Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesinde yer alan Millî İstihbarat Akademisi, İran-İsrail Savaşı ile ilgili “12 Gün Savaşı ve Türkiye İçin Dersler” isimli bir rapor yayımladı.
58 sayfadan oluşan raporda İsrail’in İran’a karşı üstünlük elde etmesinde istihbaratının kritik rol oynadığı ifade edildi. Raporda, “İstihbarat özellikle de çatışma ve savaş dönemlerinde yalnızca belirli kurumlarla sınırlandırılamayacak kadar geniş bir alanı içermektedir. Bu nedenle Türkiye’de, istihbarata karşı koyma hususunda kamuoyundaki farkındalık düzeyi artırılmalıdır. İran’da saldırıların başlamasından sonra halka bu hususta çağrılar yapılmış ve bu sayede dron yüklü birçok kamyonet ele geçirilmiş, yine çok sayıda zanlı casusluk teçhizatıyla tutuklanmıştır” saptamalarına yer verildi.
Bu konuda vatandaşın etkin rol alması gerektiği savunularak, “Mahalle bazındaki bekçilerden en üst seviye stratejik kurumlara kadar bütün güvenlik güçlerinin bu hususta tam bir koordinasyon içinde olması zaruridir. Gelişen ve dönüşen haberleşme teknolojileri, sıradan vatandaşları hatta çocuk yaştaki bireyleri çok değerli istihbarat kaynaklarına dönüştürebilmektedir. İstihbari farkındalığı artırmak için basın yayın faaliyetlerine özel önem verilmelidir” denildi.
Raporda İran’da ‘düşman’ın içeri sızmasında ülkenin ekonomik şartlarının ve kendi içindeki toplumsal barışı sağlayamamasının önemli etmenler olduğu belirtilerek, “Türkiye bu çerçevede millî birlik ve kardeşlik duygusunu güçlendirmeli, ekonomik problemlerin yol açabileceği sorunlara yönelik önlemler geliştirmeli, ‘Terörsüz Türkiye’ gibi projelerle toplumsal uzlaşıyı kapsayıcı hâle getirmelidir” önerileri yapıldı.
Benzer şekilde İran’ın kolay bir şekilde hedef alınmasında ‘uluslararası yalnızlığının’ etkisi olduğu savunulurken, Türkiye’nin son dönemde çeşitli ülkelerle ilişkilerini onarma yönünde attığı adımların önemli olduğu kaydedildi.
Raporda bundan sonraki olası senaryolara da yer verildi. İran ve İsrail’in müzakere masasına dönmesinin Türkiye için en iyi senaryo olduğu kaydedildi. “Böylesi bir senaryoda Türkiye, ABD ve İran arasındaki kolaylaştırıcı arabulucu rolünü sürdürmeli, İran ile yapıcı diyaloğunu derinleştirmeye çalışmalıdır” denildi. Diplomatik girişimlerin sonuçsuz kalacağı ya da çatışmaların yeniden başlayacağı bir senaryoda ise Türkiye’ye kitlesel göçlerin artacağı uyarısı yapıldı.