmesine ilişkin, “Aslında bütün bunlar, ‘bu olay tekildir, insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilemez’ kapsamındaki savunmaların tamamı hep aynı şeye işaret ediyor” diyen Yoleri, “Eğer tekil bir şey olsaydı, yani devletin herhangi bir elemanı herhangi bir suç işlemiş olsaydı, devlet onu bulur cezalandırırdı. Ama bu suçlar devlet tarafından organizeli bir şekilde işlendiği için açığa çıkarılmıyor. Bu son savunmada da devleti tersten okursanız bunu kabul etmiş sayılır. Yani ‘bu suç benimdir, bu suçun faillerini de sana vermeyeceğiz’ demektir” diye konuştu.
‘HÜKMETİN SAVUNMASININ BİR ESPİRİSİ YOK’
Adalet Bakanlığının davayı kapatma isteği ve savunmasının bir esprisinin olmadığını vurgulayan Yoleri, şunları söyledi: “Berfo anne öldü. Ondan başka mağdur yok anlamına gelecek, onun mirasçıları bunu takip edemez anlamına gelecek savunma da çok anlamsız. Biz insan hakları savunucuları olarak bütün insanlık ailesinin bu tür suçlara karşı tarafız. Yani Cemil’in hiçbir akrabası kalmamış olsa dahi, bir insan olarak bizler insanlığa karşı işlenmiş bu suçun mağduruyuz ve Cemil’in hakkını savunmak ve yapılanların peşine düşmek hepimizin sorumluluğu. O yüzden de hükümetin bu savunmasının da bir esprisi yok.”
ERDOĞAN SÖZ VERMİŞTİ
Berfo Ana, 7 Şubat 2011 günü dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeyle gündeme gelmişti. Cumartesi Anneleri’nden biri olan Berfo Kırbayır, görüşmede Ardahan Göle’deki evinden askerler tarafından alınan ve bir daha haber alınamayan oğlu Cemil’in bulunmasını istemişti. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde yapılan görüşmede, faili meçhullerle mücadele konusunda hükümetin kararlı olduğunu iddia eden Erdoğan, Kırbayır’ın faillerini bulunması için çaba göstereceklerinin sözünü vermişti. Berfo Kırbayır (Berfo Ana) oğlu Cemil Kırbayır için 33 yıl mücadele verdi. Anne Kırbayır, 21 Şubat 2013’te geçirdiği mide kanserine bağlı ameliyattan sonra meydana gelen komplikasyonlar sonucu 106 yaşında hayatını kaybetti.
Berfo Ana davasında Adalet Bakanlığı 12 Eylül Rejimini “resmen” savundu.
12 Eylül darbesinde kaybettirilen Cemil Kırbayır’a ilişkin AİHM’de süren davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı dosyayı kapattırmak istedi. Bunu yaparken hem bir ömür boyu oğlunu arayan Berfo Ana adına hileli bilgi verildi hem de 12 Eylül darbecileri açıkça savunuldu.
HİLELİ AÇIKLAMA
Ardahan’ın Göle İlçesi’nde 13 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alındıktan sonra akıbetinden bir daha haber alınmayan Cemil Kırbayır’a ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı, hileyle davayı kapatmak istedi.
AKP RESMEN 12 EYLÜL’Ü SAVUNDU
17 bin 500 kaybı görmezden gelen Bakanlık, savunmasında Kırbayır cinayetini “tekil” olduğunu ileri sürdü. Savunmada, “Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” diye savunan Adalet Bakanlığı, anne Berfo Kırbayır’ın davayı açtıktan iki yıl sonra öldüğünü, varislerinin ise davayı sürdürme yönünde niyetlerini gösteren bir belge olmadığını ileri sürdü. Bakanlığın savunmasına tepki gösteren ağabey Mikail Kırbayır, “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız?” diye sordu.
‘NASIL TAKİPÇİSİ YOK’
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, her hafta Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda faillerin yargılanmasını ve adaletin sağlanmasını talebinde bulunduklarını hatırlatarak, “Kars Cumhuriyet Başsavcılığına, Büyük Millet Meclisinden çıkan 350 sayfalık insan hakları raporunda Cemil Kırbayır’ın katledildiği ve bunla ilgili neden iddianame hazırlanmıyor diye defalarca Kars savcılığına gitmişim. Geçen yıl gittiğimde de başsavcı bana dedi ki ‘ortada ceset olmadığı için bir şey yapamıyorum’. Bende o cesedi aradığımı söyledim. Yine geçen yıl kardeşim Fatma Kırbayır, Kars Savcılığı önünde eylem yaptı. Şikayetçiyiz. Bunun adı net. Bu örtbas etme, katilleri koruma, kollama değil de nedir?” diye belirtti.
‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Kenan Evren hakkında açtıkları davalara ilişkin de bilgi veren Kırbayır, “Bütün bunlara bakıldığında nasıl olurda işin takipçisi yok deniliyor” diye tepki gösterdi. Kırbayır, “Bu bize aile olarak psikolojik işkencedir. Resmen yaşarken ızdırap çektirmektir. Şikayetçiyiz, şikayetçiyiz. Biz davamızdan vazgeçmeyeceğiz” dike kaydetti. “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız” diye devam eden Kırbayır, “Her cumartesi bağırıyoruz o meydanda, neyi bağırıyoruz. Ben cesedi hapis edilen kardeşimin mezarını istiyorum. Katilerin cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
‘DEVLET BU SUÇ BENİM, FAİLLİNİ DE VERMEM DİYOR’
Anne Berfo Kırbayır’ın ölümüyle hükümetin AİHM’deki davayı kapatmak istediğini dikkat çeken İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri de, devletin işlediği suçlardan dolayı, suçluları korumada ısrarcı olduğunu söyledi.
Davanın kapatılmak istenmesine ilişkin, “Aslında bütün bunlar, ‘bu olay tekildir, insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilemez’ kapsamındaki savunmaların tamamı hep aynı şeye işaret ediyor” diyen Yoleri, “Eğer tekil bir şey olsaydı, yani devletin herhangi bir elemanı herhangi bir suç işlemiş olsaydı, devlet onu bulur cezalandırırdı. Ama bu suçlar devlet tarafından organizeli bir şekilde işlendiği için açığa çıkarılmıyor. Bu son savunmada da devleti tersten okursanız bunu kabul etmiş sayılır. Yani ‘bu suç benimdir, bu suçun faillerini de sana vermeyeceğiz’ demektir” diye konuştu.
‘HÜKMETİN SAVUNMASININ BİR ESPİRİSİ YOK’
Adalet Bakanlığının davayı kapatma isteği ve savunmasının bir esprisinin olmadığını vurgulayan Yoleri, şunları söyledi: “Berfo anne öldü. Ondan başka mağdur yok anlamına gelecek, onun mirasçıları bunu takip edemez anlamına gelecek savunma da çok anlamsız. Biz insan hakları savunucuları olarak bütün insanlık ailesinin bu tür suçlara karşı tarafız. Yani Cemil’in hiçbir akrabası kalmamış olsa dahi, bir insan olarak bizler insanlığa karşı işlenmiş bu suçun mağduruyuz ve Cemil’in hakkını savunmak ve yapılanların peşine düşmek hepimizin sorumluluğu. O yüzden de hükümetin bu savunmasının da bir esprisi yok.”
ERDOĞAN SÖZ VERMİŞTİ
Berfo Ana, 7 Şubat 2011 günü dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeyle gündeme gelmişti. Cumartesi Anneleri’nden biri olan Berfo Kırbayır, görüşmede Ardahan Göle’deki evinden askerler tarafından alınan ve bir daha haber alınamayan oğlu Cemil’in bulunmasını istemişti. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde yapılan görüşmede, faili meçhullerle mücadele konusunda hükümetin kararlı olduğunu iddia eden Erdoğan, Kırbayır’ın faillerini bulunması için çaba göstereceklerinin sözünü vermişti. Berfo Kırbayır (Berfo Ana) oğlu Cemil Kırbayır için 33 yıl mücadele verdi. Anne Kırbayır, 21 Şubat 2013’te geçirdiği mide kanserine bağlı ameliyattan sonra meydana gelen komplikasyonlar sonucu 106 yaşında hayatını kaybetti.
Berfo Ana davasında Adalet Bakanlığı 12 Eylül Rejimini “resmen” savundu.
12 Eylül darbesinde kaybettirilen Cemil Kırbayır’a ilişkin AİHM’de süren davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı dosyayı kapattırmak istedi. Bunu yaparken hem bir ömür boyu oğlunu arayan Berfo Ana adına hileli bilgi verildi hem de 12 Eylül darbecileri açıkça savunuldu.
HİLELİ AÇIKLAMA
Ardahan’ın Göle İlçesi’nde 13 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alındıktan sonra akıbetinden bir daha haber alınmayan Cemil Kırbayır’a ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı, hileyle davayı kapatmak istedi.
AKP RESMEN 12 EYLÜL’Ü SAVUNDU
17 bin 500 kaybı görmezden gelen Bakanlık, savunmasında Kırbayır cinayetini “tekil” olduğunu ileri sürdü. Savunmada, “Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” diye savunan Adalet Bakanlığı, anne Berfo Kırbayır’ın davayı açtıktan iki yıl sonra öldüğünü, varislerinin ise davayı sürdürme yönünde niyetlerini gösteren bir belge olmadığını ileri sürdü. Bakanlığın savunmasına tepki gösteren ağabey Mikail Kırbayır, “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız?” diye sordu.
‘NASIL TAKİPÇİSİ YOK’
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, her hafta Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda faillerin yargılanmasını ve adaletin sağlanmasını talebinde bulunduklarını hatırlatarak, “Kars Cumhuriyet Başsavcılığına, Büyük Millet Meclisinden çıkan 350 sayfalık insan hakları raporunda Cemil Kırbayır’ın katledildiği ve bunla ilgili neden iddianame hazırlanmıyor diye defalarca Kars savcılığına gitmişim. Geçen yıl gittiğimde de başsavcı bana dedi ki ‘ortada ceset olmadığı için bir şey yapamıyorum’. Bende o cesedi aradığımı söyledim. Yine geçen yıl kardeşim Fatma Kırbayır, Kars Savcılığı önünde eylem yaptı. Şikayetçiyiz. Bunun adı net. Bu örtbas etme, katilleri koruma, kollama değil de nedir?” diye belirtti.
‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Kenan Evren hakkında açtıkları davalara ilişkin de bilgi veren Kırbayır, “Bütün bunlara bakıldığında nasıl olurda işin takipçisi yok deniliyor” diye tepki gösterdi. Kırbayır, “Bu bize aile olarak psikolojik işkencedir. Resmen yaşarken ızdırap çektirmektir. Şikayetçiyiz, şikayetçiyiz. Biz davamızdan vazgeçmeyeceğiz” dike kaydetti. “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız” diye devam eden Kırbayır, “Her cumartesi bağırıyoruz o meydanda, neyi bağırıyoruz. Ben cesedi hapis edilen kardeşimin mezarını istiyorum. Katilerin cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
‘DEVLET BU SUÇ BENİM, FAİLLİNİ DE VERMEM DİYOR’
Anne Berfo Kırbayır’ın ölümüyle hükümetin AİHM’deki davayı kapatmak istediğini dikkat çeken İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri de, devletin işlediği suçlardan dolayı, suçluları korumada ısrarcı olduğunu söyledi.
Davanın kapatılmak istenmesine ilişkin, “Aslında bütün bunlar, ‘bu olay tekildir, insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilemez’ kapsamındaki savunmaların tamamı hep aynı şeye işaret ediyor” diyen Yoleri, “Eğer tekil bir şey olsaydı, yani devletin herhangi bir elemanı herhangi bir suç işlemiş olsaydı, devlet onu bulur cezalandırırdı. Ama bu suçlar devlet tarafından organizeli bir şekilde işlendiği için açığa çıkarılmıyor. Bu son savunmada da devleti tersten okursanız bunu kabul etmiş sayılır. Yani ‘bu suç benimdir, bu suçun faillerini de sana vermeyeceğiz’ demektir” diye konuştu.
‘HÜKMETİN SAVUNMASININ BİR ESPİRİSİ YOK’
Adalet Bakanlığının davayı kapatma isteği ve savunmasının bir esprisinin olmadığını vurgulayan Yoleri, şunları söyledi: “Berfo anne öldü. Ondan başka mağdur yok anlamına gelecek, onun mirasçıları bunu takip edemez anlamına gelecek savunma da çok anlamsız. Biz insan hakları savunucuları olarak bütün insanlık ailesinin bu tür suçlara karşı tarafız. Yani Cemil’in hiçbir akrabası kalmamış olsa dahi, bir insan olarak bizler insanlığa karşı işlenmiş bu suçun mağduruyuz ve Cemil’in hakkını savunmak ve yapılanların peşine düşmek hepimizin sorumluluğu. O yüzden de hükümetin bu savunmasının da bir esprisi yok.”
ERDOĞAN SÖZ VERMİŞTİ
Berfo Ana, 7 Şubat 2011 günü dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeyle gündeme gelmişti. Cumartesi Anneleri’nden biri olan Berfo Kırbayır, görüşmede Ardahan Göle’deki evinden askerler tarafından alınan ve bir daha haber alınamayan oğlu Cemil’in bulunmasını istemişti. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde yapılan görüşmede, faili meçhullerle mücadele konusunda hükümetin kararlı olduğunu iddia eden Erdoğan, Kırbayır’ın faillerini bulunması için çaba göstereceklerinin sözünü vermişti. Berfo Kırbayır (Berfo Ana) oğlu Cemil Kırbayır için 33 yıl mücadele verdi. Anne Kırbayır, 21 Şubat 2013’te geçirdiği mide kanserine bağlı ameliyattan sonra meydana gelen komplikasyonlar sonucu 106 yaşında hayatını kaybetti.
Berfo Ana davasında Adalet Bakanlığı 12 Eylül Rejimini “resmen” savundu.
12 Eylül darbesinde kaybettirilen Cemil Kırbayır’a ilişkin AİHM’de süren davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı dosyayı kapattırmak istedi. Bunu yaparken hem bir ömür boyu oğlunu arayan Berfo Ana adına hileli bilgi verildi hem de 12 Eylül darbecileri açıkça savunuldu.
HİLELİ AÇIKLAMA
Ardahan’ın Göle İlçesi’nde 13 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alındıktan sonra akıbetinden bir daha haber alınmayan Cemil Kırbayır’a ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen davada hükümet adına savunma yapan Adalet Bakanlığı, hileyle davayı kapatmak istedi.
AKP RESMEN 12 EYLÜL’Ü SAVUNDU
17 bin 500 kaybı görmezden gelen Bakanlık, savunmasında Kırbayır cinayetini “tekil” olduğunu ileri sürdü. Savunmada, “Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur” diye savunan Adalet Bakanlığı, anne Berfo Kırbayır’ın davayı açtıktan iki yıl sonra öldüğünü, varislerinin ise davayı sürdürme yönünde niyetlerini gösteren bir belge olmadığını ileri sürdü. Bakanlığın savunmasına tepki gösteren ağabey Mikail Kırbayır, “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız?” diye sordu.
‘NASIL TAKİPÇİSİ YOK’
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, her hafta Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda faillerin yargılanmasını ve adaletin sağlanmasını talebinde bulunduklarını hatırlatarak, “Kars Cumhuriyet Başsavcılığına, Büyük Millet Meclisinden çıkan 350 sayfalık insan hakları raporunda Cemil Kırbayır’ın katledildiği ve bunla ilgili neden iddianame hazırlanmıyor diye defalarca Kars savcılığına gitmişim. Geçen yıl gittiğimde de başsavcı bana dedi ki ‘ortada ceset olmadığı için bir şey yapamıyorum’. Bende o cesedi aradığımı söyledim. Yine geçen yıl kardeşim Fatma Kırbayır, Kars Savcılığı önünde eylem yaptı. Şikayetçiyiz. Bunun adı net. Bu örtbas etme, katilleri koruma, kollama değil de nedir?” diye belirtti.
‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Kenan Evren hakkında açtıkları davalara ilişkin de bilgi veren Kırbayır, “Bütün bunlara bakıldığında nasıl olurda işin takipçisi yok deniliyor” diye tepki gösterdi. Kırbayır, “Bu bize aile olarak psikolojik işkencedir. Resmen yaşarken ızdırap çektirmektir. Şikayetçiyiz, şikayetçiyiz. Biz davamızdan vazgeçmeyeceğiz” dike kaydetti. “Niçin Galatasaray Meydanı’ndayız” diye devam eden Kırbayır, “Her cumartesi bağırıyoruz o meydanda, neyi bağırıyoruz. Ben cesedi hapis edilen kardeşimin mezarını istiyorum. Katilerin cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
‘DEVLET BU SUÇ BENİM, FAİLLİNİ DE VERMEM DİYOR’
Anne Berfo Kırbayır’ın ölümüyle hükümetin AİHM’deki davayı kapatmak istediğini dikkat çeken İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri de, devletin işlediği suçlardan dolayı, suçluları korumada ısrarcı olduğunu söyledi.
Davanın kapatılmak istenmesine ilişkin, “Aslında bütün bunlar, ‘bu olay tekildir, insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilemez’ kapsamındaki savunmaların tamamı hep aynı şeye işaret ediyor” diyen Yoleri, “Eğer tekil bir şey olsaydı, yani devletin herhangi bir elemanı herhangi bir suç işlemiş olsaydı, devlet onu bulur cezalandırırdı. Ama bu suçlar devlet tarafından organizeli bir şekilde işlendiği için açığa çıkarılmıyor. Bu son savunmada da devleti tersten okursanız bunu kabul etmiş sayılır. Yani ‘bu suç benimdir, bu suçun faillerini de sana vermeyeceğiz’ demektir” diye konuştu.
‘HÜKMETİN SAVUNMASININ BİR ESPİRİSİ YOK’
Adalet Bakanlığının davayı kapatma isteği ve savunmasının bir esprisinin olmadığını vurgulayan Yoleri, şunları söyledi: “Berfo anne öldü. Ondan başka mağdur yok anlamına gelecek, onun mirasçıları bunu takip edemez anlamına gelecek savunma da çok anlamsız. Biz insan hakları savunucuları olarak bütün insanlık ailesinin bu tür suçlara karşı tarafız. Yani Cemil’in hiçbir akrabası kalmamış olsa dahi, bir insan olarak bizler insanlığa karşı işlenmiş bu suçun mağduruyuz ve Cemil’in hakkını savunmak ve yapılanların peşine düşmek hepimizin sorumluluğu. O yüzden de hükümetin bu savunmasının da bir esprisi yok.”
ERDOĞAN SÖZ VERMİŞTİ
Berfo Ana, 7 Şubat 2011 günü dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmeyle gündeme gelmişti. Cumartesi Anneleri’nden biri olan Berfo Kırbayır, görüşmede Ardahan Göle’deki evinden askerler tarafından alınan ve bir daha haber alınamayan oğlu Cemil’in bulunmasını istemişti. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde yapılan görüşmede, faili meçhullerle mücadele konusunda hükümetin kararlı olduğunu iddia eden Erdoğan, Kırbayır’ın faillerini bulunması için çaba göstereceklerinin sözünü vermişti. Berfo Kırbayır (Berfo Ana) oğlu Cemil Kırbayır için 33 yıl mücadele verdi. Anne Kırbayır, 21 Şubat 2013’te geçirdiği mide kanserine bağlı ameliyattan sonra meydana gelen komplikasyonlar sonucu 106 yaşında hayatını kaybetti.